Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Sağlık Tecavüz sonucu doğan bebeğe devlet bakabilir mi?

        GAZETE HABERTÜRK / TÜLAY ŞUBATLI

        TÜRKİYE, günlerdir devam eden kürtaj tartışmalarıyla yatar kalkar oldu. Her 100 gebelikten 10’u kürtajla sonuçlandığı gerçeğine çare arayan Sağlık Bakanlığı, kürtajdaki hafta sınırını 4’e çekmeyi ya da kürtajı tamamen kısıtlamaya varan bir dizi önlemi tartışıyor. Kadın örgütlerinin büyük tepki göstermesine rağmen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kürtaj tartışmasını bu kez başka bir kulvara çekerek annenin başına kötü bir şey gelmesi durumunda (tecavüz) gerekirse bebeğe devletin bakacağını açıkladı. Tecavüz sonrası gebelik ve bebeğin doğması halinde devlet bu bebeğe bakar mı? Ve bu kürtaj sorununa bir çözüm olabilir mi? Bu soruları sorarak farklı çevrelerin görüşlerini aldık. Kimileri devletin zaten halihazırda gayri meşru doğan çocuklara baktığını, Bakan Akdağ’ın bu bebekleri gündeme getirerek konuyu saptırmaya çalıştığını ileri sürdü. Kimileri ise muhafazakâr kesimde de kürtajın ‘yoğun’ olarak tercih edildiğine dikkat çekerek doğum kontrol bilgisinin halka daha iyi verilmesi gerektiğini söyledi.

        ‘Devlet, tecavüz mağduruna sahip çıkamıyor, bebeğe nasıl bakacak?’

        Prof. Dr. Necla Arat (Sosyolog-Eski CHP Milletvekili)

        DEVLET şu anda kendi bakım evlerindeki çocukların bakımlarını bile istenilen düzeyde sağlayamamışken, böyle bir durumda ortaya çıkacak bebeklerin bakımlarını nasıl karşılayacaktır. Ayrıca tecavüze uğramış olan kadının psikiolojik durumu hiç hesaba katılmamakta, adeta yok sayılmaktadır. Oysa hayatını yeniden kurabilmesi için kendi kararını kendisinin vermesi en sağlıklı olan yoldur. Kadınların bebeklerini bırakabileceği kreşlerininin artış sağlanamadı, annelere gerekli destek ve eğitim verilemedi. Kürtaj yasaklanırsa çok trajik durumlar ortaya çıkacaktır. Düzenleme önesinde 1980’li yıllarda kadınların gebeliklerini sonlandırırken korkunç olaylar yaşadığını herkes biliyor. Kadınlar horoz tüyleri, çivi parçaları, şiş, tığla yani hayatı riske sokan araçlarla bu işi yapıyorlarmış. O yasanın geçirilmesinin arka planında zaten sağlıksız koşullarda yapılan kürtajlarda ölen kadınlar vardı. Hiçbir kadın bebeğini isteyerek yok etmek istemez.

        ‘Kürtaj zorlaştırılsın tecavüze uğrayana acil doğum kontrol ilacı verilebilir!’

        Prof. Dr. Sevil Atasoy (Adli Tıp Uzmanı)

        KÜRTAJ doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmamalı. Kürtajı zorlaştırmak lazım. Her hastanede yapılabilir olmamalı. Ama mesele tecavüz sonrası doğacak bebeğe bakıp bakmama meselesi değil ki. Bir kadının başına gelebilecek en kötü şey tecavüze uğramak. Daha da kötüsü tecavüzcüden gebe kalmaktır. Hiç kimse bu kadından, 9 ay boyunca her gün, her saat, her dakika giderek büyüyen karnıyla yaşamasını, üzerine çullanan karanlığı bedeninde ve ruhunda onarılmaz yaralar açan o iğrenç eylemi hatırlamasını isteyemez. Bu yüzden ‘Tecavüze uğrayan kadının bile kürtaj yaptırmaması gerekir’ demeye kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Çünkü önemli olan çocuğa bakmaktan öte, onun çok öncesindekileri yaşatmamaktır. Saldırı sırasında gebe olmadığı değişik testlerle saptanan ve âdet döneminde bulunmayan, böylelikle tecavüz sırasında gebe kalamayacağı anlaşılan kadınlara ‘acil doğum kontrol ilaçları’ verilerek yumurtlaması önlenebilir, spermin yumurtaya ulaşması durdurulur, böylelikle tecavüzle gebeliği önlenir. İşte sosyal devlet budur.

        ‘Muhafazakârlar da laikler gibi düşünüyor’

        Abdülaziz Tantik (İslamcı Yazar)

        ÇOCUĞUN anne babasının tecavüz sonrası doğması çocuğun suçu değildir. Bu nedenle devletin bakması önemli. Muhafazakar kesim kürtajda biraz daha liberal davranıyor. Özellikle belli bir sermaye sahibi olanlar, yaşam şartları yükseldikçe mevcut ortama uyumları söz konusu. Muhafazakâr kesim de seküler veya laik kesim gibi düşünüyor ve 2-3 çocuk olsun, kariyer yapayım diye düşünüyor. Ben kürtajı hiçbir şekilde mazur göremem. Bir can oluştuktan sonra onu öldürmek insan öldürmektir, ha anne karnında ha 10 yaşındaki insan, ölüm ölümdür, bir şey değişmiyor. Hiç kimse başka bir insanın hayatı üzerine hüküm koyamaz.

        ‘Kürtaj, tecavüzle ilişkilendirilmemeli kadınlar cinsel ilişkiye zorlanıyor’

        Doç. Dr. Alev Özkazanç (Ankara Ünv. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kadın Araştırmaları Bölümü Başkanı)

        “KÜRTAJ tartışmasına tepkisiz kalma” adlı bir imza kampanyası düzenledik. İmza atanların sayısı bir günde 5 bini geçti. Kürtajla ilgili bu tartışmanın tecavüz üzerinden yürümesini hiç doğru bulmuyoruz. İstatistikler Türkiye’de 70 bin civarında kadının kürtaj olduğunu ortaya koymuş. Bunların kaç tanesi dar anlamda tecavüze uğramıştır? Demek ki başka bir problem var. Kadınlar tecavüz dışında bir nedenle hamile kalıyorlar. Kürtaj kadınların gülerek isteyerek başvurduları bir metot değildir. Yasal çerçeve ve cinsiyetçi bakışlara göre tecavüz çok sınırlı bir anlam ifade ediyor ve yabancı birinin tecavüzü gibi algılanıyor. Oysa bize göre kadınlar özellikle aile içinde kocaları, sevgilileri ya da başka biriyle istenmeyen cinsel ilişkilere zorlanıyorlar. Kürtaj sorunu da dar anlamdaki tecavüzle ilişkilendirilmemeli. Her ne şekilde olursa olsun yasal izin olan 10-12 haftanın ihlal edilmesine karşıyız. Erkek ne zaman isterse yanındaki kadına sahip olabilir. Bu istenmeyen gebelik riskini artıran bir şey. Erkekler prezervatif kullanmak istemiyor. Muhafazakâr kesimlerde kadınlar hastaneye zar zor gidiyor, dolayısıyla doğum kontrol yöntemlerine ulaşmakta sıkıntı yaşıyor.

        ‘İstenmeyen bebeklere zaten bakılıyor, kürtaj kadının doğal hakkı’

        Kahraman Eroğlu (Eski SHÇEK İstanbul Müdürü)

        BEN yıllarca SHÇEK il müdürlüğü yaptım. Korunmaya muhtaç binlerce çocukla çalıştım. Gayri meşru dünyaya gelen çocuklar devlet yuvasına zorunlu olarak veriliyor. Çünkü kimse bu çocuklara bakmıyor. Veya kişi gizli dünyaya getirdiği için ya hastanede ya da bir cami avlusunda terk ediyor. Bu çocuklar daha sonra evlatlık veriliyor. Çocukların bu şekilde sokağa terk edilmeleri çok yanlış. Anne babanın isteğiyle dünyaya gelirse o çocuk mutlu büyür. İstek dışı, tecavüz sonucu veya çocuk annelik sonucu dünyaya gelmiş bu çocukların yuvalara gelmesi ve ailelere evlatlık olarak verilmesinde çeşitli sıkıntılar doğuyor. Bu sebeple kürtajın kadınlara özgü bir hak olduğu inancındayım. İstem dışı bir hamilelik oluşmuşsa bunların kişilerin de rızasıyla alınmasından yanayım. Çocuğunu bir şekilde yuvaya veren anneler sonradan pişman olup dönüyor çocuğunu geri istiyor ama alamıyor. Evlatlık verilenler arasında da yıllar sonra kapımızı çalıp ‘Benim gerçek annem babam kim’ diye soran, büyük travma yaşayanlar oluyor.

        ‘Tecavüze uğrayan ve travma geçiren kadın bebeğini reddedebilir’

        Mustafa Ruhi Şirin (Çocuk Vakfı Başkanı)

        ANNE ve cenin hakları eşdeğerdir. Annenin fiziki ve psikolojik sağlığı açısından tehlike söz konusu ise kürtaj hakkına sahiptir. Anne, tecavüz gibi ağır bir travma ve ciddi hayati tehdit altındaysa ve bu durum etik kurul tarafından tespit edilmişse bebeği reddedebilir. Savaş ortamlarında tecavüze uğramış kadınları insanlığın hatırlamasında yarar var. Bosna bu konuda tam bir tecavüz trajedisidir. Sosyal devlet, güç koşullardaki bütün çocuklara bakmakla yükümlüdür. Bu konuda hiçbir ayrım yapılamaz. Ceninin hakları anne ve babanın haklarından önceliklidir. Embriyonun doğmadan öldürülmesi kabul edilemez. Ancak, gebeliğin annenin hayatını tehdit etmesi durumunda tıbbi müdahale yapılabilir. Kromozom bozukluğu ve kronik hastalık hallerinde de olsa kürtaj kararı anne ve babaya aittir. Delil ve tıbbi gerekçesiz rutin kürtaj tam anlamıyla cenin haklarına aykırıdır. Bu bağlamda kadın bedeninin istismarına neden olacak her uygulama da insan hakkı ihlalidir.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa