Uykusuz gecelere merhaba
NBA'de heyecan başladı. Peki ama bu sezonun en büyük şampiyonluk adayı kim? Hangi takım yazı en iyi şekilde değerlendirdi? Patlamaya aday yıldızlar kimler? Bizimkilerin son durumu ne? İşte tüm bunları sizin için değerlendirdik...
HTSPOR - Arifcan YAZGAÇ yazdı...
SON ŞAMPİYON ARTIK DAHA GÜÇLÜ
MIAMI HEAT
Geçtiğimiz yıl lokavt nedeniyle 66 maç üzerinden oynanan sezonun ardından şampiyonluğa ulaşmışlar; LeBron James, Dwayne Wade ve Chris Bosh üzerlerindeki şampiyonluk baskısından kurtulmuşlardı. Ancak süperstar egosuna sahip bu müthiş üçlünün kendilerini bu kadar törpülemesini, birbirlerini bu kadar kabullenmesini sağlayan daha farklı bir etken vardı. Takım patronu Pat Riley, takımı genç coach Erik Spoelstra'ya emanet ettiğinde herkes Spoelstra'nın bu baskıyı kaldıramayacağını düşünüyordu.
Üsteliik LeBron James'le olan kavgası herkesi daha da haklı çıkartıyordu ve Pat Riley'nin kısa bir süre sonra takım elbiselerini giyip tekrar bench'teki yerini alacağını düşünülüyordu. Ancak beklenen olmadı. Ne yaptı peki Spoelstra? İlk başta kendini büyük egolara ezdirmedi. Sonra onların en sevdiği oyun sistemini yerleştirdi. Hızlı hücum, bol şut... Daha da önemlisi LeBron James gibi büyük bir oyuncuyu 4 numara oynamaya ikna etti.
Artık birebir yeteneklerinin yanında eşleşilmesi zor bir takım da olmuşlardı. İşte tüm bu özelliklerini bu sezona da taşımayı başaran Miami, bir de kadrosuna Ray Allen ve Rashard Lewis gibi NBA'in en önemli şutörleri arasında gösterilen isimleri de ekledi. Tek sıkıntıları, Ronny Turiaf ve Eddy Curry gibi uzunları kaybettikten sonra bazı maçlarda yaşayabilecekleri uzun oyuncu sıkıntısı. Ama şu bir gerçek, Miami artık çok daha güçlü...
BİR PROJENİN ÜRÜNÜ
OKLAHOMA CITY THUNDER
Geçen sezonun finalisti bu genç delikanlılar aslında heyecan verici bir projenin ürünleri. Son 3 yılın en skorer oyuncusu Kevin Durant çerçevesinde büyüyen ve doğru parçalarla herkese heyecan veren bir takım olmuşlardı ki bunun meyvesini geçen sezon final oynayarak topladılar. Ama tecrübesiz ve yeterince güçlü değildiler. Fakat bu sene şampiyonluk yüzüğü onlar için biraz daha uzaklaşmış gözüküyor. Neden mi? 3 oyuncu üzerinden şekilleniyordu Thunder'ın hücumu. Westbrook-Durant ve Harden. Zaman zaman Ibaka ve Collison'ın ekstra gayretleri onları bir üst seviyeye ulaştırıyordu. Ancak genel menajer Sam Presti, NBA'in bu sene getirmiş olduğu katı finansal kurallar sebebiyle ligin en iyi 6. adamlarından James Harden'ı Houston Rockets'a gönderdi. Tamam, karşılığında alınan Kevin Martin'de çok iyi bir skorer olabilir ancak Martin, Thunder'da Harden'ın kabullendiği 6. adam rolünü kabullenebilecek bir karakter değil.
Uzun oyuncu rotasyonuna da Serge Ibaka, Kendrick Perkins ve Nick Collison'ın yanına Hasheem Thabeet, Daniel Orton ve 28. sıradan seçilen Perry Jones III eklendi. Ekmeğini taştan çıkartan bu isimlerin kimi zaman takıma direnç getirdiği söylenebilir ancak hücum anlamında çok sınırlı bu isimlerle "şampiyonluğun en büyük adayıyım" demek gerçekten çok güç.
TARİHİN EN İYİ KADROSU MU?
LOS ANGELES LAKERS
NBA tarihinin kağıt üzerindeki en iyi kadrosu olabilirler mi? Kimileri evet der kimileri hayır. Ancak şu bir gerçek bu sezon NBA finalinin adı şimdiden belli: Los Angeles Lakers-Miami Heat... Sezon başında kadrosuna yıldız üstüne yıldız katan bu yeni Lakers'ı aslında 2004 yılında Detroit Pistons'a finalde kaybeden takıma benzetiyorum. O zaman kadrolarına Gary Payton gibi tarihin en iyi guardlarından birini eklemişler, Karl Malone gibi bir yıldızı almışlar ve bu malzemeyi hazırda bulunan Kobe Bryant ve Shaquille O'Neal'la kaynaştırma yolunu seçmişlerdi. Bu yaz yapılan hamleler de yine benzer. Steve Nash gibi bir oyun kurucuyu kadrolarına eklediler ama daha da önemlisi NBA'in şu anki en önemli uzununu Dwight Howard'ı, üstelik Pau Gasol'u kaybetmeden takıma kattılar. Şu anda Kobe Bryant'tan mutlusu var mıdır acaba merak ediyorum. Üstelik geçtiğimiz sezon bench katkısı olarak çok zayıf kalan kadroya 36 yaşında dahi olsa her zaman 20 sayılık bir skor potansiyeli olan bir Antawn Jamison ve hücuma esneklik getirebilecek bir Jodie Meeks'i monte ettiler. Evet, kağıt üzerinde gerçekten durdurulması imkansız bir kadro. Peki ama başlarında doğru bir coach mu var? Mike Brown, kuşkusuz geçtiğimiz sezon Lakers'ın yaşadığı başarısızlıkta en önemli etken. Hiçbir zaman takımı rayına oturtmayı başaramadı ve takım genelde Kobe'nin istediği şekilde yükseldi. Bu sezon kadrodaki egolar çatışması çok daha yüksek olacak. Başka bir takımda olsa normalde her biri maç başına 15-20 şut kullanacak bu oyuncular şimdi tek bir kadronun parçası. Eğer Mike Brown takımdaki rolleri herkesi mutlu edebilecek şekilde dağıtabilirse, eğer bu büyük yıldızlar gerektiğinde hücumda ellerine top değmemesini kabullenebilirse, sanırım bu takımı izlemeye doyamayacağız.
