Playboy kültürü öldü mü?

ABD’de yayımlanan Wall Street Journal gazetesi ‘playboy kültürünün nasıl öldüğü’nü konu aldı. Aralarında ressam Pablo Picasso, FIAT’ın sahibi Gianni Agnelli, diplomat Porfirio Rubirosa, yazar Jerzy Kosinski ile rock yıldızı Mick Jagger’ın bulunduğu ve bir zamanlar fırtınalar estiren playboyların ortak özellikleri asillikleriydi.

Tüm günahlarına rağmen kusursuz zevklere sahip ve sağduyululardı. Alman playboy Gunter Sachs’ın geçen yıl 78 yaşında kendisini başından vurarak öldürmesi bu döneme vurulan en önemli darbe oldu. Geride 455 milyon dolarlık bir servet bırakan Sachs kendisini ‘Ben bir playboy değil centilmenim’ diye tanımlıyordu.

Sachs gibi tüm playboyların en önemli özellikleri sosyal etkinliklerde ilgi kendilerine odaklandığında başkalarını öne çıkarmaları, birçok kadınla beraber olmalarına rağmen sahip oldukları servetleri gibi bu kadınları da anlatmamalarıydı.

Eski playboylar yaşamlarıyla da dikkat çekiyordu. FIAT’ın varisi Agnelli markayı geliştirmiş ve 81 yaşına kadar saygın bir şekilde yaşamıştı. Moda tasarımcısı Carolina Herrera’nın eşi Reinaldo Herrera “Eski playboylar centilmen, görgülü ve sportifti. Bir kızı etkilemek için 10 bin dolarlık şampanyalar patlatmazdı” diyor.

Hollywood’un ünlü playboylarından George Hamilton biyografisinde kadınlara ilişkin sırrını, “Onları etkilemek istiyorsanız gözlerinin içine bakıp dinlediğinizi göstermelisiniz” diye anlatıyor. Saint Tropez’deki lüks yaşamla ilgili bir kitap yazan yazar Dana Thomas ise playboylarla ilgili olarak, “Hayatlarında en az bir kez evlenmişlerdir. Onlar umutsuz romantiklerdi” diyor. Ancak bugün rapçi Puff Diddy gibi ‘playboy’ların Sachs ile hiçbir benzerliği bulunmuyor. Diddy jet skilerle dolaşıp, yanında iki güzel mankenle kameralara poz veriyor. Bugünün sahte playboylarının en büyük sorunu ise paraya bir anda kavuşmaları ve hiçbir hobileri bulunmaması olarak açıklanıyor.