Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

HZ. PEYGAMBER'İN GÜLEN CEMAATİNİN MÜFETTİŞİ GİBİ SUNULMASI

04.10.1977 tarihinde İzmir Menemen’de yaptığı kır sohbetinde Gülen, sanki kesin bir

dinî hakikatmiş gibi şu bilgiyi verir:

İslam hesabına gelişen bütün muvaffakiyetler bütün zaferler,

doğrudan doğruya cenab-ı risalet meâb Efendimiz’in teftişi

altındadır, buna katiyyen inanabilirsiniz…”

Yaklaşık iki yıl sonra 06.04.1979 tarihinde yaptığı bir vaazda ise yukarıdaki “bilgi” somutlaşır

ve Hz. Peygamber, “İslam hesabına gelişen” Gülen hareketini teftişe gelir:

“…her gün saflarını teftiş ettiğini anlatıyor, sağdan hizaya gel

komutunu verdiğini anlatıyor, mescidinde seninle beraber,

musallanda seninle beraber, ilim irfan yuvanda seninle beraber,

âlî ve adi halkla beraber, teb’a ve raiyyetle beraber, doğacak

günlerle beraber, hakkın geleceği günlerle beraber, batılın hâk ile

yeksan olacağı günlerle beraber. Muhterem Müslümanlar, Allah’ın

büyük inayeti, ihsanına mazhar olduk. Sonradan geldik, talihsiz

gibi göründük ama talihliler tahtına oturduk. Arada geçenlerin

önünde onlardan başka olarak başı okşananlar arasına girdik.

Gülen, konunun önemine(!) binaen olacak ki yaklaşık üç ay sonra (09.07.1979) aynı

iddia İzmir Hisar Camii’ndeki konuşmasında çok daha somut bir hal alır:

“…Mescidimize girdi ya rabbi. Bizi teftiş etti ya Rabbi sen

biliyorsun. Sağdan hizaya gel dedi ya Rabbi…”

Bundan bir yıl sonra (29.06.1980) Yozgat’ta yaptığı konuşmada, senaryo daha da zenginleştirilir:

“… Ve sonra aradan bir ay gibi kısa bir zaman mı, iki ay gibi bir

zaman geçmişti, bir kardeşimiz görüyor: “Bir hayır müessesesini,

mübarek teftiş etmeye gelmişler. Bütün halk yığın yığın

etrafında akıyor oranın, oraya akıyor, bir müessese yapılıyor,

ervahı hoşnut edecek bir müessese yapılıyor, temiz eller onuntemeline harç atarken unutmasınlar, aleyhissalatü vesselam elini o harç atan elin üzerine koyuyor, o müesseselerin bütününü

alkışlıyor.”

Bu ikinci müşahede diyor ki: Vallahi gördüm, Resûl-i

Ekrem aleyhissalatü vesselam cihan hükümdarı gibi –cihanın

hükümdarlığı da ne oluyor-, cihan hükümdarı gibi oraya kadar

gittiler, teşrif buyurdular ve sonra bir cami gibi yer oldu,

minberin önüne geldi oturdular, orada vazife yapacak insan

da vardı, teklif ettiler va’zu nasihat edin diye. Ya Resûlallah!

Teeddüb ederim siz varken burada nasihat edelim, orada bir

tanesi başını kaldırdı “essalatü vesselamü aleyke ya Resûlallah!”

derken, tebessüm buyuruyor, beşaşetle beşaret arz ediyor, izhar

buyuruyorlardı. Bundan anladık ki: Yeryüzünde cenabı hak yeniden

gençliğimize bir hız verdi, bize bir emân bahşeyledi, aleyhissalatü

vesselam da, bu yeni ve ahir zamanda zuhur edecek temiz ve

nezih ordusunu teftiş etmek üzere manen saflarımızın arasında

bulunuyor. Kalplerimizi istikamet içinde tutalım, gönlümüzü o

sultanı zîşana müteveccih tutalım, onun her halimize nigehbân

olduğunu bilelim… Aleyhissalatü vesselam mübarek ruhuyla

perisprisiyle, dublesiyle hayydır, aramızdadır ve halimize

nigehbândır… Hz. Muhammed (s.a.s.) yeniden bir Allah

cemaatini teftiş ediyor. Bütün bunlar, bizim yeniden bir var olma

ve dirilme yoluna girdiğimizin emaresidir. Bütün bunlar, geleceğin

çok farklı olmasının emaresidir. Bütün bunlar, yeryüzünde ictimai

coğrafyanın ileride değişmesinin emaresidir. Ama bütün bunların

olması, kendi içinde bir kısım şartlara bağlıdır… Hakkın

taraftarları, kendilerine düşen vazifeyi yapmalıdırlar.”

31 Mart 1991 tarihinde Pendik Çarşı Camii’nde yaptığı konuşmada iddia bir kere daha

pekiştirilir:

“Hz. Muhammed Mustafa’nın ruhaniyetinin çok ehl-i keşfin

müşahedesiyle her yerde bu türlü cemaatin arasında dolaştığı

söyleniyor. Öyle işler yapmaya muvaffak eyle ki, teftişe gelip,

bihakkın, tam tekmil, her şey yerinde, mükemmel olarak görsün

ve asırlık ağlamaları, iniltileri dinmiş olsun..”

Yukarıdaki alıntılarda şu noktalar ön plana çıkmaktadır:

1. Hz. Peygamber, Gülen örgütünü devamlı teftiş etmektedir.

2. Hz. Peygamber, Gülen örgütünün müesseselerinin temelini atanlarla

beraberdir.

3. Hz. Peygamber’in Gülen müntesiplerinden oluşan yeni ve nezih bir ordusu(!)

vardır.

Açık bir hezeyan ürünü olan böyle bir anlatım, kendi süflî amaçları için Hz. Peygamber’i

açıkça istismar anlamı taşımaktadır. Bu tür iddialar batınî/ezoterik bir söylemin yansı-

maları olup kabul edilmesi de mümkün değildir. Bunlar çoğu zaman halüsinasyon yani

gerçekte var olmayan şeyleri görmek, işitmek gibi dayanaksız algılamalardır. Dinin hakikatleri

ile bağdaşmayan ve dinin temel bilgi kaynaklarına dayanmayan böyle bir iddia,

İslam’a göre bir değer ifade etmez.

Diğer taraftan Hz. Peygamber’i örgütünün müfettişi gibi göstermek, ona “sağdan hizaya

gel” komutunu verdirmek, okul inşaatlarına harç koydurmak onu sıradanlaştırma

sayılır. Fakat örgütünü kendi süflî amaçları doğrultusunda motive etmek ve milleti

maddeten sömürmenin etkin aracı haline getirdiği “himmet”i çoğaltmak adına Gülen,

bu tür sıradanlaştırmalardan da kaçınmamıştır.

Burada altı çizilmesi gereken önemli bir başka husus da karanlık emelleri uğruna Gü-

len’in, başka dinlerin inanç esaslarını bile içselleştirebildiği ve onları fark ettirmeden

Müslüman zihinlerde yerleştirmeye çalıştığı gerçeğidir. Zira yukarıdaki uzun pasajda

Hz. Peygamber’in, “dublesiyle” diri olup, aramızda yaşadığı ve halimizi yakından gördüğü

belirtilmektedir. Ruhun dublesiyle dünyada var olduğu inancı Zerdüştlükten dev-

şirilmiş bir bilgidir. Hâlbuki İslam dininde böyle bir düşünce hiçbir zaman kabul görmemiştir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