ROSE VE ARKADAŞLARI
CHICAGO BULLS
Geçtiğimiz sezon play-off'lar başladığında Doğu finalinin ad belli derken bir anda Derrick Rose'un sakatlığıyla sarsılmıştı Chicago Bulls. Tüm hayaller suya düşmüştü. Bu sezon yeni bir sayfa açtılar. Ancak geçtiğimiz sezonki ilk 5'lerini korumalarına rağmen çok güçlü olan Ömer Aşık, Ronnie Brewer, Kyle Korver, CJ Watson, Taj Gibson ve John Lucas bench'inden sadece birini takımda tutabildiler. Onların yerine Vladamir Radmanovic, Nazr Mohammed, Marquis Teague, Nate Robinson, Marco Belinelli ve Kirk Hinrich katıldı. Ancak özellikle geçtiğimiz sezonki maçlarda ikinci 5'in oyuna girmesiyle yaratılan müthiş savunma direncini bu 5'in yaratabilmesi neredeyse imkansız olarak gözüküyor. Üstelik Derrick Rose'un da parkelere en erken All-Star arasından sonra dönebileceğini hesap edersek coach Tom Thibedau takımı yine savunma sitemiyle ayakta tutmaya çalışacak.
HEYECAN VERİCİ DENVER
DENVER NUGGETS
NBA tarihinin her zaman en çok skor atan, en hızlı hücum eden takımı Denver Nuggets olmuştur. Ancak bu sene çok daha farklı bir tablo karşımıza çıkacak. Tamam, yine hızlı basketbol oynanacaktır, yine sezonu en skorer takım unvanıyla bitirmeye yakın olacaklardır. Fakat süperstar'sız bir takım NBA'de ne kadar ileriye gidebilir? İşte herksin beklediği cevap bu. Üstelik yetenekli genel menajer Masai Ujiri'nin bu sezon başında yaptığı hamleler bu grafiğin hiç de eksiye dönebileceğini göstermiyor. Kadroya Andre Igoudala gibi çok atletik ve çok yetenekli bir skorer katıldı. İlk turda draft edilen Evan Fournier'sa belki de 2012 draftının en yetenekli Avrupalı'sıydı. Üstelik bu hamleler kontrat senesinde olan Ty Lawson'un yeni sözleşmesi için de yüklü bir paranın harcanabilmesi anlamına geliyor.
Gerçekten heyecan verici bir arka alana sahip oldular Lawson, Igoudala ikilisiyle. Çok koşacaklar, çok şut atacaklar ve bize her hafta haftanın en iyi hareketleri listesine 2-3 güzel malzeme verecekler. Üstelik George Karl gibi tecrübeli bir coach'ın kontrolünde bu takımın Batı'da Los Angeles Lakers ile Oklahoma City Thunder'ı zorlaması hatta aralarına girebilmesi çok olağan gözüküyor.
SIRADANLIK AVANTAJI
INDIANA PACERS
Aslında isim olarak çok sıradan bir kadrodan söz ediyoruz Indiana Pacers'ı konuşurken. Ancak beki de en büyük avantajları bu. Gösterdikleri bu sıradanlık geçen sezon biraz daha şansları olsa Miami Heat'i play-off ta elemelerini sağlıyordu. Tabii bir de LeBron James'in 40 sayı, 18 ribaunt, 9 asistlik performansı olmasaydı. Yaz döneminde de yine çoık büyük yıldızları kadrolarına katmadıar. Hatta bu sefer kadrolarına kattıkları oyuncular biraz daha soru işareti barındıran isimler. Ian Mahnmi, Gerald Green, DJ Augustine... Kafanızda bir ilk 5 kurduğunuzda George Hill, Paul George, Dany Granger, David West ve Roy Hibbert isimleri alıp yürümüş oyuncular değil. Ama bu kadro Franck Vogel yönetiminde çok farklı bir kimliğe bürünüyor. Evet belki ne kadar çalışsalar, ne kadar uğraşsalarda Miami Heat'i tahtından indirmeyi başaramayacakalar ama Doğu Konferansı'na heyecan katan bir kaç takımdan biri olduklarını söylemek gerekiyor.
HEDEFLERİNDEN SAPMADILAR
BOSTON CELTICS
Sezon arasında Kevin Garnett'a sordular. Ray Allen'ın takımdan ayrılmasından sonra takım onun eksikliğini arayacak mı? Cevap ilginçti: " Telefon rehberimde böyle biri yok" Aslında Kevin Garnett gibi her yerinden hırs akan bir basketbolcunun bu cevabı vermesi Boston Celtics'in Ray Allen'ı unutmaya kararlı olduğunun göstergesi. Fakat Ray Allen'ı kaybetmelerine rağmen NBA'in her zaman en iyi 6. adamlarından biri olan Jason Terry'i kadrolarına katarak büyük bir transfer hamlesi yaptılar. Zira geçtiğimiz sezon bench'ten gelen skor katkısının azlığından Ray Allen'ı 6. adam olarak oyuna sokan Doc Rivers bu sezon bu durumu her zaman kendine bir görev olarak benimsemiş Jason Terry ile çok daha rahat edecektir. Bunun dışında kadroya atletik guard Courtney Lee'yi de eklediler. Yani aslında Ray Allen'ı aratmayacak hamleleri, yamaları yapmayı başardılar bu yaz döneminde ancak kadro artık gittikçe yaşlandı. Ve bu kadronun 82 maçlık sezonda istediklerini her zaman parkeye yansıtabilmesi neredeyse imkansız.
SİSTEMİN TAKIMI
SAN ANTONIO SPURS
13 yılda elde edilen 4 şampiyonluk... NBA tarihine son 15 yılda damga vurmuş bir takımdan bahsedince ister istemez bunun bir sistemin getirisi olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü NBA döngüsünde bir takımın her zaman bu kadar üst seviyelerde mücadele etmesi zordur. Ancak bu sistemin bir yaratıcısı var. Greg Popovich. Geçtiğimiz sezon normal sezondaki başarılarını play-off'lara yansıtamamış olsalar da, artık Tony Parker dışındaki yıldızları ya kariyerinin sonuna gelmiş ya da henüz o kalibreye ulaşamamış isimler de olsa San Antonio Spurs her zaman NBA basketbolunun zirvesinde bir takım. Geçtiğimiz sezon sınırlı kadrolarıyla izleyenlere keyif veren bir basketbol oynayabilmeleri de bu alışkanlığın göstergesi. Üstelik geçtiğimiz sezon takımın başarısında kenardan gelerek büyük pay sahibi olan Stephen Jackson, Kawhi Leonard, Danny Green, Boris Diaw ve Gary Neal'ın tamamını takımda tutmayı başardılar. Bunların yanına NBA'de başarılı olabilecek bir yapısı olan Fransız guard Nando De Colo'yu da eklediler. Ancak şu bir gerçek ki artık atletik süperstarları, büyük skorerleri durdurabilecek seviyede savunma yapamıyorlar. Herkesin her saniye aktif olduğu hücum sistemi sizi normal sezonda bir yere kadar taşısa da iş play-off'a gelince bu oyunu oynamak iyice zorlaşıyor. Ancak Spurs organizasyonunun tecrübesini hiçbir zaman yavana atamayız.
YENİ YÜZLER GÖRÜYORUZ
DALLAS MAVERICKS
Tarihinde tek kazandığı şampiyonluğu 2011 yılında elde eden Dallas Mavericks bu sezona yeni yüzlerle giriyor. Jason Kidd ve Jason Terry gibi iki önemli veteran ismi kaybeden Mavs, bu sezon yaz dönemini en verimli geçiren takımlardan biri oldu. Uzun rotasyonuna Chris Kaman'ı ekleyen Dallas, kimi zaman çok bencil de davransa iyi bir skorer olan OJ MAyo'yu da almayı başardı. Dahası sezon öncesi hazırlık kamplarının en önemli isimlerinden biri olan Ian Mahinmi'yi Pacers'a yollayıp karşılığında Darren Collison ve Dahntay Jones gibi 2 önemli isimi kadrolarına kattılar. Kağıt üzerinde bakıldığında Collison-Mayo-Marion-Nowitzki ve Kaman'dan oluşan bir ilk 5 Batı'da çok can yakabilecek gibi gözüküyor. Üstelik yine bu sezon kadroya dahil edilen Elton Brand'ın ve geçen sezon beklentileri pek karşılayamayan Vince Carter ve Delonte West'in bench katkısı da hiç de azımsanamayacak seviyede olacaktır. Dallas bu sezon Batı'nın sürprizi olabilir.
ERSAN'IN SENESİ OLABİLİR
MILVAKUEE BUCKS
Bize biri Ersan İlyasova'yı anlat dediğinde ona Ersan'ın iyi bir şutör, çok iyi bir ribauntçu ve iyi bir savunmacı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Amerikalı'lar Ersan'ı geçen sene tanıma fırsatı buldu. Nitekim geçtiğimiz sene Ersan gibi oynamayı başaran milli forvet belki de Bucks'ın en başarılı yaz dönemi hamlesi oldu ve takımda tutuldu. Buna bir de Samuel Dalambert eklendi. Bogut'un ayrılmasından sonra savunmanın arka alanında yaşanan sertlik eksiğini Samuel Dalambert tamamlayacaktır. Ancak Bucks'ın son iki sezondur 9. sırada kalıp play-off'a girememe kaderini değiştirebilecek iki isim var. Brandon Jennings ve Monta Ellis. Evet, bu iki oyuncu da savunmada bir takımın isteyebileceği son isimler olabilir. Ama bir o kadar da potansiyelli iki skorer olmalarına rağmen topu, her zaman ellerinde isteyen karakterler. Bu yüzden hücum anlamında Milwakuee bu sezon da yine bir kaos içinde olabilir. Ancak ne olursa olsun bu sene çok daha dengeli bir kadroya sahip olan Bucks'ın bir şekilde play-off'lara girmesi kuvvetle muhtemel.
GEÇİŞ SEZONU TAMAMLANDI
LOS ANGELES CLIPPERS
2005-2006 sezonundan beri hiçbir başarısına tanık olamamıştık Los Angeles Clippers'ın. Uzun süre ligin dibine demir atmışlardı. Geçtiğimiz sezon ise geçiş sezonu yaşayan bir Clippers'la karşı karşıyaydık. Kağıt üzerinde iyi bir kadroyla Batı Konferansı'nı 5. sırada tamamlayıp play-off'lara kalmışlar üstelik ilk turda da Memphis'i geçmeyi bilmişlerdi. Ancak artık geçiş sezonu tamamlandı. Hedefler artık biraz daha büyük. Clippers bu sezon kendine konferans finalini hedef koymuştur. Zor tabii ki. Ancak oluşturulan genç kadro artık bir geçiş süreci daha yaşamak istemeyecektir. Yaz döneminde Mo Williams'ı Utah Jazz'a, gönderip dört takımlı takas sonucu Lamar Odom'u tekrar Lamar Odom olduğu takıma getirdiler. NBA'in iyi 6. adamlarından Matt Barnes'ı da yine takıma kazandırmayı başrdılar. Randy Foye'nın gidişiyle oluşan şutör guard eksiğini de Jamal Crawfod'la doldurdular. Üstelik bunların yanında NBA'in en sempatik oyuncularından Ronny Turiaf'ı da bench'e eklediler. İşte bu sezon konferans finalini hedefleyen Clippers eğer buna ulaşabilmek istiyorsa o zaman Chris Paul ve Blake Griffin'in sorumluluklarının farkında olması ve üzerlerindeki baskıyı kaldırabilmeleri gerekecek. Ayrıca sakatlıktan dönen Billups'ın kenardan geldiğinde takımın skor yükünü sırtlaması da önemli bir faktör olacak. Lamar Odum'un da tekrar basketbola konsantre olması beklenecek.
YENİ TAŞINDIK, TADİLATTAYIZ
BROOKLYN NETS
Geçtiğimiz sezonu 22 galibiyetle kapamış bir takımdan bahsediyoruz. Deron Williams'la bir şekilde ayakta durmaya çalıştılar ama bunun başarıya ulaşması zaten imkansızdı. Yaz döneminde takım Brooklyn'e taşındı ve isimi de New Jersey Nets'ten Brookklyn Nets'e dönüştü. Ancak esas hamleler bundan sonra yapılmalıydı. Yaz döneminde uzun süre Dwight Howard'ı takıma bir şekilde kazandırmaya çalıştılar. Hatta bu takasa öyle çok odaklanmışlardı ki bir B planı dahi üretmemişlerdi. İşte bu B planının olması Brooklyn Nets için bir sezonun daha kayıp gitmesine neden olabilir. Ancak buna karşılık Deron Williams'ın yanına takıma katılan Gerald Wallace, Joe Johnson, Mirza Teletovic ve Andray Blatche'nin ne olursa olsun takıma geçen senekinden fazla galibiyet aldıracağı da aşikar. İşte Doğu Konferansı'nın bu değişen dengelerinde Nets play-off'a girebilir mi? Buna verilebilecek cevap sadece şu olabilir. "Olamaz mı olabilir"
GELECEĞE YÖNELİK UMUTLAR
PORTLAND TRAIL BLAZERS
Portland'ın bus ene play-off'a yükselebilmesi NBA'in en büyük sürprizlerinden biri olur. Zaten bence amaçları da 3-4 sezon boyunca kendilerini yeni bir yapılandırmaya adamak olacak. Çok şey bekledikleri Greg Oden'lı, Rudy Ferrnandez'li, Brandon Roye'lu Lemarcus Aldridge'li kadro, yaşanan sakatlıklardan dolayı bir türlü istedikleri birlikteliği bulamayınca artık değişimin zamanı gelmişti Portland için. Bunu da kadroyu birçok genç isimle doldurarak yapmaya başladılar. Draft'ın en büyük sürprizlerinden Damian Lillard, Trail Blazers'ın geleceğe yönelik en büyük umudu. Yine bu draftın başka sürprizlerinden 2.16'lık Meyers Leonard'da geçirilecek boş senelerde takıma nasıl katkı vereceği merak konusu olan oyunculardan. Bu süreçte bu iki ABD'li çaylağın yanında uzun süredir Avrupa'da ter döken Joel Freeland ve Victor Claver'da NBA'e alışmak için şans bulacak. Fakat Portland'ın ilk baştaki amacı her maçı kazanmaya oynamaktan çok iyi bir yapılanmanın temelini atmak olacaktır. Bunun için de yeni koç Terry Stotts'a büyük görev düşecek.
