Boğulmak neden 'ucuz'?
Deniz sezonunun başlamasıyla birlikte sık sık yaşanan boğulma olayları tartışma yarattı
Tülay ŞUBATLI - AHT
Deniz sezonunun açıldığı hazirandan bu yana Türkiye hemen hemen her gün boğulma haberleriyle sarsılıyor. Kimi havuzda, kimi gölette kimi ise denizde boğuluyor. Yüzmeyi iyi bilmeyenler ya da yüzdüğü yeri iyi tanımayanlar için deniz tam bir ölüm tuzağı oluyor. Uyarı levhasına aldırmadan, yasak olan yerlerde denize girenler ise bile bile kendilerini bu ölüm tuzağının kucağına atıyor. Denizden gelen acı haberlerin son bulması için “Halkı boğulmaktan nasıl kurtarırız?” sorusunun peşine düştük bu kez. Plajlarda gönüllü cankurtaran hizmeti verilmesi gerektiğini savunanların yanı sıra okullarda mutlaka yüzme dersinin müfredata girme gerektiğini söyleyenler de var.
‘Çocuklara 2-3 yaşında yüzme öğretmek lazım’
Galatasaray Spor Kulübü Yüzme Şubesi Sportif Direktörü Yılmaz ÖZÜAK:
BOĞULMALARI önlemek istiyorsak yüzmeyi halka öğretmemiz gerekiyor. Yüzenler arasında bilmediği halde yüzmeyi bildiğini zannedenler olabiliyor. “Ben yüzme biliyorum, kendime güveniyorum” diyor. O kendince yüzmeyi bildiğini zannediyor. Yüzerken nefes, ayak ve kolun koordineli olması lazım. Artık Türkiye’de hakikaten çok büyük olanaklar var. Çocuğa su sevdirilmeli ve 2-3 yaşından itibaren yüzme dersi verilmeli. Bu yaştaki çocuklar 5-6 derste rahatlıkla yüzmeyi öğreniyorlar. Yüzmeyi bildiği halde boğulanların durumuna bakmak gerekiyor. Bilhassa kumsal yerlerde dikkatli olunmalı. Dalga güzeldir, sizi kıyıya atar ama bunun bir de geriye çekişi var, dikkat etmek lazım. Bir dalga sizi çektiğinde panik başlar. Normal nefesinizi kullanıyorsanız boğulmanız imkânsız. Bu nedenle nefesi iyi kullanmak gerek. Kendi kendine yüzmeyi öğrenenlerin kumlu ve dalgalı bir yerde yüzmeleri çok sakıncalı. Yüzmeye yasak yerlere uyarı levhası koymak yetmez o bölge tamamen tecrit edilmeli, görevli koyulmalı ya da bant çekmek gibi basit ucuz yöntemlerle oraya geçiş engellenmeli.
‘Halkın gözünü korkutursak boğulmaları önleriz’
Acil Tıp Uzmanları Derneği Bşk. Yrd. Doç. Dr. İbrahim İKİZCELİ:
HALKIN gözünü korkutmak lazım. Türk halkı otoriteden korkuyor. O yüzden caydırıcı önlem alınmalı. Ölümler olmadan önce uyarı levhası olan yasak yerlerde denize girenler varsa mutlaka para cezası verilmeli. Ceza yiyeceğini bilirse oraya girmez. Şu anda böyle bir ceza uygulaması yok. Sadece uyarılıyor. Ceza vermek en önemli çözüm olur. Ayrıca doğa sporlarının en büyük dezavantajı, tek başınıza yaptığınızda hata riski artıyor. Yüzerken yanınızda kesinlikle birilerinin olması gerekiyor. Sonuçta yüzme de bir doğa sporudur. Yüzerken hata, kaybolma ve ölüm riski olabiliyor. Halkı bilinçlendirmek lazım. İlkokullarda yüzme dersi vermek gerekiyor. Ve mutlaka acilen televizyonlarda uyarıcı kamu spotları yayınlanmalı.
‘Japonya uyarı levhasına boğulan insan resmi koyuyor, biz de yapalım’
İTÜ Afet Yönetim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU:
DENİZDEKİ boğulma olayları eğitimsizlikten kaynaklanıyor. Okullarımızda yüzme dersi yok, öyle bir altyapı da yok. Dinimiz de yüzmenin öğretilmesini emreder. Yasak olan yerde denize girilmesinin nedeni Türkiye’de “Yasaklar ihlal etmek içindir” diye bir anlayış var. Vatandaş o yasak tabelasını görünce “İyi bir yüzme yeri var ama bizim yüzmemizi istemiyorlar” diye algılıyor. Tabelayı görünce körlük başlıyor ve o tabela görünmez hale geliyor. Japonlar böyle uyarı levhalarına elleri havada boğulan insan resmi koyuyorlar resmi algılayabilsinler diye. Vatandaşlara afet ve güvenli yaşam bilincinin verilmesi gerekiyor. Yasak yerlerde denize girilmesini engellemek için polis, sivil sahil güvenlik kıyılarda devreye gezecek. Girenleri uyarması veya ceza kesmesi lazım.
‘Doğru eğitim sistemine ihtiyaç var’
AKUT Kurucusu Nasuh MAHRUKİ:
ÖNCEKİ yıllarda Kocaeli tarafındaki sahillerde ciddi boğulma vakaları oluyordu. Oradaki belediye ve sivil toplum örgütleri, gönüllü itfaiyeci pogramı başlattı. Kandıra’daki Kumcağız sahillerinde AKUT gönüllüleri can kurtaranlık yapıyor. Her sene orada 10-12 boğulma vakası olurdu. Bu sayı sıfıra indi. Yasak uyarısına rağmen denize girilmesi ise toplumsal kültürle alakalı bir şey. Yurtdışında bir yere arabayı park etmek yasaksa yasaktır. Buna herkes uyar. Bunun için doğru bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.
‘Deniz hata affetmez’
GS Ergin Gürsoy Olimpik Yüzme Havuzu Tesis Müdürü Mehmet AYATA:
YÜZMEYİ bildiğimizi zannediyoruz ama yüzme bilmiyoruz. Gölette girmişler bir iki yüzmüş ve kaybolmuş. Çünkü yüzerken nefes zorluğu çekiyorlar. Suda nasıl nefes alınır, dalınır hiçbir şey bilmiyorlar. Şile gibi bazı yerlerde gelgit hareketi var. Dalga geldiğinde kıyıya kumları getiriyor, geriye çekildiğinde kumla beraber yüzen kişileri de çekiyor. Eğer yüzme bilmiyorsa ayağı kayıyor ve boğuluyor. Bu şekilde gelgit hareketi olan yerlerde denize girmemeleri, derinliklerini bildikleri yerde yüzmeleri lazım. Deniz hata affetmez.