Türkiye'de çocuklarda HIV vakaları artıyor
İzmir'de kemik erimesi şüphesiyle tedavi altına alınan 13 yaşındaki erkek çocuğun AIDS nedeniyle hayatını kaybetmesi, çocuklardaki HIV artışıyla ilgili soru işaretlerini gündeme getirdi. Uzmanlar, çocuğun HIV'i anneden ya da kan yoluyla kapmamışsa, cinsel istismarın akıllara gelmesi gerektiğini söyledi
Türkiye'de son yıllarda çocuk HIV vakaları artıyor. İzmir’de kemik erimesi şüphesiyle tedavi altına alınan 13 yaşındaki çocuk, AIDS çıktı. NTV'de yer alan habere göre, hayatını kaybeden erkek çocuğun babasının HIV pozitif olduğu, annesinin ise olmadığı belirlendi. 2021 yılında geçirdiği bademcik ameliyatı öncesinde yapılan rutin HIV testinin de negatif sonuçlanması üzerine çocuğun ölümünde cinsel istismar iddiaları üzerinde duruluyor. Konuya ilişkin soruşturma sürüyor.
13 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK VİRÜSÜ NEREDEN ALDI?
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Meliha Çağla Sönmezer, yetişkinlerde HIV pozitifin artmasının dolaylı olarak çocuklarda da bir artışa yol açtığını kaydetti.
Sönmezer, " Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi Başkanlığı resmi verilerine göre, 2023 yılında 18 yaş altı 27 çocukta HIV vakası kayıtlara geçti. Gündemde olan konuları da (13 yaşında AIDS’ten ölen erkek çocuk) göz önünde bulundurursak, son yıllarda çocuk vaka sayısındaki artış çok üzücü bir tablo. Bulaş yolları (anneden bebeğe, kan transfüzyonuyla ve cinsel ilişkiyle) göz önünde bulundurulduğunda; annesi HIV negatif olan ve 2021 yılında rutin yapılan tetkiklerinde HIV negatif saptanmış olan ve geçirilmiş bir ameliyat ve kan transfüzyonu öyküsü de olmayan 13 yaşındaki çocuk şu an HIV pozitif. O zaman nereden bulaştı. 13 yaşındaki bir çocuğun aktif ve kendi isteğiyle cinsel ilişkisi olmadığını düşünürsek ‘bir cinsel istismar olabilir mi’ diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"HIV POZİTİF ERİŞKİN SAYISINDA DA ARTIŞ VAR"
19-21 yaş grubunda da yeni HIV tanılarında da artış var. Ancak virüsün ne zaman kapıldığına dair bir saptama testi yok. Bu nedenle HIV’in 3 yıl önce mi, 4 yıl önce mi alındığını maalesef bilemiyoruz. Şu anki poliklinik başvurularında da artış söz konusu" diye konuştu.
Doç. Dr. Sönmezer, "HIV pozitif erişkin sayısında artış var. Nedeni de tanı konulamayan olgular. Zaten bununla ilgili biz Hacettepe HIV/AIDS Tanı Tedavi Araştırma Merkezi olarak tüm eğitimlerimizde şunu vurguluyoruz; HIV’i gösteren bazı indikatör hastalıklar var. Hastalar bir cilt lezyonuyla, döküntüyle dermatolojiye gidebilir. Ele gelen bir lenf bezi nedeniyle dahiliyeye gidebilir. Ateşi nedeniyle acile başvurabilir ya da boğaz ağrısı, kızarıklık, bademciklerde-tonsillerde şişme nedeniyle KBB’ye gidebilir. Şu an Türkiye’de tanı almamış HIV pozitif olguların tanı alması için çaba gösterilmesi önem arz etmektedir. Çünkü tanı almamış her bir birey, hastalığı bulaştırmaya devam ediyor. Dünya genelinde 39 milyona yakın HIV pozitif hasta var" dedi.
HIV POZİTİF ERİŞKİN SAYISINDA DA ARTIŞ VAR
Doç. Dr. Sönmezer, "HIV pozitif erişkin sayısında artış var. Nedeni de tanı konulamayan olgular. Zaten bununla ilgili biz Hacettepe HIV/AIDS Tanı Tedavi Araştırma Merkezi olarak tüm eğitimlerimizde şunu vurguluyoruz; HIV’i gösteren bazı hastalıklar var. Hastalar bir cilt lezyonuyla, döküntüyle dermatolojiye gidebilir. Ele gelen bir lenf bezi nedeniyle dahiliyeye gidebilir. Ateşi nedeniyle acile başvurabilir ya da boğaz ağrısı, kızarıklık, bademciklerde-tonsillerde şişme nedeniyle KBB’ye başvurabilir. Şu an Türkiye’de HIV takip eden hekimlerdeki tanı almamış HIV pozitif olguların tanı alması için çaba gösteriyoruz; çünkü tanı almamış her bir birey, hastalığı bulaştırmaya devam ediyor. Dünya genelinde 39 milyona yakın HIV pozitif hasta var" dedi.
"HER ÇOCUĞUN SAĞLIKLI BİR GELECEĞE SAHİP OLMA HAKKI VAR"
Doç. Dr. Sönmezer, kadınların HIV pozitif olmasının, doğan bebeğin de HIV pozitif olacağı anlamına geldiğini; ancak bunun engellenebildiğini söyledi.
Sönmezer, "Gebelik sırasında tanı ve tedavi alınırsa bebeğe bulaşmaz. Vajinal doğum yerine sezaryen de tercih edilirse, HIV negatif sağlıklı bir bebek dünyaya gelir. Vaka sayılarındaki artış tıbbi bir mesele olmanın ötesinde, toplumsal farkındalık, önleyici tedbirler ve aile içi destek mekanizmalarını da içeren çok yönlü bir mücadeleyi zorunlu kılıyor. Unutmayalım ki her çocuğun sağlıklı bir geleceğe sahip olma hakkı vardır" ifadelerini kullandı.
ŞİMŞEK: HIV İLE YAŞAYAN ÇOCUKLARIN SAYISI RESMİ RAPORLARDA ÇOK DAHA DÜŞÜK
Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de HIV pozitif çocukların sayısına ilişkin, 1985 ile 2023 tarihleri arasındaki raporlarına dayandırdığı verilere göre, 0-14 yaş grubunda toplam 37 HIV pozitif çocuk yer alırken; 15-19 yaş grubunda bildirilen HIV pozitif vaka sayısı 19.
Pozitif-iz Derneği Başkanı Çiğdem Şimşek, belirtilen vakaların yüzde 57’sinde bulaşma yolunun belirtilmediğini belirterek, "Bu durum, mevcut verilerin eksik ve yetersiz olduğunu gösteriyor. Özellikle 2023 yılına bakıldığında, 0-14 yaş grubunda hiç HIV ile yaşayan vakaya rastlanmamıştır. Bu veriler, HIV ile yaşayan çocukların sayısının resmi raporlarda çok daha düşük göründüğünü; ancak gerçek sayılarının daha yüksek olabileceğini düşündürüyor. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı, Türkiye gibi izleme ve değerlendirme sistemlerinin eksik olduğu ülkelerde, bildirilen vakaların gerçekte çok daha fazla olduğunu, gerçek sayının 10-20 katı olabileceğine dikkat çekiyor. Dolayısıyla, mevcut veriler yalnızca buzdağının görünen kısmıdır ve HIV ile yaşayan çocukların sayısının çok daha yüksektir" ifadelerini kullandı.
“HIV TEDAVİSİ GÖREN 100 ÇOCUĞUN 20’SİNDE CİNSEL YOLLA BULAŞAN ENFEKSİYONLAR SÖZ KONUSU”
HIV pozitif çocuklar arasında cinsel istismar kaynaklı vakaların sayısının açıkça belirtilmediğini ifade eden Şimşek, “Ancak İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyonu Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayper Somer'in verdiği bilgiye göre, HIV tedavisi gören 100 çocuk vakanın 20’sinde, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar söz konusudur. Bu da, HIV ile yaşayan çocukların bir kısmının cinsel saldırıya uğramış olduğunu gözler önüne seriyor. HIV ile yaşayan çocukların cinsel saldırı yoluyla enfekte olup olmadığını belirlemek oldukça zor bir süreçtir. Bu nedenle, cinsel saldırı kaynaklı HIV vakalarının sayısının kesin olarak belirlenmesi, adli vakalar ve araştırmalarla mümkün olabilir” dedi.
“TÜRKİYE’DE 10 KİŞİDEN 4’Ü ENSEST YAŞIYOR”
Şimşek, HIV ile yaşayan çocuklarla ilgili verilerdeki belirsizlik ve eksikliklerin, Türkiye’de cinsel istismar ve ensest gibi toplumsal tabuların varlığını gözler önüne serdiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de ensest, hala açıkça tartışılmayan bir konu ve toplumsal bir tabu olarak kabul edilmektedir. Bu alanda yapılan bilimsel çalışmalara dair engellemeler ve baskılar, ensestin boyutlarını ortaya koymakta zorluk yaratır. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) tarafından 2014 yılında yapılan "Türkiye Ensest Atlası Projesi" araştırmaları sırasında, araştırma sitesinin hacklenmesi ve tehditle alınması nedeniyle sonuçların kamuoyuna açıklanması engellendi. Ancak yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de her 10 kişiden 4’ü ensest yaşıyor. Bu oran, HIV gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların yayılmasına da zemin hazırlar.”
HIV bulaş sayısını azaltmanın, toplumun tüm bireylerinin ortak sorumluluğu olduğunu aktaran Şimşek, “Bu doğrultuda, herkesin düzenli olarak HIV testi yaptırması, HIV ile yaşayan çocukların tedaviye erişiminin sağlanması ve HIV’in yayılmasının önlenmesi adına adımlar atılması gerekmektedir. Toplumda HIV’e karşı farkındalık yaratılması, cinsel sağlık eğitiminin yaygınlaştırılması ve HIV ile yaşayan bireylerin tedaviye erişim haklarının güvence altına alınması büyük bir önem taşır” ifadelerini kullandı.
NE ZAMAN CİNSEL İSTİSMAR ŞÜPHESİ AKILLARA GELMELİ?
Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Hakan Hakeri, HIV pozitif çocukların, hastalığı anneden ya da kan yoluyla almadığı belirlendikten sonra sağlık çalışanlarının mutlaka adli vaka olması sebebiyle suç duyurusunda bulunması gerektiğini söyledi.
Haker, "Çocukların yaşları küçükse ve HIV kapmışlarsa, hastalığın anneden ya da kan yoluyla kapılmadığı anlaşılırsa o zaman cinsel ilişki şüphesi olabilir. Bu durumda da çocukların yaş grubuna ve kimle cinsel ilişkiye girdiğine bakmak lazım. Çocuklar 15 yaşın altındaysa, kim olursa olsun bu ağır bir suçtur ve cinsel istismar suçuna girer. 15 yaşın üstündeyse ve rızasıyla cinsel ilişkiye girmişse o zaman hafif bir suçtur, cinsel ilişki suçudur ve adli bir vakadır. Savcıların müdahale etme zorunluluğu vardır, dava açılması gerekir. Bu durumdan haberdar olan sağlık çalışanının adli vaka olduğu için suç duyurusunda bulunma zorunluluğu vardır" dedi.