“İmar barışı” deprem ve rant kaygısıyla tartışma yarattı
İstanbul Boğazı ve Hazine arazilerini de kapsayan kaçak ya da imar sorunlu 13 milyon yapıya "imar barışı" deprem ve rant kaygısıyla tartışma yarattı
TBMM’ye sevk edilen torba yasa tasarısının içinde imar barışı düzenlemesi de var. Başta büyükşehirler olmak üzere mevzuata aykırı 13 milyon yapının olduğu tahmin ediliyor. İstanbul özelinde Beykoz’da 115 bin, Güngören’de 288 bin, Sarıyer’de 155 bin 484, Üsküdar’da 208 bin 800, Esenler’de 285 bin, Bağcılar’da 119 bin 944, Beyoğlu’nda ise 26 bin taşınmaz barıştan yararlanacak.Barış, 31 Aralık 2017’den önce yapılmış tüm yapıları kapsayacak. Şehir plancıları, mimarlar ve deprem uzmanları, ‘af’ olarak nitelendirdikleri düzenlemeye rant ve deprem gerekçesiyle itiraz ederken, imar barışını destekleyen de var. TBMM İmar Komisyonu üyesi AK Parti Milletvekili Dedeoğlu, “Gerekli bir düzenlemeydi. Hem devlet hem vatandaş kazanacak” diyor. Gazete Habertürk'ten Can Mete'nin haberi...
Türkiye genelinde yaklaşık 13 milyon konutu ilgilendiren imar barışı son günlerin en önemli gündem maddelerinden. Barış, mülkiyet ve imar sorunu olan, ruhsatsız binaların yanı sıra ruhsatlı fakat imar mevzuatına aykırı olarak eklentiler yapılmış yapıları da kapsıyor. Yapılan düzenlemeye “imar affı” yerine “barış” denilmesine şehir plancıları ve mimarların itirazı var. Depreme dayanıksız, hiçbir mühendislik hesabı yapılmadan inşa edilen binaların barış kapsamına alınmasını eleştiren yapı uzmanlarına göre, lüks semtlerde ruhsatlı ancak imar mevzuatına aykırı yapılan, çatısı, kaldırım çıkmaları olan binaların barışa dahil edilerek illegal yapılaşmanın rant kapısına dönüşmesinin önü açıldı. Boğaz öngörünümünün de düzenlemeye dahil edilmesiyle Boğaz siluetinin olumsuz etkileneceği iddiası, düzenlemeye yapılan itirazların başında geliyor. İmar barışını deprem uzmanları, mimar ve şehir planlayıcılarına sorduk.
‘RANT DAĞITMA SİSTEMİ’
Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu, bunun “barış” değil “af” olduğunu vurguluyor: “Afla birlikte vatandaşların kimi mağduriyetleri bahane edilerek, mutlak yapı yasağı olan yerlerdeki yapılaşma meşrulaştırılacak. Tamamen ruhsatsız kaçak yapılar yasaya uygun hale getirilmeye çalışılıyor. İmar affı gündeme geldiğinden beri kaçak yapılaşmada gözle görülür artış oldu. SİT alanları, arkeolojik alanlar, kıyılar, boğazlar, tarım arazileri gibi bölgelerde kısmen ya da tamamen yapı yasağı olan yerlerde ya kaçak ya da ayrıcalıklı yapı haklarıyla yapılar türedi. Bu alanlara yapılan AVM, rezidans, otel, ticaret komplekslerinin ciddi sorunları var. Söz konusu yapılara karşı davalar açıldı, planları iptal edildi ve yapılar tamamen kaçak hale geldi. Şimdi amaç seçim öncesi bu yapıların yasallaştırılması. Kadıköy, Bakırköy, Ataşehir gibi lüks yapıların olduğu semtlerde de kat ilaveleri ve ek alanlar gibi yasal olmayan uygulamalar söz konusu. Tüm bunlara göz yummak, devletin sorumluluklarından vazgeçmesidir. Deprem riski olan bir ülkede olası felaketin sonuçlarına olumsuz katkı sağlamaktır. Bu, rant dağıtma sistemidir. İmar barışı adı altında toplanacak harç geliri ile büyük inşaat firmalarına yeni imar alanları oluşturmak amaçlanıyor. TOKİ’nin aracı olduğu yapı üretim sistemi tıkandığı için, inşaat sektörünü yeniden canlandırmak gayesi güdülüyor. İmar affının diğer yasalarla çelişmemesi gerekir. Örneğin 2860 sayılı Koruma Yasası’na aykırı bir yapının imar affıyla yasaya uygun hale getirilmesi imkânsız. İmar affıyla belgelense bile bu yapılar hukuken geçersiz.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu üyesi Sedat Özkan da “Vatandaşın beyanına göre bina dayanıklılığının tespit edilmesi söz konusu. Binaların teknik boyutuyla incelenmesi gerekiyor” diyor.
