Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan NATO Zirvesi dönüşü S-400 yanıtı!
Son dakika... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi dönüşünde yaptığı açıklamada, "S-400 konusunda nasıl en başta bizim için bu iş kapanmıştır dediysek, bugün de biz aynı noktadayız. Bu konu bizim için kapanmıştır" dedi. Erdoğan ayrıca Putin ile NATO'daki görüşmelerinin değerlendirmesini yapacaklarını söyledi. Türkiye'nin yürüttüğü diplomasi trafiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece mart ayında liderlerle 40'ın üzerinde yüz yüze görüşmesi ya da telefon teması olduğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi dönüşünde yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin S-400 konusundaki tutumu değişmemiştir. Bu bizim için bitmiş bir anlaşmadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Olağanüstü Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi vesilesiyle Belçika'nın başkenti Brüksel'e gerçekleştirdiği ziyaretin dönüşünde uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, Habertürk'ten Esra Nehir'in de aralarında bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında NATO-AB ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz? Bu işgal bize neler gösterdi? NATO Genel Sekreteri 'Güvenliğimiz konusunda yeni bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu yüzden caydırıcılığımızı ve savunmamızı daha uzun vadede yeniden düzenlemeliyiz.' şeklinde açıklaması olmuştu. Bu yeni dönemde Türkiye’nin rolü konusunda neler söylersiniz? Bir de kimyasal ve nükleer silahların kullanımı konusunda dünya adeta diken üstünde, karşılıklı açıklamalar geliyor, bu konudaki görüşleriniz nedir?" soruları üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Her şeyden önce bu kriz iki hususu gözler önüne serdi. Bunlardan birincisi Avrupa güvenliğinin temel taşı, temel yapısı NATO'dur. Bunu çok açık, net olarak görmüş bulunuyoruz. İkincisi, Türkiye bölgesel güvenliğin temini için vazgeçilmez bir müttefiktir. Gerek ikili görüşmeler gerekse zirve toplantısı esnasında liderlerin birçoğu bunu dile getirdiler. 70 yıllık üyeliğimizde NATO'ya en kapsamlı katkıları veren Türkiye, müttefiklerden farklı olarak bunu her yönüyle karada, denizde, havada, siyasi etkinliklerinde ortaya koyan bir ülke oldu. İttifak dayanışması ruhuyla üzerimize düşeni imkanlarımız ölçüsünde yapmaya da devam edeceğiz. Bu süreci de Türkiye aynı kararlılıkla, güvenilirlikle yine sürdürüyor. Hatta bu konuda örnekliğini ortaya koyuyor. Bunu da bütün siyasi liderler olsun, komuta kademeleri olsun, bizimle paylaşıyorlar. Bunu da iftiharla gördük. Bundan dolayı da tabii memnuniyetimizi özellikle ifade etmek isterim. Diğer taraftan, kitle imha silahlarının kullanımını elbette insanlığa karşı işlenmiş suç olarak değerlendiriyoruz."
Türkiye'nin Ukrayna-Rusya savaşının başından beri etkin bir diplomasi yürüttüğü ve bu süreçte garantörlük ve arabuluculuk konusunun tartışmaya açıldığı ifade edilerek, "Türkiye garantör ülke olacak mı? Garantörlük söz konusu olduğu takdirde Ukrayna ve Rusya şartlarını yerine getirmezse bu Türkiye için bir sorun teşkil eder mi?" soruları üzerine Erdoğan, savaşı sonlandırmak için başından itibaren büyük gayretler ortaya koyduklarını vurguladı.
Kendisinin diğer liderlerle yaptığı görüşmelerin yanı sıra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da muhataplarıyla birçok kez bir araya geldiğini aktaran Erdoğan, "Hatta Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya'da bir araya getirdi. Ardından bir Moskova ziyaretini, bir Lviv ziyaretini de gerçekleştirdi. Yine bunun dışında Milli Savunma Bakanı'mın muhataplarıyla yaptığı birçok görüşme oldu. Bunları devam ettiriyorlar. Tabii bütün bunlar garantörlük, bunun dışında arabuluculuk görevini Türkiye'nin yapabileceğinin en güzel örneği oldu." dedi.
