Geçtiğimiz hafta 30 yaşındaki ABD'li Jewel Shuping'in çocukluğundan beri kör olma hayalini, çocukluğunda ve genç kızlık yıllarında sürekli bir engelli gibi davrandığını, yıllar sonra ise bu isteğinden hiç vazgeçmeyerek, lavabo açıcı kimyasal ile kendisini kör ettiği haberini yapmıştık.
İnsanları dehşete düşüren bu karar, Shuping için ise dünyanın en büyük zevkiydi... Onun hastalığı; Vücut Bütünlüğüne İlişkin Kimlik Bozukluğu... Ve maalesef Shuping dünyadaki tek vaka değil.
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel ile insanların rahatsız olduğu organlardan kurtulmak isteme psikolojisini, Vücut Bütünlüğüne İlişkin Kimlik Bozukluğu'nu, bu hastalıkla ilgili prosedürleri konuştuk. İşte detaylar...
Bedenin kol, bacak, parmak, göz gibi bir uzvunun ya da organının kendine ait hissedilmediği, sağlıklı olmasına rağmen çoğu zaman cerrahi bir işlemle kesilip vücuttan ayrılmasına yönelik şiddetli ve ısrarlı bir arzunun duyulduğu, bu cerrahi işlemden sonra arzunun kaybolduğu bir hastalıktır. Sebebi henüz net olarak bilinmiyor. Çok nadir görülen bir bozukluktur ve pek çok insan için garip gelse de psikiyatristler bu bozukluğun bir akıl hastalığı olmadığı görüşündeler. Beyin araştırmalarında somut bazı kanıtlar saptanması nedeniyle nöropsikiyatrik bir bozukluktur...
Bu sorun, psikiyatri tanı başlıklarında henüz yer almıyor. Hastalığın biyolojik, genetik ve psikoloji arka planı tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Olgu sayısının azlığı buna neden oluyor. Hastalığın sebebini belirlemeye yönelik yapılmış en önemli çalışma 2013 yılında PlosOne isimli saygın bilim dergisinde yayımlandı. Bu çalışmada bir bacağının kesilmesini isteyen beş olgu fonksiyonel MRI görüntüleme tekniği kullanılarak incelenmiş. Dokunma ve uyarıları ve motor görevler sırasında bu kişilerin beyinlerinde kendilerine ait hissettikleri organ ile hissetmedikleri organın somatosensoriyel yanıtları açısından farklılıklar saptanmış. Yani beynin bedene ait hissedilmeyen organın varlığını algılayan bölgeleri bu algılamayı yetersiz yapıyor. Bu nedenle bu insanlar kesilmesini istedikleri uzuvlarını kendilerine ait hissetmiyor olabilirler. Ayrıca olguların bazılarında çocukluklarında bir uzvu kesilmiş biriyle özdeşim kurduğuna ilişkin gözlemler var.
2014 yılında yayımlanmış kapsamlı bir gözden geçirme yazısına göre tıp literatüründe bildirilmiş 68 olgu bulunuyor. Üzerinde inceleme yapılmış ve saptanan olgular bunlar. Çok sayıda olgunun ise yasal ya da yasa dışı yollarla cerrahi işlem yaptırdığını ve tıp literatürüne yansımadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ülkemizden henüz bir olgu bildirilmemiştir.
Yayınlanmış olgular arasında bir ya da iki bacağının kesilmesini arzulayanlar çoğunlukta... Daha seyrek olarak, kol, el ve parmak kesilmesi arzulanıyor. Omurilik kesisi yaptırmak suretiyle belden aşağısını felç ettirenler de bulunuyor.
Kısmen benzer bir bozukluk olarak transseksüalitede oturmuş yasal prosedürler bulunuyor. Ancak bunun ülkemizde yasal bir prosedürü bulunmuyor. Dünyada da henüz bildiğim kadarıyla yasal bir düzenleme yok. Zira bu bozukluğun güncel tanı sınıflama sistemlerinde yeri belirlenmiş değil. Resmi olarak tanısı konulamayan bir bozukluk için resmi tedavi yol haritaları bulunmaması normal. Bazı hastalar bu soruna katlanarak hayatlarını sürdürüyorlar. Bazıları kaza süsü verilmiş şekilde, örneğin tren raylarına yatıp, geçen trenin bacağını koparması, soğuğa maruz bırakarak donması ve kangren olması suretiyle kesilmesi gibi bir durumla amacına ulaşmaya çalışıyor. Bu uygulamalar sırasında sıklıkla ölümlerle karşılaşılıyor. Bazıları da yasa dışı yollarla, internetten edindikleri bilgilerle sağlıksız ortamlarda ameliyat oluyorlar. Parmaklarını ya da elini kendisi kesen (otoamputasyon) olgular da bildiriliyor.
İlaç, terapi, vestibüler stimülasyon gibi çeşitli tedavi yolları denenmiş. Ameliyat sonrası arzunun yatıştığı görülmüş. Bu hastalar her ne kadar bir uzvunu kaybetse de daha mutlu şekilde hayatlarını sürdürebilir hale geliyorlar. Ancak sağlıklı uzvu kesmeden de bu sorundan kurtulmanın henüz bir yolu bulunabilmiş değil. Ayrıca konunun yasal ve etik sınırları da henüz net değil ve tartışmalar sürüyor. Bir insan kendi bedeniyle ilgili cerrahi işlemlere karar vermede tek başına yetkili midir? Hekim, kendisinden böyle bir ameliyat yapmak istenirse yapmalı mıdır? Bu durumun estetik amaçla uygulanan çeşitli plastik cerrahi işlemlerinden ya da transseksüalitede nedeniyle yapılan cinsiyet değiştirme operasyonlarından farkı var mıdır? Bu sorular hala yanıt bekliyor...