Batı Karadeniz'de bir hafta sonu kaçamağı: Yalıköy GALERİ!
1980'li yıllardan itibaren gelişen Yalıköy, Çatalca'nın hemen ötesinde yemyeşil bir kıyı kasabası
GAZETE HABERTÜRK / Levent ÖZÇELİK
1980’li yıllardan itibaren gelişen Yalıköy, Çatalca’nın hemen ötesinde yemyeşil bir kıyı kasabası. İlk ismi Türkçe’deki karşılığı potin ya da çizme anlamına gelen Podima. Zamanında korsanların, yankesicilerin kara para sahiplerinin paralarını akladıkları bir eğlence merkezi olduğu rivayet edilen Yalıköy, 2000’li yıllarla birlikte hafta sonu kaçamaklarının en popüler duraklarından biri oldu.
Adını ara ara işitir sürekli niyetlenirdim. Karadeniz kıyılarının doğası ister batı ister doğu olsun hep ilgimi çekerdi. “Nereye gitsem” dediğim anlardan biriydi. Yalıköy ya da eski adıyla Podima’da baharın gelişini müjdeleyen çiçeklerin açtığı, güneşin geç saatlere kadar kıyılarda kaldığı günlerden biriydi. İstanbul’dan ayrılıp Kemerburgaz Göktürk’ü ardımda bırakıp artık iyice kasabalara köylere ait yolların içindeydim. Küçük köy-kasaba meydanları, kahvelerin önünde takılan ahalinin meraklı bakışları arasından süzülerek yaklaşık bir buçuk saat sonra Yalıköy’deydim. Girişteki fırını geçip kasabın önündeki adamla sohbet ettikten sonra, yol boyunca sabırsızlıkla beklediğim kumsala ulaştım.
Top oynayanlar, mevsim henüz yaz olmadığından tek tük denize girenler, bir iki küçük balıkçı teknesi ve gün batımının keyfini çıkaranlar vardı uzayıp giden kumsal ve kıyılarda. Önce ayakkabıları fırlatıp yürümeye başladım, sonra nefeslenmek için uzandım ince kumlara. İnce kumlar derken Yalıköy sahilindeki kumlar söylenene göre, dünyanın en güzel kumlarından biriymiş. İnce ve denize uzanan katmanlı kumlarıyla övünüyor Yalıköylüler ki haksız da değiller. Istıranca Dağları’nın eteklerindeki, üç tarafı ormanlarla çevrili bu güzel köy size deniz, güneş ve rüzgâr vaat ediyor. Bir orman köyü olan Yalıköy’de geçmişte halk ormancılıkla uğraşıyormuş, Orman Bakanlığı’nın getirdiği yaptırımlar sonucu ormancılık artık neredeyse yok, balıkçılıksa öteden beri yaygın, tabii Karadeniz’in azgın dalgaları elverdiğince.
Mevsimine göre lüfer, palamut, çinekop, kalkan ve tekir sıkça yakalanıyor. Köy özellikle mayıs ayından sonra yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Denizi çok meşhur, diğer Karadeniz kasabalarının aksine dalgalı ama tehlikesiz bir suyu var. Geniş kumsal; piknik yapanları, denize girenleri ve güneşlenenleri ağırlıyor. Kış aylarında ise Yalıköy’ün konuklarının profili değişiyor. Sezen Aksu gibi ünlü sanatçılar, Yalıköy’ü sık sık ziyaret ederek sakinliğin kıyılarında nefesleniyorlar yine anlatılanlara göre. Sahilin sol bölümünde Koru, Fafatara gibi kır, gazino ve lüfer, palamut, kalkan balığı yapan mütevazı lokantalar, çardaklar yer alıyor. Fafatara bu restoranların en eskisi. Lazca kelebek anlamına gelen Fafatara’nın sahibi Engin Kalender. Kendisi de bir Karadenizli olan Engin Bey’in restoranının özellikle peynir ve domates soslu kiremit köftesi çok meşhur. Köyde iki de konaklama mekânı mevcut; Hanoğlu ve Motel Podima.
KAMPSEVERLERE: ÇİLİNGÖZ
Yalıköy’e 5 km. mesafede yer alan Çilingöz’e uğramadan da olmaz. Kamping alanıyla çok meşhur olan Çilingöz Koyu, denizin, gölün, ormanın, kıyı kayaların buluşma noktası adeta. Koy, sanat eseri sayılabilecek güzellikte kayalıklarıyla da çok meşhur. Yalıköy tarafına bakan yüksek kayalarda sayısız deniz mağaraları sıralanıyor. Sol burun arkasında kalıp kıyıdan yürüyerek ulaşılan Akvaryum mevkii denizin rüzgârla el ele verip nakış gibi işlediği bir güzelliğe sahip. Koya günübirlik gelebileceğiniz gibi kamping alanından yararlanabilir, çadır kurabilirsiniz. Çadırsız gelenler, içinde yatak, nevresim olan çadır kiralayabiliyorlar. Kamp alanında et çeşitleri, köfte, piliç ızgara yapan restoran, büfe, çardak kafeler, kaynak suları, çay bahçesi, kampçıların ihtiyaçlarını karşılayacak duşlar, kabinler bulunuyor. Bölgede kampçılar için haziran ayı ile başlayan mevsim, eylül ortasına dek sürüyor.