Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

HT MASA

HT MASA ekibi bu hafta, Cannes’da gerçekleştirilen fuarı, fuarda boy gösteren Beren Saat ve Hülya Avşar’ı, Meryem Uzerli ve Murat Yıldırım’ın yeni dizisi ‘Gecenin Kraliçesi’ni, Hadise’nin Çırağan’da yapmayı planladığı doğum günü partisini ve Kıvanç Tatlıtuğ’un ekranlara yeniden dönme hazırlığını masaya yatırdı.

Bu yıl Cannes’da ilk kez Türkiye’nin onur konuğu olduğu bir televizyon fuarı vardı ve Türk oyuncuları gövde gösterisi yaptı. Türkiye’de dizilere ilgi azaldı deniyor birçok yerli dizi ise dünyada çok ses getiriyor...

ESİN ÖVET: Tabii ki gayet keyif veriyor insana. Ben bir gün sadece bir dizi yemeği için katılabildim ama bundan böyle her yıl bu organizasyonu takip etmek için gitmek gerek. Çünkü gerçekten inanılmaz bir hareketlilik oluyor o hafta. Tüm Türk dizi piyasasının kalbi orada atıyor. Herkes orada ve bu çok büyük bir başarı. İlgi zaman zaman Türkiye’de azalıyor ama daha yayına bile girmeden yurtdışına satılan diziler var. O yüzden bu sektör hiçbir zaman bitmez.

OBEN BUDAK: Bir kesim Amerikan dizilerinden sıkıldı artık, o kadar çok çeşit çıktı ki yaratıcı şeylere çok sık rastlamıyoruz. Bu yüzden değişiklik arıyor insan. Türkiye’de bile Hint dizilerine bir ilgi varsa, dünyada da Türk dizilerine ilgi duyan bulunabilir tabii.

TAYFUN TOPAL: Takip ettim, organizasyonu başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Brezilya dizileri nasıl bir dönem fazlasıyla pazarlanıyorsa şu dönem Türk dizileri de o durumda. Turizm, kültür ve ekonomi bakanlıkları oradaki durumu iyi analiz etmeli. Sadece yurtdışında dizi pazarlamakla kalmayıp tarihimizi, kültürümüzü, esnafımızı da pazarlamalıyız. Makul ve mantıklı dizilere gizli reklam konulabilir. Örneğin dizilerde sevgiliyi oynayan çiftleri Kapadokya, Uludağ gibi reklamımızı yapabileceğimiz yerlere göndermeliyiz. Dizilere başlamadan önce bunun planı yapılmalı. Blur ve buzlamayla nereye kadar...

REŞAT BALCIOĞLU: Türkiye’de belki dizilere ilgi azalmış olabilir ama dünya televizyon sektörü ülkemizi ve oyuncularımızı yeni keşfetti. Başarılı işlere imza atarsanız karşılığını mutlaka alırsınız. Son 10 yılda dizi ve sinema sektöründe yıldızı parlayan oyuncularımızın başarısını görmemek mümkün değil. Özellikle tiyatro ve sinema eğitimi alan genç yıldızlar adlarından söz ettirmeyi başardılar, bu hem reytinglere hem de sinema salonlarındaki hasılatlara yansıdı. Son 5 yılda Türk sineması son 10 yılda da dizi sektörü adeta patlama yaptı. Zor günler geçiren ülkemiz Nobel ödülü ve Cannes fuarı ile en azından bilim ve sanat dalında dünyaya “Ayaktayız, biz de varız” diyor. Gurur verici bir olay.

BÜLENT İPEK: Rusya ve Avrupa pazarındaki durgunluk yüzünden zora giren turizm sektörüne nasıl Arap turistler doping olduysa dizi sektörümüzün batmasını da Araplar önlüyor. Yoksa bu oyuncu ve prodüksiyon maliyetlerini iç pazarın reklam pastası karşılayamaz. Bazı yapımcılar, reyting birincisi dizisini bile kafa kafaya zor getiriyor. Yurtdışı satışına güveniyorlar. Bizim için çektikleri bir bölümü yurtdışına iki üç bölüm olarak satıyorlar ve bölüm bütçeleri artık 400 bin dolarlara dayanmış durumda. Diziler Türkiye’nin önemli bir ihraç kalemi. Fransızlar Cannes’daki fuarda iyilik olsun diye Türkiye yılı yapmadı. Amerika’dan sonra dünyanın en büyük ikinci dizi ihracatçısıyız da ondan.

KADİR KAYMAKÇI: Yerli dizilere dünyadaki ilgi sektör için muhteşem bir fırsat! Ancak birkaç iyi proje dışında yapımcıların yeni dizilerde ‘altın yumurtlayan tavuğu’ kestiğini düşünüyorum. Yurtdışında bir hayran kitlesi edinen yıldızlara çekilen ‘içi boş’ diziler bir süre sonra yapımcıların elinde patlayabilir! Dizilerimizin dünya pazarında daha uzun yıllar alıcı bulabilmesi için gereken 3 şeyi şöyle sıralayabilirim: Senaryo, senaryo, senaryo...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