‘DEPREMDE FACİAYA YOL AÇAR’
İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, çözümün sorunlu yapıların yıkılıp yeniden yapılmasından geçtiğini belirtiyor: “İstanbul nüfusu her yıl Zonguldak nüfusu kadar artıyor. Bu insanlar derme çatma yapılara sığınıyor. Mühendisliğe uygun olmayan bu yapılar sağlam zeminde olsa bile depreme dayanıklı değil. Barış demek af ve kuralsız insanların ödüllendirilmesi demek. Kentsel dönüşüm tam rayına girerken imar barışı getirmek olası depremde faciaya yol açmaktır.”
‘HER KAÇAK DAYANIKSIZ DEĞİL’
Eski Kandilli Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “İstanbul’da depreme dayanıksız birçok yapı var. Bunların hepsi ‘yasadışı’ diye bir şey yok. Binanın gayri yasal olması depreme dayanıksız olduğu manasına gelmiyor. Tüm binaların sağlamlaştırılarak depreme dayanıklı hale getirilmesi gerek. Konu inşaatsa zaten öncelik deprem olmalı.”
‘ÜLKEMİZ İÇİN GEREKLİYDİ’
TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Üyesi ve AK Parti Milletvekili Sami Dedeoğlu: “40 seneden beri çözüm bekleyen bir sorundu. Ülkemiz için gereken bir şeydi. Özellikle İstanbul’da Sarıyer, Beykoz civarında bize vatandaşlarımızdan bu yönde çok sayıda talep ve mağduriyet iletiliyordu. Rahmetli Özal döneminde arsalarıyla ilgili belge almışlar, vergi ve harçlarını ödüyorlar ama tapu alamıyorlardı. Düzenlemeyle hem devlet hem vatandaş kazançlı çıkacak.”
‘BOĞAZ’IN İMAR BARIŞINA DAHİL EDİLMESİ SON DERECE YANLIŞ’
Mimar ve Mimarlık Tarihçisi Afife Batur düzenlemeyi “seçim piyangosu” olarak nitelendirdi: “Düzenlemeyi iki açıdan ele almak gerekir. Birincisi depreme dayanıksız binaların yasallaştırılarak olduğu gibi kabul edilmesi. Bu ilk depremde faciaya davetiye çıkarmak anlamına geliyor. İkinci olarak Boğaz ve benzeri lüks semtlerde imar mevzuatına aykırı inşa edilen, başta yalı eklentileri olmak üzere illegal yapılaşmalar söz konusu. Boğaz gibi tarihi ve milli değer olan bir bölgenin rant için imar barışına dahil edilmesi son derece yanlış. Uygulama bilim, yapı ve mühendislik ahlakına da uygun değil.”
‘AF DEĞİL KAYIPLARIN KAYIT ALTINA ALINMASI’
Mimar Sinan Genim, mevcut yapı durumuyla devlet arşivinin birbirini tutmadığını belirterek şunları söyledi: “Öncelikle yapılması gereken iş, yeni bir imar yasası çıkarmak. Yönetmelikleri ve altındaki genelgeler bir bütün haline getirilmeli. Sistemin bozukluklarını teşkil eden imar yasası devam ediyor. Devlet elinden geleni yapıyor. Birçok noktada kentsel dönüşüm çalışmaları yürütülüyor, vatandaş dönüşüme teşvik ediliyor. Bu da depreme karşı alınması gereken önlemlerden biri. Bir af değil. Kayıpların tespit edilerek kayıt altına alınması gerekiyor.”
‘KAÇAKLARIN TESPİTİ İÇİN GEREKLİ’
İmar barışına deprem odaklı bakmak gerektiğini belirten Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Orhan Tatar uygulamayı değerlendirdi: “Yapıların depreme dayanıklılığı en önemli noktalardan biri. Yapı stoku elden geçmeli. İstanbul ölçeğinde düşündüğümüzde kentsel dönüşümün bir an evvel tamamlanması gerekiyor. Bundan sonra imar barışı gündeme gelseydi daha iyi olurdu. Fakat bu yapıların tespiti de gerekiyor. Sağlıksız olan yapılara müdahale için kaçak yapıların tespiti şart.”