ZEVK VEREN TAKIM
MEMPHIS GRIZZLIES
Memphis Grizzlies bu sezon da NBA'in izlemesi en çok keyif veren takımlarından biri olacak. Üstelik bunun yanında geçtiğimiz sezon kaybettikleri Zach Randolph, yaz döneminde iyileşirken Darrell Arthur'da kendine gelme fırsatı buldu. Yaz döneminin bu iki kazancının yanı sıra kadroya da doğru yamalar yapmayı bildiler. Şutör guard pozisyonuna Wayne Ellington hamlesi yapıldı. 1-2 numaraları yedekleyebilecek bir isim olan Jared Bayless kadroya dahil edildi. Kısa sürelerde verdiği müthiş verimle dikkat çeken Marreese Speights takımda tutuldu. Yine draftın en yetenekli isimlerinden Tony Wroten organizasyona eklendi. Üstelik takımda huzursuzluk çıkartan OJ Mayo'da takımdan gönderildi. Bu perspektiften baktığımızda Memphis'in iyi bir yaz dönemi geçirdiğini söylemek mümkün Ama esas soru takımdaki rollerin ne olacağı. Marc Gasol ve Rudy Gay artık çok daha tecrübeliler ancak Zach Randolph'un takıma geri dönmesi tekrar bir sistem yaratmaya itecektir takımı. Eğer bu adaptasyon dönemi kısa sürede aşılabilirse, Grizzlies Batı'nın yine etkili takımlarından biri olacaktır.
KİMLİK DEĞİŞİMİ
PHILEDELPHIA 76'ERS
Geçtiğimiz sezon beklenenden çok uzak bir performans sergilemelerine rağmen play-off'ta da bir o kadar beklentileri aşan Philedelphia 76'ers bu sezon kadroda büyük bir değişime gitti. Kadrodan Andre Igoudala, Elton Brand, Louis Williams gibi önemli mihenk taşları ayrıldı. Kadroya ise Dwight Howard'ın takası sırasında her zaman büyük bir potansiyeli barındıran Andrew Bynum dahil edildi. Yine Wright, Nick Young ve Jason Richardson'un takıma katılmasıyla dış oyuncu rotasyonu bir nebze de olsa genişletildi. Bu sezon draftta takıma katılan Arnett Moultrie ise her ne kadar bileğindeki sakatlık nedeniyle şu an için istenen seviyeye ulaşamadıysa da dışarıdan şut tehdidi olan bir uzun olması sebebiyle büyük eşleşme problemi yaratacaktır. Ancak takıma katılan bu oyuncular şunun göstergesi demek mümkün. 76'ers artık sürekli içeri penetre eden bir takım olmaktan uzaklaşacak. Artık dış şutlara biraz daha bağlı bir hale bürünecekler. Bu da onların sezon içerisinde şut yüzdelerindeki istikrara göre Doğu'daki play-off yarışında ne durumda olacaklarını gösterecektir.
ABD DIŞINDA YOLCULUK
TORONTO RAPTORS
Toronto Raptors'ın bizler için farklı bir anlamı var. Onlar NBA'in Kanada adresiler ama bizler daha çok Hidayet'in Kanada macerası sırasında yaşadığı sorunlardan hatırlıyoruz Toronto Raptors'ı. O zamanlarda Avrupalı oyuncuların bolluğu nedeniyle bir Euroleague takımı kimliğindeydiler. Ama artık bu durum farklılaştı. Colangelo, takımın başına Dwayne Casey'i getirdikten sonra Avrupa'daki 4 hatta 5 dışarıda basketbol tarzı tarihe gömüldü Raptors'da. Takım daha sert bir kimliğe kavuştu. Yaz döneminde Steve Nash'i gözlerine kestirdiler ama bir türlü ikna etmeyi başaramadılar. Bunun birinci nedeni Kanada'da ödenen yüksek vergi, ikinci neden ise yıldız oyuncuları Kanada'ya getirmenin zorluğu. Bu Kanadalı Steve Nash'de olsa durum değişmiyor. Fakat onun yerine son 2 sezondur yakaladığı çıkışla NBA'de adından sıkça söz ettiren Kyle Lowry'i kattılar. Tam bir Dwayne Casey oyun kurucusu Lowry. Takımı organize edebilen, gerektiğinde içeri penetreleriyle savunmanın dengesini bozabilen ve kısa boyun da avantajıyla savunmada topa iyi baskı yapabilen bir guard. Kısa forvet pozisyonuna da New York'tan Landry Fields eklemesi yaptılar. Uzun pozisyonuna ise geçen yıl 5. sıradan seçilen ancak bir sene daha Rytas'da kalan Jonas Valanciunas'la doldurmayı planlıyorlar. Özellikle iki Avrupalı Bargniani ve Valanciunas'ın hücumdaki iç-dış dengesini nasıl tamamlayacakları merak konusu. Ama Bargniani'nin savunmadaki açıklarını, pis işleri yapmayı çok seven Litvanyalı pivotun biraz olsun kapatacağı aşikar. Sezon beklentisi ise play-off yarışının içinde bir şekilde var olmak olacaktır. Doğu'nun değişen dengelerinde bu mümkün olur mu? Neden olmasın?
HALKALAR YERİNE OTURUYOR
ATLANTA HAWKS
Son 4 sezondur kulüp tarihinin aksine, çok istikrarlı bir Atlanta Hawks izliyorduk. Ama bu istikrar onları belli bir seviyeye götürse de gerekli atılımın yaşanmaması da huzursuzluk yaratıyordu. Belki bir şekilde konferans yarı finali oynuyorlardı ancak gerisi gelmiyordu. Bu yaz takım bunun en önemli nedeni olarak Joe Johnson'ı gördü ve takasla takımdan gönderdi. Yine Jannero Pargo, Jerry Stackhouse, Marvin Williams, Kirk hinrich gibi isimler de kendilerini Atlanta organizasyonunun dışında buldular. Takımdan ayrılan bu oyuncular salary cap'ta da büyük bir rahatlamaya yol açtı denilebilir. Bu isimlerin yerlerine de makul sayılabilecek kontratlar karşılığında iyi bir 6. adam olan Louis Williams, hatırı sayılır bir savunmacı Deshawn Stevenson, iyi bir skorer Devin Harris, iyi bir ribauntçu Johan Petro ve çok iyi iki keskin şutör Kyle Korver ve Anthony Morrow katıldı. Özellikle Korver ve Morrow'un yaratacağı şut tehdidinin, Devin Harris oyundayken tecrübeli guardın çok daha rahat skor bulmasını sağlayacağını söylemek çok da güç değil. Ancak Joe Johnson'un ayrılmasından sonra kritik anlarda 'bize sayı yap' diye topu rahatça teslim edebilecekleri bir oyuncu pek gözükmüyor. Yani oyunun temposunu hızlandırmaları şart. Bu da Josh Smith'in işine gelecektir. İşin özü şu. Atlanta sakatlık yaşamazsa çok rahat bir biçimde play-off'taki yerini alacaktır.
ARAMA, KURTARMA ÇALIŞMALARI
CLEVELAND CAVALIERS
Bir oyuncu bir takımın çehresini ne kadar değiştirebilir? Bu oyuncu LeBron James ise cevabı vermek çok kolay. Cleveland'ın NBA finalisti bir takımdan ne hale geldiği gerçekten insanın yüreğini acıtıyor. Geçtiğimiz sezonu 21-45'lik bir dereceyle bitirdiler. Anthony Parker'ın emekliliği, Anhawn Jamison'un da Lakers'a gidişiyle skor yükünü sırtlayacak tek isim olarak kadroda geçtiğimiz sezon yılın çaylağı olan Kyrie Irving kaldı. Takıma ayrıca C.J. Miles, Jeremy Pargo ve Kelenna Azubuike gibi isimler de eklendi eklenmesine de bu sezon play-off'un yine hayal oduğunu söylemek yanlış olmaz.
PİSTONLAR ARIZALI
DETROIT PISTONS
Detroit Pistons'ın bu seneki durumunu merakla bekliyorum. Güçsüz bir kadroları var bu kesin. Buna rağmen geçen sezon Doğu'da 10. oldular ve play-off'a az da olsa yaklaştılar. Yaz döneminde kadroya dratftan Kyle Singler , Andre Drummond ve Khris Middleton gibi yetenekli isimleri kattılar. Bu isimler Detroit'te havanın biraz olsun değişmesini sağlayabilir. Ben Gordon yerine de Corey Maggette takıma kazandırıldı. Genç pivot Greg Monroe'da geçtiğimiz sene gösterdiği başarılı performansı bir kat daha artıracaktır diye düşünüyorum. Bu sene play-off'u geçen seneye oranla biraz daha fazla zorlayacaklardır. Ancak yine de Doğu'da ilk 8 pek de olası gözükmüyor.
YILDIZLARIN ALTINDA
NEW YORK KNICKS
New York Knicks belki de uzun süreli arayışlardan sonra hangi doğrultuda ilerlemesi gerektiğini geçen sene buldu. Geçen sene coach Mike D'Antoni den sonra koltuğu devralan, Mike Woodson'la iyi savunma yapmaya çalışan ve yıldız skorerlerini iyi kullanan bir takım görüntüsüne büründüler. Ama her ne olursa olsun üzerlerinde hala çok büyük bir baskı var. Geçtiğimiz sezon beklenmedik bir çıkış yapan Jeremmy Lin takımda tutulmak istendi ama yüklü kontrat onun Houston yolunu tumasına neden oldu. Keza Toney Douglas'da öyle. Fakat bu isimlerin yerine gelen isimse Jason Kidd. Kidd'in Amare Stoudemire ve Carmelo Anthony'i nasıl oynatacağı ise basketbolseverleri heyecanlandırıyor. Guard rotasyonuna da eski bir Knicks'li Raymond Felton'da eklendi ve artık New York için oyun kurucu sorunundan söz etmek pek de olası değil .Uzun rotasyonuna da Marcus Camby ve Kurt Thomas'ın katıldığı düşünülürse kadronun geçtiğimiz seneye oranla çok daha tecrübelendiğini belirtmek yanlış olmaz. Üstelik Camby'nin savunmadan başlattığı hücumlar Jason Kidd'le birlikte Amare ve Carmelo'nun elinde çok daha verimli bir şekilde sonlanacaktır. Bu sezon Doğu'da zirveyi zorlayacaklarını düşünüyorum. Ama New York bu, sağı-solu belli olmaz. Bir anda bir kaos, bir kavga takımı play-off'tan bile uzakta tutabilir.
GENÇLEŞTİRME OPERASYONU SÜRÜYOR
NEW ORLEANS HORNETS
Bir oyuncunun takıma etkisinin ikinci örneği olarak da New Orleans'ı göstermek mümkün. Sınırlı bir kadroyla Chris Paul sayesinde elde edilen başarılardan sonra Paul'ın takımdan ayrılması takımı yeni bir yapılanmaya itmişti. Fakat bu sezon play-off'tan uzak kalacakları beklense de yine de heyecan verici isimlerle sezona başlıyorlar. Bunlardan birincisi draft'ın 1 numarası Anhony Davis. Gerçekten inanılmaz bir oyuncu. Uzun kulaçları, atletik yetenekleri, bir uzuna göre çok yumuşak olan bileği... Eksikleri var mı, var tabii, henüz pota altında sert uzunlara karşı savaşabilecek kas gücüne sahip değil gibi. Ancak draft'tan en hazır gelen çaylak olduğu da bir gerçek. Bir başka önemli isimse Ryan Anderson. Geçen sezon Orlando'da gösterdiği performansla sezonun en çok gelişme kaydeden ismi olarak göze çarpan Anderson'ın takıma büyük güç katacağı da kesin. Yine hiçibir oyuncu feda edilmeden Phoenix'ten takıma katılan Robin Lopez ve Hakim Warrick'te Hornets'ın sağlam bir uzun rotasyonu oluşturmasını sağladı. Takımın liderlik pozisyonuna da Eric Gordon getirilecek. Evet, belki play-off yapmaları uzak ihtimal ama bu seneyi birbirlerine alışma yılı olarak çok iyi değerlendirmeleri gerektiğinin farkındalar ve bunu hazırlık döneminde de fazlasıyla gösterdiler.
DÜŞENİN DOSTU OLMAZ
CHARLOTTE BOBCATS
Geçtiğimiz sezonu 7 galibiyet ve 59 mağlubiyetle bitirerek NBA tarihine geçtiler ve bu seneki durumları da pek farklılık gösterecek gibi gözükmüyor. Üstelik takımda belki de tek kalburüstü oyuncu diyebileceğimiz Magette'te de Pistons'ın yolunu tuttu. Chicago'dan ayrıldıktan sonra Detroit'te umduğunu bulamayan Ben Gordon'la anlaşan Bobcats ne olursa olsun geçen seneki performansından pek de fazlasını yapacak gibi durmuyor. Bakalım düzensizlikten gelen bir düzen ortaya çıkabilecek mi...
KAN KAYBI
ORLANDO MAGIC
Sezonun belki de en çok kan kaybeden takımı oldular. Dwight Howard, Ryan Anderson, Jason Richardson bunlardan sayabileceğim bazıları. Bu isimlerin yerlerine ise Aaron Afflalo, Al Harrington, Eyenga, Vucevic, Gustavo Ayon gibi isimler geldi. Giden isimlerle kıyaslandığında kayıp büyük. Üstelik bir anda oluşturdukları bir düzenden kaosa doğru itildiler. Açıkçası bu sistemde Hidayet'in ne yapacağı da merak konusu. Tamam, kötü sayılamayacak bir Jameer Nelson-Afflalo-Hidayet Türkoğlu-Al Harrington-Glen Davis beşine sahip olabilirler. Ancak Jameer Nelson hiçbir zaman takımı yöneten bir guard olmamıştır, olamaz da. Üstelik bu 5'in çok fazla ribaund sıkıntısı çekeceği de aşikar. Açıkçası bu organizasyonda Hidayet'in daha fazla sorumluluğu eline almasını beklesekte, Hidayet'te eski günlerinden artık çok uzakta. Sanırım, bu yıl hem Hidayet hem de Orlando için sezonun uzun sürmeyeceği kesin.
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
WASHINGTON WIZARDS
Tamam ayrılan ve yerlerine gelen oyuncular var ama Washington Wizards'ta olumlu olarak gösterebilecek bir hamleden bahsetmek mümkün değil. John Wall gibi yetenekli bir guard'ın eline baktıkları sezonun ardından ben, ilerisi için olumlu hamleler bekliyordum doğrusu. Ancak kadroya kattıkları en kaydadeğer isimler Trevor Ariza ve Emeka Okafor oldu. Nene-Okafor ikilisi belki bazı zamanlar uzun pozisyonunda seyri güzel zamanlar yaşatabilirler ancak Washington'un bu sezonki tek gerçek rakibi geçen sezon olduğu gibi Charlotte Bobcats olacaktır.
YENİ EUROLEAGUE TAKIMI
MINNESOTA TIMBERWOLVES
Yıllarca Toronto Raptors'un denediği ancak pek de başarılı olamadığı Avrupalı sitemini bu sene Minnesota Timberwolves uygulamaya çalışacak. Geçtiğimiz sezon NBA'de çok başarılı bir performans gösteren ancak sakatlanan İspanyol guard Ricky Rubio'nun takıma ne zaman tam katkı sağlayacağı merak konusu. Ancak geçen sezonun Euroleague MVP'si Andrei Krilenko bu sene NBA'e tekrar adım attı. Keza NBA'in en iyi saf oyun kurucularından biri olarak gördüğüm Luke Ridnour'da kadroya katıldı. Kadroya yine Rus Milli Takımı'nda ve CSKA'daki performansıyla bildiğimiz Alexei Schwed de dahil edildi. Üstelik basketbolu şanssız sakatlıklardan sonra bıraktığını açıklayan ancak kararından bu sene dönen Brandon Roy'da takıma yeni bir heyecan kazandıracak gibi. Bunlara belki de ileride yeni Kevin Garnett olarak adlandıracağımız Kevin Love'un performansını da ekleyelim. Bu yeni yapılanmada önemli parçalar olacak Greg Stiemmsma, Chase Buddinger, JJ Barea gibi isimleri de... Benim tahminimce Minnesota bu sene şeytanın bacağını kırıp bir şekilde play-off yapacaktır. Zaten eğer bu sene de beklenen patlamayı yapamazlarsa daha 3-4 sene boyunca diplerden kendilerini kazıyamayacak duruma gelebilirler.
