Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor "Çıkmazsam burada çürürüm", deniz seki, esin övet, ht magazin röportaj
        • 1

          Uyuşturucu kullanmak ve temin etmek suçlamasıyla ikinci kez cezaevine giren Deniz Seki, tutukluluk günlerinin nasıl geçtiğini HT MAGAZİN yazarı Esin Övet’e anlattı. İşte öne çıkan başlıklar...

        • 2

          ‘HER GÜN RUJ SÜRÜYORUM’
          Burada her gün makyajımı yapıp ruj sürüyorum. Koğuştaki kadınlara da rujlarını mutlaka sürmeleri gerektiğini söylüyorum. Bırakmıyoruz kendimizi.

        • 3

          ‘SADECE ANNEMİ ARIYORUM’
          Haftada bir gün telefon iznim var. Onu da annemi arayarak kullanıyorum. İlk dakikalarımız karşılıklı ağlayarak geçiyor. Sonra hal hatır soruyoruz.

        • 4

          'BURADA HERKES EŞİT’
          Burada kimse sanatçı Deniz Seki’yi tanımaz. Cezaevinin kapısından girdin mi her şey biter. Herkes eşit. Kimsenin bir ayrıcalığı yok.

        • 5

          ‘NORMAL YARGILAMA OLMALI’
          Herkes suçsuzluğumun farkında ama davayı kapatıyorlar. Normal bir yargılama istiyorum. Buradan çıkmam lazım, yoksa ben burada çürürüm.

        • 6

          ‘KİTABIM ÇIKACAK’
          Kitap yazmaya başladım. İkinci defa cezaevine dönmemin bir nedeni var bence. İlkinde şarkılar çıktı, şimdi de kitap çıkacak. Kendimi yazıyorum.

        • 7

          ‘KİTAPLARIMA RAF YAPTIM’
          Etrafımı güzelleştiriyor, yatağımı, başucumu şekillendiriyorum. Perde yapıyorum, kitaplarım için de raf yaptım. O kadar çok kitabım var ki.

        • 8

          ‘BİR TEYBE İHTİYACIM VAR’
          Sezen'in dediği gibi burayı verimhaneye çevirmem için bir teybe ihtiyacım var. Şarkı üretmem için teyp olmalı. Bakanlığa yazı yazdık, bekliyoruz.

        • 9

          ‘ÖLDÜM, KENDİMİ İZLİYORUM’
          Öldüm de öbür dünyadan kendimi izliyor gibiyim burada. Duruyorum, öylece duruyorum. Kalem ve kâğıtla daha dün barıştım.

        • 10

          ‘İNGİLİZCE ÖĞRENİYORUM’
          Sağlığıma dikkat ediyorum. Onun dışında İngilizce dersleri alıyorum. Ameliyat olduktan sonra da keman derslerine başlayacağım.

        • 11

          CAMIN ARKASINDAN TELEFONLA 40 DAKİKALIK GÖRÜŞME...
          Salı sabahı saat 09.50’de Özgür Aras’ın arayıp “Deniz Seki seninle görüşmeyi kabul etti” dediği zaman içimdeki heyecanı anlatamam. Çok uzun zamandır bu haberi bekliyordum. İnsanın 20 yıldır tanıdığı kişiyi ilk kez görecekmiş gibi olma duygusunu da size anlatamam. Değişik duygular içindeydim. Ve tabii hemen harekete geçtim.

        • 12

          Öncelikle Deniz’e güzel, sımsıcak, kendini iyi hissedebileceği bir şey götürmem gerekiyordu. Onu buldum. Hem de en sıcağından... Bir de kitap götürmek istedim. Esra Erol’un bana okumam için önerdiği, benim de bayıldığım Azra Kohen’in ‘Fi’ ve ‘Çi’ isimli iki kitabını götürdüm. Çarşamba sabahı 08.30’da Bakırköy Adliyesi önünde iznimi almıştım bile. İstikamet Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi...

        • 13

          İÇ ÇAMAŞIRIMI ÇIKARDIM
          Size yaşadığım heyecanı anlatamam. İçeriye girip kayıt işlemlerini yaptırdıktan ve göz taraması bittikten sonra beklemeye başladım. Bu zaman zarfında Deniz’e götürdüğüm, okuduğum kitaptan bir 50 sayfa daha okudum. Defalarca volta attım ama zaman bir türlü geçmek bilmedi. Saate bakıyorum hep aynı, sanki duruyor. Sonra insan düşünüyor “Burada vakit nasıl geçiyor? Deniz ne yapıyor?” diye.

        • 14

          Ve nihayet beni içeriye alıyorlar. Çok heyecanlıyım. Ama X-ray cihazından bir türlü geçemiyorum. Sürekli bir şey uyarı veriyor. Meğerse iç çamaşırım buna izin vermiyormuş. Yeniden birçok aramadan geçip iç çamaşırımı çıkardıktan sonra içeriye alındım.

        • 15

          Bu kadar arama sonrasında zannediyorum ki Deniz’e dokunacağım, onu öpeceğim, ona sarılacağım. Ama aramızda kalın bir duvar, 5 santim kalınlığında bir cam ve telefon telleri vardı. Sadece camdan birbirimizin elini hissetmeye çalıştık.

        • 16

          YANAKLARI PEMBEYDİ
          Deniz Seki kimsenin geleceğini beklemediği için hazır değilmiş. Ben biraz bekledim çünkü hazırlanıyordu. Ama o bekleme süresi gerçekten geçmek bilmiyor. Giden ve bu derdi çeken ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır. Ve işte Deniz Seki kapıda göründü.

        • 17

          İncecik bir kadın. Yüzü bebeklerinki gibi bembeyaz ve yanaklarında pembelikler var. Hafif hatta yok denecek kadar bir makyaj. Üzerinde taşları olan bir tişört. Kendi isminin baş harfi D ve nişanlısı Faruk’un baş harfi F’nin olduğu iki kolye. Ama büyük harfler... Üzerinde fuşya renkli bir mont.

        • 18

          MUTLAKA RUJ SÜRÜYOR
          Saçlarını yakalandığı günkü gibi toplamış. Ama bu sefer daha büyük kurdeleleri olan bir tokası var. Meğer bu kurdeleli tokaları kendi yapıyormuş. Takılarını da orada yapan birinden almış. Deniz “Burada oyalanıyorum. Kalkıyorum, hafif de olsa makyajımı yapıyorum. Ruj sürüyorum. Koğuştaki kadınlara da rujlarını mutlaka sürmeleri gerektiğini söylüyorum. Bırakmıyoruz kendimizi. Her sabah uyanıp hazırlanıyoruz” diyor.

        • 19

          İtiraf edeyim; bu görüşmenin bana bu kadar dokunacağını, bu kadar ağlayacağımı beklemiyordum. Deniz’i o camın gerisinde görmek hiç de hoş değil hatta acayip can acıtıcı. Elinde telefon değil mikrofon olmasını istiyor insan. “Hadi Deniz bize şarkılar söyle, çık şu sandalyenin üzerine” demek istiyor. Ben karmaşık duygulardayım.

        • 20

          İkimiz de uzun süre ağladık. Elimizde olmadan gözyaşlarımız akıyor, akıyor. O kadar çok şey konuşmak istiyoruz, o kadar çok şey sormak istiyorum ki... Bir ara çok hızlı konuşmaya başladık. Hepsini aklımda tutmak, sizlere aktarmak çok zor. Ama elimden geldiği kadar o anı size yaşatmaya çalışacağım.

        • 21

          ‘HAFTADA BİR TELEFON’
          Haftada bir gün telefon izni var Deniz Seki’nin. Onu da annesini arayarak geçiriyormuş. İlk dakikalar da ağlayarak geçiyormuş. Ardından sağlığı, sıhhatiyle ilgili konuşmalarla geçen 10 dakikalık kısa bir izin. Hepsi bu! Haftada bir! Annesinin, kardeşinin ya da sevgilisinin sesini duymak istediği an haftada bir!

        • 22

          Ve de bir seçim yapması gerekiyor. Ben “Burada Deniz Seki misin? Nasıl davranıyorlar sana?” dediğimde, “Deniz Seki’yi kimse tanımaz burada. Kapıda her şey biter Esin. Burada herkes eşit” diyor.

        • 23

          "BU KADAR ÇOK SEVİLDİĞİMİ BİLMİYORDUM"
          Deniz Seki’nin ziyaretçisi bitmiyor. Ben savcıya izin almaya gittiğimde gözlüklerinin üzerinden bana baktı ve “Bir kerelik izin veriyorum” dedi. Belli ki izinlerin önüne geçmeye çalışıyor. Ama Deniz’in morale ihtiyacı var. Arkadaşlarının kendisini ziyaret etmesi de bir o kadar önemli. Deniz’e bu konuda daha hassas davrandıkları ortada.

        • 24

          Bana da bu konuda yardımcı oldukları için çok teşekkür ederim. Ama bizler Deniz’i ne kadar çok görürsek bir o kadar iyi olacaktır. Melesa salı günü Emel Müftüoğlu ziyaret etmiş. Geçtiğimiz günlerde Emre Altuğ gitmiş hatta avukatını da götürmüş. Gülben Ergen de ziyaret edenler arasında. Deniz “Sağolsunlar, bu kadar çok sevildiğimi bilmiyordum. Herkes ziyaretime geliyor. Çok mutlu oluyorum” diyor.

        • 25

          "BAYHAN'I KOVAMAM Kİ"
          “Bayhan’ı sen mi çağırdın? Gelmesini sen mi istiyorsun? diye sorduğumda, şu sözlerle üzüntüsünü dile getirdi Deniz: “Hayır öyle bir durum yok. Ben çağırmadım. Ama gelirse kovamam, tabii ki görüşürüz. Bayhan ile bu mevzunun karıştırılması çok saçma. Ben ne düşündüysem, ne hissettiysem her zaman onu söyledim. O yarışmada ben o sözü söylediğimde Bayhan kötü bir şarkı söylemişti ve Aydan’ın hakkıydı. Bayhan’ın cezaevine girişi, o dönem konusu bambaşkaydı. Hâlâ o olayın gündeme gelmesi beni çok üzüyor. Çünkü gerçekten benim konumla bir ilgisi yok.”

        • 26

          "KALEM VE KAĞITLA BARIŞTIM"
          Bana “Dün gece sana mektup yazdım, sabah karşımda gördüm. Acayip oldum” diyen Deniz Seki, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kalem ve kâğıtla yeni barıştım. Dün ilk kez elime aldım. İlk olarak mektup yazdım. Sana, Cengiz Semercioğlu’na, Ayşe Arman’a, Hıncal Uluç’a ve Onur Baştürk’e yazdım. Hâlâ devam ediyorum.

        • 27

          Arkadaşlarıma yazacağım, Ahmet Hakan’a yazacağım. Ve kitap yazmaya başladım. Burada senin hikâyen bile sıradan kalıyor. Acayip hikâyeler var. İkinci defa buraya dönmemim bir nedeni var. Diğer sefer şarkılar çıktı, şimdi de kitap çıkacak. Yazmaya başladım. Kendimi yazıyorum, geçirdiğim zamanı yazıyorum. Hislerimi yazıyorum. Günlük gibi ama değil.”

        • 28

          ŞARKI ÜRETEBİLMEK İÇİN SES KAYIT CİHAZI İSTİYOR
          Kitap yazmaya başladığını söylediğinde, “Sezen Aksu’nun ‘Verimhaneye çevir’ sözü yerini bulmuş o zaman” dedim Deniz’e. Şöyle yanıtladı beni: “Teybim olmadan hiçbir şey yapamıyorum. Ben şiir yazan biri değilim. Şarkı üretmem için teyp olması gerekiyor. Bakanlığa yazı yazdık, bekliyoruz. Etrafımı tabii ki güzelleştiriyorum. Yattığım yatağı, başucumu şekillendiriyorum. Perde yapıyorum. O kadar çok kitabım var ki...

