Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Yabani otlardan yayılmaya başlayan polenler, yağışlarla birlikte artan küf mantarları, kapalı mekanda oluşan ev tozu akarları ve artan viral enfeksiyonlar alerjileri ve astım hastalığını tetikliyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, doğanın kışa hazırlık yaptığını, Ağustos sonu başlayan, Kasım ortasına kadar devam eden polenlerin çevresel faktörlerle buluştuğunda alerjik hastalıkların arttığına dikkat çekti. Alerjik bünyeli kişilerin bu dönemde çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, özellikle solunum yolu alerjisi olanların çevresel faktörlere karşı kendilerini korumaları gerektiğinin altını çizdi. Doç. Dr. Antony, sigara dumanının, egzozun, parfümlerin, deodorantların, çamaşır sularının, yumuşatıların, deterjan kokularının kirli havayı oluşturduğunu ve bu ortamlarda alerjik kişilerin özellikle bu dönemde bulunmamaları gerektiğini söyledi. Sonbaharda alerjileri tetikleyen bir başka faktöründe, yağışlarla birlikte artan nem ve yine dökülmüş yaprakların etkisiyle toprakta çoğalan küf mantarı sporları olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, alerji tedavisinde ilk yapılması gereken şeyin korunmak olduğunu vurguladı. Öncelikle alerjinin sebebini bulmanın, polenlerin yoğun olduğu dönemde pencereleri kapalı tutmanın, ev içinde havalandırma sistemleri ve hava filtreleri kullanılmasının, polenlerin yoğun olduğu 10:00 ile 16:00 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarıda bulunulmamasının, dışarıdan eve gelindiğinde duş alınmasının, bütün kıyafetlerin değiştirilmesinin, kıyafetleri yatak odalarına koyulmamasının, polenlerin çok olduğu yerde spor yapılmamasının, ağız ve burunu koruyan maske kullanılmasının önemine değindi.

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; polen alerjilerinin tedavisinde ki en etkili yöntemin aşı tedavisi olduğunu söyledi. Aşı tedavileri dışında diğerlerinin hastalığı sadece kontrol ettiğini, hastalık sıklığını ve şiddetini azalmasına rağmen, tamamen yok etmediğini vurguladı. Kan ve deri testleriyle hastanın aşı tedavisi için iyi bir aday olup olmadığının belirlenmesinin gerektiğini, aşı tedavilerinin amacının vücudun savunma sistemine, alerjik maddelere karsı tolerans dediğimiz cevap vermeme tepkisini öğretmek olduğunu söyledi ve alerjik kişilere önemli tavsiyelerde bulundu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