Kanser ne değildir?

Bu noktadan hareketle yola çıkan ve 2011 yılından bu yana hasta ve hasta yakınlarına ücretsiz hizmet veren Psiko-Onkoloji Derneği (POD), kanser hastalarına ve yakınlarına bu zorlu süreçte psikolojik destek vermeyi ve de kanser hastalığına yönelik toplumda bilinen yanlışları ve önyargıları yok etmek adına toplumsal farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Hasta ve hasta yakınlarına ücretsiz hizmet veren Psiko-Onkoloji Derneği uzman kadrosuna, kanser hastalığının NE OLMADIĞINI sorduk...

Uzman Klinik Psikolog Pınar Türk:

“Kanser bir felaket değildir.” Küllerinden yeniden doğmak için bir fırsattır. Zorlu süreçlerin üstesinden gelirken ne kadar güçlü olduğunu, yaşamın ne kadar değerli olduğunu ve ne kadar sevildiğini fark etmek için bir vesiledir. Gelişim ve dönüşüm sürecidir.

Uzman Klinik Psikolog Merve Yalçınay:

Kanser, tüm yaşamı boyunca kendisini ihmal etmiş, başkaları adına yaşamayı öncelik edinmiş kişiler için “ben de varım” diyebilme fırsatıdır. Dolayısıyla, “Kanser, kendimizi hayattan uzaklaştırıp, kısıtlayacağımız bir hastalık değildir.” Aksine hayatın ve ben olmanın değerini anlamamıza yardımcı olan bir süreçtir.

Uzman Klinik Psikolog Nejla Yıldız:

"Kanser hastalığınız hakkında aileniz ya da arkadaşlarınıza konuşmak, onları üzmek değildir." Bu süreçteki duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak, stresinizi azaltır ve yardım almanızı kolaylaştırır.

"Kanseri yenmek, her zaman pozitif olmak değildir." Herkesin, hastalığı ile başa çıkma biçimi farklıdır. Herkes zaman zaman kötü günler veya üzgün zamanlar geçirebilir, bu çok normaldir.

"Kanser hastalığı sürecinde, psikolojik yardım almak zayıflık değildir." Bu süreçte herkes zorluk yaşayabilir ve kişinin psikolojik yardım alması hastalığı ile başa çıkma becerilerini arttırır.

Psikolog Begüm Kaplan:

"Kanser, hayata küsmemektir.” Kendini daha çok dinlemek, anlamak ve sevmektir. Geçmişte olmamak, geleceği çok düşünmemek, anda kalabilmek ve yaşamaktır. Sevdiğin ve seni mutlu eden şeylere daha çok zaman ayırmaktır. Kendin için yeni bir yolculuktur, olgunlaşmadır. Kısacası kanser hayatı anlamak, kendini yenilemek, hayatındaki her güzelliğin kıymetini bilmektir.

Psikolog Işıltan Oğuz:

“Kanser eşittir ölüm demek değildir.” Aslında yaşam kadar ölüm de hep vardır, insan yaşadığı süre içinde ölümün varlığını düşünmekten hep kaçınmaya çalışır. Kanser gibi sarsıcı bir hastalığa yakalanması insanları zorlayıcı biçimde yaşamlarıyla yüzleşmeye ve gelecek için kaygı duymalarına neden olur.

Psiko-onkoloji sayesinde geçmişle hesaplaşmanın da gelecekleri için kaygılanmalarının da kendilerine zarar verdiğini fark ederler. Şimdinin (anın) nasıl yaşandığının önemli olduğunu keşfetmek hastalık süresince yaşam kalitelerini artırırken, iyileşen hastaların hayata bakışını bütünüyle değiştirir.

Kişisel Gelişim Uzmanı Reyhan Elmasri:

“Kanserin tek ve nihai nedeni oksijensiz yaşamdır.” 2 Nobel ödülü sahibi bilim adamı Dr.Otto Warburg, kendisine Nobel ödülü kazandıran çalışmasında kanserin temel nedeni olarak oksijensiz yaşamı gösteriyor. Kanser hücreleri, oksijen yönünden zengin bir ortamda varlıklarını sürdüremediklerinden, yeterli oksijen sağlanırsa, tümör dokusunun beslenmesinin bozulduğu ve tümör hücrelerinin öldüğü tespit edilmiştir.

En temel ve önemli yaşamsal işlevimiz nefes almaktır. Nefesin fiziksel, zihinsel ve duygusal fonksiyonlarımız üzerinde direkt olarak etkisi bulunmaktadır. Sadece kanser değil, tüm diğer hastalıkların psikolojik nedenleri vardır. Doğru nefes almak doğal olarak bizi fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak daha sağlıklı kılar.

Uzman Psikolog Aydan Aktaş:

…Evet, kanser süresince bazı fiziksel kısıtlılıklar yaşanabiliyor. Ancak, bu durum zamanla azalıp, kişinin hayatından uzaklaşıyor. Geriye, belki yorulmuş ama bir o kadar da devam etmeye hazır bir beden kalıyor. Önemli olan hastalıktan önce ve sonra yapmayı planladığımız şeyleri hatırlamak ve hatırlatmaktır. Dolayısıyla, “kanser bir son değildir”, hayatımızın geri kalanına devam derken geçtiğimiz bir duraktır.