Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...
- 4
SEÇİLMİŞ
(Lois Lowry)Lois Lowry’ye prestijli Newsbery Madalyası’nı kazandıran modern klasik Seçilmiş, okurları bu kez grafik roman olarak büyülüyor. Yakın dönemli pek çok popüler distopyanın ilham kaynağı sayılan bu özel roman, grafik roman uyarlamalarının üstadı P. Craig Russell’ın çizimleriyle yeniden hayat buluyor. Domingo Yayınları'ndan çıkan kitap genç bir oğlanın kusursuz görünen dünyasının arkasındaki korkunç sırları keşfetmesini anlatıyor. Seçilmiş, otoriteyi, düzeni ve insanın karanlık tarafını şimdi sadece metin değil, görsel olarak da büyüleyici bir atmosfer içinde sorguluyor.
- 5
TOKYO'DA TUHAF HAVA
(Hiromi Kavakami)
"Tsukiko, Tokyo’da sıradan bir hayat süren, otuzlu yaşlarında bir kadındır. Bir gün tek başına yemek yerken eski lise öğretmenlerinden biriyle karşılaştığında adını hatırlayamaz ve kısaca ona “sensei” diye hitap eder. Tesadüfi karşılaşmalar olarak başlayan bu buluşmalar sayesinde aralarındaki bağ, yüzeysel bir tanışıklıktan çekingen bir samimiyete evrilir. Ancak ilişkileri yaş farkı ve toplumsal normların yarattığı sınırlarla şekillenecektir..."
İthaki Yayınları'ndan çıkan Tokyo’da Tuhaf Hava’da Japon yazar Kavakami, yolları kesişen iki yalnız ruhun zaman ve mekânın ötesine geçen, ince bir melankoliyle belirsizce ilerleyen ilişkisini büyüleyici bir Tokyo manzarasıyla sunuyor. - 6
RÜYA KÖRÜ
(Gürsel Korat)
Gürsel Korat, Everest Yayınları'ndan çıkan kitapta zaman çarkını bu kez Bizans’ta, 1143 yılında döndürmeye başlıyor. İmparatorun yazıcılarından Stefanos, yıllardır uykusunda gördüklerinin rüya değil, gelecekten görüntüler olduğunu anlar. Andronikos ise geçmişi görmektedir. Yetenekleri gibi karakterleri de zıt olan bu iki kişi, kesişen kaderleriyle birbirlerinin rüyalarına muhtaçtırlar. Bu karşılıklı bağımlılık, aşk ve taht kavgalarının ortasında boy veren derin çatışmaların zeminini kurar. Doğu Roma’da geçen, Rum Selçuklu dünyasına ise uzaktan bakan Rüya Körü’nün dokusunda zaman kavramında çığır açan bir bakış var. Gürsel Korat, insanın “zaman”la ilişkisine yeni bir pencere daha açıyor: İnsan daima unutur. Çünkü süreğen olarak geçmişte veya gelecekte duramaz! -
- 7
BAHARIN BAŞLANGICI
(Penelope Fitzgerald)Booker ve Altın PEN edebiyat ödüllerinin sahibi İngiliz yazar Penelope Fitzgerald’ın, Birinci Dünya Savaşı ile 1917 Rus Devrimi öncesindeki gergin atmosferde geçen romanı Baharın Başlangıcı, Can Yayınları etiketiyle raflarda! İngiliz yazarın kusursuz ve akıcı bir üslupla kaleme aldığı eser, beklenmedik ve büyüleyici bir insanlık komedisi.
Mart 1913. Moskova baharın başlangıcını karşılamaya hazırlanmaktadır. Bu sırada, başkentte bir matbaa işleten İngiliz asıllı Frank Reid, bir gece işten döndüğünde karısının evde olmadığını görür; Nellie çocuklarını bırakıp trene atlamış ve İngiltere’ye dönmüştür. Neden gittiği ya da dönüp dönmeyeceği hakkında kimsenin bir fikri yoktur. Frank’in kesin olarak bildiği tek şeyse artık yalnız olduğu ve alışık olmadığı zorluklara göğüs germesi gerektiğidir. - 8
ELEŞTİRİNİN ELEŞTİRİSİ
(Tzvetan Todorov)
Eleştiri alanındaki çağdaş ideolojik tartışmayı özellikle klasik dogmatizm ile modern görecelik arasındaki çatışma çerçevesinde sunan Tzvetan Todorov’un Eleştirinin Eleştirisi, çözümleyici yaklaşımını dört eleştiri geleneğinin başlıca temsilcilerine yöneltiyor: Sovyetler Birliği döneminden Rus Biçimcileri (Jakobson, Eyhenbaum, Şklovski, Tinyanov, Tomaşevski, Brik, Propp, vb) ve Mihail Bahtin; Almanya’dan Alfred Döblin ve Bertolt Brecht; Fransa’dan Jean-Paul Sartre, Maurice Blanchot, Roland Barthes ve Paul Bénichou; Anglo-Amerikan eleştirmenlerinden de Northrop Frye ile Ian Watt. Todorov söz konusu çatışmanın da ancak eleştirmenlerle yapıtları üzerinden sürdürülecek karşılıklı bir tartışmayla, eleştirinin eleştirisiyle aşılabileceğine inanıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan Eleştirinin EleştirisiBu açıdan hem diyalojik eleştirinin bir kuramsal yaklaşımı olarak hem de Todorov’un eleştiri alanındaki tutkuları ile hayal kırıklıklarını dile getirdiği bir Bildungsroman olarak da okunabilir. - 9
TARÇINLI DÜŞLER ÇİKOLATACISI
(Kayahan Demir)
Ünlü hafiye Demirbey, Tarçınlı Düşler Çikolatacısı isimli birinin davetiyle Pera Palas Hotel’e davet edilir. Çikolata dükkanının açılışını kutlamak için bir araya gelen seçkin misafirler, davetin başlamasıyla bastıran kar yağışıyla otelde mahsur kalırlar. Kesilen elektrik, bir masa etrafında toplanmış davetlilerin huzurunu kaçırır. Işıklar yeniden yandığındaysa, davetlilerin önünde notlar vardır ve notlarda şöyle yazılıdır: “Pera Palas’ta 7 gizemli misafir... 7’si de katil, 7’si de maktul...” Derken ilk cinayet işlenir ve Demirbey soruşturmasına başlar. İşlerin içinden çıkılmaz hale geldiği bu otelde yaşananların mutlaka mantıklı bir açıklaması olmalıdır. Kayahan Demir’in ustalıkla işlediği Tarçınlı Düşler Çikolatacısı, polisiye türünün gençlik kitaplığına yeni bir soluk getiriyor. Zekice kurgulanmış detayları, sürükleyici anlatımı ve nostaljik İstanbul havasıyla Timaş Yayınları'ndan çıktı... -
- 10
41 KERE İSTANBUL
(Serkan Ennaç)
İstanbul’un mimari zenginliğini ve kültürel tarihini bir araya getiren "41 Kere İstanbul”, şehri sadece yapılarıyla değil, tarihsel bağlamı ve insan ilişkileriyle de anlatıyor. Kitap, şehri gezerken her köşe başında karşımıza çıkan, çoğu zaman fark etmeden önünden geçtiğimiz yapıların kimliğini ve toplumla olan ilişkisini ele alıyor. Literatür Hayat Yayınları'ndan çıkan kitapta yer alan yapılar arasında bulunan Prens Adaları’ndaki tarihi köşklerden Florya’daki Atatürk Deniz Köşkü’ne, Akaretler'deki sıra evlerden Ortaköy Camii’ye kadar İstanbul’un mimari dokusunun izleri özenle işleniyor. Art Nouveau akımının ilk örneklerinden Casa Botter, Mimar Vedat Tek’in evi ve daha pek çok önemli yapıyı derinlemesine keşfeden Ennaç, şehri adeta yeniden hayata döndürüyor.