Rusya ile Ukrayna arasında müzakere edilen 6 başlık bulunduğunu ancak iki tarafın da sıcak yaklaştığı ya da kabul etmediği konular olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Özellikle 4 başlık üzerinde mutabakat varmış gibi bir durum söz konusu. Bunlardan bir tanesi özellikle bu NATO meselesiyle ilgili. Ukrayna ilk başlarda bu konuya önemle asılıyordu ama daha sonra NATO üyeliğinden çekilebileceğini Zelenskiy ifade etmeye başladı. Bir diğer konu, özellikle Rusça'nın resmi dil olarak kabul edilmesi meselesi. Zelenskiy bunu da kabul etti. Zaten Rusça Ukrayna'nın hemen her yerinde konuşulan bir dil. Bu noktada da bir sorun yok. Bir diğer konu silahsızlanma meselesi. Tabii Ukrayna bir devlet, yani silahsızlanmayı A'dan Z'ye kabul söz konusu değil. Ama bu konu da anlaşılamaz değil. Yani orada da belli tavizlerin verilebileceğini Ukrayna tarafı ifade etti. Dördüncü konu, ki yine Ukrayna’nın da burada bir mutabakatı var; o da bu kolektif güvenlik dedikleri mesele. Bu konuda da Ukrayna olumlu bir yaklaşım ortaya koydu. Ama tabii Ukrayna Kırım ve Donbas konularında bu kadar rahat değil. Donbas meselesinde en sonda güzel bir adım attı, bana göre akıllı bir liderlik diyebiliriz ve 'Bu konuda referanduma gitmem gerekir' dedi. Bu konuyla orayı kestiler. Şu anda böyle bir durum var. Kaldı ki Rusya 2014'te Kırım'ı işgal ettiği zaman, biz çok açık, net bu işgale karşı çıkmıştık ve o günden sonra da Putin ile yaptığım her görüşmede bu işgale karşı çıktığımızı hep söylemiştim. Ama o zaman Batı bu işgale bugün olduğu gibi çok açık, net bir tavır koymamıştı.
Bu tavrı koymadıkları için işte bugün başımıza bunlar geldi. Tabii Kırım ile beraber Donbas, Donetsk, Luhansk vesaire bütün bunlar Kırım'ın adeta bir çarpanı oldu. Ve biz bu konudaki tavrımızı bu şekilde ortaya koyduk. Tabii bu 6 başlığın 4'ü için şu anda Ukrayna tarafından olabilir deniyor ama diğer ikisi hakkında olumlu bir yaklaşım söz konusu değil. Şimdi benim bugün Zelenskiy ile bir görüşmem olacak. Putin ile büyük ihtimalle yine hafta sonu veya hafta başı bir görüşmem olabilir. Bu görüşmelerde de bu NATO'daki görüşmelerin kendileriyle bir müzakeresini, değerlendirmesini yapıp, bundan sonraki sürece yönelik 'Artık barış için atılacak adımın mimarı sen olmalısın.' demeliyiz. 'Buna bir onurlu çıkış yap.' demek suretiyle bu işi tatlıya bağlamanın yolunu aramamız lazım."
"Türkiye'nin ABD ile sürdürdüğü yeni F-16'lar, F-16 modernizasyon kitleri konusunda olumlu gelişmeler var mı? Türkiye’nin Kiev'de kalan A400m uçaklarının geri getirilmesi konusunda bir süreç, teknik hazırlık var mı? Karadeniz'de döşenmiş bazı mayınların serbest kalması neticesinde ortaya çıktığı iddia edilen tehlike, ifade edildiği gibi ciddi bir boyutta mıdır? NATO bu konuda Türkiye'ye teknik bir destek verebilir mi?" soruları üzerine Erdoğan, F-16'larla ilgili görüşmeleri Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın muhataplarıyla yürüttüğünü ve bu konuda şu an itibarıyla olumlu bir sürecin devam ettiğini dile getirdi.
Uçakların modernizasyonuyla ve yeni alımlarla ilgili olumlu yaklaşımlar bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Biden'ın bana 'Ben kongreye bu konuyla ilgili olumlu yaklaşımımı sunacağım ve konunun da takipçisi olacağım.' istikametinde ifadeleri oldu. Temenni ederim ki bu istikamette eğer netice devam ederse, noktalanırsa o zaman biz yeni alacağımız F-16'lar ve eldekilerin modernizasyonunu süratle bitirme fırsatını bulacağız." ifadesini kullandı.
"S-400 KONUSUNDA BUGÜN DE AYNI NOKTADAYIZ"
"Biden ile ayaküstü sohbetiniz oldu, bunu merak ediyoruz. Amerika'nın S400'lerin Ukrayna'ya verilmesini istediği iddiası Amerikan basınında yer aldı. Türkiye, bu ciddiye alınacak bir iddia değil diyerek aynı yerden cevap verdi. Hatta Fahrettin Bey, 'Batı dünyası bu tür asılsız iddialar yerine önce koşulsuz F-35 programına Türkiye'yi katsın.' dedi. Siz keza pek çok defa bu konu kapandı dediniz. ABD inatla, ısrarla neden bu konuyu tekrar gündeme getiriyor?" sorularına karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
"Her şeyden önce S-400 konusunda nasıl en başta bizim için bu iş kapanmıştır dediysek, bugün de biz aynı noktadayız. Bu konu bizim için kapanmıştır. Bunlar savunma noktasında bizim kendi malımızdır, bu bitmiştir. Bir diğer konu Wall Street Journal'ın yazdığına karşı İletişim Başkanı'mız gerekli cevabı bütün hassasiyetiyle zaten vermiştir. O cevap onlara yeter de artar bile. Daha fazlasına da bu konuda gerek yok. Çünkü bunların bütün işi ortalığı karıştırmak. 'Buradan acaba Türkiye'ye nasıl bir darbe vururuz da onu sıkıntıya sokarız' böyle bir gayretin içindeler. Anında müdahale ederiz, sonuç alamazlar."
Mayınlar konusunda bütün tedbirlerin alındığını aktaran Erdoğan, "Gerek Milli Savunma Bakanı'mın gerek Deniz Kuvvetleri Komutanı'mın ortak kanaati, bunlar böyle başıboş bir durumda değil. Ayrıca bu mayınların kendilerini kilitleme durumu söz konusu. Yani su yüzüne çıktığı anda bu mayınlar kendi kendini kilitliyor, adeta kendi kendini patlatıyor. Böyle bir özelliği de var. Bunun dışında da Deniz Kuvvetlerimiz her türlü tedbiri almış vaziyette." dedi.
A400m uçaklarıyla ilgili hem Ukrayna hem de Rusya ile temasları sürdürdüklerini dile getiren Erdoğan, "Bize her türlü teminatı veriyorlar. Diyorlar ki (Şu an itibarıyla bunu çekmeye kalkarsak, hava sahasında sıkıntılar var. Bundan dolayı böyle bir riski göze almayalım. Biz sizinle irtibat halindeyiz ve sağlıklı bir duruma girildiği anda bu uçakları sizlere göndereceğiz.)" diye konuştu.
"Amerikan şirketlerinin Rusya'dan çıkacak olması nedeniyle biraz böyle sıkıntılar yaşanırken yine de bu şirketlerin Türkiye'ye gelişi konusunda beklentiniz nedir?" sorusuna karşılık Erdoğan, sadece Amerikan şirketlerinin değil, dünyanın birçok markasının ve grubunun Rusya'dan çıktığını belirtti.
