Kansere yol açan 10 risk faktörüne dikkat!
İnsan vücudu milyarlarca hücreden oluşuyor. Sağlıklı bir vücutta hücreler yavaş ve düzenli bir şekilde yenilenirken, kanser, bu hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkan hastalıklar olarak biliniyor. Peki kansere yol açan risk faktörleri nelerdir? Tıbbi Onkoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu anlattı
- 1
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu, kanserle mücadelede aktif rol üstlenen birçok kuruluşun ve bilim insanlarının gerçekleştirdiği araştırmalardan elde edilen bulgulara göre, kanserin gelişmesinde çeşitli faktörler bulunduğunu söyledi.
- 2
Harputluoğlu, kansere zemin hazırlayan 10 risk faktörünü sıraladı:
* Sigara ve tütün kullanımı
* Alkol - 3
* Beslenme alışkanlıkları veya kilo kontrolsüzlüğü
* Fiziksel aktivite eksikliği -
- 4
* Aile geçmişi ve genetiği
* Kronik iltihap - 5
* Hormonlar
* İmmünosupresyon (Bağışıklık sistemi bozukluğu) - 6
* Yaş
* Çevresel faktörlere maruziyet (radyasyon, güneş ışınları, kimyasal faktörler, virüs veya enfeksiyonlar) -
- 7
Kanser çevresel faktörlerin tetiklemesiyle gelişebilecek bir hastalık olmasının yanı sıra kalıtsal olarak da aktarılıyor. Prof. Dr. Harputluoğlu, "Özellikle birinci dereceden yakınlarının medikal öykülerinde bu hastalıkla ilgili bir geçmiş varsa, kişinin hastalığa yakalanma ihtimalinin diğerlerine kıyasla yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Kansere yakalanmamak için yapılması gereken, diğer risk faktörlerini en aza indirgemektedir" dedi.
- 8
Prof. Dr. Harputluoğlu, "Alkol ve sigara gibi zararlı ürünlerin tüketilmemesi, düzenli spor alışkanlığı, dengeli ve sağlıklı beslenme gibi hususlarda dikkat edilmesi, hem kansere yakalanma oranının azaltılmasına hem de yaşam kalitesinin artmasına olanak sağlamaktadır" diye konuştu.
- 9
Çevresel faktörlerin etkilerinin de kanser üzerinde etkili olduğunu kaydeden Harputluoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgisayar, akıllı telefonlar, tabletler vb. cihazlar ile gün içerisinde çok fazla etkileşim kurulmaktadır. Bu doğal olarak radyasyon maruziyetini, buna bağımlı olarak da kansere yakalanma oranını artırmaktadır. Yine aynı şekilde insanoğlunun ekosisteme verdiği zarar kendilerine kanser başta olmak üzere birçok hastalığın etkeni olarak geri dönmektedir. Örneğin, ozon tabakasının delinmesi zararlı güneş ışınları ile maruziyete neden olmuştur. Kısacası, kansere yakalanmamak için kalıtımımızı değiştirmek şuan ki şartlarda mümkün değildir. Fakat yaşam kalitemizi artıracak faaliyetlerde bulunmamız, kendimize dikkat etmemizin yanı sıra ekosisteme zararı en aza indirgememiz bu hastalığa yakalanma oranının düşmesini sağlayacaktır" diye konuştu.
-
- 10
Prof. Dr. Harputluoğlu, kanserle tedavide en geleneksel ve yaygın olarak kullanılan 3 ana yöntem mevcut olduğunu kaydederek, şunları söyledi: "Bunlar cerrahi yöntem, kemoterapi/immunoterapi ve radyoterapi olarak sıralanmaktadır. Cerrahi yöntemde ana amaç tümörlü bölgenin ameliyat ile temizlenmesidir. Kemoterapi veya immünoterapide ise hastalığın seyrine göre tedavi planı yapılarak hastaya belirli dozlarda ilaç verilir. Cerrahi yöntemin uygulanmasından sonra yine hastalığın seyrine göre kemoterapi/ immünoterapi ve radyoterapi uygulanmasına gerek kalmazken, bazı durumlarda bu tedavi yöntemlerinin kombine bir şekilde kullanılması gerekebilmektedir. Kanser tedavisi konusunda bilim insanları tarafından farklı tedavi stratejileri geliştirilmeye devam etmektedir. Bunlar akıllı ilaçların geliştirilmesi, dokuya/hedefe yönelik ilaç taşıyıcı sistemlerin geliştirilmesi, yeni nesil ilaç formülasyonlarının geliştirilmesi, hormon tedavi uygulamaları olarak sıralanabilir. Ayrıca son yıllarda nanoteknoloji alanında, kanser tedavisi üzerinde önemli gelişmeler yaşanmaktadır."