Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Profesör Agop Kotoğyan (Kolsuz Agop) hayatını kaybetti

        Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli cildiye uzmanlarından “Kolsuz Agop” olarak tanınan Prof. Dr. Agop Kotoğyan, 79 yaşında hayatını kaybetti.

        Cerrahpaşa’nın adeta ömrünün tam ortasında yer aldığı Kolsuz Agop, bu hastanede dünyaya geldi, kolu kesildiğinde burada hayata döndü, buradan mezun oldu ve hocalık yaptı. Son nefesini verdiğinde de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yatıyordu. Kotoğyan için 16 Şubat’ta Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tören düzenlenecek. Agop’un ölümü Twitter’da gün boyu TT listesindeydi.

        ‘YAŞAMAZ’ DEDİLER

        Kotoğyan, İstanbul Samatya’ya göç eden yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1939’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde doğdu. İlkokul sonda gümüş atölyesinde sağ kolunu prese kaptırdı. Cerrahpaşa’da “Bu çocuk yaşamaz” denildi. Komada kaldı ama hayata tutundu. Sağ kolu kesilince sol kolunu kullanmayı öğrendi. Tek elle tüplerden şırıngaya ilaç çekebilmek için evde portakallara su şırınga etti. Dikiş atabilmek için de evde ne kadar sökük varsa dikti. Bir kolu olmadığı için kendine acınmasına içerlendi ve okula gitmek istemedi. Daha sonra “Okumalıyım” diyerek geri döndü. Galata Getronogan Lisesi’ndeokul birincisiydi. 1957’de Tıp Fakültesi’ni kazandı. Mezun olduğunda yine okul birincisiydi. 1964’te Cerrahpaşa’daki Dermatoloji Kürsüsü’nde asistan olarak göreve başladı. Uzmanlık tezini “uçuk” üzerine yaptı. 1979’da profesör kadrosuna atandı. Türkiye’de cinsel yolla bulaşan hastalıklar kürsüsünü kurdu. 300’ü aşkın makalesi yayınlandı. 2004’te de emekli oldu.

        ‘ÇOK ACI ÇEKTİM’

        Yurtdışındaki üniversitelerden aldığı teklifi Agop, şu sözlerle reddetti: “Çok acı çektim. Sefaletin dibinde yaşadım. Çocukluğumu, kolumu kaybettim, yolumu kaybetmedim. Bu ülkede yaşayan milyonlarca insandan farklı olmadığımı düşündüm. Bu topraklarda yaşayan tüm insanları kardeşim olarak benimsedim. Bir ülkeyi sevmek demek, bu topraklarda geçirdiğin güzel ve iyi günleri sevmek demek değildir. İyi günde ve kötü günde burada olmak, vatanın yanında kalmak demektir yurt sevgisi. Boş başak dik, dolu başak ise eğiktir, derler. Ben hep eğik gezdim şu dünyada.”

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa