Bir gazeteci attığı twit nedeniyle sınırdışı edilir mi?

Bunları Arap baharından önce Mısır, Tunus'ta görebilirdik"

Yazar Nedim Gürsel:

''Tanıdığım hiçbir demokratik ülkede twit attığı gerekçesiyle bir gazeteci sınır dışı edilmez. Bir gazetecinin sınır dışı edilmesi çok vahim bir durumdur. Gazetecinin twitindeki iddiası belki doğru; bu araştırılmış mı ki, ilk iş olarak gazeteci sınır dışı ediliyor. Ayrıca bir gazeteci yanılabilir de. Ama bunun sonucu gazeteciyi sınır dışı etmek değil ki. Bu demokratik ve basın özgürlüğünün olduğunun iddia edildiği bir ülkede yaşanamaz. Türkiye maalesef giderek çok daha otoriter ve baskıcı bir yöne doğru ilerliyor. Bu tür örnekleri biz Arap Baharı'ndan önceki Ortadoğu ülkelerinde Tunus'ta, Mısır'da, Suriye'de görebilirdik. Bunlar kabul edilebilir gelişmeler değil.''

Yabancı gazeteciler, sınır tanımayan gazeteciler ünvanındadır

Basın Konseyi eski Başkanı Gazeteci Yazar Orhan Birgit:

Söylenecek tek şey maalesef basın etiğine uymaya birçok şeyin siyasi iktidar tarafından uygulanmasıdır. Komşu Azerbeycan'ın muhabirinin burada çalışırken yurtdışına çıkartılması görülmüş bir şey değil. Yabancı gazeteciler, sınır tanımayan gazeteciler ünvanındadır. Tehlikeli savaş bölgelerinde, deprem bölgelerinde, salgın hastalık bölgelerinde yabancı gazeteciler çalışıyorlar.

"Tek partili dönemde bile böyle bir uygulama duymadım"

Akademisyen-Yazar Prof. Dr. Mümtazer Türköne:

İki şeyi birbirinden ayırmak lazım. Muhabirin yaptığı veya yazdığının doğruluğu ile yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu, böyle bir şey yaptığı için sınırdışı edilmesi ayrı bir tartışma konusudur. Türkiye'de yasal bir şekilde bulunan bir gazetecinin bu nedenle yurtdışına çıkartılamayacağını düşünüyorum. Tek partili dönemde bile böyle bir uygulama duymadım.

Kararın hukukla ilgisi yok, idarenin öfkesidir"

İstanbul Barosu avukatlarından Ömer Kavilli:

"Yaşanan bu durum, bundan sonra yargının nasıl işleyeceğinin de ipucudur. Çünkü hukukun insanlık tarihinden gelen en temel ilkesi 'teşkil-i tarefin'dir. Yani taraflar biraraya getirilmeden dava yürütülemez. İddianame yani suçlama belgesi sanığın yüzüne okunarak duruşma başlar. Ancak somut örnekte 'çok ileri bir hukuk düzeyi' ile karşı karşıyayız. Burada ortada bir iddianame bile yok. Bu kararın hukukla bir ilgisi yok, bu idarenin öfkesidir.

"Hükümetin böyle bir karar alma hakkı vardır"

Avukat Hüseyin Hatemi:

Türkiye'de çalışan yabancı uyruklu bir gazeteci için böyle bir karar verilebilir. Verilen bu karar, idari bir karardır. Bakanlık bu kararı verebilir. İsterlerse itiraz için Danıştay'a başvurabilir. Yaşanan bu hadise, oturma müsaadesinin kaldırılmasından ibaret bir olaydır. Sonuçta hükümetin böyle bir karar alma hakkı vardır.

Yalan beyanda bulunamaz, ama her suç işleyene giriş yasağı mı koyacağız?

Avukat Ali Rıza Dizdar:

Hiçbir yabancı veya vatandaş bir Başbakan hakkında yalan beyanda bulunamaz. Bu yönde elbette suç duyurusunda bulunulabilir. Ancak basın mensubunun bir haberi veya bu nitelikte bir twit paylaşabilir. Bu yönde uluslararası sözleşmelerde onu koruyan kısımlar vardır. Gazetecide yalan beyanda bulunuyorsa onun hakkında da dava açma hakkı vardır. Ancak her suç işleyen hakkında Türkiye'ye giriş yasağı mı koyacağız. Bu konuda yargılanma yapılmadan savunma hakkı verilmeden böyle bir karar alınmamalı.

"Gayet doğal, şaşırmadım"

Türkiye'de görev yapan ve ismini vermek istemeyen yabancı gazeteci:

Gayet normal, şaşırmadım. Dünyada çok örneği var... Ama bunlar genellikle otoriter rejimlerde oluyor. Sosyal medyanın yaygın olduğu bu çağda böyle davranışlarda bulunuyorlar, gazetecileri sınır dışı ediyorlar. Türkiye'de görev yapan yabancı gazetecilerin korkulu rüyası oldu bu durum. Maalesef Orta Doğu'nun kaderi bu...