Yenidoğan çetesi iddianamesinde kan donduran detaylar
Türkiye'nin günlerdir konuştuğu 10 bebeğin yoğun bakım ünitesinde öldüğü skandalda yenidoğan çetesine yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. İlk kez Habertürk'ün ulaştığı iddianamede 2 doktora 582 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Türkiye'nin günlerdir konuştuğu 10 bebeğin yoğun bakım ünitesinde öldüğü skandalda yenidoğan çetesine yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. 2 doktora 582 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, şüphelilerin konuşma kayıtları ve uzman raporları da yer aldı. 9’u yeni doğan ve biri 1 yaşında toplam 10 bebeğin hayatını kaybettiği skandalda doktorların ölüm nedenini örtbas ettiği, bebeklere pasif ötanazi uygulandığı belirtildi. Dosyada yer alan hemşirelerin telefon konuşmaları ise kan dondurdu.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianameye göre; soruşturma 2023 yılında CİMER’e yapılan şikayet üzerine başlatıldı. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü özel hastanelerin denetiminden sorumlu birim yetkilisi doktor bilgi sahibi sıfatıyla ifade verdi. İfadesinde, şüphelilerin özel hastanelerin yoğun bakımlarıyla anlaşma sağlayarak yeni hasta gelmesini sağladıklarını anlattı. Bunun karşılığında da 112’de çalışan kişilere aylık “hak ediş” adı altında para ödediklerini belirtti. Teknik ve fiziki takip sonucunda şüphelilerin 2 bin 400 adet suç içerikli görüşme yaptığı tespit edildi.
112 SAĞLIK ÇALIŞANLARIYLA ORTAK HAREKET ETTİLER
İddianameye göre, örgütün başında hastane sahibi doktor Fırat S. ve yanında çalışan doktor İlker G. bulunuyordu. 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin M.Ö., 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi A., il dışı hasta sevklerini yapan Serdar Y. ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan Renas K. birlikte hareket ediyordu.
Devlet ya da özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kendi anlaşmalı oldukları hastanelerde tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın yatırıyorlardı. Hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde uzun bir biçimde hastanede tutulan bebekler üzerinden SGK’dan yüksek miktarda ödeme alınmasını sağlıyordu. Hem kamu kurumunu zarara uğratıyor, hem de bebeklerin ölümüne sebebiyet veriyorlardı.
İŞTE O TELEFON GÖRÜŞMELERİ
İki hemşirenin kan donduran telefon görüşmeleri de iddianamede yer aldı.
H.G.: Beni aramışsın gece...
H.D.T.: Hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim, gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de...
H.G.: Boşver bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edelim.
H.D.T.: Kanka yazık ya çocuk gözümün önünde öldü ya... Hoca demiş ki "kayarsa tüpünü çek, yaşamaz bu"
H.G.: Allah Allah 28 haftaya? Şaka mı yapıyorsun ya!
H.D.T.: Vallahi çok sinir oldum 28 hafta çocuk.
H.D.T.: Ama SGA’sı var, 500 gram doğmuş biraz kilosu düşük.
H.G.: Hiçbir şey yapmamışlar ölsün demişler.
HEMŞİRELER KENDİLERİNİ DOKTOR OLARAK TANITTI
Dosyadaki sağlık raporları, uzman görüşleri, tapeler ve tüm deliller ışığında savcı değerlendirmesinde esas amacın para kazanmak olduğunun altını çizdi. Ayrıca bebeklerin uzun süre şifa bulmasına rağmen her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu vurgulandı. Şüphelilerin bazı ilaçları kullanmış gibi gösterip hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettiklerini belirtti. Fırat S. liderliğindeki yenidoğan suç örgütünün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği kaydedildi. Bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı ve tıbbi uygulamalardan uzak tek düze, bebeklerin mevcut özel sağlık durumları ile bağdaşmayan uygulamalar gerçekleştirildiğinin altı çizildi. Hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulundukları, şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu kaydedildi. Hemşireler eli ile usule aykırı gerçekle bağdaşmayan epikriz raporları yazıldığı vurgulandı.
DOKTORLAR ÖLÜM SEBEPLERİNİ ÖRTBAS ETTİ,PASİF ÖTANAZİ UYGULANDI
Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin hazırladığı rapor da dosyaya yansıdı. Rapora göre, hastanelerde tıbbi imkansızlıklar vardı, erken teşhis ve tedavi yapılmadı, birebir yakın hekim kontrolü yapılmadı, hayati öneme sahip ilaçların kesildi. 3. düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapıldı, doktorlar hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedi, ölüm sebepleri doktorlar tarafından örtbas edildi. Ayrıca TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmedi, yeterli enerji protein desteği alamadığı için bebekler beslenme bozukluğuna yakalandı. Bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmadı, uygun şekil ve süre içerisinde canlandırma desteği uygulanmadı, sahte hasta raporları düzenlendi ve Türkiye’de yasak olan hastaya pasif ötanazi uygulaması yapıldı.
582 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTEMİ
İddianamede, suç örgütünün elebaşı olan şüpheli doktorlar Fırat S. ve İlker G.’nin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
112 Acil Çağrı Merkezi Ambulans Şoförü şüpheli Gıyasettin M.Ö. hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
HASTANELER KAPATILSIN TALEBİ
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası istenirken, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketlerin "dolandırıcılık" suçundan kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
Dosya Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.