        • 29

          "Çok güzel kitaplar geliyor, okuyorum. Ama verimhaneye çevirmem için teyp lazım ve burada insana ilham perileri gelmiyor. Öldüm de öbür dünyadan kendimi izliyor gibiyim. Duruyorum, öylece duruyorum. Bir şeyler üretmekse üretiyorsun ama yerleşmiyorum buraya. Üst katı kitaplarım için raf yaptım. Alt katta yatıyorum.”

        • 30

          Odası sıcak Deniz’in, kaloriferleri yanıyormuş ama yüreği sıcak değil. “Herkes günah keçisi seçildiğini söylüyor” dediğimde, şunları söyledi: “Ne diyeyim. Herkes her şeyin farkında ama davayı kapatıyorlar. Ben normal bir yargılama istiyorum. Benim buradan çıkmam lazım Esin. Yoksa ben burada çürürüm.”

        • 31

          "GECELERİ UYUYAMIYORUM"
          Saat 03.00-04.00’ten önce yatmadığını, sabah da 08.00’de sayım saatinde kalktığını söyleyen Deniz Seki sağlığına dikkat etmeye çalıştığını özellikle belirtiyor. Malum ameliyat olmaya hazırlıyor. “Sıramızı bekliyoruz. Sıra geldiği zaman ameliyat olacağım” diyor. Onun dışında İngilizce dersleri aldığını belirten Deniz, “Birlikte kaldığım insanların hepsi eğitimli insanlar. Şimdi İngilizce dersi alıyorum. Ameliyat sonrasında da keman dersine başlayacağım” diyor.

        • 32

          "HERKES ÇOK SAHTE"
          Deniz her gün gazete okuyor ve televizyon izliyormuş. Haberleri asla kaçırmıyorlarmış. “Herkesin 2 gazete alma hakkı var. Ben Habertürk ve Vatan gazetelerini alıyorum. Arkadaşlarım da diğerlerini. O yüzden her gazeteyi okuyabiliyorum. Televizyonu da sürekli izliyorum. Haberler çok ama çok önemli. Biliyorsun af çıkacak diye bekleniyor. O yüzden burada herkesin en önem verdiği şey haberler. Haberlerin izlenmediği bir gün yok” diyor.

        • 33

          Başka bir program izleyip izlemediğini sorduğumda “Ah Esin, herkes ne kadar sahte. Herkes ne kadar oynuyor. Ben oynamadığım, sahte olmadığım için buradayım” diyor. “Peki kendini izliyor musun?” sorusunuysa şu sözlerle yanıtlıyor: “Kliplerimi izliyorum ama dediğim gibi öbür dünyadan kendimi izliyor gibiyim. Değişik bir duygu. Çamaşır çitilerken klibimi izliyorum. Nasıl anlatabilirim? Nasıl olabilirim? Ne diyeyim Esin? Ah ben burada olmamalıyım.”

        • 34

          İnanın o duyguyu, o karmaşayı anlatamam. Evet, Deniz orada olmamalı. Deniz’e “Dosyamı CD’mle dağıtacağım” sözünü hatırlattığımda, “Benim dosyamı okuyan durumun ne kadar ortada olduğunu görür. Burada olmam hata” diyor.

        • 35

          Ben ne atlatayım, nasıl ifade edeyim? Tabii ki Deniz’in söylediği her sözü size aktaramadım. O duyguları tam olarak yansıtamadım. Ama şunu insan çok net görüyor ki Deniz’in orada olması gerçekten çok büyük acı. Ve Allah bu acıyı yaşayan herkese sabır versin, Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.

        BURÇLAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa