Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Nazizm fabrika ayarlarına mı dönüyor?

        Olay Chemnitz’de aşırı sağcıların ayaklandığı sol, grupların da onlara karşı sokağa döküldüğü, ağustos sonlarının o kaotik günlerinde meydana geliyor, ancak yeni ortaya çıkıyor. “Schalom” adlı koşer lokanta siyahlara bürünmüş bir grubun taşlı şişeli saldırısına uğruyor, cam çerçeve iniyor. Taş yarası alan lokanta sahibi Uwe Dziuballa, “Yahudi domuzu defol Almanya’dan diye bağırdılar bana” diyor. Aynı gün kentte gösteriler var; “Sokaktaki aşırı sağcılar tanıdığım insanlar, normalde bana selam veren insanlar” diye ekliyor.

        Chemnitz'te Neo Naziler sokaklardan çekilmiyor.

        Zihnimde 6-7 Eylül olaylarını anlatanların sözleri canlanıyor; “Evlere saldıranların bazılarını tanıyordum. Pangaltı tarafından gelmişlerdi…” Lefter anlatıyor; “15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. Sonra çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.”

        O yakın tarihin utancı hafızalardan silinmiş ya da belleklere hiç yerleşmemiş olmalı ki, “Süperlig sezonuna neden Lefter Küçükandonyadis’in adı verildi” diye laf savuran kendini bilmezler çıkıyor.

        Muhtemeldir ki, Almanya’da da Hitler faşizmini, İkinci Dünya Savaşı’nın acılarını yaşamış kuşaklar eksildikçe hafızalar sıfırlanıyor. Sığınmacı düşmanlığıyla aşırı sağı destekleyen genç kuşaklar, 9 Kasım 1938 gecesini, Yahudilerin evlerine, iş yerlerine ve sinagoglara kanlı saldırıların yapıldığı Kristal Gece’yi bilmiyor ya da o gece ve sonrasında yaşanan acıları anlamıyor.

        REKLAM

        “ANTİSEMİTZM KAYGI VERİCİ”

        Bilenler, anlayanlar ise alarm veriyor. Federal hükümetin sözcüsü Steffen Seibert, 27 Ağustos’taki lokanta saldırısı için “Hepimizi çok kızdırdı” derken, Almanya’nın üç büyük problemle karşı karşıya olduğunu söylüyor: Giderek yükselen sağ radikalizm, kaygı verici boyutlara varan antisemitizm ve sığınmacılar arasınaki münferit suç vakaları. “Her üç sorunla da ancak hukuk devleti ilkeleriyle mücadele edebiliriz” diyor Seibert.

        Aşırı sağ bunalımı Chemnitz’le sınırlı kalmıyor. Yine doğu eyaletlerinden Saksonya Anhalt’ın Köthen kentinde geçen pazar günü 22 yaşındaki bir Alman gencinin ölümüyle 2 bini aşkın protestocu sokağa dökülüyor. Söz konusu genç iki Afgan’ın kavgasına denk düştüğünde hayatını kaybediyor. O iki Afgan gözaltına alınıyor, ancak savcılığa göre gencin ölümü şiddete değil mevcut kalp hastalığına bağlı. Ölüm çok hazin fakat gerekçesi kimin umurunda! Neo Naziler sokakları arşınlıyor, olay mahalline çiçekler, mumlar…

        Yine Almanya'nın doğusunda Köthen, aşırı sağın yeni gösteri mekanı.

        Hükümet sözcüsü Seibert, bu konuya da değiniyor; “Köthen’de atılan Nazi sloganları hepimizi öfkelendirmeli” diyor. Chemnitz’de bir Almanın öldürülmesiyle göçmenlere karşı başlayan aşırı sağ hareket malum Almanya için Alternatif (AfD) partisiyle İslamofobik Pegida’yı da içeriyor. Ve olay sonrası yapılan ankette AfD, Chemnitz’in bağlı bulunduğu doğu eyaleti Saksonya’da SPD’yi geçerek ikinci parti konumuna yükseliyor; Merkel’in partisi CDU’dan sonraki güç odağı olarak.

        ÖFKELENMEK YETMEZ

        REKLAM

        Irkçı saldırılar, Hitler selamları, Nazi sloganları… Weimar Cumhuriyeti’nin son dönemini, Nasyonal Sosyalistlerin iktidara gelişinin hemen öncesini hatırlatıyor. Humboldt Üniversitesi’nden 20. Yüzyıl Almanya tarihi uzmanı Prof. Michael Wildt, Die Zeit’ta yayınlanan makalesinde şunu sorguluyor: 1932 yılıyla bugün ne kadar kıyaslanabilir? AfD, o dönemin NSDAP’ı (Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi) değil, o dönem solculara ve Yahudilere sistematik terör uygulayan üniformalı SA milisleri (Kahverengi Gömlekliler) yok, Hitler de yok. Bu nedenle kıyaslamayı antikomünist ve antisemitik nüvenin oluştuğu 1920’lerle yapmak gerekiyor. Prof. Wildt’e göre aynı nüve şimdi zemin bulmaya başlıyor, henüz örgütsel yapı olmamakla birlikte sosyal medya üzerinden örgütlenmeler modern şiddet yapıları olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle kurumsallaşmadan takibe alınıp yasaklanmaları gerekiyor.

        Prof. Wildt devam ediyor: “AfD bir NSDAP değil ama parlamentodaki normal bir demokratik sağ parti de değil. Chemnitz’deki protestolara katılmaları ırkçı şiddetle aralarına mesafe koymadıklarını gösteriyor. Nasyonal Sosyalistler de Yahudi ve Marksistlere yönelik şiddeti bir öz savunma aracı olarak meşrulaştırmışlardı. Hitler selamı çakan Naziler hep olmuştur, yeni olan ise bu dalganın hızla yayılıp kabul görmesi. Chemnitz’de gençlerin ‘aşırı sağcılar sığınmacıları kovalıyorsa sorun yok’ demesi.”

        AVRUPA’NIN KURTULUŞU!

        REKLAM

        Pazar günkü İsveç seçimlerinde kökleri Neo Nazi hareketine dayanan aşırı sağ parti İsveç Demokratları yüzde 17.6 oy oranıyla beklediği çıkışı yakalayamasa da oylarını en fazla artıran parti oldu; iktidardaki Sosyal Demokratlar ise yüzde 28.4’le en düşük düzeyine indi. Tablonun nedeni; sığınmacı krizi ortamında İsveç’in diğer AB üyelerine göre çok daha fazla göçmen alması. Böylece Avrupa Birliği’ndeki son sosyal demokrat iktidara yol görünüyor. Hatta yakın gelecekte bir “Swexit”ten bile söz ediliyor.

        Ve bir başka yol daha görünüyor şimdi Avrupa’nın önünde: Aşırı sağ popülistlerin gelecek yılki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde hakimiyeti ele geçirmesi hedefi. Geçenlerde haberlere yansıdı, Trump’ın eski baş stratejisti Steve Bannon, Avrupa’yı “Merkel ve Macron nüfuzundan kurtarmak ve sığınmacılardan arındırmak” için bir uluslararası aşırı sağ harekete öncülük ederek Avrupa’dan eleman topluyor. Koyu Katolik Bannon’ın kısaca ‘alt-right’ denilen ve göçmen karşıtı ve anti-semitik eğilimleri barındıran alternatif sağ ile yakın bağları var.

        Geçen hafta İtalya İçişleri Bakanı ve Kuzey Ligi lideri Matteo Salvini, Bannon’la Milano’da buluştu ve gruba katıldığı ilan edildi. Hareketin kurucu ortalığı olan Belçikalı Mischael Modrikamen Twitter’dan verdi müjdeli haberi.

        Viktor Orban ve Matteo Salvini, sığınmacılara karşı ortak cephede buluştu.

        Peki harekete katılmak üzere sırada kimler var? Tabii ki, Salvini ile birlikte sığınmacılara karşı ortak cephe kuran Macaristan Başbakanı Viktor Orban. Hollanda’nın ikinci büyük partisinin başındaki aşırı sağcı lider Geert Wilders de “Bannon’dan gelecek her inisiyatifi alkışla karşılarız” dedi. İyi haber şu ki Alman AfD ve İsveç Demokratları Bannon hareketine soğuk bakıyor.

        Viktor Orban - Matteo Salvini buluşması Milano'da protesto edildi.

        LINZ’DE İNFİAL VAR

        Atlantik’in öte yakasından Avrupa’ya uzanan aşırı sağ seferberliği Bannon’la sınırlı değil. Kanada merkezli aşırı sağcı internet sitesi ‘Rebel Media’ önümüzdeki yıl Tuna boyunda uluslararası aşırı sağın boy göstereceği bir kruvaziyer seferi organize ediyor. Kişi başına 3 bin 590 Euro ödenerek Almanya’da Regensburg’dan başlayacak seferin en önemli ayağı Avusturya’nın Linz kenti. Hitler’in memleketi Linz. Varış limanı Macaristan’ın başkenti Budapeşte.

        Sitedeki habere göre “Batı medeniyetinin değerlerini korumak için çalışan birey ve grupların buluşma ortamı olacak, seminerler verilecek bu seferde.” Viktor Urban’ın partisiyle AfD’den katılımlar olacak. “Sığınmacılar ölsün, umurumda değil” dediği için The Sun’la ilişiği kesilen aşırı sağcı İngiliz köşe yazarı Katie Hopkins de seminerlerde moderatör olacak. Solcuların katiyen ilişemeyeceği garantisi de veriliyor.

        Köşe yazarı ve TV sunucusu Katie Hopkins, İngiltere'de nefret objesi.

        Haberin yayıldığı Linz’te ise infial var; “Burayı aşırı sağın hac merkezi yaptırmayız” sesleri yükseliyor. Sosyal Demokratlar ve Yeşiller, Başbakan Sebastian Kurz’a bu seferi engellemek için elinden geleni yapması çağrısında bulunuyor.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa