Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Resim Öteki Hikâyeler sergisi açıldı

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü kapsamında göç ve mültecilik kavramlarına dikkat çekmek amacıyla düzenlediği Öteki Hikâyeler sergisi santralistanbul Kampüsü Enerji Müzesi’nde açıldı.

        Denizhan Özer’in küratörlüğünde düzenlenen sergi, 12 ülkeden uluslararası alanda tanınmış 50 sanatçının farklı disiplinlerde ürettiği yapıtları bir araya getiriyor.

        Sergiye dair konuştuğumuz Bilgi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, “Sanatın gücünün tüm dünyada giderek artan göçmen karşıtlığıyla mücadelede önemli olduğunu düşünüyoruz. Denizlerde yiten yaşamlar ya da sınırlar arasında donanların her birinin ismi, ailesi, öyküsü var. Önyargılarla mücadelede bu isimleri ve hikâyelerini bilmenin, temas edebilmenin önemi çok büyük. Ötekilerin hikâyeleri, hepimizin hikâyesi” diyor.

        Öteki Hikâyeler sergisini düzenleme fikri nasıl doğdu? Serginin hayata geçiriliş sürecinden ve amacından bahsedebilir misiniz?

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak günümüzün temel sorunlarından biri olarak gördüğümüz ötekileştirmeyi azaltmaya dair birçok çalışma yürütüyoruz. Göçmenlere yönelik tutumları, algıları da içeren bir biçimde farklılıkların eşitsizlikler doğurmadığı kapsayıcı bir toplum çerçevesinde hem akademik araştırmalar, yayınlar yapmaya hem de bu üretilen bilginin yaygınlaşmasına; uygulamaya, dönüşüme katkı sunmasına dair çaba harcıyoruz. Sanat alanında ise şu ana dek daha çok edebiyat bağlamında farklı göçmenlik hallerini ele alan etkinlikler yapmıştık.

        Öteki Hikâyeler sergisi ise Merkez bünyesinde Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülay Uğur Göksel koordinasyonunda 2019 yılından beri yürütülen bir projenin son ayağı. İngiltere Derby Üniversitesi koordinatörlüğünde Birleşik Krallık Araştırma ve İnovasyon Programı (UK Research and Innovation-AHRC) desteğiyle yürütülen ve dünyada göçün yoğun yaşandığı ülkeleri kapsayan bir proje bu. “Mülteci Entegrasyonu ve Mesleki Eğitimde Teknoloji ve Yaratıcı Endüstriler” başlığı altında “Creative Network Plus: Baseline Research and Development (BREDEP)/ Kreatif Ağ: Temel Araştırma ve Geliştirme” projesi.

        REKLAM

        Projenin çıktılarından biri göçü mercek altına alan yaratıcı endüstriler, sanat ve yenilikçi teknolojileri bir araya getiren girişimlerin desteklenmesiydi. Bu amaçla Türkiye’de göç alanında faaliyet gösteren sivil ve akademik alandan paydaşlar ile göçmen ve mültecilerin yaratıcı alandaki girişimleri arasında iletişim ve işbirliğini geliştirmeyi amaçlayarak ortak bir sergi etkinliği planlanmıştı. Pandemi öncesinde proje kapsamında daha küçük planlanan göçmen ve Türkiye’den sanatçıların bir araya geleceği etkinlikler bu süreçte artan gönüllü katkılar ve sergi mekânı olarak santralistanbul Enerji Müzesi gibi bir alanın kullanım imkânıyla genişledi. Çok katılımlı, farklı sanatsal disiplinleri içeren bir sergi oldu. Küratör Denizhan Özer ve Dr. Gülay Uğur Göksel’ın özverili bir biçimde çalışması ve merkez projeler koordinatörümüz Gizem Külekçioğlu’nun yoğun çabası ile Öteki Hikâyeler sergisini bugün açtık.

        Amacımız aslında insan hakları, mülteci hakları çerçevesinde sayılardan değil insanlardan bahsettiğimize dair bir farkındalık yaratmak, her bir insanın hikâyesinin olduğuna dikkat çekebilmek. Benim, sizin, hepimizin hikâyeleri var ve ötekinin hikâyeleri bizim hikayelerimiz, insanlık durumuna dair evrensel bir ortaklık içeriyor. Çoğu zaman alanlarımızda ürettiğimiz bu bilgilerin aktarımında kelimelerimiz kavramlarımız yetersiz kalabiliyor, sanatın gücünün tüm dünyada giderek artan göçmen karşıtlığıyla mücadelede önemli olduğunu düşünüyoruz.

        Serginin “Kreatif Ağ: Temel Araştırma ve Geliştirme (BREDEP)” projesi kapsamında hayata geçirildiğini belirttiniz. BREDEP projesi ne amaçlıyor?

        BREDEP projesi kapsamında dünyada göçün en yoğun yaşandığı ülkelerde mülteci entegrasyonu ve mesleki eğitim-öğretime erişim ile bu alanlarda teknoloji ve yaratıcı endüstrilerin rolü ele alınmakta. Projede bir yandan konuyla ilgili literatür, uluslararası ve ulusal politikalar incelenirken, diğer yandan eğitim-öğretim ve kapasite geliştirme faaliyetlerinde yenilikçi teknolojiler ve yaratıcı girişimlerin payı üzerinde duruldu. Projenin Türkiye ayağında yürütücü Gülay Hoca ve ekibi, bu tür faaliyetleri üstlenen yerel, ulusal, uluslararası düzeyde aktörler ve taraflarla temel incelemeler yaparak mülteciler için akademik, mesleki ve topluluk ortaklıkları ve ağlarının kapasitelerinin geliştirilmesi için potansiyelleri araştırdılar. 2020 yılında yürütülen saha çalışmalarının sonuçları bir rapor olarak düzenlenmekte. Projenin bir diğer çıktısı göçü mercek altına alan yaratıcı endüstriler, sanat ve yenilikçi teknolojileri bir araya getiren girişimlerin desteklenmesiydi. Bu amaçla Türkiye’de göç ve iltica alanında faaliyet gösteren sivil ve akademik alandan paydaşlar ile göçmen ve mültecilerin yaratıcı alandaki girişimleri arasında iletişim ve işbirliğini geliştirmeyi amaçlayarak ortak bir sergi etkinliği planlandı, belirttiğim gibi “Öteki Hikâyeler” başlıklı sergi fikri de bu şekilde oluştu.

        Sergiye hem göç alan hem de göç veren farklı ülkelerden sanatçılar katıldı. Göç süreçlerinin her ülke özelinde farklı yansımaları olsa da insan hakları bağlamında tüm insanlığı ilgilendiren evrensel bir boyutu var. Bu anlamda serginin uluslararası niteliğine ilişkin neler söylersiniz?

        Küratör Denizhan Özer’in sayesinde sergilenen eserlerin çeşitliliğiyle göç deneyiminin kişisel, yerel, bölgesel ve bunlar ötesinde evrensel kapsayıcılığı ortaya konmaya çalışıldı. Sergiye katılan sanatçılar göç alan ve göç veren ülkelerden olmanın yanı sıra bazıları kendileri göçü deneyimlemiş, bazıları da bu konuyu çalışmalarının odağına almış. 12 farklı ülkeden katılım ile günümüz ile yakın geçmişe yer veren eserlerle göç temasının evrenselliği bir kez daha vurgulanmakta. Sergilenen eserler göç, göçmenlik ve iltica deneyimlerinin kişisel, toplumsal, psikolojik, ekonomik ve siyasal geniş bir yelpazedeki etkilerini göz önüne seriyor. Tüm bu farklı boyutlar sınır içinde veya sınırlar ötesinde gerçekleşen göç süreçlerine değinen eserlerle bireysel, toplumsal ve uluslararası düzeylere işaret etmekte. Temel bir insan hakkı alanı olan göç ve insan hareketliliğinin tüm boyutlarını tek bir etkinlikle yansıtmak imkânı olamaz ancak günümüzde artan etkileriyle bireysel ve toplumsal yaşantılarımızın parçası olan bu olguyu gündeme taşımak, çeşitli açılardan tartışmaya açmak önemli.

        Proje, göçmen sanatçılar ile bir işbirliği platformu da oluşturuyor. Bu amaçla proje kapsamında neler yaptınız?

        BREDEP projesinin amaçlarından birinin mülteci entegrasyonu alanında yenilikçi, yaratıcı girişimlerin desteklenmesi olduğunu belirtmiştim. Bu kapsamda akademik saha araştırmasıyla bu tür girişimlerin incelenmesinin yanı sıra bu paydaşları bir araya getirmek üzerinde duruyoruz. Açılışı gerçekleştirilen “Öteki Hikâyeler” sergisi ilk adım. Öncelikle göçmen kökenli ve Türkiye’den sanatçıları bir araya getirmek amacıyla ArtHereIstanbul ve Sanat Seninle Derneği çalışmalara dâhil oldu. Pandemi koşullarında yüz yüze iletişim imkânları kısıtlı olsa da bu sergi çerçevesinde bir araya gelen sanatçılarla bundan sonra Gülay Hoca yine farklı buluşma imkânları yaratmayı hedefliyor.

        Ayrıca sergi santralistanbul Enerji Müzesi’nde sergilenmenin yanı sıra göç, entegrasyon ve sanatın bu süreçlerde yeri ve rolüne değinen geniş bir sergi kataloğu ve çevrim içi platforma taşınacak, bu şekilde de sergi kalıcı hale gelecek. Bu amaçla etkinlik paydaşlarımız Koridoor Contemporary Art Programs, Sanat Seninle Derneği, ArtHereIstanbul, Göç Araştırmaları Derneği (GAR), Hayata Destek Derneği, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) ve Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ve Bilgi Avrupa Birliği Enstitüsü ile çalışmalara devam edilecek. Sergi süresince Ocak ayında kamuoyuna açık çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Hem sanatçıları kendi aralarında hem de akademisyenler ve uzmanları sanatçılarla bir araya getirecek çalışmalar gerçekleştirilecek, çok disiplinli olması amaçlanan sergi kataloğu ve çevrim içi sergi platformu için birlikte çalışılacak.

        Dünyada göçmen karşıtlığının son yıllarda yükselişine tanık oluyoruz. Sergi, göçmenlerin karşı karşıya kaldığı ötekileştirmeye de dikkat çekerek göç olgusunu yaşayanlarla yaşamayanlar arasında arabulucu olmayı hedefliyor. Göçmen karşıtlığının kaynağını ne olarak görüyorsunuz? Ötekileştirmeye neden olan önyargıları aşmak nasıl mümkün?

        Göçmen karşıtlığı maalesef tüm dünyada gözlemlenebiliyor. Göçmen karşıtlığı çok farklı şekillerde açıklansa da ilgili yazın ve bizim bugüne dek yaptığımız çalışmaların bulguları çerçevesinde “tehdit” algısının çok belirleyici olduğunu söylemek mümkün. Burada gerçek bir tehditten çok algıdan bahsediyoruz. İş imkânları, artan kiralar ya da sosyal yardımlara erişim gibi konuları ekonomik tehdit algısı olarak özetleyebiliriz. Yaşam şekline tehdit ve güvenliğe tehdit de diğer ortak dile gelen algılar. Bu noktada içinde yaşadığımız dönemin belirsizlikleri, kaygıları ve güvencesizlik de bu algıyı daha da artırıyor. Çoğu zaman göçmenler kendilerinin neden olmadığı sorunların sorumlusu olarak görülüp, “günah keçisi” ilan edilebiliyorlar. Aslında hepimizin ailesinde geçmişte bir göç öyküsü var ya da gelecekte göç öyküsü olabilir. İklim krizi başta olmak üzere içinde bulunduğumuz tüm krizler insanların göç etmelerinin artarak devam edeceğini gösteriyor. Bu çerçevede göçmenlerin, zorunlu göçler başta olmak üzere farklı göç deneyimlerinin insan hikâyeleri olduğunu duymak, işitmek gerekiyor. Denizlerde yiten yaşamlar ya da sınırlar arasında donanların her birinin ismi, ailesi, öyküsü var. Önyargılarla mücadelede bu isimleri ve hikâyelerini bilmenin, temas edebilmenin önemi çok büyük.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa