‘Güldür Güldür Show’un başarılı oyuncusu Aslı İnandık: Kendi filmimi yapmak istiyorum
'Güldür Güldür Show'un başarılı oyuncusu Aslı İnandık, sosyal medyada yarattığı tiplemeleri yeri geldikçe fenomen programa da taşımaya çalıştığını söylüyor ve ekliyor: "İleride tiplemelerimden biriyle kendi filmimi yapmak istiyorum."
Aslı İnandık, HT Magazin'den Serkan Öztürk'ün sorularını yanıtladı.
SHOW TV’nin fenomen mizah programı ‘Güldür Güldür Show’da rol alan başarılı oyuncu Aslı İnandık, canlandırdığı farklı tiplemelerle büyük beğeni topluyor. Sosyal medyadaki paylaşımlarıyla da fenomen olan İnandık’la buluşup hakkında merak edilenleri konuştuk.
‘Güldür Güldür Show’ bu sezon da bomba gibi. Neler söylemek istersiniz?
Seyirci ‘Güldür Güldür Show’u özlemişti, sezonun ilk bölümünden bu yana aynı heyecanla oyunlarımıza geliyor, bizi izliyorlar. Benim için her şey hâlâ çok yeni, açıkçası ben de seyirci için çok yeniyim, ama yine de çok güzel tepkiler alıyorum.
'HEP BİRLİKTEYKEN ÇOK EĞLENİYORUZ’
Çekimler nasıl geçiyor?
Prova günlerimizde, gülmekten 5 repliği art arda söyleyemiyoruz. Muhakkak masanın diğer ucundan bir şaka geliyor, kıkır kıkır gülüşmeye başlıyoruz. Ekipte herkes birbirini yıllardır tanıyor, aile gibi olmuşlar. Ben de o aileye dahil oluyorum. Sahne dışında da ortak bir mizah dili gelişiyor. Bu bana kalırsa her ekibe nasip olamayacak bir şey. Hep birlikte olup eğlenmememiz mümkün değil.
Çok dinamik bir ekibin içine dahil oldunuz. Nasıl karşıladılar sizi? Alışma süreciniz nasıl geçti?
Ekibe ilk dahil olduğumda biraz yabancılık çekmiştim. Videolarımdan tanıdığınızın aksine çekimser sayılabilecek bir kişiliğe sahibim, alışamam diye korkmuştum. Sonuçta yılların yaşanmışlığı vardı. Ama ekipteki herkes çok sıcak karşıladı beni, sanki yıllardır onlarlaymışım gibi. Canım sıkkın olduğunda dertleşebileceğim, konuşabileceğim birileri bile oldu içlerinde. Ayrıca bir tip çıkarırken danışıp fikrini sorabileceğim...
‘SOKAKTA GÜLŞEN DEMEYE BAŞLADILAR’
‘Güldür Güldür Show’ oyuncularına sokakta canlandırdıkları karakterlerin isimleriyle seslenirler. Sizin de başınıza geliyor mu?
Evet artık “Gülşen” demeye başladılar. Mutlu da oluyorum böyle dedikleri zaman. Ama hâlâ sosyal medyadan tanıyıp “Aslı İnandık” diyenler daha fazla. 4 senedir insanlar bir şekilde görüyorlar sosyal medyada beni. Kâbus gibiyim, istemeseler de her yerden çıkıyorum önlerine. Sokakta görenler “Severek izliyoruz, Bilal’e, Burcu Aga’ya selam söyler misiniz?” de diyorlar.
Sosyal medyada canlandırdığınız karakterler ‘Güldür Güldür Show’ formatına çok uygun. İzleyiciyi ne gibi sürprizler bekliyor?
Yeri geldikçe hepsini ‘Güldür Güldür’e taşımaya çalışıyorum elbette ama henüz yapmadıklarım da var. Yolumuz daha uzun, hepsini oynayabilmek, seyirciye tanıtabilmek için sabırsızlanıyorum.
‘EN BÜYÜK HAYALİM BİR OKUL AÇMAK’
Oyuncuk kariyerinizde hedefleriniz nelerdir?
İleride tiplemelerimden biriyle kendi filmimi yapmayı istiyorum. Oynadığım tiyatro oyunları hiç bitmesin istiyorum. 8 sene boyunca eğitimini aldığım müzik öğretmenliğini ve oyuncu koçluğunu aynı çatı altında yapabileceğim, değerli eğitmenlerle çalışabileceğim bir okul açmak en büyük hayalim.
Hikâye yazdığınızı biliyoruz. Bu hikâyeler ileride bir sinema filmiyle karşımıza çıkar mı?
Belirttiğiniz gibi hikâyelerim var ama senaryolaştırma aşaması şu anda zorluyor beni. Senaryo yazabilmek çok özendiğim ve çok okudukçageliştiğine inandığım bir meziyet. Bu yüzden şimdi okuyorum, bolca okuyorum.
‘Sosyal medya hepimizi zehirledi’
Türkiye’de sosyal medya sizce nasıl kullanılıyor?
Babaannemin de dediği gibi, gençlerin ellerinden telefon düşmüyor. Hepimizi zehirledi sosyal medya, vazgeçemiyoruz. Çok vaktimizi alıyor almasına ama doğru ve dozunda kullanıldığında doğru insanlara ulaştığını ve sosyalleşmek adına masada oturup sohbet etmeksizin telefonlara kilitlenmezsek gayet eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Arkadaş çevremle biz bunu yapmayı yasakladık.
‘Sahneye her çıkışımda kalbime inecek gibi oluyor’
Tiyatro çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
Moda Sahnesi’ndeki ‘Köleler Adası’ isimli oyunumuz 4 Ocak’ta seyirciyle buluştu. Oyun bir gemi kazası sonucu Köleler Adası’na düşmüş 2 efendi ve 2 köle arasında geçen bir komedi. Çok keyifli ama bir o kadar da zorlayıcı. 2 aylık bir prova sürecinin ardından, seyirci bizi aynı keyifle karşıladı. Bu, rol aldığım ilk tiyatro oyunu. O yüzden sahneye her çıkışımda kalbime inecek gibi oluyor.
