PKK'nın 12 yıllık "TAK" yalanı

HPG'nin kırsaldaki kadroları, gençler ve cezaevi çıkışlı "güvenilir" örgüt mensuplarının belirli bir eğitimden geçirilmeleri ile oluşturulan ÖSB, eylemlerini gerçekleştirmek amacıyla 2003'te "Kürdistan Özgürlük Şahinleri" adıyla "TAK"ı, "Kürdistan Özgürlük Fedaileri" adıyla da "FAK" adlı paravan oluşumların temelini attı.

Dönemin sözde HPG Ana Karargah Sorumlusu, "Cemal" kod adlı Murat Karayılan, Ekim 2003'te ÖSB'ye, "Başta şehir ve metropoller olmak üzere eylem sürecine girilmesi ve basın-yayın organlarına eylemleri bağımsız bir güç olan FAK'ın gerçekleştirdiğinin bildirilmesi" talimatını verdi.

Örgüt, sözde ateşkesi sona erdirdiğini açıkladığı Haziran 2004'ten itibaren metropollerde gerçekleştirdiği, özellikle sivil kayıpların öne çıktığı eylemlerin, örgüt ile bağlantısını gizlemek, uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmemek ve PKK'yı terör örgütleri listesinden çıkarmak amacıyla "TAK" ve "FAK" taşeron oluşumları tarafından üstlenilmesini sağladı.

PKK/TAK tarafından 2 Ocak 2010'da düzenlenen kongrenin sonuç bildirgesinde, "TAK'ın Öcalan'ın ideolojik çizgisini sahiplenme ve özgürlüğü için mücadele etme iddiasındaki her kesimle eşit ve bağımsız temelde dostane bir ilişki geliştirmeye açık olduğu" belirtildi.

Bu ifade, TAK'ın "farklı bir yapılanma olduğu" iddiasını pekiştirmeye yönelik gibi görünse de üstlenilen eylemlerin sorumluları arasında HPG’lilerin de bulunması, terör örgütüyle organik bağı açıkça ortaya koydu.

ABD, TAK'ı "PKK'nın uzantısı" kabul ederken, AB'nin terör örgütleri listesinde ise TAK, "PKK'dan ayrı örgüt" olarak yer alıyor.

EYLEMLER İKİ ŞEKİLDE KATEGORİZE EDİLİYOR

PKK/TAK'ın gerçekleştirdiği eylemler, TAK tarafından "fedai" ve "sabotaj" olarak iki şekilde kategorize ediliyor. Bu çerçevede "fedai" eylemleri, başta terör örgütü elebaşı Öcalan olmak üzere "örgüt tarafından kutsal kabul edilen değerlere yönelik, uygun yer ve zamanda yapılan" eylem tarzı görülüyor.

"Sabotaj" eylemlerinde ise Öcalan'a yönelik uygulamaların sorumlularının, askeri yetkililerin ve üst düzey bürokratların, önemli turizm merkezlerinin, üretim değeri yüksek fabrikaların, stratejik elektrik hatlarının, hava gazı ve akaryakıt borularının, merkezi iletişim kurumları ve hatlarının, ekonomik önemdeki tesislerin yanı sıra bürokrasiye gelir sağlayan yerlerin hedef alınacağı belirtiliyor.

Adını duyurmak amacıyla 2004-2005 yıllarında eylemlerini yoğunlaştıran TAK, ilk yıllarda gerçekleştirdiği "sabotaj" tarzındaki eylemlerinin yerine 2005'ten itibaren "şiddet seviyesi yüksek ve toplumun korkuya kapılmasına neden olabilecek düzeyde eylemler"e yöneldi.

PKK/TAK, 2003'ten bu yana üstlendiği eylemlere ilişkin açıklamalarında ise "Devletin, Öcalan'ın barış çabalarına cevap vermediği, tecrit edildiği ve İmralı işkence sisteminin sürdüğü", "Öcalan'ın barış çabalarına karşın Kürt halkına yönelik saldırıların giderek arttığı, saldırıların sürmesi durumunda TAK’ın eylemlerinin de şiddetlenerek artacağı, hiçbir yerin güvenli olmayacağı" iddialarına yer verdi.

Sivillere yönelik şiddet eylemleri gerçekleştirerek halkı korku ve paniğe sevk etme arayışında olan PKK/TAK, bu açıklamalarında kamuoyunun tepkisini azaltmak amacıyla, "hedefin siviller değil, devlet olduğu, sivillerin askeri tesislerden uzak durması halinde zarar görmeyecekleri ve sivil kayıplar nedeniyle özür diledikleri" gibi yalanlara başvurdu.

"SÖZDE" KINAMALAR

Terör örgütü PKK elebaşılarının, kuruluşundan bu yana TAK'ın, kendisi ve "şehir yapılanması" olarak tanımlanan KCK ile herhangi bir bağı bulunmadığını ispat etmek için sivillere yönelik eylemleri sonrası TAK'ı kınadığı da açıkça görülüyor. Bu bağlamda, PKK/KCK tarafından TAK'a yönelik en sert eleştiri, 31 Ekim 2010'da Taksim'de gerçekleştirilen saldırı sonrasında yapıldı.

Örgüt yönetiminin açıklamasında, "Halkın özgürlük mücadelesine hizmet etmeyen bu tür eylemlere derhal son vermesi konusunda TAK'a çağrı yaptıkları, bu tarz eylemlere son verilmemesi halinde örgütün bu girişimlere karşı kesin ve net tavır alarak hesap soracağı..." gibi ifadeler yer aldı. PKK/KCK üst yönetiminin, PKK/TAK ile örgütün bir bağlantısının olmadığı yönündeki açıklamalarında ise "Barış yapılacaksa mevcut örgüt üst yönetimi ile yapılabileceği", "yeni jenerasyonun daha kızgın olduğu ve onlarla barışın daha zor olduğu" vurgusu öne çıkarıldı.

Bu durum, örgütün sözde ateşkes dönemleri gibi eylemsellikten imtina ettiği dönemlerde, PKK/TAK üzerinden eylem yapmayı planladığını yine açıkça ortaya koydu. Bölücü terör örgütü PKK, TAK üzerinden gerçekleştirdiği eylemlerle bir yandan PKK’nın terör örgütü olmadığı yönünde Batı kamuoyunda oluşturmaya çalıştığı algıya zarar vermeden Türkiye'yi baskı altında tutmayı amaçlarken, diğer yandan da turizm ve ekonomi alanında Türkiye'ye zarar vermeyi hedefledi.

TAK ise terör örgütü PKK ile bağını gizlemeye dönük "sözde" eleştiriler gündeme getirdi. TAK, "PKK'nın kongre organı" KONGRA-GEL ile KCK'ya yönelik eleştirilerinde, "Devlet ile ateşkes ilan etmek için gerekli koşulların oluşmadığı ve KONGRA-GEL(PKK)/KCK’nın şiddet konusunda hümanist davrandığı" vurgusu yaptı. TAK, aynı açıklamalarda PKK'dan bağımsız bir örgüt olduğunu ve örgüt yönetiminin kararının kendilerini bağlamayacağı imajı yaratmaya çalıştı.

Diğer yandan, eylemlerin, örgüte ait yayın organlarının aranarak üstlenilmesi, eylemlerin akabinde yayımlanan bildirilerde, örgütün izlediği temaların kullanılması, aynı üsluptaki açıklama ve ifadelere yer verilmesi de organik bağı güçlendirdi. PKK/TAK'ın, AB'nin terör örgütleri listesinde PKK'dan ayrı örgüt olarak tanımlanması göz önünde bulundurulduğunda PKK'nın, "KONGRA-GEL(PKK)/KCK'nın paravan örgütü olduğu, eylemlerinin PKK üst yönetiminin talimatıyla gerçekleştirildiği, KONGRA-GEL(PKK)/KCK'nın yaratmaya çalıştığı sözde barış yanlısı algıya zarar vermemek adına TAK'ı kullandığı" şeklindeki vurgulamalar ise son yıllarda "DEAŞ'a karşı Batı değerlerini savunduğu ve terör örgütleri listesinden çıkarılması gerektiği" amacına hizmet etti.

PKK/TAK'IN 2005'TEN BU YANA EYLEMLERİ

PKK/TAK'ın sivil kayıplar verdirdiği terör eylemleri, 2005'te başladı. Kanlı "taşeron" örgüt, genç, yaşlı, çocuk ayrımı gözetmeksizin çok sayıda masum insanın ölümüne neden oldu.

PKK/TAK, 16 Temmuz 2005'te, Aydın/Kuşadası Atatürk Meydanı'nda, şehir içi sefer yapan minibüste A-4 tipi patlayıcıyı infilak ettirdi. Olayda biri İrlandalı, biri İngiliz olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetti, 13 kişi yaralandı.

Nisan 2006’da, İstanbul Bakırköy-Ebuziya Caddesi'nde bomba patlatılması neticesinde ise 32 kişi, aynı yerde 10 Haziran 2007'de gerçekleşen patlamada da 31 kişi yaralandı.

Ankara Ulus-Anafartalar Çarşısı önünde 22 Mayıs 2007'de, "Erdal" kod adlı Güven Akkuş adlı isimli canlı bomba tarafından gerçekleştirilen saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti, 102 kişi yaralandı.

DERSHANE ÖĞRENCİLERİNİ HEDEF ALDILAR

İçi içe geçen PKK/TAK terör örgütü, 3 Ocak 2008'de dershane öğrencilerini hedef aldı. Diyarbakır’da askeri aracın geçişi esnasında patlatılan bomba neticesinde özel dershaneden çıkan 6'sı çocuk 7 kişi hayatını kaybetti.

İstanbul Güngören'deki Ziraat Bankası şubesi önünde 27 Temmuz 2008'de onar dakika arayla patlatılan iki bomba neticesinde 17 kişi hayatını kaybetti. Olayda yaklaşık 140 kişi yaralandı.

Ağustos 2008'de, sansasyonel nitelikli eylem yapacağı öğrenilen patlayıcı yüklü araç, Mersin Gözne otoban gişelerinde durdurulmak istendi. Örgüt mensubunun araçtaki bombayı patlatmasıyla 13 polis memuru yaralandı.

İstanbul Küçükçekmece-Halkalı'da 8 Haziran 2010'da polis memurlarını taşıyan servis aracına gerçekleştirilen uzaktan kumandalı bombalı saldırıda 8 polis memuru hafif yaralandı. Yine Halkalı'da 22 Haziran 2010'da askeri personeli taşıyan sivil otobüsün geçişi esnasında meydana gelen patlamada 4'ü asker 5 kişi şehit oldu, 12 kişi yaralandı.

TAKSİMDE ÇEVİK KUVVETE İNTİHAR SALDIRISI

Terör örgütü PKK/TAK, 31 Ekim 2010'da Taksim Meydanı'nda çevik kuvvet ekiplerinin beklediği noktaya intihar saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda 17'si sivil, 15'i polis 32 kişi yaralandı.

20 Eylül 2011'de, Ankara Kızılay-Kumrular Sokak'ta cadde üzerinde park halindeki otomobilin patlatılmasıyla 5 kişi hayatını kaybetti, 40 kişi yaralandı.

TAK, Ağustos 2011'de Antalya Konyaaltı Plajı ile Kemer'de gerçekleştirdiği saldırılarda 6 turistin yaralanmasına neden oldu.

Ağustos 2012'de, Foça Deniz Üs Komutanlığında görevli askeri personeli taşıyan araca yönelik plastik patlayıcı düzeneği ile gerçekleştirilen saldırıda 2 asker şehit oldu, 9'u asker 11 kişi yaralandı.

Aralık 2015'te, Sabiha Gökçen Havalimanı'na havan topu ile gerçekleştirilen dört atışlık saldırıda bir kişi hayatını kaybetti.

PKK/TAK'IN ARALIK 2015 SONRASI EYLEMLERİ

PKK/TAK'ın Aralık 2015 sonrası eylemleri ise şöyle:

17 Ocak 2016'da, Ankara/Kızılay Merasim Sokak'ta askeri servis aracına yönelik bomba yüklü araçla düzenlenen intihar saldırısı neticesinde 28 kişi şehit oldu, 81 kişi yaralandı.

13 Mart 2016'da, Kızılay Güvenpark'taki otobüs durağı yakınında bomba yüklü araçla düzenlenen intihar saldırısında biri polis memuru 37 kişi hayatını kaybetti, 412 kişi yaralandı.

27 Mart 2016'da, Bursa Ulu Camii yakınlarında düzenlenen intihar saldırısında ölen örgüt mensubu dışında 22 kişi yaralandı.

7 Mayıs 2016'da, İstanbul Fatih Vezneciler'de bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 5'i polis olmak üzere 11 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı.

24 Ağustos 2016'da, Antalya-Kemer karayolunda jandarma minibüsüne yönelik saldırıda iki asker, 4 Ekim 2016'da Diyarbakır Bağlar'da Emniyet Müdürlüğünün ek binası yakınında bombalı araçla gerçekleştirilen saldırıda ise 2'si polis 9 kişi şehit oldu, 100’ün üzerinde kişi yaralandı.

6 Ekim 2016'da, İstanbul Yenibosna'da motosiklet ile düzenlenen bombalı saldırıda 10 sivil yaralanırken, 24 Kasım 2016'da, Adana Valiliği otoparkında bombalı araçla düzenlenen saldırıda iki sivil hayatını kaybetti, 33 kişi yaralandı.

Örgüt, 10 Aralık Cumartesi günü İstanbul Beşiktaş Vodafone Arena Stadı'na mücavir Süzer Plaza önünde bomba yüklü araç kullanılarak, Maçka/Demokrasi Parkı’nda ise canlı bomba vasıtasıyla eş zamanlı iki saldırı gerçekleştirdi. Saldırılarda 38'i polis memuru olmak üzere 44 kişi şehit oldu, 149 kişi yaralandı.

5 Ocak Perşembe günü Bayraklı'daki İzmir Adliyesi'ne yönelik bombalı araçla düzenlenen terör saldırısının ardından çıkan çatışmada polis memuru Fethi Sekin ile mübaşir Musa Can şehit oldu. Polis memuru Sekin'in kahramanca çabası ve diğer güvenlik birimlerinin de müdahalesiyle 2 terörist, hain planlarını gerçekleştiremeden ölü ele geçirildi. Saldırıyı PKK'nın TAK uzantısı üstlendi.