Polikistik Over Sendromu (PCOS) metabolizmaya etkileri nelerdir? Hangi durumlarda dikkatli olunması gerekir?
Günümüzde kadınların yaşadığı en büyük sağlık sorunlarından biri polikistik over sendromu, kadınlarda en sık görülen hormonal bozuklukların başında yer almaktadır. Polikistik over sendromu (PCOS) endokrin kökenli ve sık rastlanan bir rahatsızlıktır; ancak tanının konulması pek kolay değildir. Belirtilerine karşı dikkatli olmak gerekir. İşte detaylar...
Üreme çağındaki kadınlarda en sık rastlanan metabolik problemlerden biri polikistik over sendromudur. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Numan Bayazıt konu hakkında bilgiler verdi.
Polikistik Over Sendromu (PCOS)
Polikistik Over Sendromu (PCOS) metabolizmayı etkileyen bir problemdir. Sıklıkla İnsülin Direncine bağlı olarak kan şekerinde yükselme, kolesterol ve benzeri yağların seviyelerinde artış, ilerleyen yaşlarda Tip 2 diabet, hipertansiyon, damar sertliği gibi... sorunlara neden olur.
Tanı konulması için şu 3 belirtiden 2 tanesinin olması gerekir;
Adetlerin seyrekleşmesi: Bu durum yumurtanın büyüyüp çatlayamamasına bağlıdır. Anovülasyon denir. Normalden çok daha fazla sayıda yumurta vardır ancak düzenli olarak yumurtlama olmaz.
Kıllanma ve Akne: Kanda erkeklik hormonu olarak bilinen testosteronun yükselmesine bağlıdır. Yüksek testesteronun kaynağı yumurtalıklardır. Kadının yapısına bağlı olarak kıllanma olmadan, sadece kanda testesteron yüksekliği de olabilir.
Ultrasonda çok sayıda yumurta görülmesi veya AMH'nin yüksek olması. Yüksek AMH çok fazla yumurta olduğunun kanıtıdır. Ancak bu iki bulgu adelosan grupta yanıltıcı olabilir çünkü bu yaşlarda doğal bir yükseklik vardır.
PCOS nedir?
Polikistik Over Sendromu (PCOS), kadınlarda hormonal dengesizliklere yol açan yaygın bir durumdur. PCOS'lu kadınlar genellikle adet görememe, aşırı kıllanma, akne ve çocuk sahibi olamama gibi şikayetlerle başvururlar. Ancak, bu sendromun ileri yaşlarda ortaya çıkarabileceği sorunlar sıklıkla göz ardı edilmektedir.
Hormonal dengesizlik ve kanser riski
PCOS'lu kadınlarda yumurtlama gerçekleşmez. Bu durum, progesteron hormonunun salgılanmamasına neden olur. Sürekli estrojen hormonuna maruz kalan endometrium (rahim iç zarı) kalınlaşır; bu duruma hiperplazi denir ve kansere dönüşme riski taşır. Bu nedenle, koruyucu tedavi ile durumu engellemek mümkündür.
Metabolik sorunlar ve genetik geçiş
PCOS'lu kadınların yaklaşık üçte biri metabolik sorunlar yaşamaktadır. Bu nedenle, her PCOS'lu kadının kan lipidleri ve kan şekeri düzenli olarak kontrol edilmelidir. Ayrıca, sorunun genetik bir geçiş gösterdiği için ailedeki diğer bireylerin de aynı testleri yaptırması önemlidir.
Kilo kontrolü ve insülin direnci
PCOS, genellikle insülin direnci ile ilişkilidir. Bu nedenle, kilo vermek, hormonal dengenin sağlanmasında önemli bir rol oynar. Yağ kitlesinin azalması, insülin salgılanmasını azaltarak PCOS'un semptomlarını hafifletebilir.
Ketojenik diyetin etkileri
Son zamanlarda yapılan bir meta analiz, ketojenik diyetin PCOS'taki bozulmuş hormon seviyelerinde iyileşme sağladığını ortaya koymuştur. Daha önceki çalışmalar, bu diyetin gebe kalamayan PCOS'lu kadınlarda da olumlu sonuçlar verdiğini göstermiştir.
Yaşam boyu dikkat ve önlemler
Op. Dr. Numan Bayazıt, PCOS'un insülin rezistansı ile ilişkili doğuştan gelen bir yatkınlık sonucu ortaya çıktığını belirtmektedir. İlerleyen yaşlarda yüksek tansiyon, damar sertliği ve tip 2 diyabet gibi hastalıklara yol açabileceği için yaşam boyu dikkat gerektirir. Spor yapmak ve düşük karbonhidratlı beslenmek, tedavi sürecinde ilaçlar kadar önemlidir.
Özet
PCOS, sadece mevcut semptomların yönetilmesi değil, aynı zamanda uzun vadeli sağlık risklerinin önlenmesi açısından da dikkatle ele alınması gereken bir durumdur. Bütünsel bir yaklaşım ile yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli kontroller ve uygun tedavi yöntemleri ile PCOS'un etkileri azaltılabilir.