Erdoğan, "Bunlardan ülkemize gelenlere tabii ki kapımız açıktır, buyursunlar gelsinler deriz. Bunun dışında yine belli sermaye gruplarından ülkemize gelip bizde imkanlarını park etmek isteyenler olursa onlar için de tabii ki kapımızı kapalı tutmayız. Buna da kapımız açıktır." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptırımlar konusuyla ilgili şunları kaydetti:
"Yaptırımlar noktasında da BM'nin belli çizgilerini biz de değerlendiririz ama şunu da unutmayalım ki bütün bu adımları atarken bizim Rusya ile olan ilişkilerimizi bir kenara koymamız mümkün değil. Bunu ben çok önce de açıkladım biliyorsunuz. Zira bugün sadece doğal gaz düşünüldüğünde, kullandığımız doğal gazın yaklaşık yarısını biz Rusya'dan alıyoruz. Bunun yanında Akkuyu Nükleer Enerji Santralimizi bugün Rusya ile yapıyoruz. Biz bunu da bir kenara koyamayız. Ben bunu bugün Macron'a da söylediğimde 'haklısın' diyor. Yani orada yapılacak herhangi bir şey söz konusu değil. Bu konudaki hassasiyetimizi korumak durumundayız. Birincisi ben halkımı karda kışta soğukta bırakamam. İkincisi sanayimizi tamamen sıfırlayamam. Bunları korumak durumundayız. Biz devletiz, 85 milyon nüfusumuz var. Üzerimize düşen her türlü görevi de yaparız, yapıyoruz. Şu anda Ukraynalılar için 56 civarında insani yardım tırını biz bölgeye gönderdik. Bunların içerisinde gıdası var, giyeceği var, ilacı var. Bunlar hala artarak da devam ediyor."
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un iki yıl önce "NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti." sözü ve gelinen nokta hatırlatılarak "Kendisinin de bu krizde arabuluculuk çabaları oldu. Fransa’nın bu çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca ABD Başkanı Biden ile ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Macron ile ilgili kısımdan başlayalım. Demek ki NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmemiş. Böyle bir şey de söz konusu değilmiş. O çok talihsiz bir açıklamaydı." ifadesini kullandı.
"Bu talihsiz açıklamanın ardından da Macron, şu anda NATO içerisinde en aktif rolü oynayan liderlerden bir tanesi durumunda." görüşünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Epey gayretli. Gerek Ukrayna gerek Rusya gerek diğer ülkelerle olan görüşmelerde Macron'u çok aktif görüyorum. Bununla ilgili olarak da diğer ülkelerin, liderlerin Macron'a bakışı da değmişmiş vaziyette. Bütün bunlarla birlikte de Türkiye-Fransa arasında attığımız bazı adımlar vardı. O adımları, Türkiye-Fransa ilişkilerini yeniden ele almak ve hatta Türkiye-Fransa-İtalya olarak üçlü attığımız adımları yeniden hayata geçirmek için çalışmalarımızı sürdürmeyi karar altına aldık. Temennim odur ki inşallah seçim sonrası bu yeni süreci güçlü bir şekilde başlatırız diye düşünüyorum.
Biden'a gelince, Biden ile bu zirvede ayaküstü bir hal hatır sorduk. Önümüzdeki süreçte kendisiyle telefon diplomasisiyle bazı konuları ele alma fırsatımız olacak. Ama tabii burada Milli Savunma Bakanım muhatabıyla bu F-16’lar konusunu görüştü."
"Üçlü dediğiniz Fransa-İtalya-Türkiye STAMP-T füzesini mi kastediyorsunuz?" denmesi üzerine Erdoğan, "Evet, Eurosam. O konuyu Macron ile görüştüğümüz gibi Draghi ile de görüştük. Draghi de benden sonra Macron ile yaptığı görüşmede bu konuyu açtı." karşılığını verdi.
Savaşın başlamasından bu yana gerek Avrupa'nın gerekse ABD’nin çözüme yönelik somut adımlar atmadığının görüldüğü belirtilerek "Zirvede tansiyonun düşürülmesi ya da çözüm odaklı bir eğilim gördünüz mü?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslında liderlerin büyük bir çoğunluğunun tansiyonun düşürülmesinden yana olduğunu bildirdi.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Çünkü ortada son devrin en büyük felaketi yaşanıyor. Binlerce çocuk, kadın, sivil maalesef öldürülüyor. Bütün bunları görüp de hala 'vurun gitsin' demek mümkün değil. İşin maddi boyutuna baktığımız zaman o da ayrı bir felaket. Şimdi bütün bu gelişmeler karşısında en kısa yoldan burada ateşkes nasıl olur, bunun hesabı, gayreti içindeler. Bu konuda herkes ateşkesin bir an önce olması hususunu gündeme getiriyor. Temennim odur ki burada hep birlikte yapacağımız bir dayanışmayla bunu sağlayalım, bunu başaralım. Eğer bunu başarabilirsek gerçekten insanlığa en büyük hizmeti yapmış oluruz."
Ankara'nın son dönemde çok sayıda lideri ağırladığı hatırlatılarak, "Bu sadece Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle mi oluyor? Türkiye yaptıklarınızla kilit ülke konumuna geldi ama acaba yeni bir koridor veya yeni bir düzen için mi liderler Türkiye’ye geliyor?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağırlıklı olarak tabii ki Rusya-Ukrayna'nın bu işin ana başlığını teşkil ettiğini belirtti.
Elbette bu ziyaretlerde ikili ilişkileri masaya yatırma fırsatı da bulduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gelen ülkelerle bölgeye dair sorunları da masaya yatırıyoruz. Mesela Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimin günübirlik ziyaretinde ana başlığımız Rusya ve Ukrayna oldu. Kendisi de Rusya’yı en iyi tanıyan liderlerden biri. Sayın Putin ile olan ilişkileri malum. Bu savaşı da en iyi analiz edenlerden biri. Bunları kendisiyle çok açık, net konuşma fırsatımız oldu. Polonya Cumhurbaşkanı Duda da burada hakikaten takdire şayan birisi. Polonya bölgede 2 milyon civarında mülteciye ev sahipliği yapıyor. Diğer taraftan şu anda Ukrayna’dan sonra Rusya'nın hedefinde olabileceğini düşünüyor. Onun için de tabii kendine göre bütün tedbirlerini alıyor, almak durumunda. Örneğin bugün, Biden Polonya'ya gidiyor. Tabii Ukrayna bir NATO ülkesi değil ama Polonya aynı zamanda bir NATO ülkesi. Polonya'nın bizimle olan diyalogları da ileri derecede. Bu özelliği de var. Dolayısıyla onunla olan münasebetlerimizde öncelikli Rusya-Ukrayna olayı var ama bunun yanında da tabii Polonya ile ilgili savunma sanayiine yönelik ilişkilerimizi, ekonomik alandaki ilişkilerimizi görüşme fırsatımız oldu."
Yunanistan'ın ziyaretinde ise Yunanistan-Türkiye ilişkilerindeki malum sıkıntıların ortadan kaldırılmasına yönelik ne gibi adımlar atabileceklerini görüşme imkanı bulduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan sonraki süreçte aracılarla değil biz direkt olarak kendimiz görüşmelerimizi yapalım, özel temsilcilerimiz vasıtasıyla görüşmelerimizi yapalım, böyle sürdürelim diyoruz." açıklamasında bulundu.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yine diğer gelen liderlerle de iki ülkenin arasındaki ilişkileri ele aldık ama öne çıkan yine Rusya-Ukrayna konusu oldu. En önemli ziyaretlerden bir tanesi de İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un ziyaretiydi. Bu süreçte İsrail Başbakanı Bennett'in de gelme durumu söz konusu. Onun da gelişiyle birlikte Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir süreci başlatma durumumuz olabilir. Bunun Filistin meselesine de olumlu yansımaları olacağına inanıyoruz. Burada tabii daha çok Doğu Akdeniz ile ilgili birlikte neler yapabiliriz konusu var. İkili ilişkilerde birlikte atabileceğimiz en önemli adımlardan bir tanesi olarak öyle zannediyorum ki burada yine doğal gaz konusu öne çıkabilir. Bunların değerlendirmeleri için önce Dışişleri Bakanı'mı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'mı taraflar tarih belirledikten sonra İsrail’e göndereceğiz. Bu görüşmeleri Dışişleri Bakanı'mızın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'mızın İsrail'de yapacakları çalışmayla başlatmış olacağız."
Krizlerin dünyada güç dengelerini değiştirdiği belirtilerek "Dünyada bir enerji sıkıntısı yaşanırken liderlerin Türkiye'ye ziyaretleri, bunların hepsini bir araya getirecek olursak Türkiye’nin 'enerji hub'ı olma hedefi vardı, bu hedefte mesafenin azaldığını söyleyebilir miyiz?" sorusunu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah bu önümüze yeni kapılar açacak. Şu anda açıklamayacağım. İnşallah bu yaptığımız görüşmelerle birlikte önümüze enerjide çok daha farklı alanlar açılacak ve bunu duyduğunuzda 'Bu da nereden çıktı?' diyeceksiniz. Bu görüşmelerden inşallah şöyle dört dörtlük bir sonuç çıkacak. İlk görüşmeleri yaptık, inşallah arkadaşlarımız da görüşmeleri devam ettirecekler, bu görüşmelerin devamında da biz bunun açıklamasını yapacağız." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında "Geçmişte Türkiye sözü dinlenen bir ülkeydi ama şu anda Türkiye deyince sırtlarını dönüyorlar." şeklinde cümle sarf ettiği dile getirilerek bununla ilgili değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Arka arkaya bütün devlet başkanları, hükümet başkanları ülkemize geliyorken, bunun yanında bizimle yoğun bir telefon diplomasisi yürütüyorken nasıl herkes sırtını dönmüş oluyor?" dedi.
Sadece mart ayında liderlerle 40'ın üzerinde yüz yüze görüşmesi ya da telefon teması olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile sürekli telefon görüşmeleri yapıyoruz. ABD Başkanı Biden ile de telefonla görüştük. Yine bu ay Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev'i, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'u, Yunanistan Başbakanı Miçotakis'i, Almanya Şansölyesi Scholz'u, Polonya Cumhurbaşkanı Duda'yı, Güney Kore Başbakanı Kim Boo-Kyum'u, Hollanda Başbakanı Rutte'yi, Kosova Cumhurbaşkanı Osmani-Sadriu'yu ülkemizde misafir ettik. BM Genel Sekreteri Guterres, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, AB Komisyonu Başkanı Leyen ve AB Konseyi Başkanı Michel’in yanı sıra Fransa, Avusturya, Moldova, Sırbistan, Litvanya, Belarus, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan cumhurbaşkanları ile Hollanda, İngiltere, Kanada Başbakanlarıyla ayrıca telefon görüşmelerimiz de oldu. Antalya’da da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Arnavutluk Başbakanı Rama, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev, Slovenya Cumhurbaşkanı Pahor, Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyeleri Caferoviç ve Dodik, Bulgaristan Başbakanı Petkov, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Embalo, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Barzani, Nijer Cumhurbaşkanı Bazum, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Bio, Liberya Cumhurbaşkanı Weah ile görüştük. Bu NATO Zirvesi'nde de yine Fransa Cumhurbaşkanı, İtalya, Estonya, İspanya ve Birleşik Krallık başbakanlarıyla ikili görüşmeler yaptım. Tüm bu görüşmeler, bu ay içerisinde oldu. Her biri de ülkemizin barış için yürüttüğü diplomasi çabalarını takdir ettiklerini özellikle belirtiyor. Şimdi kalkıp da 'Dünya Türkiye'ye sırtını dönüyor' demek akılla, mantıkla izah edilecek bir şey değil."