Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Son dakika haberler: Özgün: Benimkisi ilk görüşte aşktı!

        Müzik, hayatına çok küçük yaşlarda girmiş ve o şekilde devam etmişsin... Ailende müzisyen var mıydı, bu serüven nasıl başladı?

        Ailemde başka müzisyen yok. Hikaye, 9 yaşımda Anadolu Üniversitesi Çocuk Korosu'na girmemle başladı. Sonrasında müzik öğretmenlerim yönlendirdi. 1990'da da Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Viyola bölümünü kazandım ve yatılı olarak 11 yaşımda Eskişehir'den Ankara'ya gittim. Tabi klasik müzik eğitimi alırken, okulda akşamları da koridorlarda şarkılar söylerdik. Herkes 'Sesin çok güzel' derdi. Şans eseri bir akşam bir kafede şarkı çalan okul arkadaşlarımın sahnesine çıkıp, bir şarkı söylememle başladı şarkıcılık hikayem. Yıl 1996... O gün bugündür devam ediyorum.

        Özgün'ün mottosu nedir?

        Elinden gelenin en iyisini yapmaya devam et, sınırlarını zorla ve sabret.

        'Mümkansız' adlı yeni şarkı ile müzikseverlerin karşısına çıktın... Kısa sürede geniş kitlelere ulaşan bu şarkının hikayesini bir de senden dinlemek isteriz, 'Mümkansız'ın anlamı ne?

        Şarkının özellikle ismi çok etkiledi beni. Çok orijinal geldi. İlk dinlediğimde 'Acaba yanlış mı duydum?' dedim. Baktım adı 'Mümkansız', yanlış duymamışım. Biraz düşündürdü tabii beni. Arama motorunda arattım. 'How I Met Your Mother' dizisinde 'Barney' karakterinin uydurduğu devşirme kelime 'possimpible'ı çevirmen 'Mümkansız' olarak çevirmiş. Dizide mümkün olanla imkansız olanın birleştiği nokta olarak anlatıyordu. Hem çok esprili hem de kulağa çok güzel geliyordu ve daha önce hiçbir şarkıda şiirde kullanılmamıştı. Şarkı da zaten çok iyiydi. Sonuç olarak çok güzel bir iş çıktı ortaya.

        Sporu hayatının neresine koyuyorsun?

        Ailem, işim ve spor. Üçüncü sırada.

        Seni müzik dışında çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde de sıkça görüyoruz, birçok projeye destek veriyorsun neler söylemek istersin?

        Bu dünyada şarkı söylemek, insanları eğlendirmek dışında da bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum. Tanınır olmak çok güzel. Pek çok açılması zor kapıyı açıyor insana. Bu durumu faydalı işler için kullanmak mutlu ediyor beni. Faydalı olabileceğimi düşündüğüm projelerde olmaya çalışıyorum.

        "ÇOK SOSYAL BİRİ DEĞİLİM"

        Müzik, sosyal sorumluluk projeleri, aktif spor hayatı derken bu yoğun tempoyu nasıl dengeliyorsun, Özgün hiç durmaz mı?

        Erken kalkıyoruz ve programlı yaşamaya çalışıyorum. Çok sosyal bir adam değilim. Sürekli gezen biri olmadım hiç. Evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. İşimin üretim kısmını da sporumu da evde yapıyorum. Eğer dışarıda bir işim varsa o güne pek çok şey sığdırıp, İstanbul trafiğinden de mümkün olduğunca az etkilenmeye çalışıyorum. Malum en az iki-üç saat trafikte geçiyor. Dediğim gibi iyi bir plan program çok önemli.

        Son dönemde rap'in pop'a karşı bir sivrildiğini hissediyoruz. Pek çok popçu da rapçilerden beslenmeye başladı. Müzik dünyasındaki trendleri nasıl değerlendiriyorsun?

        Pop müzik adı üzerinde popüler müzik. O dönem ne popülerse, dinleniyorsa, pop müziğe etki ediyor. Aslında dünyada da böyle... Latin, rock ve arabesk etkileri nasıl hissedildiyse dönem dönem… Şimdilerde de rap ve trap çok dinleniyor ve tabii pop müzik de bundan beslenmeye çalışıyor. Aksi halde popüler kalamaz. İşin doğasında var bence. Önemli olan işin niteliği ve kalitesi. Yakıştırıyorsan, iyiyse yaptığın iş sıkıntı yok. Ama işte bu iyi örnekler pek çıkmıyor. Sorun orada...

        "ŞARKI 'TUTSUN' DİYE MATAMATİKSEL YAPILAN İŞLER KISA ÖMÜRLÜ OLUYOR"

        Bir şarkının tutması için onun kalitesini ortaya çıkaran en temel unsur ne sence?

        REKLAM

        Samimi duygularla yazılmış olması çok önemli bir kere. Tutsun diye, matematiksel yapılan işler kısa ömürlü oluyor ya da hiç olmuyor. Ve tabii ki doğru şarkı, doğru solist, doğru aranjör, doğru zaman… Bunların bir araya gelmesi çok önemli…

        Hayatta hepimizin yaşadığı bazı dönüm noktaları olabiliyor. Senin silkelendiğin bir dönüm noktan var mı?

