'Tur Rehberi'ni sette anlattılar
Bir tur rehberinin gözünden yaşananların hikâye edinildiği 'Tur Rehberi' adlı sinema filminin setinde yönetmeni Hakan Algül, senaristi ve başrol oyuncusu Cem Gelinoğlu ile kendisine eşlik eden Eda Akalın, Habertürk'ün sorularını cevapladı. Algül, Gelinoğlu ve Akalın, her duygunun canlanacağı bir film çektiklerini dile getirdi. Röportajımızda konu, yapay zekânın birçok meslekte insanların yerine ikame edilme olasılığına geldi. Cem Gelinoğlu, bu konuda çok net bir cevap verdi; "Bazen bakıyorum da bazı insanların mesleğini elinden almalı"
BKM’nin senaryosunda Cem Gelinoğlu'nun imzasının bulunduğu yeni filmi ‘Tur Rehberi’nin çekimleri Antalya’da tamamlandı.
Hakan Algül'ün yönettiği filmin kadrosunda Alp Öyken, Atılgan Gümüş, Eda Akalın, Engin Türkoğlu, Kevork Malikyan, Macit Koper, Meral Çetinkaya, Metin Coşkun, Melisa Duru Ünal, Sadık Gürbüz, Suna Selen, Vedat Erincin ve Tarık Papuççuoğlu yer alıyor.
Beyazperdeye; ölmeye yemin etmiş yaşlı bir tur ekibiyle hayatının en zor yolculuğuna çıkan 'Ercüment’in komedi ve adrenalin dolu hikâyesinin yansıtılacağı komedi türündeki 'Tur Rehberi'nin izleyicilere ‘Umut dolu bir yere varma’ hissi vermesi amaçlandı.
Gülmeceli olduğu kadar, duygusal ve aksiyon bezeli 'Tur Rehberi'nin Antalya'daki setini ziyaret ettiğimde her BKM yapımı filmin setinde alışılagelmiş görüntüsüyle karşılaştım. Mahir Altundağ yönetimindeki setin düzenliliği kamera önü ve arkası ekibe rahat çalışma olanağı sunması ilk bakışta göze çarpıyor. Elbette bu durum da ortaya iyi bir film çıkmasında önemli bir paya sahip.
'Tur Rehberi'nin yönetmeni Hakan Algül, senaristi ve başrol oyuncusu Cem Gelinoğlu ve diğer başrol oyuncularından Eda Akalın, yaptığımız röportajda filmin izleyicilere hangi duyguları aşılayacağını anlattı.
Hakan Algül ile Cem Gelinoğlu'nu zaten iyi tanıyorsunuz. Algül; 'Eyyvah Eyvah' serisinden 'Bursa Bülbülü'ne, 'Deliha'dan 'Berlin Kaplanı'na kadar birçok filmde yönetmen koltuğuna oturarak kendi tarzını oluşturdu.
Cem Gelinoğlu ise senaryosunu yazıp başrolünde yer aldığı 'Ali Kundulli' ve 'Aykut Enişte' serileriyle kendi izleyici kitlesine sahip oldu.
Eda Akalın; 'Carmen' adlı oyunda ‘En iyi kadın oyuncu’ ödülüyle Paris’te İnsan Hakları Konferansı’na katılma hakkı kazandı. İngilizcesini geliştirmek için 3 yaz boyunca Washington D.C.’de Georgetown Prep’te, Fransızcasını geliştirmek için ise bir yaz Paris’te Accord adlı okulda dil eğitimi aldı. Ardından Duru Tiyatro’da tiyatro yapmaya başlayan oyuncu o sırada Bilgi Üniversitesi’nde Reklamcılık ve Sosyoloji bölümünü tamamladı. Erasmus programıyla katıldığı Amsterdam’dan döndükten sonra Craft Oyunculuk Atölyesi'ne başlayıp oyunculuk eğitimine devam etti.
Eda Akalın, kariyerinde yeni çıkış yapan, ışıltılı bir geleceğe sahip olma adayı bir oyuncu. Görünen o ki 'Tur Rehberi', o geleceğe uzanma adına bir sıçrama tahtası olacak.
Hakan Algül, Cem Gelinoğlu ve Eda Akalın, 'Tur Rehberi'nin setinde Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'ın sorularını cevapladı.
Hakan Algül - Cem Gelinoğlu
• ‘Tur Rehberi’ ile ilgili neler söylemek istersiniz? Teklif geldiği zaman neler hissettiniz?‘
Hakan Algül... Cem ile zaten ‘Bursa Bülbülü’nde çalışmıştık. Daha önceki filmlerini de izledim. Enteresan mizah anlayışı olan bir komedyenimiz. Hikâye de bence çarpıcı... Hikâye için 'Farklı' desek aslında tam cümlesi olur. Diğer komedi filmlerinden farklı bir çıkış noktası var. Bu da beni heyecanlandırdı. Enteresan bir film yapıyoruz gibi geliyor bana... Ona tabii izleyiciler karar verecek.
"BİR - İKİ YILDIR UĞRAŞIYORDUM"
• Cem, filmin fikri ne zaman ortaya çıktı? Senaryoyu ne zaman yazmaya başladın?
Cem Gelinoğlu... Senaryoyla 1 - 2 yıldır uğraşıyordum. Araya bazı işler girmiş, bu nedenle süreç biraz uzamıştı. Senaryo fikri çıkalı 4 yıl oluyor. Aslında bizim ekip arkadaşlarına; "Şöyle bir film yapsak nasıl olur?" diye danışmıştım. Böyle bir beyin fırtınası yaparken bu fikri bulduk. Sonra "Güzel fikir, bunu geliştirelim" dedik... Derken üzerine çalışmaya başladık.
"BAŞKA BİR ŞEY GÖZETMİYORUM"
Cem Gelinoğlu - Hakan Algül
• Film setine girmeden önce özellikle neleri göz önünde bulunduruyorsun?
Hakan Algül... Senaryoyu okuduğum anda, "Bundan iyi film çıkarabilir miyim?" diye bakıyorum. Sonra ona doğru oyuncu kadrosu yapmak gerekiyor. Başka bir şey gözetmiyorum.
KENDİMİZİ HEP GÜVENDE HİSSTTİK"
Meral Çetinkaya - Cem Gelinoğlu, Macit Koper - Alp Öyken
• ‘Tur Rehberi’ senaryosunu yazıp başrolünde olduğun beşinci film. Kariyerini gözden geçirirsen, ‘Ali Kundilli’den bugüne kadar geçen zamanda kendini nasıl değerlendirirsin?
Cem Gelinoğlu... Çok şey değişti... Orada başka bir amatör ruh vardı. Hem sinemacılığı hem hikâyeciliği öğrene öğrene yıllar geçti. Artık izleyicilere neyi anlatmanın kayda değer olduğunu daha iyi bildiğimi düşünüyorum. Ve daha derdi olan işler yazmaya çalışıyoruz. Bu filmin bizim nazarımızda olayı da buydu. Bu film komedi filmi olmasının yanında aslında bir his filmi. Elbette ön planda komedisi var ama bir his filmi... O konuda Hakan ağabeyin en iyi yaptığı işlerden biri bu. Her yönetmen her zaman kurgular, şovlar yapabilir ama his vermek çok önemlidir. Biz de Hakan ağabeyle o konuda kendimizi hep güvende hissettik.
İYİ FİLM, EKİP İŞİDİR. KÖTÜ FİLM YÖNETMENİNDİR
Alp Öyken - Suna Selen
• Bir filmin iyi olabilmesi için en başta hangi kriterler gereklidir?
Hakan Algül... Her şeyin iyi olması lâzım, ekibin, oyuncuların... İyi film, ekip işidir, kötü film yönetmenindir. Bir prensibimiz bu... Kötü çıkarsa filmin sorumlusu yönetmendir ama iyi film olmuşsa bütün ekip bundan nasibini alır. Kural budur... Yoksa "Ben iyi film çektim ama kötü oldu" gibi sözler bir yönetmenin söyleyeceği sözler değil. Ben filmlere gişe kaygısyla bakmıyorum. Hiçbir zaman öyle kaygım olmadı. "50 sene sonra da bu film seyredilir mi? Elli sene sonra da karşılaştığında birileri filmi soluksuz takip edebilirler mi? Hikâyenin içine girebilirler mi? O duyguyu hissedebilirler mi? Bence önemli olan bu. Gişe yapar veya yapmaz, bu konjonktürel bir durumdur. Dolayısıyla bu filmin duygusunu çok yüksek buluyorum. 2 -3 gencimiz var ama 10 -12 de yaşlımız var. Yaşlılık da dünyanın en zor zanaatı. Aslında bir parça oralarda dans eden bir film bu... Aslında yaşama tutunursan yaşlılığın kolay olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü hayat dediğin şey, sonu belli olan bir şey olduğu için yaşlılık da bunun bir parçası. Seviyorum bu filmi. Güzel bir film olacağına dair hislerim var.
"BURSA BÜLBÜLÜ'NDE YAŞADIM"
Hakan Algül - Ata Demirer - Cem Gelinoğlu (Bursa Bülbülü'nün seti)
• Hem senaryosunu yazıp hem başrol oynamak mı avantajlı yoksa sadece oyuncu olmak mı avantajlı?
Cem Gelinoğlu... Sadece bir işin oyuncusu olmayı ‘Bursa Bülbülü’nde yaşadım. Bir de Hakan ağabey gibi bir yönetmenle yaşadım. Acayip konforluydu. Sadece rolüne odaklanıyorsun ama bir şeyi yazıp oynadığında senaryoyu daha iyi hale getirebilmek için o sürecimiz bitmiyor. Sette bile, "Şurayı şöyle mi yapsak?" derken, bazen "Ben ne oynayacaktım?" kısmına düşebiliyorum ama çok şükür bu filmde onu ayırdığımı düşünüyorum. Hem senaryoya zaman ayırabiliyorum hem oyunculuğa ama bu daha stresli bir şey.
"ÖNEMLİ OLAN FİLMİN GERÇEK OLMASI"
• Senaryo yazan oyuncuyla çalışmak daha mı avantajlıdır?
Hakan Algül... O benim için hiç fark etmez. Senaryo, sonuçta Allah’ın emri olan bir şey değil. Sahneyi kurarken neyin çalıştığı, neyin çalışmadığı zaten belli oluyor. Bütün filmlerimde öyle yaptım. Komedi filminde ve duygu filminde, o sahnenin hangi duygusunun çalıştığını sette görüyoruz.
Cem Gelinoğlu... Zaten sinema kolektif bir şey... Az önce Hakan ağabey başarılı filmi tarif etti. Ekip olarak yaptığımız için günün sonunda biz Hakan ağabeyi ikna etmeye çalışıyoruz. Yazarlık tarafında olunca, "Kafamda bu var" diye anlatmaya çalışıyorum. Hakan ağabey de; “Bu çalışmıyor” diyor ve oraya yeni bir şey buluyoruz. Bizim için önemli olan filmin gerçek olması.
Hakan Algül... Orada da oyunculara soruyorum. Oyuncu dediğin şey de kafası çalışan insanlardan oluştuğu için hepsi oynadığı karakteri soruyor. "Burası bana göre değil" gibi şeyler oluyor. Bunların hepsine açık olman gerekiyor. Yaratıcılıkta körleşme diye bir şey var. Körleştiğin anda yanlış yapmaya başlıyorsun. Gelen fikre her zaman açık olacaksın.
"KARŞILIĞINI BULACAKTIR"
• Gişe rakamlarını ne kadar umursuyorsun? Her filmin bir öncekinden daha çok izlenmeli diye bir derdin var mı?
Cem Gelinoğlu... Her film bir öncekinden daha çok izlenmeli diye bir derdim asla yok. Elbette hepimiz insanız ve bir şeyin ne kadar karşılık bulduğunu görsek o kadar mutlu oluruz. Bu başka bir şey. Ben filmlerimizin başarısının ucunu asla buraya bağlamıyorum. Ben de artık alıştım. Ben de ustalık dönemime girdim. Bunu söyleyebilirim. Her ne kadar bu işte usta olmak çok zor olsa da önümüzde çok daha uzun yıllar olsa da şunu biliyorum artık; "Biz elimizden geleni yapalım, o zaten karşılığını bulacaktır ama gişede bulur ama platformda bulur ama ileride bulur. Önemli olan Hakan ağabeyin dediği gibi kalıcı bir film yapabilmek.
"İYİ YAPIMLAR ÜRETMEYİ DEĞERLİ BULUYORUM"
• Pandemiden sonra sinema sektörü sekteye uğradı. Yeni yeni toparlanmaya başladı. Bu sezon gördük ki iyi film varsa izleyiciler salonlara girme eğiliminde. Siz, bu konuda sinema sektörüne ne önerirsiniz?
Hakan Algül... Ancak işletmelere önerilebilir. Sinema salonlarını yenilemeleri lazım. Pandemiden dolayı sinema salonlarına da hiç el atılmadı. Bir süre atıl durumda kaldılar. Biz setlerde teknik olarak uğraşıyoruz, rengimiz güzel olsun, ışığımız güzel olsun diye... Ama salona gidince simsiyah bir perdede, kötü bir ışıkta izlemek olmaz. Dolayısıyla onlarında biraz o işlere eğilmesi lâzım. Bir de film yapmak lâzım. Sinema bitecek bir şey değil... Daha önce televizyon çıktığında da sekteye uğradı, şimdi pandemi ve dijital sekteye uğrattı ama sinemanın seyirlik ve keyif alanı sona ermez. Bence tekrar gelecek. Bu sene mi gelir, seneye mi gelir bilmiyorum ama sinema dediğimiz şey tekrar gelecektir. İnşallah bu sene gelir.
Cem Gelinoğlu... Sinema seven bir kitle var. Gişe de zaman zaman artıyor zaman zaman azalıyor ama bildiğim bir şey var, o da izleyiciler, iyi bir yapıma ulaşmanın yolunu bir şekilde buluyor. Platformdaysa üye oluyor, sinemadaysa salona giriyor. İyi yapımlar üretmeyi önemli buluyorum. Bir şeyler üretmeye destek, daha seçici olmayı, belki daha az film çıkarıp daha kaliteli filmlere yönelmeyi doğru buluyorum. Birçok yapım şirketine de önerim bu olur. Senede 5 film yapıyorlarsa, 2 film yapsınlar ama insanlar onları izlemek için can atsın. "Hızlı hızlı yapalım" dediğinizde, yüzlerce iş yapmayan film yüzlerce izleyici bulamayan film giriyor, çıkıyor. Ben hareket olsun olarak bakmıyorum. İyi filmleri üst üste sinemaya koyarsanız, izleyiciler de üst üste sinemaya gider. Tekrar bu alışkanlık kazanılır. İnsanlar oraya bir deneyim yaşamaya gidiyor. Bir kitle var evinde izlemeyi seviyor, bir kitle oradaki sosyalliği seviyor. Ben çözümün orada olduğunu düşünüyorum. Daha seçici ve daha iyi filmler üretmeye çalışmak, çabalamak gerekiyor.
"YAPAY ZEKÂ BAZI İNSANLARIN MESLEĞİNİ ELİNDEN ALMALI"
• Son zamanlarda gündemde yapay zekâ konusu var. Amerika Birleşik Devletleri’nde senaristler birliği ve oyuncular sendikası üyelerine; “Yapay zekâ çok gelişiyor, sizin yerinizi alabilir” dedi. Yapay zekâ, sizin yerinizi alabilir mi? Böyle bir endişeniz var mı?
Hakan Algül... Yapay zekânın benim yerimi alacağına dair bir endişem yok, alamaz. İnsan duygusunun ve insanın karmaşık dünyasının bir bilgisayar tarafından algılanması çok zor. Yapay zekâya da doneleri insan veriyor. Oradan aldığı donelerle bir şeyler yapıyor. Elindeki bilgilerden bir şeyler yapıyor ama asıl olan yeni fikir bulmak. Yeni fikri yine insan bulacak. Yapay zekâ yeni bir fikir üretmiyor ki senin verdiğin doneyle ilgili bir şey yapıyor.
Cem Gelinoğlu... Bazen bakıyorum da bazı insanların mesleğini elinden almalı. Şaka bir yana, yapay zekâ benim mesleğimi elimden alıp ne yapsın?
"YETER Kİ DAHA İYİ İŞLER YAPABİLELİM"
• Senaristlerin en büyük silahı hayal kurma gücü o açıdan en çok senaristlerin etkileneceğini düşünüyorum.
Cem Gelinoğlu... Yapay zekâyı takip etmeyi seviyorum. Ondan beslenmeyi de seviyorum. Yarın bir gün onun da desteğiyle daha iyi bir senaryo yazarsam, teknolojiye minnettar kalırım. "Bunun mühendisliğini ben yaptım, senaryoyu yapay zekâ yazdı" derim. Çağa ayak uydurmaya çalışırım. Yeter ki daha iyi işler yapabilelim.
Hakan Algül... Başka şeyler de yapıyorlar. Film çeken yapay zekâ teknolojileri de var.
"EMPATİYLE AYRILMALARINI UMARIM"
• İzleyicilerin filmi izledikten sonra salondan hangi duygularla ayrılmasını umuyorsun?
Hakan Algül... Her türlü duyguya girsinler. Gülsünler, eğlensinler, ağlasınlar. Filme giden izleyicilerin modu neyse onun hepsini alsın isterim. Çünkü bu filmde gülmek de var ağlamak da var. Çok şükür, her şeyimiz var.
Cem Gelinoğlu... İzleyicilerin salondan empatiyle ayrılmasını isterim. Öncelikli hedefimiz onları güldürmek, gülecekler zaten. Bunun yanında bir de empati duygusunun artmasını isterim. Birkaç önermemiz var, bir cümle anlatmaya çalışıyoruz. Onların anlaşılması beni çok mutlu eder. Yaptığımız işin bir derdi olduğunun anlaşılması beni çok mutlu eder. Bazı insanlarda farkındalık yaratabilirsek mutlu olurum.
"HEPİMİZ YILLARA YENİLİYORUZ"
• Belli bir yaşta olanların, yaş almış kişilere karşı bir hassasiyet duyulmasının altını çiziyorsunuz değil mi? Bunun özel bir nedeni var mı?
Hakan Algül... Annenize, babanıza iyi bakın. Hepimiz anne - baba evladıyız.
Cem Gelinoğlu... Hepimiz yıllara yeniliyoruz. Zaman sürekli geçiyor ve bu kaçışı olmayan bir durum.Yaşlılık, hepimizin bir süre sonra yaşayacağı bir hal. Temiz bir yarın bırakmak için nasıl bugüne bakmak gerekiyorsa bu film de kendince öyle bir mesaj taşıyor.
Eda Akalın
• Teklif geldiği zaman filmin hangi özellikleri seni etkilediği için bu işte olmak istedin?
Senaryoyu okurken hem güldüm, hem de sonunda öyle bir ağladım ki... "Ben bu filmde oynamak istiyorum" dedim. Hiç rastlamadığım bir senaryoydu. İzlediğinizde de umarım görürsünüz, çok dokunaklı bir hikâye... Sadece bir aile hikâyesi değil, sadece yaşını almış insanların hikâyesi değil, sadece aşk hikâyesi değil... Hepsinin birbiriyle birlikte bir yolculuğa çıktığı bir hikâye... Bu, beni çok etkiledi. Bir de hakikaten hiçbir yerde daha önce buna benzer bir film izlemedim ve böyle bir senaryo okumadım.
"HABERİ ALDIĞIMDA ÖĞRENCİLERİMLEYDİM"
• ‘Tur Rehberi’nin kariyerine nasıl bir etkisi olmasını umuyorsun?
Daha önceden BKM’nin bir filminde oynadım. Bu filmde daha ön plandayım. Kariyerimde umarım güzel bir etkisi olur. Samimi söylüyorum; Cem ile Hakan hocayla ve oyuncu kadromuzla aynı sette olmak bile benim için gerçekten inanılmaz bir ödül. Ben öğretmenlik de yapıyorum, haberi ilk aldığımda sokakta öğrencilerimleydim ve hepimiz birbirimize sarılıp hüngür hüngür ağladık.
• Ne öğretmenliği yapıyorsun?
İngilizce drama öğretmenliği yapıyorum. Anne tarafımda çok akademisyen var. Biz hep kitabın içinde büyüdük. Çocukluğumu Topkapı Sarayı’nda geçirdiğimi söyleyebilirim. Nenem de beni sağ olsun hep yurt dışında yaz okullarına götürürdü. Orada İngilizce eğitimi aldım. Zaten Üsküdar Amerikan’da okuyordum. Ardından da Sainte Pulchérie Fransız Lisesi'ne girdim. Orada da Fransızcayı cebe koydum. Böyle devam ediyorum.
"MUTSUZ OLACAĞIMDAN KORKUYORLARDI"
• Tiyatro kökenlisin ve İngilizce - Fransızca oyunlarda da sahneye çıktın. Yurt dışında da öyle... Bir de ödül kazandın. Ondan söz eder misin?
Sainte Pulchérie’deyken Fransızca tiyatrodaydım. 'Carmen' oyununu oynadık. Annemler de her aile gibi geleceğimi biraz daha garanti altına almam için daha stabil bir işe sahip olmamı istiyorlardı. Onun için sosyoloji, reklam gibi bir bölüm okumamı istemişlerdi ama oyuncu olmama da hiç karşı çıkmadılar. Aksine tamamen desteklerdi ama mutsuz olacağım diye korkuyorlardı. O 'Carmen' oyununda 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülünü aldım. Öyle olunca da annem, "Tamam, ne yapmak istiyorsan onu yap” dedi. Bu, benim için çok kıymetlidir. Fransa’ya gidip 10 günlüğüne insan hakları konferansına katıldım. Bütün dünyadaki başarılı gençlerin toplandığı bir konferanstı. Ondan sonra benim de kafam biraz değişti. Bunu profesyonel anlamda yapmak istediğime karar verdim.
"SADECE OYUNCULUK EĞİTİMİ DEĞİLDİ"
• Orada oyunculuk eğitimi mi verdiler?
Sadece oyunculuk eğitimi değildi. Çünkü sadece oyunculuktan oraya giden insanlar yoktu. Fotoğrafçılıktan, araştırma yazısından gelenler vardı, kısa film çeken biri gelmişti. Daha çok insan hakları üzerine konuşmalar vardı ama tabii ki tiyatro için küçük atölyeler de vardı.
"BİR YOLCULUĞA ÇIKIYORUZ"
• ‘Tur Rehberi’ndeki karakterinden söz eder misin?
Benim karakterimin adı 'Beray'... 'Beray', aslında hemşire ama bu tura katılmasının sebebinin kendini de kurtarmak olduğunu düşünüyorum. Babasına yeterince ilgi göstermemiş bir kız ve onun için sanki bir kefaret gibi buraya gelip felçli bir adama bakmak için yola çıkmış olan bir kız... Ben kafamda öyle çizdim. Yol filmlerini onun için seviyorum. Yol filmlerinde metafor anlamında da karakter anlamında da bir dönüşüm oluyor. Bir yolculuğa çıkıyoruz. 'Beray' karakterinin de aslında bu yola kendini affettirmek için değil kendini iyileştirmek için çıktığını anlıyoruz. Nitekim de öyle oluyor.
"HAYAT ÇOK GÜZEL... BUNU UNUTUYORUZ"
Melisa Duru Ünal - Eda Akalın
• İzleyicilerin filmi izledikten sonra salondan hangi duygularla çıkmalarını umarsın?
Çok klişe bir şey söyleyeceğim ama hayat çok güzel... Bunu çok sık unutuyoruz. Hayatımızın bu güzel günün değerini bilmeyi çok sık unutuyoruz. Bu filmin bunu bize hatırlatabileceğini düşünüyorum. Aslında her yaşta hayatın çok daha güzelleşebileceğini anlatan bir film olduğunu düşünüyorum. İzleyicilerin filmden böyle bir hisle çıkmaları beni çok mutlu eder. Zira; ben senaryoyu okurken, yaşamanın çok güzel olduğu hissine kapılmıştım.
"HANGİ KELİMELERLE ANLATABİLİRİM Kİ..."
Macit Koper
• Kadroda Alp Öyken, Suna Selen, Meral Çetinkaya, Tarık Papuççuoğlu ve Macit Koper gibi çok deneyimli oyuncular var. Onlardan mutlaka birtakım öğretiler edinmişsindir...
Setin başından itibaren onlara; "Nasıldım, sizce benim nerede gelişmem lâzım, burada nerede kendimi iyileştirebilirim?" diye soruyorum. Hepsi de o kadar açık bir şekilde bana bir öğretmen gibi ama beni küçük görmeden, bir iş arkadaşı olarak görüp "Bunu böyle düzeltebilirsin, burada gayet iyiydin" diyerek yardımcı oluyorlar. Benim için çok büyük bir deneyim. Çok önemli insanlarla, Türk tiyatro tarihine ve sinemasına adını altın harflerle yazdırmış insanlarla birlikte olmak, onlarla beraber bir sahne oynamak inanılmaz bir şey... Onların mesleğe saygı duyma, işine sevme konusundaki öğretilerini hangi kelimelerle anlatabilirim ki? Tamamen arkadaş gibi olduk. Özellikle Suna ablayla, Meral ablayla, Kevork ağabeyle gerçekten arkadaşımla konuşuyormuşum gibi konuşuyorum. Herhalde pişmişlik olunca, insan kendini ekstra kanıtlamaya ihtiyaç duymayınca, bana herhangi birine olduğu gibi yaklaşıyorlar. Bu benim de gözümü korkutuyordu. Nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum. Kekeler miyim, yanlış bir şey söyler miyim, diye korkuyordum ama hiç öyle bir şey yaşamadım.
"BUNU HİÇBİR ZAMAN BİLEMEM"
• Hayatının büyük bir bölümü eğitimle geçti. Eğitimin karşılığını maddi - manevi olarak ne ölçüde alıyorsun?
Karşılığını aldım mı almadım mı? Bunu hiçbir zaman bilemem. Bunu söylemek benim haddime değil. Fakat bunun için çok çalıştığımı söyleyebilirim. Annemlerin neden bundan bu kadar korktuğunu anladığım bir 10 sene geçirdiğimi itiraf edeyim. Çünkü çok kalp kırıcı bir meslek. Sanatla uğraşan, aslında her şeye tutkuyla bağlanan hiçbir insanın hayal kırıklığıyla karşılaşmaması imkânsız diye düşünüyorum.
"PARASIZDIM"
• Annenler özellikle neden korkuyordu?
7 sene evvel benim yaşıtlarım artık para kazanmaya başlamıştı. Ben hâlâ tiyatrodan kazandığım parayla yetinmeye çalışıyordum, parasızdım. Sadece oyunculukla, yetenekle ya da ne kadar çalıştığınla ilgili olmayan bazı parametreler var. Onları aşamayacağımı düşündüğüm bir dönem oldu.
"HIZIMI ALIP GİTTİĞİMİ HİSSEDİYORUM"
• Artık o dönemde değilsindir değil mi?
Değilim... Hızımı alıp gittiğimi hissediyorum. ‘Tur Rehberi’nin de bunun çok ciddi bir akseleratör olduğunu düşünüyorum. Özgüvenimi de yerine getirdi. Aslında yükseliş, ‘Seksenler’ ve ‘Mahsun J’ ile başladı. ‘Tur Rehberi’yle de o yükselişe devam edeceğine inanıyorum.