ENES'E AYRI BİR PARANTEZ
UTAH JAZZ
Enes, NBA'e ilk adım attığında belki de gitmesi gereken son takımla anlaşmıştı. Uzun rotasyonu bu kadar kaliteli bir takımda 1.5 sene boyunca basketbol oynamamış bir oyuncunun süreler alması zaten zordu. Nitekim milli pivot geçtiğimiz sezonu kenardan kısıtlı süreler alarak geçirdi. Bu sene de Enes'in kenardan gelen rolü değişmeyecektir. Ancak Enes, bu sezon ne kadar istekli olduğunu hazırlık maçlarındaki performanslarıyla gösterdi. Oynadığı çoğu maçta double double yapmayı başaran Kanter bu sezon adından çokça söz ettirecek gibi. Takım olarak baktığımızda ise Utah Jazz geçtiğimiz sezonki çizgisinden pek de farklı olmayacaktır. Devin Harris ve CJ Miles ile de yollar ayrıldı. Jerry Sloan'dan sonra yeniden yapılanan Utah organizasyonunun hangi çerçevede ilerleyeceğini saptamak için daha zamana ihtiyaç var. Bu sene de en büyük hedefleri geçtiğimiz sezon gibi play-off'a kalmak olacaktır ki geçtiğimiz sezon play-offf'a kaldıklarında nasıl şampiyon gibi sevdikleri hala hafızalarda tazeliğini koruyor.
PEK FARK YOK
GOLDEN STATE WARRIORS
Warriors, bu sezon kadrodan ayrılan parçaların yerine daha güçlülerini arama yolunu seçmektense, gücünü muhafaza etmeyi tercih etti. Bu yüzdendir ki Nate Robinson'un yerine Jarett Jack, Dorrel Wright'ın yerine de Carl Landry takıma katıldı. Geçtiğimiz sezon olduğu gibi Stephen Curry önderliğinde can yakmaya çalışacaklar. Ancak Golden State'in yumuşak karnı olan savunması ve takım içi disiplinsizlik onları yine play-of'tan uzak tutacaktır.
ÖMER'İN YENİ ROLÜ
HOUSTON ROCKETS
Ömer Aşık için özellikle son NBA sezonunda otoritelerin söyledikleri ligin en iyi pota savunmacısı olduğu yönündeydi. Ancak Ömer, Chicago'da aldığı maksimum 10 dakikalık sürelerle kimi zaman oyunun içine girmekte bile zorlanıyordu. Bu sene Ömer için faklı bir sezon olacak. Artık ilk 5 başlayacağı ve uzun süreler alacağı Houston Rockets'a geçen Ömer bu sezon NBA'de en çok gelişme gösteren oyunculardan biri haline gelebilir. Houston'da bu sene büyük bir değişim içerisinde ve bu rejenerasyon döneminde Ömer kendine iyi bir rol bulabilirse adından sıkça söz ettirir.
Takıma değinecek olursak; kadrodan çok sayıda isim gönderildi. Bunların yerine geçen sene bir 'peri masalı'na imza atan Jeremy Lin gibi bir oyun kurucu katıldı. Yine Carlos Delfino gibi her zaman faydalı olabilecek bir skorer guard alındı. Bu oyuncu sürklasyonu içerisinde ise yapılan belki de en olumlu hamle son günlerde geldi ve NBA'in en iyi 6. adamı James Harden takasla takıma kazandırıldı. Geçtiğimiz sene play-off'u 2 galibiyetle kaçırmış olan Houston'ın bu sene bu hedefe ulaşması, böyle bir oyuncu değiş-tokuşunda çok zor. Ancak Ömer için bu sezon çok büyük anlamlar ifade edebilir.
YÜKSEK POTANSİYEL
SACRAMENTO KINGS
Kings kadrosunda çok öneml bir potansiyli barındırıyor. Isiah Thomas, DeMarcus Cousins ve Tyreke Evans gibi isimler Sacramento'nun gelecek için umut taşımasını sağlıyor. Bu sezon da kadrolarına James Johnson veAaron Brooks dışında çok da önemli bir ekleme yapmadılar. Evet bu sezon da play-off ihtimali çok uzak. Ancak Jason Williams-Doug Christie-Peja Stojakovic-Chris Webber ve Vlade Divac'ın zamanında oluşturduğu heyecanı tekrar yakalamaları gerekiyorsa bir süre daha beklemeleri gerektiğinin fakındalar.
NASH SONRASI DÖNEM
PHOENIX SUNS
Bir oyun kurucu düşünün ki size her maç en az 15 sayı 12-13 asistlik bir katkı sağlasın. İşte Phoenix Suns bu isimden, Steve Nash'ten vazgeçti bu sezon. Yerine de yeni bir isim almadılar. Artık oyun kurucu görevi Sloven Goran Dragic'e emanet olacak. Bunun yanı sıra takımdan Robin Lopez ve Hakim Warrick de ayrıldı. Yeni bir yapılanma, yeni bir plan aşamasında olan bir Phoenix'ten bahsetmek mümkün. Takıma bu sezon Jerome Dyson, Wesley Johnson ve şu ana kadar beklentileri bir türlü karşılayamamış olan Michael Beasley katıldı. Ancak Suns artık o skorer, o üçlük yağmuru yapan, o tempolu, o güçlü takım değil. Bu kadroyla işleri bu sezon çok zor.