        Pek çok dönüm noktası oldu hayatımda. Silkelendiğim ve 'Haydi artık...' dediğim de çok zaman oldu. Ama 2020 yılında EDZ Müzik'i kurmam, Özgün ve Ediko TV Youtube kanallarını açmam diyebilirim sonuncusu. Artık kontrolün ve sorumluluğun tümünü almam gerektiğini anladım. Bu benim işim, benim hayatım ve benim sorumluluğumdu.

        "BENİMKİSİ İLK GÖRÜŞTE AŞKTI"

        Eşiniz Nida Karaçar ile nasıl tanıştınız?

        Nida’yla da aslında müzik birleştirdi yollarımızı. Bir projemde keman çalıyordu. Provalarda tanıştık. Benimkisi ilk görüşte aşktı. Tabii onu bilemem (Gülüyor)

        "BİR EVDE İKİ MÜZİSYENİN OLMASI BÜYÜK ŞANS"

        Nida Hanım'ın da müzisyen kimliği var, bir evde iki müzisyenin olması nasıl bir duygu?

        REKLAM

        Çok güzel. Aynı dili konuşmak, anlayabilmek ve anlatabilmek... Sonuçta işimizin pek çok zorluğu var. İşin içinde olmayanın pek de kolay anlayamayacağı, anlayış gösteremeyeceği şeyler olabiliyor. Turneler, konserler, klip çekimleri. Büyük şans gerçekten…

        Tabi bir de dünyalar tatlısı bir oğlun var, Ediz'i kucağına aldığında ilk ne hissettin?

        Tarifi imkansız... Kalbim avuçlarımda atıyordu sanki o an. Ve her geçen gün daha çok sevebilmek birisini... Büyük bir mucize gerçekten.

        "EDİZ'DEN SONRA DAHA ÇOK SORUMLULUK SAHİBİ OLDUM"

        Baba olduktan sonra hayatın nasıl değişti? Nida Hanım'la Ediz'in Down sendromlu olduğunu öğrendiğinizde bebeğin gelişimi ve eğitimiyle ilgili nasıl bir yol çizdiniz?

        Ediz bizim merkezimiz. Güneşimiz bizim... Onun etrafında dönüyoruz. Bakış açım sadece müziğe değil, tüm hayata karşı değişti. Olumlu yönde tabii... Hem yaşamın kendisi hem de mesleğim çok daha ciddi bir hal aldı. Daha çok sorumluluk sahibi oldum. Durumu Ediz'in doğumundan hemen sonra öğrendik. Bu durumu tecrübe etmiş kişilerle görüştük, konuştuk. Bizi Down Türkiye Derneği'ne yönlendirdiler. Orada da sevgili Fulya Ekmen bize bir yol haritası çizdi. Vakit kaybetmeden Ediz henüz 3 aylıkken başladık özel eğitimlerimize. O gün bugündür devam ediyoruz.

        "BÖYLE BİR SAF SEVGİ YOK!"

        Down sendromlu bir bebeği kucağına almaya hazırlanan anne-baba adaylarına bu farkındalık ve süreçle ilgili ne söylemek istersin, nasıl bir öneride bulunursun?

        Yani şunu söyleyeyim. Kolay değil, evet. Ama bu hayatta kolay ve güzel olan ne var ki. Sakın korkmasınlar. Tahmin bile edemeyecekleri güzellikte şeyler onları bekliyor. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunları. Böyle bir saf sevgi yok. Böyle güzel bir kalp yok. Ve bu haberi aldıklarında biliyorum ki bir şok dönemi var. Yaşıyor herkes... Ama yapmasınlar. Tecrübe etmiş hangi aileye sorarlarsa sorsunlar aynı cevabı alacaklar. O ilk bir hafta, on günü zehir etmesinler kendilerine. Tadını çıkartsınlar. En büyük üzüntümüz bu oluyor down sendromu ile tanışan aileler olarak. 'Keşke...' diyoruz öyle üzülmeseydik… Bilsek bizi bekleyen mucizeyi üzülür müydük hiç! O yüzden ben söylüyorum onlara. Tadını çıkartsınlar.

        "MÜZİK EDİZ'İN OLMAZSA OLMAZI"

        Ediz'le baba-oğul videolarınızı ve fotoğraflarınızı sosyal medyadan keyifle takip ediyoruz. Ediz'in müzikle arası nasıl? Özellikle tınısını sevdiği bir enstrüman ya da bir şarkı var mı?

        Müzik Ediz'in olmazsa olmazı. Bayılıyor! Tüm güm müzik dinleyebilir. Gitar, piyano, keman… Evde bunlar var, hepsine bayılıyor (Gülüyor.)

        Bu hayatta asla yapmam dediğin şey nedir?

        Bilerek eşimi ve oğlumu üzmem.

        "REKABETÇİ BİR RUHUM VAR"

        Şarkıcı olmasaydın hangi mesleği yapmak isterdin?

        Vallahi sporcu olurdum herhalde. Çok seviyorum. Müzikte de olduğu gibi rekabet çok yüksek. Seviyorum galiba. Rekabetçi ve yılmayan bir ruhum var..

        Gelecekle ilgili planların neler?

        Çocuklar için olan projelerimi devam ettirip geliştirmek istiyorum. Ve prodüktörlük yapabilirim. Çok şey tecrübe ettim. Paylaşmak isterim.

        BURÇLAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa