Çocuğunuzu deprem travmasından nasıl korursunuz?
Çocukları, depremin yarattığı olumsuz etkilerden korumanın yolları var. İşte uzmanlardan öneriler...
Dr. Yasemin Meral Öğütçü, depremi yaşamasa da televizyon ve sosyal medyada sürekli olarak yıkım görüntülerini izleyen çocukların bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini belirterek, “Çocukların televizyon ya da sosyal medyada sürekli olarak enkaz görüntüsü izlemesine müsaade etmeyin, depremle ilgili endişe verici yorumlar yapmamaya özen gösterin” dedi. Öğütçü bu zor süreçte, depreme maruz kalmayan kişilerin de korku, endişe, çaresizlik ve tetikte olma gibi belirtiler hissedebileceğini, yalnız kalma korkusu yaşayabileceğini söyledi ve depremin herkes için travmatik bir deneyim olduğunu hatırlattı.
Öğütçü, “deprem felaketi, hepimizde büyük bir üzüntüye yol açtı. Depremi yaşamasak da, vatandaşlarımızın acı görüntülerini izlemek bizleri oldukça sarstı. Umarım depremin yaralarını en kısa sürede, hep birlikte sararız. Büyük bir felaketi yaşadık ve bunun hepimizde birtakım korkular oluşturması normal. Depremi yaşamasak da kaygılanabilir, depremden korkabilir, ‘Acaba depremi ben yaşarsam ne yaparım?’ diye endişelenebiliriz. Bu hislere kapılmak psikolojk bir sorun değil. Şu anda birçoğumuz, gece çok geç saate kadar uyuyamıyoruz. Yemek düzenimiz bozulmuş, kendimizi güvensiz hissediyor olabiliriz. Bu durum, anormal bir duruma verdiğimiz normal tepkilerdir. Bu durumun sürekli bir hal almaması için yapacağımız şeyler var. En yakın destekçimiz; ailelerimiz ve yakınlarımız. İçe kapanmayın, depremle ilgili korkularınızı bastırmayın. Endişelerinizi, hislerinizi çevrenizle paylaşın. Mümkün oldukça tek kalmayın, sevdiklerinizden destek alın” dedi.
Geçmezse psikolojik destek alın
Kaygının en üst seviyeye ulaştığı bu dönemde, rutin alışkanlıklarınızı çok değiştirmeyin. Çalışma saatlerinizi ya da uyku saatlerinizi mümkün oldukça stabil tutmaya çalışın. ‘Acaba bana bir şey olursa ailem ne yapar?’ ya da ‘Enkazda kalırsam nasıl beklerdim?’ gibi düşünceler aklınıza gelebilir. Bu durumda yapabileceklerinize, deprem için alınabilecek önlemlere odaklanmaya çalışın. Korku ve endişe durumu, hepimizde belirli bir süre devam edecektir. Bunun ne kadar süreceği kişiden kişiye değişir. Ancak bu durum zaman içerisinde azalmaz ve geçmezse mutlaka psikolojik destek almalısınız.
Çocuğunuza yansıtmayın
Son dönemde çocuklarda da deprem korkusunun artmaya başladığını belirten Dr. Öğütçü, “Deprem, maalesef coğrafyamızın bir gerçeği. Çocuklarınıza anlayacağı bir dille, korkutmadan deprem gerçeğini anlatın. Yaşlarına uygun bir şekilde çocuklarımıza, deprem anında güvende olmak için neler yapılması gerektiğinden bahsedin ve evdeki en güvenli bölgeyi aktarın. Çocuğunuz depreme ya da deprem görüntülerine maruz kalmışsa, yaşadıkları duyguları size aktarmasına izin verin. Çocuğunuzu dinleyin ve ona anlayış gösterin. Yakınlık ve şefkat göstererek çocuğunuzu rahatlatın, muhtemel tehlikelere karşı önemler aldığınızı söyleyerek güven verin. Bol bol oyun oynayın. Oyunlarda depreme dair temalar çıkarsa müdahale etmeyin, sadece eşlik edin. Depremden korksanız bile çocuğunuza bunu yansıtmamaya özen gösterin. Çocuğunuzun yanında ‘Bizim evimiz de yıkılırsa ne yaparız?’ ya da ‘Binamızı çok sağlam hissetmiyorum’ gibi travmayı, korkuyu artıracak yorumlarda bulunmayın” ifadelerini kullandı.
Özellikle okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocukların bir deprem olayı sonrasında yaşadığı korkuların, gelişiminde gerileyen davranışlara ve bazı psikolojik problemlere neden olabileceğini belirten Prof. Dr. Nilgün Sarp, deprem felaketini çok normal atlatan çocuklar olabileceği gibi, bu felaketten az etkilenen veya çok etkilenen çocukların da olabileceğini vurguluyor. Deprem sonrası aileler çocuğu bırakıp tehlikeli olabilecek yerlere gitmemelidirler, gitmek zorunda iseler mutlaka çocuğu da yanlarına almalıdırlar.
Deprem korkunuzu çocuğunuzla paylaşın
Gerçekte anne-babalar depremden korkarlar fakat bu duygularını saklamayı bildikleri için çocukları onların korkularını hissetmezler. Ancak anne babanın korkularını çocuklarının bilmesinde bir sakınca yoktur. Bu paylaşma, çocuğumuzun duygularını ve korkularını konuşması için onu cesaretlendirecektir. İletişim, çocuğun hatta yetişkinin kaygılarını azaltmak için en yararlı yoldur. Böylece çocuk gerçek olmayan korkularından kurtulur ve ailesi de bu korkuları keşfederek çocuğuna yardım edebilir. Bazı çocuklar korkularını oyun oynarken daha iyi ifade edebilirler. Oyun oynarken oluşan korkular gerçek değilse, bunları çocuğa açıklayıp onu ikna etmek gereklidir.
Sessiz, içe kapanık çocukların konuşmaya cesaretlendirilmesi gerekir. Böyle durumlarda ailenin diğer fertlerinin, komşu çocuklarının konuya katılmalarını sağlaması yararlı olabilir. Çocuğun bu konuları konuşabileceği bir ortam mutlaka sağlanmalıdır. Bu tartışmalarda çocuğa “biliyorum korktun” veya “korkunç bir duygudur” gibi cümleler yararlıdır ve kullanılmalıdır. Ayrıca korkmanın normal ve doğal olduğunu da söylemek ikna edicidir. Çocuğun korkuları ailenin faaliyetlerini, günlük yaşamını tam anlamıyla bozmamalıdır, aksatmamalıdır.
Bir süre birlikte uyuyun
En sık rastlanan problem yatma zamanıdır. Çocuk odasına kendi başına gitmeyi reddedebilir, yatağına gittiğinde uyumak için güçlük çekebilir, gece sık sık uyanabilir, kâbus görebilir. Aile birkaç gün çocuğun kendi odalarındaki başka bir yatakta yatmasına izin verebilir, onunla yatmadan önce konuşabilir. Ancak çocuğun uzun süre anne-babası ile uyuması sakıncalıdır. Birkaç gün sonra çocuk yumuşak bir şekilde odasına gönderilmelidir. Çocuğun korkmaması için de ışığın açık bırakılması yararlı olabilir.
Bazen çocukların yatağını ıslatmak, parmak emmek, anneye yapışmak gibi davranışlarında, gerileme söz konusu olabilir. Bu davranışlar sadece çocuğun endişesinin işaretleridir. Onu anlayışla karşılamak, davranışlarına tepki göstermemek yararlıdır. Bu davranışların üzerinde durulmazsa, çocuğa gereken ilgi gösterilirse gerileyen davranışlar kısa sürede ortadan kalkar. Fakat aile tepki gösterirse bu davranışları daha uzun sürebilir.