Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Son dakika: Biden ile Jinping yüz yüze görüştü
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ABD ile Çin arasında küresel güç rekabetinin ve gerilimlerin arttığı döneme denk gelen görüşme, Biden'ın ocak 2021'de göreve başlamasından bu yana iki liderin ilk yüz yüze buluşması oldu.

        Görüşmede iki lider Tayvan, insan hakları, ekonomik rekabet, Ukrayna Savaşı, Rusya'ya karşı tutum ve Kuzey Kore konularını ele alırken; gerilim kaynağı olan anlaşmazlıklarda "kırmızı çizgilerini" ortaya kondu.

        Liderler, daha önce her ikisinin de başkan yardımcısı olarak mevkidaş olduğu dönemde yüz yüze görüşmelerde bulunmuştu. Ancak taraflar, Biden'ın geçen yılın başında göreve başlamasından bu yana yalnızca iki kez çevrimiçi ve bir kez de telefonda görüşürken hiç bir araya gelmemişti.

        Çin Devlet Başkanı Xi, COVID-19 salgınının başlamasının ardından yaklaşık 2,5 yıl boyunca yurt dışı ziyaretlerine ara vermiş ve yüz yüze diplomasiden kaçınmıştı.

        Xi, ilk kez Temmuz'da Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo'yu Pekin'de ağırlamış, ilk yurt dışı ziyaretini ise Eylül'de Kazakistan'a yapmış, ardından Özbekistan'a geçerek Şanghay İş Birliği Örgütü Zirvesi'ne katılmıştı.

        GÖRÜŞME SONRASI BIDEN'DAN AÇIKLAMA

        Görüşme sonrası ABD Başkanı Biden basın toplantısı düzenledi.

        Biden "Yeni bir Soğuk Savaş'ın gerekmediğine kesinlikle inanıyorum" derken görüşmeye yönelik "Niyetlerimiz ve önceliklerimiz hakkında açık ve samimi bir görüşme yaptık" diye konuştu.

        Biden görüşmede her iki tarafın da birbirlerine karşı çok açık sözlü olduğunu vurguladı ve "Güçlü bir şekilde rekabet edeceğiz ama çatışma aramıyorum" dedi.

        Tayvan konusuna da değinen Biden "Çin'in Tayvan'ı işgal etmek için yakın bir girişimi olduğunu sanmıyorum" ifadelerini kullandı.

        Kuzey Kore ve nükleer tehdit konusuna yönelik ise Biden "Kuzey Kore'yi kontrol edebileceğini kesin olarak söylemek zor. Xi'ye, Kuzey Kore'nin başka bir nükleer test yapması halinde ABD'nin belirli adımlar atması gerekeceğini söyledim dedi.

        Jinping'in, bugünkü toplantıda doğrudan ve açık sözlü olduğunu belirten Biden, Dışişleri Bakanı Blinken'ın iki ülke arasındaki iletişim hattını açık tutmak için Çin’e gideceğini açıkladı.

        Rusya'nın Herson'dan çekilmesi ve Ukrayna'nın kontrolüne geri geçmesine yönelik ise ABD Başkanı "Ukrayna için önemli bir zafer" yorumunda bulundu.

        Görsel: Associated Press
        Görsel: Associated Press

        TAYVAN SORUNU VE 'KIRMIZI ÇİZGİLER'

        10 Kasım'da, ABD'nin temel konularda ödün vermesinin söz konusu olmayacağını vurgulayan Biden, "Onunla (Xi) konuştuğumda yapmak istediğim; her iki tarafın kırmızı çizgilerinin ne olduğunu ortaya koymak; onun Çin'in ulusal çıkarları açısından kritik gördüğü şeyin ne olduğunu anlamak, benim ABD'nin ulusal çıkarları açısından kritik olduğuna inandıklarımı aktarmak ve sonunda bu ikisinin çatışıp çatışmadığına karşılıklı karar vermek." ifadelerini kullandı.

        Görsel: Associated Press
        Görsel: Associated Press
        REKLAM

        Toplantıda Biden'a daha önce bir kez yinelediği, "Çin'in işgali halinde Amerikan askerinin Tayvan'ı savunacağına" yönelik sözlerini Xi'ye söyleyip söylemeyeceği soruldu.

        Biden, söz konusu taahhüdü görüşmede doğrudan dile getirip getirmeyeceğini söylemekten kaçınırken, "Onunla (Xi) bu konuyu konuşacağız. Tayvan doktrinimizde değişiklik yok." dedi.

        ÇİN: ABD'YE MEYDAN OKUMAYA NİYETİMİZ YOK

        Çin Devlet Başkanı Xi Cinping, G20 Zirvesi için gittiği Endonezya'nın Bali Adası'nda ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmede, Çin'in mevcut uluslararası düzeni değiştirmeye, ABD'ye meydan okumaya veya onun yerini almaya niyeti olmadığını belirtti.

        İki liderin yaklaşık 3,5 saat süren yüz yüze görüşmesine ilişkin Çin tarafından yapılan açıklamaya göre, Xi, ABD ile Çin arasındaki ekonomik, teknolojik ve ideolojik rekabete ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

        Çin-ABD ilişkilerindeki mevcut gerilimlerin iki ülkenin ve halklarının çıkarına ve uluslararası toplumun beklentilerine uygun olmadığını ifade eden Xi, "Çin, mevcut uluslararası düzeni değiştirmek veya ABD'nin iç işlerine müdahale etmek istemiyor. ABD'ye meydan okuma veya onun yerini alma niyetinde değiliz." dedi.

        Şi, iki ülke arasındaki rekabetin bir tarafın başarısının diğerinin yenilgisi olduğu "sıfır toplamlı bir oyun" olarak görülmemesi gerektiğine dikkati çekerek, Çin'in ve ABD'nin başarılı olmasının birbirleri için tehdit değil fırsat olduğu görüşünü dile getirdi.

        ABD'nin kapitalizm, Çin'in ise sosyalizm yoluyla kalkınmayı benimsediğini, her iki tarafın da bu farklılığa saygı göstererek birbirlerini kendi ölçüsüne göre yeniden şekillendirmeye, diğerinin sistemini sarsmaya ve değiştirmeye çalışmaması gerektiğini vurguladı.

        Özgürlük, insan hakları ve demokrasinin tüm insanlığın ortak değeri ve arayışı olduğunu ifade den Şi, "demokrasi ve otoriterlik karşıtlığı" anlatısının günümüz dünyasını ve zamanın eğilimlerini doğru tanımlamadığı değerlendirmesinde bulundu.

        Hiçbir ülkenin mükemmel bir demokratik sisteme sahip olmadığına, gelişmeye daima muhtaç olduğuna dikkati çeken Şi, "Nasıl ki ABD'nin Amerikan stili bir demokrasisi varsa Çin'in de kendine özgü demokrasisi var. Her ikisi de kendi ulusal koşullarına uygun. Çin'de uygulanan 'bütüncül süreç halk demokrasisi' ülkenin gerçeklerine, tarihine, kültürüne uygun ve halkın iradesini yansıtıyor." ifadelerini kullandı.

        "TİCARET VEYA TEKNOLOJİ SAVAŞI KİMSENİN ÇIKARINA DEĞİL"

        Şi, küreselleşmiş dünyada ticaret veya teknoloji savaşları başlatmanın, ekonomik bağları koparmanın, tedarik zincirlerini kesmenin hem piyasa ekonomisinin ilkelerine hem de uluslararası ticaret kurallarına karşı olduğunu belirterek, "Bu girişimler kimsenin çıkarına değil. Ekonomik ve ticari bağların, bilimsel ve teknolojik etkileşimlerin siyasallaştırılmasına ve silaha olarak kullanılmasına karşıyız." diye konuştu.

        Biden ile Şi'nin görüşmesi, dünyanın en büyük iki ekonomisine sahip ülkeler arasında son dönemde ekonomik ve teknolojik rekabetteki sorunların sıkça gündeme geldiği, Çin'in bu alandaki artan nüfuzuna karşı ABD ve müttefiklerinin stratejik sektörlerdeki ekonomik ilişkileri yeniden değerlendirildiği bir döneme denk geldi.

        "STRATEJİK MUĞLAKLIK"

        Görsel: Associated Press
        Görsel: Associated Press

        ABD Başkanı, Mayıs'ta Japonya'yı ziyaretinde ve eylülde ülkesinde CBS televizyonuna verdiği mülakatta, ülkesinin Çin'in olası işgali karşısında Tayvan'ı askeri olarak savunacağına dair yorumlarda bulunmuştu.

        Biden'ın sözleri, Washington'ın bugüne dek Tayvan konusunda izlediği "stratejik muğlaklık" politikasından kopuş olarak yorumlanmış fakat her iki açıklamanın ardından Beyaz Saray ve Dışişleri yetkilileri ABD'nin Tayvan politikasının değişmediği vurgulayarak Biden'ın sözlerini düzeltme gereği hissetmişti.

        "Tek Çin" politikasını benimseyen ve Pekin yönetimini tüm Çin'in meşru hükümeti olarak tanıyan Washington, 1979 tarihli Tayvan İlişkileri Yasası'nda, Ada'nın öz-savunmasını sağlayacak askeri kapasiteye sahip olması için destek sağlayacağı ve bölgedeki statükoyu tek taraflı değiştirmeye yönelik eylemlere karşı çıkacağı taahhüdünde bulunmuştu.

        REKLAM

        Ancak söz konusu taahhütler, ABD'ye Tayvan'ı doğrudan askeri olarak savunma yükümlülüğü getirmiyor. Washington'ın ABD ordusunun Ada'yı bilfiil savunacağına dair resmi beyanda bulunmaktan kaçındığı bu politika "stratejik muğlaklık" olarak adlandırılıyor.

        PELOSI'NİN ZİYARETİ İLE TIRMANAN GERİLİM

        Görsel: Reuters
        Görsel: Reuters

        Biden ve Xi'nin 28 Temmuz'da yaptıkları son telefon görüşmesi, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Çin ile egemenlik ihtilafı içinde Tayvan'a yapmayı planladığı ziyaretin gölgesinde geçmişti.

        Ada'yı kendi topraklarının parçası gören Pekin yönetimi, Washington yönetiminden üst düzey bir yetkilinin ziyaret etmesine tepki gösterirken, Xi, Biden ile telefon görüşmesinde, "Tayvan sorununda yabancı müdahalesinin kabul edilemeyeceği" mesajını vermişti.

        Çin Devlet Başkanı, "Çin hükümeti ve halkının Tayvan konusundaki tavrı tutarlıdır; ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumak, 1,4 milyardan fazla Çinlinin ortak iradesidir. Halkın iradesi çiğnenemez. Ateşle oynayan kendisini yakar" ifadelerini kullanmıştı.

        Pelosi'nin Pekin'in uyarılarına rağmen ağustos başında Tayvan'ı ziyaret etmesi, gerilimi doruğa çıkarmıştı.

        REKLAM

        Çin ordusu, ziyaretin ardından Ada çevresinde askeri tatbikatlar başlatmış, 7 gün süren tatbikatlar Ada'nın çevresinde fiili abluka oluşturmuştu. Gerçek silah ve mühimmatın kullanıldığı tatbikatlar sırasında Çin ana karasından ateşlenen güdümlü füzeler, Tayvan yakınlarındaki sulara düşmüştü.

        Ordu sözcüsü, 10 Ağustos'ta tatbikatların tamamlandığını duyurmuş ancak Tayvan Boğazı'ndaki askeri devriye faaliyetinin devam edeceğini bildirmişti.

        Çin yönetimi ayrıca ziyaret nedeniyle Pelosi ve ailesine de yaptırım uygulayacağını bildirmiş, ABD yönetimiyle bazı ikili diyalog ve iş birliği mekanizmalarını durdurduğunu açıklamıştı.

        İki lider, Bali'deki görüşmede Pelosi'nin ziyaretinin yol açtığı krizi ilk kez ele alma fırsatı bulacak.

        ÇİP SAVAŞI

        Görsel: Associated Press
        Görsel: Associated Press

        Görüşme dünyanın en büyük iki ekonomisine sahip ülkeler arasında son dönemde artan ekonomik ve teknolojik rekabetteki sorunların da gündeme gelmesi bekleniyor.

        Bilgisayarlardan akıllı telefonlara, uçaklardan elektrikli araçlara, ev eşyalarından askeri donanımlara kadar birçok teknolojinin temelini oluşturan yarı iletken çipler ve entegre devrelerin, son dönemde ABD ile Çin arasındaki artan rekabetin cephesi haline geldiği gözleniyor.

        REKLAM

        Biden yönetimi, Ağustos'ta onaylanarak yürürlüğe giren Çip ve Bilim Yasası ile ABD'de yatırım yapan yerli ve yabancı üreticilere yarı iletken üretimi için yaklaşık 52 milyar dolarlık destek açıklarken, desteklerden yararlanmak isteyen şirketlere Çin'deki üretim tesislerinin teknolojik kapasitesini geliştirmeme şartı getirerek Pekin'in bu alandaki etkisini sınırlama hedefini ortaya koydu.

        ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS), 7 Ekim’de yayımladığı yeni düzenlemeyle, aralarında Çin’in en büyük hafıza çipi üreticisi Yangzte Memory Technologies, en büyük yarı iletken donanım üreticisi Naura Technology Group’un bulunduğu 31 Çinli şirket ve kurumun İhracat Kontrol Listesi’ne alındığını bildirdi.

        Yeni kısıtlamalar ile bazı ileri teknoloji çipler ile çip üretimi için gereken malzeme, makine ve donanımın Çin’e ihracatı için de lisans şartı getirilirken ABD vatandaşlarının Çin’de çip endüstrisinde çalışmasını izne tabi kılındı.

        Kısıtlamalar iki büyük güç arasında bir "çip savaşının" ilanı olarak yorumlanırken, ihracat kontrollerinin uluslararası ticaret kurallarını ihlal ettiğini savunan Çin tarafı, Washington’ın adımlarını “teknolojik hegemonyasını sürdürme çabası” olarak yorumladı.

        * Haberin görselleri Associated Press ve Reuters'tan servis edilmiştir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa