Münacaat nedir? Edebiyatta münacaat yazarları, örnekleri ve şairleri
Türklerin İslam kültürü ile tanışmasının ardından ortaya çıkan ve yazılan eserlerin Divan adı verilen kitaplarda toplanmaları sebebiyle Divan edebiyatı ismiyle anılan Klasik Türk edebiyatında, eserler nazım ve nesir olmak üzere iki ayrı türde kaleme alınmıştır. Divan edebiyatında her zaman nazımlar, (şiir) nesirlerin önünde tutulsa ve bu türde daha çok eser verilse de nesir (düzyazı) türünde verilen eserler de dikkat çekicidir. Divan edebiyatında hem nazımlar hem de nesirler kendi içlerinde ise farklı kurallara bağlı olan birçok türe ayrılmaktadır. Peki, bu türlerden bir tanesi olan münacaat nedir? Münacaat özellikleri nelerdir? Ayrıntılar içeriğimizin devamında...
Kelime anlamı olarak Allah’a yalvarma manasına gelen ve tasavvufi bir kavram olan münacaat, manevi arzu ve isteklerin dile getirildiği edebi eserler olarak dikkat çekmektedir. Peki hem nazım hem de nesir türünde de yazılan münacaat örnekleri nelerdir? Münacaat ne demek? İşte, tüm detaylar...
Münacaat Nedir?
Birinin kulağına bir şey fısıldamak, bir sırrı başkasıyla paylaşmak gibi anlamlara gelen gelen “necm” kelimesinden türetilen münacaat kelimesi, Allah’a yalvarmak, yakarmak, dua etmek ya da Allah’tan bir şeyi istemek manasına gelen tasavvufi bir kavramdır.
İslamiyet’in yayılması ile beraber bir edebi tür olarak ortaya çıkan münacaatlar, Allah’ya yalvarmak, bir şeyi dilemek ya da istemek, af dilemek amacıyla yazılmış olan eserlerin ortak ismi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir insanın yaratıcı karşısında ne kadar güçsüz ve aciz olduğunu farkına varması, işlemiş olduğu günahlar sebebiyle af dilemesi gibi motivasyonlar ile kaleme alınan münacaatlarda, Allah’ın kudretine boğun eğme ön plandadır.
Hem düzyazı hem de şiir olarak kaleme alınan münacaatlar, daha çok kaside ve mesnevi nazım biçimleri ile yazılmışlardır. İslamiyet’in ortaya çıkışı ve yayılması ile beraber bir edebi tür olarak Arap dünyasında ortaya çıkan münacaatların ilk örnekleri ise Hz. Ali ve Hz. Ebubekir’e atfedilen şiirler olarak karşımızda durmaktadır. Hz. Ali’ye atfedilerek yazılan el-Mecmu’atü’l Kübra ve Hz. Ebubekir’e yazılan Kaside-i Ebubekr-i Sıddık isimli eserler, münacaat türünün ilk örnekleri olarak kabul edilmektedir.
Münacaat Özellikleri
Yaratıcya yakarma, dua etme, af dileme gibi amaçlarla yazılan ve Allah’ın kudreti karışışındaki insanın güçsüzlüğü anlatan münacaatların öne çıkan özellikle şu şekildedir:
İlk Münacaat Örnekleri
Tüm İslami edebiyatın ortak türü olarak dikkat çeken münacaatın Türk edebiyatındaki ilk örneği ise Kutadgu Bilig’dir. Yusuf Has Hacib tarafından 11. yüzyılda kaleme alınmış olan bu eser, her ne kadar bir siyasetname olarak yazılsa ve bir münacaat olarak değerlendirilmese de eserin giriş kısmında bulunan tevhid kısmında, münacaat özelliği taşıyan beyitler yer almaktadır. Bu özelliği sebebiyle Türk edebiyatının en önemli eserlerinden bir tanesi olarak görülen Kutadgu Bilig, münacaat türünün ilk örneklerinden bir tanesi olarak kabul edilmektedir.
Bunun yanı sıra Muhibbi mahlasını kullanan Kanuni Sultan Süleyman ile Adli mahlası ile şiirler yazan II. Bayezid, münacaat sahibi Osmanlı padişahları olarak dikkat çekmektedir.