Tansiyonunuz maskeli mi dirençli mi?
Tansiyonun da tipleri var ve hepsi birbirinden farklı özellikler gösteriyor. Gelişen tedavilerin yanı sıra hastaların yaşam tarzı değişikliklerini uygulamaları da olumlu sonuç verip sorunun kontrolünü kolaylaştırıyor
ABONE OLFarklı tansiyon tiplerine yönelik farklı yaklaşımlar bulunuyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Saide Aytekin, tansiyon türlerine ilişkin bilgiler veriyor. Maskeli hipertansiyon, beyaz önlük hipertansiyonun tersine, muayenede normal olan kan basıncının evde veya 24 saat izleme sırasında yapılan ölçümlerde anormal çıkması olarak tanımlanıyor. Araştırmacılar, maskeli hipertansiyonun nedeninin tam olarak bilinmediğini ancak bu cins hipertansiyonun hastane ve doktor yanında hastanın kendini güvende hissetmesine bağlı olabileceğini ifade etse de bunun kesin olmadığı belirtiliyor.
MASKELİ HİPERTANSİYON RİSKİ YAŞLA ARTIYOR
Gazete Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu'nun haberine göre; maskeli hipertansiyon riski yaşla birlikte artıyor ve erkeklerde daha sık görülüyor. Bazı çalışmalar bunu aşırı kilo ve sigarayla ilişkilendiriyor. Tanı, kliniğin dışındaki ölçümlerle kesinleştiriliyor. Çalışmalar, yaş, cinsiyet ve kilonun tanı için ayırıcı belirtiler olduğunu ve hastanın daha önce inme geçirmesinin maskeli hipertansiyon işareti olduğunu gösteriyor.
Maskeli hipertansiyonda asıl tartışma, tedavi konusunda oluyor. Kan basıncı değerleri ile kalp damar hastalıklarına yakalanma riski arasında doğrudan ilişki olduğu için, tedaviye daha erken dönemde başlanıp başlanmayacağı tartışmaları yapılıyor. Maskeli hipertansiyonda hedef organ hasarı riski daha yüksek olduğu için, yapılan çalışmalar daha düşük kan basıncı düzeylerinde bile ilaç tedavisine başlanması gerektiğini gösteriyor. Kilo kaybı, tuz kısıtlanması, egzersiz programları yapılması ve tedavinin 24 saatlik ölçümlerle (tanıyı kesinleştirerek) planlanması gerekiyor.
DİRENÇLİ HİPERTANSİYON TEDAVİSİNİN ADIMLARI
Son kılavuzların dirençli hipertansiyon tanımlaması, uygun yaşam tarzı değişikliği olması koşuluyla, yeterli dozlarda 3 hipertansiyon ilacının düzenli kullanılmasına rağmen kan basıncının 140/90 mmHg’nin altına düşürülememesi olarak belirleniyor. Dirençli hipertansiyonun görülme sıklığı tam olarak bilinmiyor. Ancak çeşitli çalışmalardan elde edilen veriler göz önüne alındığında yüzde 20-35 civarındaolduğu tahmin ediliyor. Tansiyon tipleri içinde yüksek inme ve yan etki oranı en çok bu hipertansiyon çeşidinde görülüyor. Bu tansiyona genellikle sekonder hipertansiyon tipleri ve bazı ilaçlar neden oluyor. Dirençli hipertansiyon tedavisinde öncelikle soruna neden olabilecek ilaçların belirlenmesi ve mümkünse kesilmesi gerekiyor. İkincil bir neden varsa bulunması ve tedavi edilmesi öneriliyor. Bunların dışındaki durumlardaysa az tuzlu diyet, düzenli egzersiz, zayıflama, alkol alımının sınırlandı- rılması ve sigaranın bırakılması gibi yaşam tarzı değişikliklerine uyulması gerekiyor. Dirençli hipertansiyonu olan hastalarda tüm tedavi olanaklarına rağmen üçüncü basamak hastanelerde bile hastaların ancak yüzde 53’ünde hedef kan basıncı olan <130/80 mm Hg’ye iniliyor. Gece kan basıncı düş- mesi olmayan (nondipper) hastalara antihipertansif ilaç- lardan birinin gece verilmesi daha uygun görülüyor. Bu hastaların ileri merkezlerde konunun uzmanları tarafından takibi ve tedavisi gerekiyor.
TANSİYON ÖLÇÜMÜ İKİ KOLDAN YAPILMALI
Kan basıncı ölçülecek olan kişinin en az 10 dakika sakin bir ortamda dinlenmiş olması, son yarım saatte çay, kahve ve sigara içmemesi gerekiyor. Her 2 koldan en az 2’şer dakika arayla 2’şer ölçüm alınıp ortalama değerhesaplanıyor. Yüksek olan tarafın değerinin dikkate alınması önem taşıyor. Ölçüm sırasında kolu sıkan giysilerin gevşetilmesi ve alttan desteklenerek kalp hizasında tutulması öneriliyor. Kan basıncı bukonuda eğitilmiş bir kişi tarafından, tekniğine uygun olarak ölçülürse, sonuçlarının çok daha güvenilir olacağına dikkat çekiliyor.
YÜKSEK TANSİYONU OLANLARA ÖNERİLER
Kilo kontrolünün sağlanması: Kilolu kişilerde kilo verilmesinin teşvik edilmesi.
Hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi: Günlük yarım saatlik tempolu yürüyüş.
Tuz alımının azaltılması: Günlüktuz alımının 6 gram düzeyine indirilmesi.
Sigara ve alkolün bırakılması ile bol kalorili, yağ oranı yüksek gıdaların azaltılması.
DÜŞÜK TANSİYON, BAYILMA VE BAŞ DÖNMESİ NEDENİ
Düşük tansiyon (hipotansiyon), tansiyonun normal değerlerinden daha aşağı değerlerde (genelde 110 mmHg’den aşağı seviyelerde) olması durumuna deniyor. Her ne kadar tansiyonun normal değerlerden düşük olması kişiden kişiye değişse de, tansiyon düşüklükleri, beyne yetersiz kan gitmesi nedeniyle bayılma ve baş dönmesine yol açıp hayatı tehdit edici olabiliyor. Tansiyon düşüklüğü daha çok 25-30’lu yaşlarda görülüyor. Bu nedenle, ‘genç hastalığı’ olarak da biliniyor.
Düşük tansiyon daha çok kadınlarda görülen bir problem olarak tanımlanıyor ve yaşlı kişilerde de görülebiliyor. Bu durum genellikle yemek yedikten sonra meydana geliyor. Yemek yendikten sonra kan, sindirim organlarına daha yoğun şekilde gidiyor. Bu durum hayati organ olan beyne az kan gitmesine yol açıyor. Bazen bu kişilerde yemek sonrası yorgunluk, baygınlık hissi, çarpıntı gibi yakınmalar ortaya çıkabiliyor. Gebelikte pek çok kadında hipotansiyon görülüyor.
KARDİYOVASKÜLER RİSKİN YÜKSEK OLDUĞU TANSİYON TÜRÜ
İzole sistolik hipertansiyon, sistolik kan basıncının 140 mmHg, diyastolik kan basıncının ise 90 mmHg’nin altında olması olarak tanımlanıyor. Yaşlılarda daha sık görülüyor. İzole sistolik hipertansiyonda kardiyovasküler risk yüksek bulunuyor ve mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Yaşlılarda aortta ve büyük damarlarda sertliğin artması, fakat küçük damarlarda direncin artmaması, sistolik hipertansiyonu oluşturuyor. İzole sistolik hipertansiyon, aterosklerotik kalp hastalığı dışında aort yetersizliği ve hipertiroidide de görülüyor. Çocuklarda ve gençlerde (çoğunlukla erkeklerde) nadir rastlanıyor. Sistolik kan basıncı yüksekliği, küçükkan basıncının yüksekliği kadar olumsuz ve riskli bir durum olarak tanımlanıyor. Sadece büyük kan basıncı yüksek olanlarda (izole sistolik hipertansiyon hastalar) kontrollü ilaçla tedavi çalışmalarında, büyük kan basıncının aşağıya çekilmesiyle; inme, kalp krizi, kalp yetersizliği gibi risklerde anlamlı bir azalma sağlanıyor. Burada en önemli sorunun küçük tansiyonun düşmesi olduğuna dikkat çekiliyor. Kanıtlar çok güvenilir olmamakla birlikte, gözlemsel veriler yaşlı hipertansiyon hastalarında küçük tansiyon değeri düştükçe, riskin yani olumsuz sonuçların ortaya çıkma olasılığının arttığına işaret ediyor. Büyük kan basıncıyla küçük kan basıncı arasındaki fark ne kadar genişlemişse, kişinin riski o oranda artıyor.
AYAKLAR HAVAYA!
Ani kanamalar, kalp krizi, büyük sıvı kayıpları, yanıklar, şiddetli enfeksiyonlar hipotansiyona yol açan nedenler arasında bulunuyor. Hastanın derhal hastaneye yetiştirilmesi, aksi durumda yaşamını kaybetme riski olduğu belirtiliyor. Hipotansiyonu olduğu bilinen hastaların tansiyonu düşünce yere düz olarak yatırılmalarının, ayaklarının havaya kaldırılmasının ve su alımlarının artırılmasının sorunu geçici olarak çözeceği belirtiliyor.