Doğal afetler cinsiyetten bağımsız ama etkileri öyle değil... Kadınlar için risk 14 kat fazla!
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün tarihinden bu yana halen istenilen cinsiyet eşitliği seviyesine ulaşıldığını söylemek mümkün değil. Bu eşitsizlik afet durumlarına da yansımış durumda. Doğal afetlerde de kadınlar, erkeklerden daha çok etkileniyor; hatta istatistiklere göre kadınların hayatını kaybetme riski 14 kat fazla. Türkiye'yi sarsan depremlerin ardından ekibiyle Hatay'a giden Psikiyatrist Mahir Yeşildal da bölgedeki kadınların yaşadığı zorlukları anlattı. Habertürk'ten Merve Elmacı'nın haberi...
ABONE OLKökeni 1800'lü yıllara dayanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların dünyada her anlamda eşitliğe kavuşmadığı arzusunu hatırlatan bir gün. Ancak 8 Mart'ın tarihinden bu yana arzu edilen eşitliğe henüz yaklaşılabildiğini söylemek mümkün değil. Birleşmiş Milletler'in 2022 yılında yayınladığı son raporuna göre dünyanın cinsiyet eşitliğine ulaşması için 286 yıla ihtiyaç var.
Cinsiyet eşitsizliği dünyanın her bölgesinde etkisini hissettirirken, sel, kuraklık, deprem gibi doğal afetlerde de özellikle cinsiyet eşitliğine uzak bölgelerde kadınlar daha fazla zarar görüyor; maalesef afetler herkesi eşit şekilde etkilemiyor.
Aynı evde yaşıyor olsalar bile felaketlerde, kadınlardan erkeklerden, kız çocukları da erkek çocuklarından farklı şekilde etkileniyor. BM verilerine göre, bir afet yaşandığında kadın ve çocukların hayatını kaybetme ihtimali erkeklerden 14 kat daha fazla. Buna bir örnek vermek gerekirse, 2004'te Hint Okyanusu depremi ve tsunamisinde 230 bin kişi hayatını kaybetti, hayatını kaybedenlerin yüzde 70'i kadındı.
Doğal afetler cinsiyetten bağımsız, ancak etkileri öyle değil. Özellikle cinsiyet eşitsizliğinin yüksek olduğu toplumlarda kadınların fiziksel, sosyal ve maddi olanaklara erişimi kısıtlı oluyor. Küresel olarak kadınların yaşam süresi erkeklerden 4.7 yıl daha fazla. Ancak doğal afetler, kadınların ortalama yaşam süresi üzerinde orantısız bir şekilde olumsuz etkiye sahip.
Araştırmalar, afetler sırasında ve sonrasında geçim kaynaklarının kaybı, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve ölüm oranları sebebiyle cinsiyet eşitsizliğinin etkilerini pekiştirdiğini ortaya koymakta.