'Kızılcık Şerbeti'nin 'Kıvılcım Arslan'ı Evrim Alasya: Toplumsal olarak yüzleşmemiz gereken bir hikâye
SHOW TV'de gerçek bir hikâyeden ekranlara uyarlanan yeni bir dizi yayın hayatına bu akşam saat 20.00'de başlayacak. 'Kızılcık Şerbeti'... Tanıtım filmlerinin gördüğü büyük ilgiyle ekranlarını yeni fenomen dizisi olacağını gözler önüne seren 'Kızılcık Şerbeti'nin başrolünde 'Kıvılcım Arslan'ı canlandıran Evrim Alasya, Habertürk'e röportaj verdi. Alasya, 'Kızılcık Şerbeti'nin izleyicilerin ilgisine neden mazhar olacağını şöyle özetledi; "İzleyicilere çok bizden bir hikâye anlatıyoruz. Çok içimizden ve toplumsal olarak yüzleşmemiz gereken bir hikâye olması açıkçası beni çok heyecanlandırdı"
ABONE OLSHOW TV'de bu akşam yeni bir dizi başlıyor.
Aynı doğrulara fakat farklı kültürlere sahip iki ailenin çocuklarınınani evliliğiyle bir araya gelmelerini çarpıcı bir anlatımla ekrana taşıyacak.
İlk bölümü bu akşam yayınlanacak olmasına rağmen hikâyesinin izleyiciyi ne ölçüde etkilediğitanıtım filmlerinin gördüğü büyük ilgiyle gözler önüne serildi.
O ilgiden görünen o ki izleyicilerin ilgisine ziyadesiyle mazhar olacak bir dizi ekranların yeni fenomeni olacak.
'Kızılcık Şerbeti'...
SHOW TV’de bu akşam saat 20.00'de ekrana gelecek olan, yapımını Gold Film’in, yapımcılığını Faruk Turgut’un üstlendiği 'Kızılcık Şerbeti’nin senaryosunu Melis Civelek yazarken yönetmenliğini Ketche yapıyor. Dizinin oyuncu kadrosunda iseBarış Kılıç, Evrim Alasya, Settar Tanrıöğen, Sıla Türkoğlu, Sibel Taşçıoğlu, Doğukan Güngör, Müjde Uzman, Aliye Uzunatağan, Feyza Civelek, Ceren Yalazoğlu Karakoç, Emrah Altıntoprak, Feray Darıcı, Selin Türkmen, Özlem Çakar, Oral Özer, Rahimcan Kapkap, Serkan Tınmaz, Tuana Gizem Uzunlar gibi birbirinden başarılı oyuncular yer alıyor.
Her oyuncunun bir teklifi kabul etmesi adına belli başlı kriterleri vardır. Bu bağlamda ‘Kızılcık Şerbeti’, hangi özellikleriyle sizin kriterlerinize uydu?
Hikâye ve karakter en önemli kriterdir. Bu projeyi değerlendirirken hikâyenin çok içimizden ve toplumsal olarak yüzleşmemiz gereken bir hikâye olması açıkçası beni çok heyecanlandırdı. 'Kıvılcım' karakterini bu hikâyenin içinde önyargılarını, kabullerini kırması gereken katı bir karakter olarak görüyoruz. Süreç içinde kabuğunun nasıl kırıldığını, nasıl değişip dönüştüğünü izleyeceğiz. Bu hikâyede ‘Kıvılcım’ beni çok heyecanlandırdığı için bu projenin içindeyim.
'Kızılcık Şerbeti’nde canlandırdığınız ‘Kıvılcım Arslan’ı analiz eder misiniz?
‘Kıvılcım’ zor bir kadın. Çünkü sert, köşeli ve katı kuralları olan bir kadın. Birçok konuda ön yargılı. Çocuklarını da öyle yetiştirmek için çok çaba sarf etmiş, ama hepimiz gibi kabullerinden vazgeçmeyerek doğru bildiklerini yıkmamak için direniyor. Tabii ki hayatın hepimize yaptığı gibi 'Kıvılcım’ın kabuğu nasıl kırılacak, içinden ne çıkacak ilerleyen bölümlerde hepimiz göreceğiz. Şimdilik kendini koruyan bir 'Kıvılcım' var.
‘Kıvılcım Arslan’ı canlandırırken rol model aldığınız kimse var mı yoksa karakteri tamamen genel gözlemlerinize ve hayal gücüne dayalı olarak mı yorumluyorsunuz?
Ben bir role hazırlanırken kimseyi öyle rol model almıyorum. Bu sürecin bir tanımı yoktur. Bir rolü içselleştirmek için mesleki olarak birçok malzeme biriktirirsiniz. Karakterin şekillenmesini biraz oynadığınız karakter, biraz sizin birikiminiz ve gözlemleriniz belirler. Hayal gücü de elbette ki olmazsa olmazdır. Yaptığımız iş zaten önce hayallerimizde şekillendirdiğimiz bir iş. Oyuncunun, yönetmenin, senaristin...
‘Kızılcık Şerbeti’nin izleyicilere hangi duyguları, hangi öğretileri aşılamasını dilersiniz?
İzleyicilere çok bizden bir hikâye anlatıyoruz. Bu hikâyenin kendilerine nasıl dokunacağına, ne anlatacağına izleyicilerimiz karar verecek.
‘Kızılcık Şerbeti’nin bir set günü nasıl geçiyor?
Set yoğun bir yerdir. Bizim setimiz çok yeni bir set daha. Birinci bölümü yeni bitirdik, ikinci bölüme geçtik. Bu süreç herkesin birbirini tanıma, ortak bir dil bulma sürecidir. Ekibin mayasının tuttuğunu düşünüyorum. Çok iyi bir ekip olduk. Ekranda bu nasıl yansıyacak hep birlikte göreceğiz.
‘Kızılcık Şerbeti’, kariyerinizin 11’inci TV dizi çalışması. Kamera önü oyunculuğa adım atarken neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? O günden bugüne taşıdığınız en baskın duygu nedir?
Kaçıncı dizim olduğunu bugüne kadar hiç saymamıştım ama elbette ki ilk başladığımda çok heyecanlıydım. Çünkü bilmediğim çok şey vardı. Ayrıca bu durumdan dolayı duyduğum bir korkum vardı. Zaman, deneyim, çaba sayesinde bugünlere geldik. O günlerden taşıdığım baskın bir duygum yok. Her yeni iş yepyeni bir yolculuk ve yeniden öğrenmektir benim için. O zamandan bu zamana kadar çok şeyi değiştirip geliştirdim kendimde.
Dizi sektörü özellikle son 10 yıl içinde büyük bir çıkış yakaladı. Bu durumun devam etmesi için oyuncu alanında yer alan biri olarak dizi sektörünün neler yapması gerekiyor?
Yani açıkçası ben oynamaktan başka bir şeyden anlamam. Dizi sektörünün dinamikleri çok başka, benim bilmediğim bir matematiği var ama anladığım kadarıyla hem ülkemizde hem dünyada çok hareketlenen bir sektör oldu.
Oyunculuk size neler ifade ediyor?
Hayatta oyunculuk insanın en ilkel dürtüsüdür. Her şeyden önce oynamak vardı. Yaşamı oyunlar ile öğreniriz, oyunla algılarız. O yüzden oynamak, yaşam demek benim için. Nefes aldığım yer.
Yaklaşık 20 yıllık kariyerinizi gözden geçirmenizi rica etsem, ortaya çıkacak tabloyu analiz edebilir misiniz?
Çok anlaşılamadığımız bir iş yapıyoruz bu ülkede. Daha meslek tanımımız bile yeni yapıldı. Yaptığımız işin bir meslek tanımı yoktu. Çok zor bir yolculuk bizim işimiz. 20 yıl içinde mesleğimle ilgili kolay ve rahat yaşadım diyemeyeceğim ama şanslıydım. İyi yönetmenlerle, iyi oyuncularla yollarımız kesişti. Hep gönlüme göre roller oynadım çoğunlukla. Tabii ki hep tiyatroyla beslendim. Bu hayatımın sonuna kadar da böyle olacağını umuyorum. Oyuna devam…
Spor yapmak mutlaka her meslek için oldukça önemli katkılar sağlar. Siz de lisanslı bir jimnastik sporcusuydunuz. Sporcu kişiliğinizin oyunculuğunuza ne gibi katkıları oldu?
Hayatımın her alanında her zaman sporun avantajını yaşadım, özellikle de mesleğimde. Oyunculuğun olmazsa olmazı bedensel ifadesidir. Bunun için çok oyuncunun bedeni yumuşak olmalıdır. Oyuncu, bedenine hâkim olmalıdır yani. Bunun için çok sıkı çalışması gerekir. Bunu bana spor sağladı. Hâlâ sahnede ekmeğini yerim.
Bir zaman makinesi olsaydı da geçmişe dönebilseydiniz 20’li yaşlardaki kendinize neler söyler, hangi konularda tavsiyelerde bulunurdunuz?
Açıkçası hiçbir şey söylemezdim. Çünkü o dönem hormonlara söz geçirmek mümkün olmazdı ayrıca. O zamanki Evrim’in yaptıklarıyla bugüne geldim. Yani beni buraya oEvrim getirdi. Her şeyde olması gerektiği şekilde olmuş.
Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer'in Oyun Atölyesi'nde çalıştınız. Oyunculuk adına kendilerinden edindiğiniz en önemli öğreti ne oldu?
Oyun Atölyesi’nde çalıştığım dönemde Haluk Bilginer ile çalıştım sadece. Orada çalıştığım süreç benim için okul gibi bir süreçti Oyun Atölyesi sahnede, kuliste, dışarıda her an kendimi, oyunculuğumu geliştirdiğim ikinci bir okul oldu.
Her oyuncunun gönlünde aslan payı bir rol yatar. Bu anlamda hayallerinizi süsleyen rol nedir?
Tiyatroda istediğim rolleri oynuyorum zaten. Çok şükür bu konuda şanslı bir oyuncuyum. Seçme şansım televizyonda daha sınırlı. Çok ters köşe role rastlamak kolay olmuyor ama elimden geldiğince ters köşe rolleri seçiyorum. Televizyonda en çok oynamak istediğim rollerden biri psikolojik sorunları olan bir dedektifi canlandırmak. Şu anda gönlümde yatan budur.
Oyunculuk yeteneğinizi, karakterleri yorumlama gücünüzü geliştirme adına beslenme kaynaklarınız nelerdir?
Çok uzun ve meşakkatli bir yolculuk bu. En önemli kaynak insanın içidir. İçini tanımak, çözmek, kendini doğru okumak, kendini bilmekten geçiyor. Çünkü oyuncunun hareket noktası kendidir. Ve tabii ki bolca okumak… Bir oyuncu sadece okuyarak derinleşebilir. Yoksa ezber geçen, poz veren oyuncudan öteye geçemez. İsteyen onu da yapabilir tabii ki tercih…
'Kızılcık Şerbeti’nin birinci bölümünde; iki kızı ve annesiyle yaşayan 'Kıvılcım', özel bir lisede müdürdür. Eşinden boşandıktan sonra ayaklarının üzerinde durmuş, kızlarını yetiştirmek için çok emek vermiştir. İnandığı doğrulara sıkı sıkıya bağlı, prensip sahibi bir kadındır. Büyük kızının üniversiteye başladığı ilk yıl erkek arkadaşı olmasını normal karşılar. Ancak kızı 'Doğa' önce hamile olduğunu söyleyerek, sonra da kaçıp evlenerek 'Kıvılcım’ı büyük hayal kırıklığına uğratır. Kızının bu yaşta evlenmesi hele bir de çocuk doğuracak olması 'Kıvılcım' açısından büyük hatadır. Bunu kızına da anlatır ancak 'Doğa' gençliğinin verdiği cesaretle annesine karşı koyar. Çaresiz bir durumda kalan 'Kıvılcım' ne yapacağını düşünürken asıl büyük şoktan habersizdir.