‘YASALLAŞMA’ SONUCU YÜZDE 50 FAZLA KAZANÇ
İstanbul’un lüks semtlerinde imar mevzuatına aykırı katlar imar barışıyla yasal hale gelirse kazanan bina sahibi veya müteahhit olacak. Kadıköy’de Kozyatağı, Acıbadem ve Suadiye’de 3+1 dairelerin fiyatı ortalama 1.5 milyon TL. Emlakçılardan aldığımız bilgiye göre imar barışıyla kaçak olmaktan çıkacak ve satışı kolaylaşacak dairelerin fiyatları yüzde 50 artacak. Bu da 2.2 milyon TL demek. Katta 4 daire olduğunu düşünürsek bu durumda mevzuata aykırı çıkılan kat başına müteahhit/bina sahibi 6 milyon TL’nin haricinde 3 milyon TL daha fazladan para kazanabilecek. Emlakçılara göre binanın imar barışına dahil olması için ödenmesi gereken bedelin yüzde 3 olduğu dikkate alınırsa, bu ciddi bir rant demek.
‘14 AFLA YÜZDE 70 KAÇAK YAPI’
Geçmiş afların bir çözüm getirmediğini belirten Şehir Plancısı Tayfun Kahraman, şimdiye kadar 14 kez imar affı çıkarıldığını hatırlatıyor:
“Kentsel dönüşüm furyası yarattıktan sonra imar affı çıkarmak, sorunlu alanlarda sorunlu yapı stokunun artmasına neden olur. Bugüne kadar 14 kez imar affı çıktı. Bazı bölgelerde elektrik ve doğalgaza izin veren adı af olmayan yasalar da çıktı. Sonucunda ise yapıların yüzde 70’i kaçak hale geldi. Böyle bir uygulamayla kaçak yapılar meşru hale gelir. Özellikle Boğaz bölgesinde ön görünümün dahil edilmesi de durumu tartışmalı hale getiriyor. Söz konusu uygulama vatandaşların mağduriyetini gidermekten çok ön görünümdeki usulsüz yapılaşmaların, barınma amacıyla değil konuk ve ticari faaliyet amacıyla inşa edilen yapıların meşrulaştırılmasına yarıyor. Bu da işin boyutunu değiştiriyor. Bu yasanın iyi niyetli olmadığını görüyoruz.”
BEYAN ESAS ALINACAK
TBMM’ye sevk edilen torba yasa tasarısı içinde imar barışı da yer aldı. İstanbul’da Beykoz’da 128 bin 500 taşınmazın 115 bin 500’ü, Güngören’de 320 bin taşınmazın 288 bini, Sarıyer’de 187 bin 330 taşınmazın 155 bin 484’ü, Üsküdar’da 261 bin taşınmazın 208 bin 800’ü, Esenler’de 370 bin taşınmazın 285 bini, Bağcılar’da 299 bin 862 taşınmazın 119 bin 944’ü, Beyoğlu’nda ise 96 bin taşınmazın 26 bini barıştan yararlanacak. 13 milyonu bulduğu tahmin edilen ihtilaflı taşınmazların sahipleriyle barış “yapı kayıt belgesi” ile sağlanacak. 31 Aralık 2017’ye kadar inşa edilen ruhsatsız, ruhsata veya imar mevzuatına aykırı yapıların sahipleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendirilecek kuruluşlara başvuracak. Gazete Habertürk'ten Esra Nehir'in haberine göre başvuruya konu yapının ve arsanın mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ile diğer hususlar yapı sahibi tarafından bildirilecek. Başvurularda yapı sahibinin beyanı esas olacak. Bakanlık tarafından Yapı Kayıt Sistemi oluşturulacak, veriler bu sisteme kaydedilecek. Yapılan tespit sonucunda arsa emlak değeri ile yapı yaklaşık maliyeti toplamı üzerinden yüzde 3 kayıt bedeli alınacak. Ardından bu belge düzenlenecek. Belge, yapının konut veya işyeri gibi kullanım amacına yönelik olacak. Yapı kayıt belgesi verilen yapılara, talep edilmesi halinde, geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilecek. Alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilecek. İmar barışı için son başvuru tarihi 31 Aralık 2018 olarak açıklanırken, Bakanlar Kurulu bu süreyi 1 yıl uzatabilecek.
Yapı kayıt belgesi alınan yapıların, Hazine’ye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlar öncelikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilecek. Söz konusu belge sahiplerinin talepleri üzerine taşınmazlar rayiç bedel üzerinden bakanlıkça doğrudan satılacak. Belirtilen yapılarda kentsel dönüşüm yapılması halinde yapı kayıt belgesi aranacak. İmar barışı ile elde edilen gelir kentsel dönüşüm uygulamalarında kullanılacak.