Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

12 Eylül 1980 darbesinin ardından Mamak Cezaevi'nde askerliğini yapan Doğan Eşlik, kendisine zorla işkence yaptırdıkları gerekçesi ile darbeyi yapanlar ve Mamak Cezaevi'ndeki görevliler hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Dilekçesinde, evlenip yuva sahibi olamamasına ve psikolojisinin bozulmasına darbecilerin sebep olduğunu vurgulayan Eşlik, ismini tek tek saydığı işkence mağdurlarından helallik istedi. Eşlik, "Bizi insanlıktan çıkarmışlardı, işkence ettiklerim ne olur haklarını helal etsin" diyor.

Mamak'ta yaptığı askerliğin ardından Eşlik'in psikolojisi bozuldu, maddi durumu iyi olmadığı için hastaneye gidemedi. "İşkence yaptığım birisi ile karşılaşırım bana hayatı zindan eder. Tekrar darbe olur aynı şeyler bu defa benim başıma gelir" düşüncesi ile hiç evlenmedi. Uzun yıllar birlikte yaşadığı annesini de kaybedince, tek başına yaşamaya başladı. Doğan Eşlik, şu anda psikolojik sorunlar ile karşı karşıya. Kendisine yardım eli uzatılmasını istiyor, zorla yaptığı işkencelerden dolayı pişman olduğunu belirtiyor.

20 AYIN İZİ 30 YILDA SİLİNMEDİ

12 Eylül 1980 darbesinin ardından tutuklanan yüzlerce mahkûm, Mamak Askeri Cezaevi'ne konuldu. Cezaevindeki işkencelerin tesiri ile birçok kişinin hayatı karardı. Şimdiye kadar Mamak Cezaevi'nde yaşananları hep mağdurlar anlattı. İşkence yapanlar ise yıllarca sessizliğini korudu. İşkence yapanlardan Kamil Atliman, sessizliğini bozarak önemli itiraflarda bulundu. Askerliğini bitirdikten sonra senelerce psikolojik tedavi gördüğünü ifade etti, işkence yapması için kendisine dayak atıldığını söyledi. Atliman gibi Doğan Eşlik de 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Mamak Cezaevi'nde askerlik yaptı. 1982 yılında girdiği Mamak Cezaevi A Blok'ta 20 ay görev yapan Doğan Eşlik, askerliğini bitirmesinin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Mamak Cezaevi'ni ve yaşadıklarını unutamıyor.

Doğan Eşlik, darbe yıllarında askerlerin durumlarının da mahkûmlardan farklı olmadığını ifade ediyor. Komutanların, kendilerini kimse ile görüştürmediklerini dile getiren Eşlik, şöyle devam ediyor: "Beni Mamak'a ziyarete gelenlere 'Burada böyle bir asker yok' deyip geri göndermişlerdi. Mahkûmlardan farkımız binanın dışına çıkmaktı. Bizi hiç boş bırakmazlardı. 'Sizi boş bırakırsak, mahkûm kaçırırsınız' derlerdi. 20 aylık askerlik dönemimde ailemi görmeme bir defa izin verdiler. Bizim hayatımızda mahkûmlarınki gibiydi. Biz de dayak yiyorduk. Teneke barakalarda kalıyorduk. Üç saat ara ile nöbetler oluyordu. Beziyorduk, durumumuz hiç iyi değildi. Orası da bizim için bir cezaevi gibiydi. Ben o cezaevi psikolojisi ile yıllardır yaşıyorum zaten. Mesela, benim korkularımdan biri şuydu: 'Ben, işkenceyi burada zor durumda kalan insanlara yapıyorum. İlahi tecelli, ben de buralara düşer miyim, endişesi ile evlilikte yapmadım. Evliliğimi engelleyen unsurlardan biri de budur. Çıktıktan sonra, oranın şartları bizim hayata bakışımızı etkiledi. Bir vurdumduymaz, boşvermişlik, sürekli korku, panik atak bende kalıcı oldu."

"İZİNSİZ KİTAP OKUMAK YASAKTI"

Doğan Eşlik, Mamak'takilerin ayak ayaküstüne atmalarının, izinsiz kitap okumasının, konuşmasının, yatmasının, tuvalete gitmesinin yasak olduğunu söylüyor. Eşlik, gerçeği komutanlarının emirleri ile anladıklarını ifade ediyor: "Sana karşı çıkarlarsa 'Uzat ulan' elini diyeceksin ve eline vuracaksın. Falakaya yatıracaksın. Daha da karşı çıkarsa ismini sayım mangasına vereceksin. Farklı şekilde dayaklar atıyorduk. Bu şekilde askerliğe başladık. Bir girdabın içine girdik."

"MAHKUMLARA İŞKENCE YAPMAK İÇİN DAYAK YERDİK"

Eşlik, mahkûmlara emredilen şekilde işkence yapılmadığı takdirde askerlere de dayak atıldığını anlatıyor: "Mesela, bir sayımda benim önüme gelen ve başını kafasını havaya kaldırmış mahkûm, bana elini uzattı. Sadaka istermiş gibi. Anlamadım ne yaptığını. Ben bu mahkûma vurmak zorundayım. Yavaş vurdum. Bunu gören üsteğmen Ahmet Kelek, beni yanına çağırdı. Sessizce, 'Aynı görüşten misiniz lan, memleketlin mi lan niye yavaş vuruyorsun?' diye sordu. 'Hayır' cevabını verince elimden copu aldı. 'Sana nasıl vurulurmuş, göstereyim' dedi. Ve aldığı süratle copla bana vurmaya başladı."

İŞKENCE İÇİN ÖZEL EĞİTİM

Doğan Eşlik, kendilerine işkence için özel bir eğitim verildiğini belirtiyor. Bunun için, bazı komutanlarının görevlendirildiğini kaydeden Eşlik, "Komutanımız bize 'Direk boyna vurmayın iz kalır. Buraya vurmayın bu olur. Şuralara vurun deniliyordu. Mahkûm cinsel organını tutsun, eğilsin. Siz, kalçalarına coplarlara vurun. Ellerine vurun, bacaklarının şuralarına vurun.' şeklinde bir mahkûma nasıl işkence edileceğini öğretiyordu" diye konuşuyor.

"SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE İŞKENCE YAPARDIK"

Eşlik, cezaevinde Sayım Mangası, Havalandırma Mangası diye gruplar bulunduğunu anlatıyor. Bunlardan Sayım Mangası'nın her sayımda mahkûmların tamamına işkence uyguladığını belirten Eşlik, şöyle devam ediyor: " 'Ben her gün dayak yemedim' diyen mahkûm yoktur. Bir mahkûm, iki defa sayımda, havalandırmayı çıkarıldığında, bir de bizim pozisyonumuzda nöbet tutan askerlerden dayak yerdi. Yani sistematik bir işkence yapılırdı mahkûma. Günde iki defa sayım vardı. Sayım Mangası, mahkûmların komple her yerini arardı. Bu esnada, canı isteyen asker herhangi bir gerekçeyle mahkûmu döverdi."

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