Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Döviz Güçlü dolar kime yarar, kime zarar? - Ekonomi Haberleri - Döviz Haberleri

        Küresel ekonomi henüz koronavirüs salgınının yaralarını saramamışken bu yıl Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girşimi ve devamında gelişen olaylarla bir kez daha sarsıldı. Dünyanın en büyük enerji kaynaklarından ve tahıl depolarından birisi olan bölgede yaşanan savaş küresel enflasyonun adeta bir canavara dönüşmesine yol açtı.

        Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde 40-50 yılın en yüksek enflasyon oranlarına ulaşılırken ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankaları enflasyonla mücadele için faiz silahına sarıldı.

        Fed son olarak 21 Eylül'de 75 baz puanlık faiz artırımına gitti. Böylece son 3 toplantısında da 75 baz puanlık faiz artırım kararı almış oldu. Fed bu yıl toplamda 300 baz puanlık faiz artırımına giderek politika faizini yüzde 3-3.25 aralığına çekti.

        REKLAM

        FED'DEN ŞAHİN DURUŞ

        Fed Başkanı Jerome Powell son faiz artırım kararı sonrasında yaptığı açıklamada fiyat istikrarını sağlamanın uzun vadede maksimum istihdam hedefine ve durağan fiyatlara ulaşmak için zaruri olduğunu belirterek "İşin tamamlandığına emin olana kadar devam edeceğiz" açıklamasında bulundu.

        Fed'in enflasyonla mücadelede aldığı kararlar ve geleceğe yönelik verdiği 'şahin' mesajlar doların güçlenmesine yol açtı.

        DOLAR ENDEKSİ YÜZDE 17 YÜKSELDİ

        Doların ana para birimleri karşısındaki performansını gösteren dolar endeksi 27 Eylül'de 20 yılın ardından 114 seviyesinin üzerini gördü. Eylülün son gününde 113'ün altına çekilse de yıl genelinde endekste yaklaşık yüzde 17'lik yükseliş yaşandı.

        27 Eylül'de Euro/dolar da 0.9589 ile tarihin en düşük seviyesini gördü. Benzer şekilde sterlin/dolar da 26 Eylül'de 1.0697 seviyesine kadar gerileyerek tarihi dibe ulaştı.

        Kur piyasalarında sık sık ifade edildiği gibi tarihi günlerden geçilirken güçlenen doların küresel ekonomiye etkileri henüz tam olarak yansımadı. Ancak öncü göstergeler ve veriler ışığında önümüzdeki aylarda dünyayı nelerin beklediğine ilişkin tahminlerde bulunulabiliyor.

        REKLAM

        KÜRESEL REZERVLERDE PAYI YÜZDE 59

        Doların en büyük özelliği dünyanın rezerv parası olması. IMF verilerine göre 2022 ilk çeyrek itibarıyla dünya genelinde merkez bankalarının yabancı para cinsi rezervlerinin yüzde 58.88'ini ABD Doları oluşturuyor. Bu oran yaklaşık 6 trilyon 877 milyar dolara tekabül ediyor. Doları 2 trilyon 342 milyar dolar ve yüzde 20.06'lık payla Euro ve 625.68 milyar dolar ve yüzde 5.36'lık payla Japon Yeni takip ediyor.

        ÖDEMELERDEKİ PAYI TİCARETTEKİ PAYININ 4 KATI

        Doların bu derece önemli bir rezerv parası olması küresel ticarette de ödemelerde tercih edilmesine yol açıyor. Şirketler ellerinde dolar olursa dünyanın her yerinde iş yapma ve ödeme imkanına sahip oluyor. Avrupa Merkez Bankası'nın yayımladığı verilere göre ABD'nin küresel ticaretteki payı yüzde 10 iken, ödemelerin yüzde 40'ı dolarla yapılıyor.

        Bu oran ülkeden ülkeye değişiyor. Örneğin Türkiye'de TÜİK'in yayımladığı son verilere göre Türkiye'nin ithalatı 2022'nin ilk 8 ayında 239 milyar 43 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Bu ithalatın 170 milyar 773 milyon dolarlık kısmı ABD Doları ile yapıldı. Yani dolarla ödemelerin Türkiye'nin ithalatındaki payı yüzde 71.4 oldu.

        2022'nin ilk 8 ayında Türkiye'nin ithalatındaki farklı para birimlerinin payı (bin dolar):

        Para birimi Toplam
        ABD Doları 170 773 696
        Euro 56 635 488
        Türk Lirası 9 200 565
        İngiliz Sterlini 617 878
        Japon Yeni 501 821
        Çin Yuanı 492 804
        İsviçre Frankı 469 219
        Norveç Kronu 111 440
        BAE Dirhemi 104 441
        Rus Rublesi 69 771

        Benzer şekilde Türkiye 2022'nin ilk 8 ayında 165 milyar 608 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken ödemelerin 81 milyar 841 milyon doları ABD doları ile gerçekleştirildi. Avrupa Birliği ülkeleri blok olarak Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olsa da ihracatta Euro ile ödemeler 74 milyar 322 milyon dolarla ikinci sırada yer aldı.

        Bunun nedeni yukarıda da belirtildiği gibi ABD Dolarının rezerv para olma özelliği. Türk şirketleri ABD dışındaki pek çok ülke ile değişimi kolay ve geçerliliği olduğu için dolarla ticaret yapıyor.

        2022'nin ilk 8 ayında Türkiye'nin ihracatındaki farklı para birimlerinin payı (bin dolar):

        ABD Doları 81 841 856
        Euro 74 322 197
        Türk Lirası 4 445 792
        İngiliz Sterlini 3 955 151
        Polonya Zlotisi 385 166
        Rus Rublesi 186 988
        Japon Yeni 82 153
        İsveç Kronu 57 858
        İsviçre Frankı 53 785
        Romanya Leyi 43 519

        Geleneksel olarak bir ülkenin para birimi dolar karşısında değer kaybettiğinde ürünlerinin de uluslararası piyasalarda ucuzladığı için mal ve hizmetlerine talep artması beklenir. Ancak dünya şu anda olağandışı dönemlerden geçiyor.

        KÜRESEL RESESYON TEHLİKESİ

        Sadece Fed değil Türkiye ve Japonya hariç turulduğunda neredeyse tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde merkez bankaları enflasyonla mücadele için agresif faiz artırımlarına gitmeye başladı. Bu veriler ışığında 2022 ve 2023 için büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizyonlara gidildi. Dünya Bankası Başkanı David Malpass da son olarak katıldığı bir etkinlikte, en acil tehlikenin küresel büyümedeki keskin yavaşlamanın küresel resesyona dönüşmesi olduğunu belirtti.

        'PEK ÇOK ÜLKE YARAR SAĞLAYAMIYOR'

        Dünya genelinde bir durgunluk küresel talebin düşmesi anlamına geliyor bu da mal veya hizmetiniz ucuz olsa da alıcı bulmayı zorlaştırıyor. Cornell Üniversitesi Ekonomi Profesörü Eswar Prasad konuyla ilgili yaptığı son değerlendirmede bazen kırılgan bir para biriminin ekonomiler için tampon görevi görebileceğini belirterek "Bu durum ülkelerin daha az ithalat ve daha fazla ihracat yapmasına yol açabilir. Ancak bugün baktığınızda pek çok ülkenin böyle bir yarar sağlayamadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.

        Ülkeler zayıflayan para birimlerini ihracatlarını anlamlı oranda artırmak için kullanamazken, buna karşılık enerji ve gıda gibi temel ihtiyaçları için dolarla ödeme yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla fiyatlar hiç değişmemiş olmasaydı bile sadece dolar güçlendiği için ithalat faturalarında artışlar yaşanacaktı.

        ARTAN FİYATLARA EK YÜK BİNDİRİYOR

        Örneğin Brent petrolün varil fiyatı halihazırda 2022 genelinde son düşüşe rağmen 74 dolardan 88 dolara çıkmış durumda. TL olarak varil fiyatı sene başında 986 liraya denk geliyordu. Eğer petrol fiyatları yerinde saymış olsaydı bile dolar/TL 13.32'den 18.54'e çıktığı için Türkiye petrol ithalatı için varil başına 1.371 lira ödeyecekti. Petrol fiyatları da yükseldiği için şu anda varil başına 1.631 dolar ödeniyor. Dolayısıyla enerji ithalatçısı Türkiye'de enerji fiyatları doların güçlenmesinin önemli katkısıyla enflasyonu yukarı çeken etkenlerin başında geliyor.

        Benzer bir hesap gıda fiyatları için de yapılabilir. Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar pek çok kalemde artışı tetiklediği için ülkeler enflasyon sarmalına girmişken doların güçlenmesi ekonomik olarak dünyaya ek bir yük bindiriyor.

        BORCUN YARISI DOLARLA

        Güçlenen dolar enflasyon yanında pek çok ülkenin borç yükünü de artırıyor. Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) verilerine göre uluslararası tahvil piyasasının büyüklüğü 2021 sonu itibarıyla 27.6 trilyon dolara ulaştı. Söz konusu borç senetlerinin yaklaşık yarısı ABD Doları cinsi tahvillerden oluştu.

        Türkiye'de Merkez Bankası verilerine göre temmuz sonu itibarıyla kısa vadeli borç stoku 134.6 milyar dolar oldu. Kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 46.5’i ABD doları, yüzde 25.5’i Euro, yüzde 8.8’i TL ve yüzde 19.2’si ise diğer döviz cinslerinden oluştu. Türkiye'nin borç kompozisyonu Brezilya, Meksika, Hindistan gibi diğer gelişmekte olan ülkelerle önemli benzerlikler gösteriyor.

        YURTDIŞINDAN KREDİLER PAHALILAŞTI

        BIS tarafından yayımlanan araştırma raporlarına göre dünya genelinde yurtdışından temin edilen kredilerde dolar cinsi kredilerin payı yüzde 50'nin üzerinde bulunuyor. Özel sektörde bu kredilerin önemli bir kısmı finansal kuruluşlar ve dış ticarette faaliyet gösteren firmalar tarafından kullanılıyor. Dolayısıyla güçlenen dolar kuru hem şirketler hem de bankalar üzerine ek yük bindiriyor.

        ABD'DE İTHAL ÜRÜN FİYATLARI DÜŞTÜ

        Peki güçlenen doların fayda sağladığı kimse yok mu? Bu yıl özelinde konuşmak gerekirse şu ana kadar kazanan ABD'li tüketiciler oldu. ABD'nin ithal ettiği pek çok ürünün dolar bazında değerinin düşmesiyle Amerikalılar daha ucuza ithal mal alma imkanına kavuştu. ABD Çalışma bakanlığı verilerine göre temmuz ayında ithal ürün fiyatlarında yüzde 1.5, ağustos ayında ise yüzde 1'lik düşüş yaşandı. Euro'daki değer kaybının etkisiyle bazı Avrupa menşeili ürünlerde dolar bazında yüzde 5'e varan düşüşler yaşandı. Değerlenen dolar böylece ülkede yükselen enflasyonu bir nebze olsun frenlemeye yaradı.

        Tabii uzmanlar uzun vadede bu trendin de ABD'nin dış ticaret açığını artıracağı uyarısında bulunuyor. Fed'in faiz artırımlarıyla talepte daralma yaşansa da dolar güçlendikçe aynı ürünlerin ithal versiyonları yerel üretim ürünlere göre daha cazip hale gelmeye başlayabilir.

        ALTIN YATIRIMCISINI ÜZDÜ

        ABD tahvil getirilerinde ve beraberinde dolarda yaşanan yükseliş çeşitli yatırım araçlarında düşüşe yol açtı. Burada akla ilk gelen altın oluyor. Çünkü altın geleneksel olarak şu an içinde bulunduğumuz gibi savaş ve/veya enerji krizinin yaşandığı dönemlerde tercih edilen bir yatırım aracı olmuştur. Güvenli liman olarak götülmesinin de nedeni budur. Ancak doların güçlü performansı şu ana kadar altın fiyatlarında düşüşe yol açtı.

        Altının ons fiyatı 2022 yılına 1.806 dolardan başlamıştı. Dün itibarıyla ise 1.661 dolardan işlem gördü. Yani ons fiyatında yıllık kayıp şu ana kadar yüzde 8.1'i buldu.

        KÜRESEL BORSALARDA DÜŞÜŞ

        Fed faiz artırımlarına giderken ABD tahvillerinin getirilerinde de 12 yılın zirvesi görüldü. Dolar bazında sabit getirilerin yükselmesi borsalarda da sert düşüşlere yol açtı. ABD'de S&P 500 yılbaşından bu yana yüzde 25 düştü. Nasdaq Bileşik Endeksindeki gerileme ise yüzde 33'ü buldu. Avrupa'ya bakıldığında ise İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 8, Alman DAX endeksi ise yüzde 24 geriledi.

        KRİPTO PARALAR ÇÖKTÜ

        Güçlü doların neredeyse ezip geçtiği bir diğer alan ise kripto paralar oldu. Bitcoin dolar bazında bu yıl yüzde 59 değer kaybederken, Ethereum yüzde 64, Cardano ise yüzde 68 değer kaybına imza attı. Sena başında 2 trilyon 118 milyar dolar seviyesinde bulunan kripto paraların toplam piyasa değeri bugün 941 milyar dolara kadar geriledi. Yani piyasadan toplamda 1 trilyon 159 milyar dolar silindi.

        Yani güçlü dolar dünya genelinde çeşitli ülkeleri olduğu kadar bireysel yatırımcıları da şu ana kadar üzdü.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Haberi Hazırlayan: Selim Karahan
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa