Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Saffat Suresi Mekke döneminde inmiş ve 182 ayetten oluşmaktadır. Bu sure adını ilk ayette geçen “es-saffat” sözcüğünden alır. Saffat Suresi’nde temel olarak meleklerden, cinlerden, kıyamet ve ahiret dünyasından bahsedilir. Diğer yandan Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsâ, Hârun, İlyas, Lût ve Yûnus Peygamberlerin yaşadıkları olaylara yer verilmektedir. Kur’an’daki sıralamada otuz yedinci, iniş sırasına göre elli altıncı suredir. En‘âm suresinden sonra, Lokman sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Bu yazımızda Saffat Suresi okunuşu, Türkçe anlamı, tefsiri, ve Arapça yazılışına yer vereceğiz.

Saffat Suresi Okunuşu

Saffat Suresi ihtivasıyla Tevhid inancı, ahret yaşamının gerçekliği, inkar edenlerin ahret yaşındaki pişmanlıkları, buna karşın Allah’a ve ahret gününe inananların cennetteki mutlu yaşayışları anlatılmaktadır. Aşağıda Saffat Suresi Arapça okunuşu yer almaktadır:

Bismillahirrahmanirrahim

1.Vessaffati saffa

2.Fezzacirati zecra

3.Fettaliyati zikra

4.İnne ilaheküm le vahıd

5.Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül meşarık

6.İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib

7.Ve hıfzam min külli şeytanim marid

8.La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib

9.Dühurav ve lehüm azabüv vasıb

10.İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün sakıb

11.Festeftihim ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil lazib

12.Bel acibte ve yesharun

13.Ve iza zükkiru la yezkürun

14.Ve iza raev ayetey yesteshırun

15.Ve kalu in haza illa sıhrum mübın

16.E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb'usun

17.E ve abaünel evvelun

18.Kul neam ve entüm dahırun

19.Fe innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm yenzurun

20.Ve kalu ya veylena haza yevmüd dın

21.Haza yevmül faslillezı küntüm bihı tükezzibun

22.Uhşürullezıne zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya'büdun

23.Min dunillahi fehduhüm ila sıratıl cehıym

24.Ve kıfuhüm innehüm mes'ulun

25.Me leküm la tenasarun

26.Bel hümül yevme müsteslimun

27.Ve akbele ba'duhüm ala ba'dıy yetesaelun

28.Kalu inneküm küntüm te'tunena anil yemın

29.Kalu bel lem tekunu mü'minın

30.Ve ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen tağıyn

31.Fe hakka aleyna kavlü rabbina inna le zaikun

32.Fe ağveynaküm inna künna ğavın

33.Fe innehüm yevmeizin fil azabi müşterikun

34.İnna kezalike nef'alü bil mücrimın

35.İnnehüm kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yestekbirun

36.Ve yekulune e inna letariku alihetina li şaırim mecnun

37.Bel cae bil hakkı ve saddekal murselın

38.İnneküm lezaikul azabil elım

39.Ve ma tüczevne illa ma küntüm ta'melun

40.İlla ıbadellahil muhlesıyn

41.Ülaike lehüm rizkum ma'lum

42.Fevakih ve hüm mükramun

43.Fı cennatin neıym

44.Ala sürurim mütekabilın

45.Yütafü alyhim bi ke'sim mim meıyn

46.Beydae lezzetil lişşaribın

47.La fıha ğavlüv ve la hüm anha yünzefun

48.Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn

49.Ke ennehünne beydum meknun

50.Fe akbele ba'duhüm ala ba'dıy yetesaelun

51.Kle kailüm minhüm innı kane lı karın

52.Yekulü e inneke le minel müsaddikıyn

53.E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le medınun

54.Kale hel entüm müttaliun

55.Fattalea fe raahü fı sevail cehıym

56.Kale tellahi in kidte le türdın

57.Ve lev la nı'metü rabbı leküntü minel muhdarın

58.E fe ma nahnü bi meyyitın

59.İlla mevtetenel ula ve ma nahnü bi müazzebın

60.İnne haza le hüvel fevzül azıym

61.Li misli haza felya'melil amilun

62.E zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç zekkum

63.İnna cealnaha fitnetel liz zalimın

64.İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehıym

65.Tal'uha ke ennehu ruusüş şeyatıyn

66.Fe innehüm le akilune minha fe maliune minhel butün

67.Sümme inne lehüm aleyha le şevbem min hamum

68.Şümme inne merciahüm le ilel cehıym

69.İnnehüm elfev abaehüm dallın

70.Fe hüm ala asarihim yühraun

71.Ve le kad dalhle kablehüm ekserul evvelın

72.Ve le kad erselna fıhim münzirın

73.Fenzur keyfe kane akıbetül münzerın

74.İlla ıbadellahil muhlesıyn

75.Ve le kad nadana nuhun fe le nı'mel müccıbun

76.Ve necceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym

77.Ve cealna zürriyyetehu hümül bakıyn

78.Ve terakna aleyhi fil ahırın

79.Selamün ala nuhın fil alemın

80.İnna kezalike neczil muhsinın

81.İnnehu min ıbadinel mü'minın

82.Sümme ağraknel aharın

83.Ve inne min şıatihı le ibrahım

84.İz cae rabbehu bi kalbin selım

85.İz kale li ebıhi ve kavmihı maza ta'büdun

86.E ifken aliheten dunellahi türıdun

87.Fe ma zannüküm bi rabbil alemın

88.Fe nezara nazraten fin nücum

89.Fe kale innı sekıym

90.Fe tevellev anhü müdbirın

91.Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te'külun

92.Ma leküm la tentıkun

93.Ferağa aleyhim darbem bil yemın

94.Fe akbelu ileyhi yeziffun

95.Kale e ta'büdune ma tenhıtun

96.Vallahü halekkkaküm ve ma ta'melun

97.Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehıym

98.Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın

99.Ve kale innı zahibün ila rabbı seyehdın

100.Rabbi heb lı mines salihıyn

101.Fe beşşernahü bi ğulamin halım

102.Felemma beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidünı in şaellahü mines sabirın

103.Felemma eslema ve tellehu lil cebın

104.Ve nadeynahü ey ya ibrahım

105.Kad saddakter rü'ya inna kezalike neczil muhsinın

106.İnne haza le hüvel belaül mübın

107.Ve fedeynahü bi zibhın azıym

108.Ve terakna aleyhi fil ahırın

109.Selamün ala ibrahım

110.Kezalike neczil muhsinın

111.İnnehu min ıbadinel mü'minın

112.Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihıyn

113.Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı mübın

114.Ve le kad menenna ala musa ve haun

115.Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil azıym

116.Ve nasarnahüm fe kanu hümül ğalibın

117.Ve ateynahümel kitabel müstebın

118.Ve hedeynahümes sıratal müstekıym

119.Ve terakna aleyhima fil ahırın

120.Selamün ala musa ve harun

121.İnna kezalik enczil muhsinın

122.İnnehüma min ıbadinel mü'minın

123.Ve inne ilyase le minel murselın

124.İz kale li kavmihı ela tettekun

125.E ted'une ba'lev ve tezerune ahsenel halikıyn

126.Allahe rabbeküm ve rabbe abaikümül evvelın

127.Fe kezzebuhü fe innehüm le muhdarun

128.İlla ıbadellahil muhlesıyn

129.Ve terakna aleyhi fil ahırın

130.Selamün ala ilyasın

131.İnna kezalike neczil muhsinın

132.İnnehu min ıbadinel mü'minın

133.Ve inne lutal le minel mürselın

134.İz necceynahü ve ehlehu ecmeıyn

135.İlla acuzen fil ğabirın

136.Sümme demmernel aharın

137.Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn

138.Ve bil leyl e fe la ta'kılun

139.Ve inne yunüse le minel murselın

140.İz ebeka ilel fülkil meşhun

141.Fe saheme fe kane minel müdhadıyn

142.Feltekamehül hutü ve hüve mülım

143.Fe lev la ennehu kane minel müsebbihıyn

144.Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb'asun

145.Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekıym

146.Ve embenta aleyhi şeceratem miy yaktıyn

147.Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün

148.Fe amenu fe metta'nahüm ila hıyn

149.Festeftihim e li rabbikel benatü ve lehümül benun

150.Em halaknel melaiket inasev ve hüm şahidun

151.E la innehüm min ifkihim le yekulun

152.Veledellahü ve innehüm le kazibun

153.Astafel benati alel benın

154.Ma leküm keyfe tahkümun

155.E fe la tezekkerun

156.Em leküm sültanüm mübın

157.Fe'tu bi kitabiküm in küntüm sadikıyn

158.Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le muhdarun

159.Sübhanellahi amma yesıun

160.İlla ıbadellahil muhlesıyn

161.Fe inneküm ve ma ta'büdun

162.Ma entüm aleyhi bi fatinın

163.İlla men hüve salil cehıym

164.Ve ma minna illa lehü mekamüm ma'lum

165.Ve inna le nahnüs saffun

166.Ve inna le nahnül müsebbihün

167.Ve in kanu le yekulun

168.Lev enne ındena zikram minel evvelin

169.Lekünna ıbadellahil muhlesıyn

170.Fe keferu bih fe sevfe ya'lemun

171.Ve le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel murselın

172.İnnehüm le hümül mensurun

173.Ve inne cündena lehümül ğalibun

174.Fe tevelle anhüm hatta hıyn

175.Ve ebsırhüm fe sevfe yübsırun

176.E fe biazabina yesta'cilun

177.Fe iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul münzerın

178.Ve tevelle anhüm hatta hıyn

179.Ve ebsır fe sevfe yübsırun

180.Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesfun

181.Ve selamün alel murselın

182.Vel hamdü lillahi rabbil alemın

Saffat Suresi Anlamı

Saffat Suresi’nde Tevhid ve ahiret inancının yanında Nûh, İbrâhim, İsmâil, İshak, Mûsâ ve Hârûn, İlyâs, Lût ve Yûnus peygamberlerin yaşam öykülerinin ibretli yanları ve Allah’ın onları yardımıyla desteklemesi anlatılmakta ve putperestlerin batıl inançları eleştirilmektedir. Aşağıda Saffat Suresi tefsiri yer almaktadır:

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla

1.Yemin olsun saf saf dizilenlere,

2.Haykırıp sürenlere,

3.Zikir okuyanlara ki,

4.Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır.

5.O, göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunan her şeyin Rabbi, aynı şekilde doğuların da Rabbidir.

6.Şüphesiz biz yere en yakın göğü muhteşem güzelliklerle, parlak birer inci demeti gibi ışıldayan yıldızlarla süsledik.

7.O göğü her türlü azgın ve isyânkâr şeytana karşı koruduk.

8.Bu sebepledir ki onlar yükselip yüce melekler meclisini dinleyemezler. Her ne zaman dinlemeye kalkışsalar, her taraftan alevli yıldızlarla taşlanırlar.

9.Son derece alçaltılmış, onurları kırılmış bir halde oradan kovulup atılırlar. Hem onlar için devamlı bir azap vardır.

10.Ancak kulak hırsızlığıyla meleklerin konuşmalarından bir şey kapan olursa, onu da derhal yakıcı ve delip geçici bir ışın kovalayıp yok eder.

11.Sor onlara: Kendileri mi yaratılışça daha güçlü kuvvetli, yoksa bizim gök, yer, melekler gibi yarattığımız diğer varlıklar mı? Doğrusu biz o insanları yapışkan bir çamurdan yarattık.

12.Evet, sen Allah’ın varlığı ve kudreti karşısında hayran kaldın; onlar ise seninle ve Allah’ın âyetleriyle alay ediyorlar.

13.Kendilerine öğüt verildiğinde düşünüp öğüt almıyorlar.

14.Gerçeği ortaya koyan bir mûcize görseler, kendileri onunla alay ettikleri gibi, başkalarını da alay etmeye çağırıyorlar.

15.Diyorlar ki: “Bu Kur’an, başka değil, düpedüz bir büyü!”

16.“Biz ölüp de toprak ve çürümüş kemik yığını hâline geldikten sonra, yani biz o zaman mı yeniden diriltileceğiz?”

17.“Önceden ölüp gitmiş atalarımız da, öyle mi?”

18.De ki: “Evet, hem de zelil ve perişan bir halde diriltileceksiniz.”

19.Yeniden diriltiliş için yalnızca bir çığlık yeter! Bir de bakarsın ki hepsi kabirlerinden kalkmış etraflarına bakıyorlar.

20.“Yazıklar olsun bize!” diye feryat edecekler, “İşte bize haber verilen hesap günü!”

21.Melekler de: “Evet, evet! Sizin dünyada iken yalan saydığınız hüküm günü, işte bu gündür!” diye cevap verecekler.

22.Allah meleklere şöyle emreder: “Toplayın o zâlimleri, onların eşlerini, zulme ortak olan taraftarlarını ve taptıkları putlarını!

23.Allah’ı bırakıp da taptıkları. Sonra da hepsine o kızgın alevli cehennemin yolunu gösterin!”

24.“Durdurun, tutuklayın onları! Çünkü onlar yaptıklarından hesaba çekilecekler.”

25.Sonra kâfirlere seslenir: “Ne oldu size; azaptan kurtulmak için neden birbirinize yardım etmiyorsunuz?”

26.Hayır! Kimse kimseye yardım edemeyecek. Çünkü bugün herkes Allah’ın emrine tam teslim olmuş durumdadır.

27.Derken birbirlerine dönüp, karşılıklı söz düellosuna başlarlar.

28.Tâbi olanlar önderlerine: “Evet, siz sanki iyiliğimizi istiyormuşçasına bize yaklaşır ve bâtılı hak göstererek bizi ona çağırırdınız.”

29.Onlar da şöyle derler: “Hayır, ne münâsebet! Siz zâten inanmak gibi bir niyet taşımıyordunuz.”

30.“Hem bizim sizi zorlayacak bir gücümüz de yoktu. Aksine siz kendiniz azgın ve isyânkâr bir gürûhtunuz.”

31.“Artık ne desek boş! Hakkımızda Rabbimizin azap sözü kesinleşmiş bulunuyor. Hiçbir çıkış yolu yok; günahlarımızın cezasını mutlaka çekeceğiz.”

32.“Evet, sizi baştan biz çıkardık; çünkü zaten kendimiz de azmış gitmiştik.”

33.Madem öyle, o gün azabı hep birlikte çekecekler.

34.Biz, inkârcı suçlulara işte böyle davranacağız.

35.Onlara: “Allah’tan başka ilâh yok” dendiği zaman büyüklük taslıyorlardı.

36.“Delirmiş bir şâirin sözüne güvenerek hiç ilâhlarımızı terk eder miyiz? Olacak iş mi bu?” diyorlardı.

37.Hayır! O ne delidir, ne de şâir. O gerçeği getirmiş, önceki bütün peygamberleri de doğrulamıştır.

38.Hiç şüphesiz siz o can yakıcı azabı tadacaksınız.

39.Fakat, fazla değil, sadece yaptığınız kötülüklerin cezasını çekeceksiniz.

40.Ancak Allah’ın ihlâsa erdirdiği kullar başka!

41.Onlar için özel hazırlanmış nimetler vardır:

42.Türlü türlü meyveler… Onlar çok değerli misafirler olarak ağırlanır, sürekli ikrâm görürler;

43.Nimetlerle dopdolu cennetlerde.

44.Çeşitli mücevherlerle işlenmiş koltuklar üzerinde otururlar.

45.Çevrelerinde, çağıldayan tertemiz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler dolaştırılır.

46.Duru mu duru; içenlere pek hoş gelir, lezzet verir.

47.İçinde zararlı ve sersemletici hiçbir şey bulunmaz; ondan içmekle sarhoş da olunmaz.

48.Yanlarında da gözlerini sadece kocalarına çevirmiş, yumuşak bakışlı, ceylan gözlü eşler vardır.

49.Sanki onlar, gün yüzü görmemiş, toz topraktan korunmuş beyaz ve pürüzsüz deve kuşu yumurtaları gibidir.

50.Cennet ehli, bu halde otururken birbirlerine yönelir, candan bir sohbete dalarlar.

51.İçlerinden biri şöyle anlatır: “Sahi, benim çok yakın bir arkadaşım vardı.”

52.“Yanıma gelir, iğneli iğneli: «Sen de mi» derdi, «yeniden dirileceğimize inanıyorsun?»”

53.“«Biz ölüp de toprak ve çürümüş kemik yığınına dönüştükten sonra, yani biz o halde iken mi diriltilip hesaba çekileceğiz?» diyerek âhireti inkâr ederdi.”

54.Sonra: “O zâlimin şimdi ne halde olduğunu görmek ister misiniz?” der.

55.Derken bakar da, onu kızgın alevli cehennemin tam ortasında görür.

56.Ona şöyle seslenir: “Allah’a yemin olsun ki, neredeyse beni de içine düştüğün o helâke sürükleyecektin.”

57.“Eğer Rabbimin lutf u inâyeti yetişmeseydi, şimdi ben de elbette eli kolu bağlanıp cehenneme atılanlardan olacaktım.”

58.Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek şöyle devam eder: “Artık bir daha ölmeyeceğiz, değil mi?”

59.“Dünyadan ayrılırken tattığımız o ilk ölümümüzden başka? Azaba da uğratılmayacağız, değil mi?”

60.“Şüphesiz en büyük başarı ve kurtuluş işte budur!”

61.“Çalışacak olanlar, işte böyle bir başarıya ulaşmak için çalışsınlar!”

62.Allah buyurur: Şimdi iyi düşünün! Cennette böyle bir kabul ve ağırlanma mı daha iyidir, yoksa cehennemlikleri bekleyen zâkkûm ağacı mı?

63.Biz onu zâlimler için bir imtihan ve azap sebebi kıldık.

64.O, kızgın alevli cehennemin tâ dibinde bitip çıkan bir ağaçtır.

65.Meyveleri, şeytanların başları gibi korkunç ve tiksindiricidir.

66.Cehennemlikler bundan yer ve karınlarını tıka basa bununla doldururlar.

67.Bu yedikleri üzerine onlara, içine irin ve kusmuk karıştırılmış kaynar sudan bir içecek vardır.

68.Sonra onların dönecekleri yer yine cehennemdir.

69.Çünkü onlar atalarını yanlış yol üzerinde buldular.

70.Ne var ki, kendileri de onların izlerinde koşmaya can atıyorlar.

71.Onlardan önce gelip geçmiş toplumların çoğu da aynı şekilde doğru yoldan sapmıştı.

72.Biz, onlara da içlerinden uyarıcı peygamberler göndermiştik.

73.Şimdi bak, o uyarılanların sonu nasıl oldu?

74.Ancak Allah’ın ihlâsa erdirdiği samimi kullar başka!

75.Vaktiyle Nûh yardım için bize yalvarmıştı; biz de onun duâsını en güzel bir şekilde kabul buyurduk:

76.Kendisini ve yanındaki mü’minleri o büyük felâketten kurtardık.

77.Yeryüzünde yalnız onun ve ona inananların neslini devam ettirdik.

78.Sonraki nesiller arasında onun için güzel bir nâm bıraktık.

79.Bütün âlemler içinde selâm olsun Nûh’a!

80.Biz iyilik eden ve işini güzel yapanları işte böyle mükâfat­landırırız!

81.Gerçekten o bizim mü’min kullarımızdandı.

82.Nûh’u kurtarmamızın ardından, gemiye binmeyip geride kalan kâfirleri de suda boğduk!

83.İbrâhim de, Nûh’un izinden gidenlerdendi.

84.O, her türlü mânevî hastalıklardan uzak, tertemiz ve bir kalple Rabbine yönelmişti.

85.Hani o, babasına ve halkına şöyle sormuştu: “Nedir bu taptığınız şeyler?”

86.“Sırf bir yalan ve iftirâ olsun diye mi Allah’tan başka ilâhlar peşindesiniz?”

87.“Peki, başkasına taptığınız halde, huzuruna vardığınızda Âlemlerin Rabbinin size nasıl davranacağıyla ilgili düşünceniz nedir?”

88.Sonra bir bayram gecesi yıldızlara şöyle göz attı:

89.“Gerçekten ben hastayım” dedi.

90.Halk, kendilerine bulaşır korkusuyla onu bırakıp arkalarını döndüler ve gittiler.

91.İbrâhim fırsatı değerlendirip çaktırmadan putların yanına sokuldu. Önlerine konmuş yemeklerin öylece durduğunu görünce: “Yesenize, niye yemiyorsunuz?” diye sordu.

92.“Neyiniz var sizin, niçin konuşmuyorsunuz?”

93.Bunun üzerine yanlarına iyice sokulup bütün kuvvetiyle putlara vurmaya başladı, böylece hepsini kırıp geçirdi.

94.Hâdiseyi duyan halk, telaşla ve süratle İbrâhim’in başına üşüştüler. Neden böyle yaptığını sordular.

95.İbrâhim onlara şöyle çıkıştı: “Yoksa siz ellerinizle yonttuğunuz, kendilerini korumaktan âciz bu heykellere mi tapıyorsunuz?”

96.“Oysa sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratan Allah’tır.”

97.Onlar ise: “İbrâhim için büyük bir fırın yapıp odunları tutuşturun ve onu alevlerin içine atın” dediler.

98.Böylece ona tuzak kurmaya yeltendiler. Fakat biz heveslerini kursaklarında bırakıp onları perişan ve zelil duruma düşürdük.

99.İbrâhim karar verdi: “Ben Rabbimin rızâsı için hicret ediyorum. Rabbim beni, kendisine en güzel şekilde kulluk yapabileceğim bir yere elbette ulaştıracaktır” dedi.

100.Ardından da: “Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir erkek çocuk bağışla!” diye duâ etti.

101.Biz de ona yumuşak huylu, aklı başında bir oğul müjdeledik.

102.Çocuk büyüyüp de, beraberinde çalışıp çabalayacak yaşa gelince İbrâhim bir gün: “Evlâdım! Son birkaç gecedir rüyâmda seni kurban etmem gerektiğini görüyorum. Ne dersin, bir düşün bakayım?” dedi. Çocuk hiç tereddüt etmeden: “Babacığım! Sana emredilen neyse onu yap; inşallah beni sabredenlerden bulacaksın” diye cevap verdi.

103.İkisi de Allah’ın emrine tam mânasıyla teslim olmuştu. İbrâhim oğlunu sağ şakağı üzerine yere yatırdı.

104.Kendisine: “Ey İbrâhim!” diye seslendik.

105.“Gerçekten sen gördüğün rüyanın gereğini yerine getirdin. Biz, iyilik eden ve işini güzel yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.”

106.Hiç şüphe yok ki bu apaçık bir imtihandı.

107.Oğlunun canına bedel olarak, ona büyük bir kurbanlık verdik.

108.Sonraki nesiller arasında onun için güzel bir nâm bıraktık.

109.Selâm olsun İbrâhim’e.

110.Biz, iyilik eden ve işini güzel yapanları işte böyle mükâfat­landırırız.

111.Şüphesiz o bizim mü’min kullarımızdandı.

112.Biz ona, sâlihlere dâhil bir peygamber olacak bir başka evlâdı, İshâk’ı müjdeledik.

113.Hem önceki çocuğa, hem İshâk’a feyiz ve bereketler bahşettik. Ama her ikisinin neslinden Allah’a iyi kulluk edenler bulunduğu gibi, kendisine açıkça zulmedenler de vardır.

114.Biz, Mûsâ ve Hârûn’a da büyük bir lutufta bulunduk.

115.Her ikisini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

116.Onlara yardım ettik de neticede üstün geldiler.

117.Kendilerine, ilâhî gerçekleri ve dünya-âhiret mutluluğunun yollarını apaçık gösteren kitabı verdik.

118.Her meselede onların doğru yola gitmelerini sağladık.

119.Sonraki nesiller arasında onlar için güzel bir nâm bıraktık.

120.Selâm olsun Mûsâ ve Hârûn’a!

121.Biz, iyilik eden ve işini güzel yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.

122.Gerçekten o ikisi de bizim mü’min kullarımızdandı.

123.İlyâs da şüphesiz peygamberlerimizden biriydi.

124.O zaman kavmine şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”

125.“İlâh olarak Ba‘l’e yalvaracak da, her şeyi en güzel ve en uygun biçimde yaratanı terk mi edeceksiniz?”

126.“Sizin de Rabbiniz, gelmiş geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı?”

127.Fakat kavmi onu yalanladı. Bu yüzden onların hepsi tutuklanarak cehenneme atılacaklardır.

128.Ancak Allah’ın ihlâsa erdirdiği kulları başka!

129.Sonra gelen nesiller arasında onun için güzel bir nâm bıraktık.

130.Selâm olsun İlyâs’a ve onun yolundan gidenlere!

131.Biz, iyilik eden ve işini güzel yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.

132.Gerçekten o bizim mü’min kullarımızdandı.

133.Şüphesiz Lût da peygamberlerimizden biriydi.

134.Biz onu ve kendisine inanan bütün ailesini kurtardık.

135.Ancak gerideki inkârcılar arasında bulunan yaşlı bir kadın hariç!

136.Sonra geride kalan o inkârcıları helâk ettik.

137.Siz, yolculuğunuz esnâsında sabahları yıkılmış şehirlerinin harâbelerine uğruyorsunuz.

138.Geceleri de. Hâlâ aklınızı kullanıp bunlardan ibret almayacak mısınız?

139.Doğrusu Yûnus da peygamberlerimizden biriydi.

140.Hani o, sahibinden kaçmış köle gibi, Rabbinden izinsiz vazîfe yerinden ayrılmış ve dolu bir gemiye kendini atmıştı.

141.Sonra yolcular arasında kur‘a çektiler; Yûnus kur‘ayı kaybederek denize atıldı.

142.Onu büyük bir balık yutuverdi; bu sırada Yûnus, pişmanlık içinde kendisini kınayıp duruyordu.

143.Eğer o, Allah’ı her dâim tesbih eden kullardan olmasaydı,

144.Elbette insanların yeniden diriltileceği güne kadar o balığın karnında kalacaktı.

145.Sonra onu hasta ve yorgun bir halde ağaçsız, ıssız bir sahile attık.

146.Üzerine gölge yapması için asma kabak cinsinden bir ağaç bitiriverdik.

147.Biz onu sayıları yüz bine ulaşan, hatta gittikçe artan halkına yeniden gönderdik.

148.Onlar bu defa iman ettiler; biz de kendilerini belli bir süreye kadar nimetlerimizden faydalandırdık.

149.Müşriklere sor: “Kızlar Rabbinin de, erkek çocuklar onların mı?”

150.Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da, onlar buna şâhit mi olmuşlar?

151.Haberiniz olsun ki onlar, sırf iftirâ ederek diyorlar:

152.“Allah çocuk edindi!” Hiç şüphesiz onlar yalancıların tâ kendileridir.

153.Ne yani, Allah kızları erkek çocuklara tercih mi etmiş?

154.Ne oluyor size? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?

155.Hiç aklınızı başınıza alıp düşünmüyor musunuz?

156.Yoksa elinizde kesin bir deliliniz, bir dayanağınız mı var?

157.Eğer doğru söylüyorsanız, haydi getirin o kitabınızı!

158.Bir de kalkıp Allah ile cinler-melekler arasında bir soy bağı uydurdular. Oysa melekler çok iyi biliyor ki, bu tür iftirâda bulunanlar toplanıp hesapları görülmek üzere Allah’ın huzuruna çıkarılacak ve cehenneme atılacaklardır.

159.Allah, onların bu asılsız yakıştırmalarından çok uzaktır, yücedir!

160.Ancak Allah’ın ihlâsa erdirdiği kulları hariç! Onlar böyle yakıştırmalarda bulunmaz; aksine Rablerini şânına lâyık sıfatlarla yüceltirler.

161.Ey müşrikler! Siz de, taptıklarınız da,

162.Allah’a karşı kimseyi azdırıp yoldan çıkaracak bir kuvvete sahip değilsiniz.

163.Siz ancak ille de cehennemi boylayıp orada kavrulmak isteyen azgınları saptırabilirsiniz.

164.Melekler şöyle der: “Bizim her birimizin Allah katında belli bir makamı ve vazîfesi vardır.”

165.“O’nun emrini alıp yerine getirmek için bizler saf saf dizilmiş beklemekteyiz.”

166.“Biz, Allah’ın her türlü eksiklik ve ortaktan uzak olduğunu sürekli ikrar ve ilan etmekteyiz.”

167.Müşrikler önceleri şöyle deyip duruyorlardı:

168.“Öncekilerin kitapları gibi bizim de elimizde bir kitap olsaydı”,

169.“Hiç şüphesiz biz de, Allah’ın ihlâsa erdirdiği kullarından olurduk.”

170.Ne var ki, kendilerine Kur’an gelince onu inkâr ettiler. Fakat inkârlarının cezasız kalmayacağını yakında görecekler.

171.Doğrusu, peygamber kıldığımız kullarımız hakkında bizim geçmişte verdiğimiz şöyle bir söz vardır:

172.“Onlara Allah’ın yardımı kesinlikle ulaşacaktır.”

173.“Neticede üstün gelen, kesinlikle her zaman bizim ordumuz olacaktır.”

174.Rasûlüm! Bir süre için sen onları kendi hâline bırak.

175.Onların başına gelecekleri gözetle! Zâten kendileri de başlarına gelecekleri yakında görecekler.

176.Yoksa onlar, azabımızın bir an önce tepelerine inmesini mi bekliyorlar?

177.Fakat bir an önce gelmesini bekledikleri o azap onların yurtlarına indiğinde, önceden uyarılıp da uyarıya kulak asmayanlar pek kötü bir sabaha uyanırlar!

178.Yine bir süre için sen onları kendi hâline bırak!

179.Onların başına gelecekleri gözetle! Zâten kendileri de başlarına gelecekleri yakında görecekler.

180.Bütün izzet ve şerefin sahibi olan Rabbin, onların yakıştırdıkları bütün noksanlıklardan pak ve uzaktır!

181.Selâm olsun gönderilen bütün peygamberlere!

182.Hamdolsun Âlemlerin Rabbi olan Allah’a!

Saffat Suresi Fazileti

Saffat Suresi içeriği itibarıyla birçok kıssa barındırır. Bu sebeple okunması rivayet edilen surelerden biridir. Aşağıda Saffat Suresi fazileti hakkında rivayet edilen bilgiler bulacaksınız:

  • Bu sureyi okuyan kişilerin cin ve şeytanların vesvesesinden emniyette olacağı rivayet edilmiştir.
  • Muhammed’in (SAV) Saffat Suresi’ni okuyanların cin ve şeytanların adedi kadar sevap alacağı rivayet ettiği ifade edilir.
  • Zehirli ya da vahşi hayvanların vereceği zararlardan korunmak için Saffat Suresini 75-79. ayetlerinin okunması gerektiğine inanılır.
  • Salih ve hayırlı çocuk isteyenlerin Saffat Suresinin 100. ayetini okuması nasihat edilmiştir.
  • Rızkın bollaşması ve yoksulluk çekilmemesi için Saffat Suresi okunması rivayet edilir.
Haberi Hazırlayan: Yusuf Yıldız
Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