Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Arjantin'de 'Çılgın Javier' dönemi | Dış Haberler

        Arjantinli ‘Liberteryan’ Javier Milei, ‘sistemi havaya uçurmak’ amacıyla 2020'de siyasete gireceğini açıkladığında, çok az kişi bu çılgın siyasetçinin 3 yıl sonra bahsettiği seviyeye ulaşabileceğini tahmin etmişti. Javier Milei hedefini 3 yıl içerisinde başardı ve Arjantin’in aşırı sağcı yeni lideri oldu.

        Milei, tartışma programlarında kendi deyimiyle ‘seçkin hırsızlara’ karşı çıkıyor, gangster Al Capone’un serbest piyasa referanslarından dolayı övüyor, Arjantin’in 3 haneli enflasyonundan sorumlu tuttuğu Merkez Bankası’nı kapatacağını vaadediyor.

        Kendi deyimiyle en iyi tavsiyelerini Murray, Milton, Robert ve Lucas'tan yani çocukları olarak adlandırdığı dört köpeğinden alıyor. Milei, kürtaj destekçilerinin "cinayet politikasıyla beyinlerinin yıkandığını" söyleyerek yasayı tersine çevireceğine söz veriyor. Sisteme elektrikli testereyle saldırmaya hazır olduğunu söylüyor ve bunu kampanya sürecinde destekçilerinin önünde defalarca fiziksel olarak da yapıyor...

        REKLAM

        Kendini anarko-kapitalist olarak ilan eden ve seçim vaatlerinde bulunan 53 yaşındaki Milei, Pazar günü ekonomist Sergio Massa’ya karşı ikinci tur seçimlerini kazandı.

        Milei'nin süper kahraman kostümlerinden eyaleti küçültme planlarını göstermek için elektrikli testere kullanmaya kadar agresif ve bir o kadar da tiyatral tarzı, bazılarının onu Donald Trump ve Jair Bolsonaro ile karşılaştırmasına yol açtı. Ancak belki de meydanlarda testere ile gezen ve rest çeken tavrı ülkenin on yıllardır yaşadığı en kötü ekonomik krizde karşı seçmen öfkesine paratoner oldu.

        Zira bugüne kadar Arjantin’de pek çok siyasi lider gelse de ülke bugün tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor, yaşamaya da devam ediyor.

        ARJANTİN’İN İLK LİDERİ

        1826 - 1827 yılları arasında Bernardino Rivadavia Arjantin'de başkanlık sistemindeki ilk lider oldu.

        Bartolomé Mitre ise 1862'den 1868'e kadar birleşik Arjantin’in ilk başkanı olarak görev yapmıştı. Mitre, liberal bir siyasi parti olan Liberal Birlik Partisi’ndendi.Sonrasında modern Arjantin’in başına 1868 - 1874 yılları arasında Domingo Faustino Sarmiento geldi. Sarmiento da yine Liberal bir siyasetçiydi. 1874'ten 1880'e kadar başkan olan Nicolás Avellaneda, Arjantin'in en kısa ömürlü başkanı olarak da biliniyor.

        REKLAM

        Avellanede dönemi Cumhuriyet sonrası Arjantin’in ekonomik krizle ilk karşı karşıya kaldığı dönem olarak da öne çıkyıor. Devrimi kazanan ve ülkeye barış getiren Avellaneda, ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya kalırken, başkanlığı sırasında Arjantin ekonomisi ülkeyi borç temerrüdünün eşiğine getiren krizden ciddi şekilde etkilendi.

        Sonrasında göreve gelen ve 1880 - 1886 tarihleri arasında görev yapan Julio Argentino Roca Ulusal Otonomist Parti üyesiydi. Yerine gelen Miguel Ángel Juárez Celman da aynı şekilde Ulusal Otonomist Parti üyesiydi ve 1886-1890 tarihleri arasında görev yaptı. Celman’ın istifasının ardından başkanlığı devralan Carlos Pellegrini 1886-1892 başkanlık döneminde görev yaptı. Luis Sáenz Peña 1892 - 1895 tarihleri arasında Arjantin devlet başkanı olarak görev yaptı. Sáenz Peña başkanlığındaki başkan yardımcısı olan José Evaristo Uriburu, Peña’nın istifasının ardından başkanlığı devraldı. 1892-1898 tarihleri arasında görev yaptı. Uriburu da Peña gibi Ulusal Otonomist Parti üyesiydi.

        Sonrasında Julio Argentino Roca 1898 - 1904 tarihleri arasında ikinci kez göreve gelirken 1900’ler itibariyle Arjantin’de sırasıyla Manuel Quintana, José Figueroa Alcorta, Roque Sáenz Peña, Victorino de la Plaza, Hipólito Yrigoyen, Marcelo Torcuato de Alvear, Enrique Martínez, José Félix Uriburu, Agustín Pedro Justo, Roberto Marcelino Ortiz, Ramón Castillo, Arturo Rawson, Pedro Pablo Ramírez, Edelmiro Julián Farrell ve Arjantin tarihinin en çok konuşulan Juan Perón dönemi geldi.

        REKLAM

        PERONİST HAREKET DÖNEMİ

        Peronist hareketin kurucusu ve önderi olan Juan Perón, Arjantin’de 1946-1955 ve 1973-1974 tarihleri arasında başkanlık yaptı.

        Arjantinli bir asker olan Juan Perón, Ekim 1945’te anayasal yönetim yanlısı sivil ve subayların düzenlediği bir darbeyle bütün görevlerinden uzaklaştırılarak tutuklandı. Ancak sendikalardaki destekçilerinin girişimleri sonucu Buenos Aires'te büyük bir grev dalgası başladı ve Perón 17 Ekim 1945'te serbest bırakıldı. Aynı gece düzenlenen bir mitingde gelecek seçimlerde başkanlığa adaylığını koyacağını açıkladı.

        Perón sendikaların desteğiyle, oyların yüzde 56'sını alarak Şubat 1946'da başkanlığa seçildi.

        Ekonomik alanda Arjantin'i devletçiliğe dayalı bir sanayileşme sürecine sokan Perón demiryollarını, Ulusal Banka'yı ve dış ticareti millileştirdi, pesoyu devalüe etti, dış borçları ödedi, ticari bir devlet filosu kurdu. Arjantin için bir ‘first lady’den daha fazlası olan karısı Eva Perón’un yardımıyla işçilerin gelir düzeyi yükseltilirken, onların işletme karlarına ortak olmaları sağlandı, 60 yaşın üstündeki işçilere emeklilik hakkı tanındı, kadınlara oy hakkı verildi.

        REKLAM

        Sermayedarların haksız kazanç sağlayacak şekilde belirli bir sektörde kartelleşmesi de yasaklandı. Ekonomide öncelikler belirlenirken bankacılık sistemi de buna göre yeniden düzenlenerek özel bankalar merkez bankasına özel bir bağla bağlandı.

        1955’te ayaklanma sırasında iktidardan uzaklaştırılan Perón Paraguay'a kaçtıktan sonra Madrid’e yerleşti. 1963'ten beri sendikalarla birlikte tek bir parti altında toplanan destekçilerini yönetti.

        Mart 1971'de iktidarı ele geçiren General Alejandro Lanusse 1973 sonlarında demokrasiye dönüleceğini açıkladı ve aralarında Peronist partinin de (Ulusal Adaletçi Hareket-MNJ) bulunduğu bütün siyasal partilerin yeniden kurulmasına izin verildi. Perón Kasım 1972'de askeri hükûmetin çağrısı üzerine kısa bir süre için Arjantin'e döndü. Peronist adaylar Mart 1973'te yapılan seçimlerde çoğunluğu elde etti; Peronist Héctor José Cámpora başkanlığa seçilirken ve meclis çoğunluğunu kazandı. Haziran’da Arjantin'e dönüşünde büyük bir coşkuyla karşılanan Perón, Cámpora'nın istifasından sonra ekimde yapılan özel bir seçimin sonucunda ikinci kez başkan oldu. 3. karısı Isabel Perón da başkan yardımcısı oldu.

        REKLAM

        Peron iktidarının sonuna doğru hep kaçındığı politikaya yaklaşmak zorunda kaldı ve yabancı yatırımı teşvik etmeye başladı. Ülkeye Amerikan, İtalyan ve Alman sermayesi hızla girdi.

        Juan Peróntekrar seçildikten yalnızca 1 yıl sonra 1974 yılında hayatını kaybederken, Arjantin’de ise bir dönem sona erdi. Başkan yardımcısı eşi Isbabel Perón göreve gelirken, 1976’da ülkede bir kez daha askeri darbe gerçekleşti. Ülkenin yeniden demokrasiye geçmesi ise 1980’lerin sonunu bulacaktı…

        ASKERİ DARBELERİN SONU…

        Arjantin'de merkezci ve liberal bir siyasi parti olan Radikal Sivil Birlik üyesi Raúl Alfonsín, 83-89 yılları arasında görevde kalıp geçiş sırasında istifa etti ve altı ay önceden iktidarı Carlos Menem'e verdi.

        Peronizm içindeki en büyük kol olan Adaletçi Parti üyesi olan Carlos Menem göreve geldiğinde darbelerle geçen senelerin ardından enflasyonun yükseldiği ekonominin ise her geçen gün kötüleştiği bir Arjantin vardı.

        Suriye kökenli olduğu için İspanyolca ‘Türk’ anlamına gelen "El Turco" lakabıyla anılan Menem, Arjantin'de 1983'te demokrasinin yeniden tesis edilmesinin ardından ülkeyi yöneten ikinci devlet başkanı olarak tarihe geçti.

        REKLAM

        10 Temmuz 1989'dan 10 Aralık 1999'a kadar devlet başkanlığı görevini yürüen Menem, başkanlığı döneminde bazı ekonomik başarılar elde etse de, hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları ve uyguladığı özelleştirme politikaları nedeniyle sıkça eleştirildi.

        Adı birçok davaya karışan Menem, Ekvador ve Hırvatistan'a yasa dışı yollardan silah satışı suçlamasıyla 2001'de gözaltına alındı ve 2018'de zaman aşımından beraat etti. 2020 yılında ise hayatını kaybetti.

        Menem 1999’da görevden ayrılırken, yerine Fernando de la Rúa geldi. Rúa, UCR yani Radikal Sivil Birlik Partisi üyesiydi.

        Menem'in yönetimi sırasında başlayan ekonomik kriz Rúa döneminde daha da kötüleşirken, 2001 yılı sonuda bankacılıkta büyük bir kriz patladı. Hükümet, bankalardan para çekme işlemlerini sınırlamak için Corralito'yu kurdu. Corralito, 2001 yılı sonunda Arjantin'de Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo tarafından haftada 250 ARS nakit çekme limiti de içeren ekonomik önlemlerin gayri resmi adıydı.

        De la Rúa, Aralık 2001'deki isyanlar sırasında OHAL ilan etti. 20 Aralık'taki istifasının ardından Arjantin Kongresi yeni bir başkan atadı. De la Rúa, görevden ayrıldıktan sonra siyasetten emekli oldu ve 2019'daki ölümüne kadar davalarla karşı karşıya kaldı.

        REKLAM

        2001 İSYANLARI SONRASI GİDEREK KÖTÜLEŞEN BİR EKONOMİ

        De la Rúa sonrasında 2001’de Ramón Puerta senatonun geçici başkanı olurken, yine 2001’den 2003’e kadar Adolfo Rodríguez Saá, Eduardo Camaño, Eduardo Duhalde Kongre tarafından geçici olarak seçildi.

        Erken seçimlerle birlikte göreve 2003’te Néstor Kirchner geldi. Aslında Kirchner ilk turda Carlos Menem'in ardından ikinci olmuştu ve %45 sınırı aşılamadığı için ikinci tur yapılması gerekiyordu ancak Menem adaylığını çekti ve Kirchner'i başkan yaptı. Kirchner, 2003 - 2007 tarihleri arasında görevde kalırken, görevi eşi Cristina Fernández de Kirchner’e bıraktı.

        Arjantin Devlet Başkanı seçilerek 10 Aralık 2007 tarihinde göreve başlayan Kirchner, Kirchner, Isabel Perón'dan Arjantin'in ikinci kadın başkanı olurken seçilmiş de ilk kadın başkanı olarak tarihe geçti.

        İdeolojik olarak Kirchnerizm olarak adlandırılan politik yaklaşımıyla Peronist ve ilerici olarak tanımlanıyordu.

        REKLAM

        Cumhurbaşkanlığı yaptığı iki dönem boyunca birçok yolsuzluk skandalı yaşandı ve birçok gösteriyle karşılaştı.

        Dolar vadeli kontratlarının düşük fiyatlı satışıyla suçlandı ve daha sonra beraat etti.

        2015 yılında, Alberto Nisman'ın hükümeti ile İran arasında imzalanan bir anlaşma ile ilgili tartışmalı suçlamasının ardından, 1994 AMIA Bombalaması ile ilgili soruşturmayı engellemekle suçlandı.

        2015 yılında görevi Mauricio Macri’ye devretti. Ancak hakkındaki suçlamalar hep devam etti. 2017 yılında Claudio Bonadio tarafından Fernández de Kirchner için çıkarılan tutuklama emri ile vatana ihanetle suçladı ancak milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle hapse girmedi ve daha sonra vatana ihanet suçlaması düştü. Ülkeyi yönettiği 2003-2015 yıllarında Arjantin'in Santa Cruz eyaletinde yol yapım ihalelerinde yolsuzluk yapmakla da itham edildi. Hakkındaki bazı davalar düşerken bazıları hala devam ediyor.

        EKONOMİK KRİZ ZİRVEDE

        Cristina Fernández de Kirchner dönemi sona erdiğinde göreve gelen Mauricio Macri döneminde enflasyon artık iyice zirve yaptı.

        REKLAM

        2017’de yüzde 25.68 olan enflasyon 2018’de %34.28’e, 2019 yılında ise %53.55’e yükseldi.

        Arjantin'de merkez ile merkez sağ siyasi parti olaran bilinen PRO lideri Mauricio Macri, döneminde ülkeyi aşamalı neoliberalizme uygun hale getirdi ve döviz kontrollerini kaldırarak, devlet borçlarını yeniden yapılandırdı.

        Ancak Macri döneminde çok sayıda küçük ve orta ölçekli şirket iflas ederken, ekonomi reformunda başarısız olduğu için eleştirildi 2019’da ise ikinci dönemini kaybeden ilk lider oldu.

        Peronist bir parti olan Adaletçi Parti'nin bir üyesi olan Alberto Fernández görevdeki başkan Mauricio Macri'yi %48 oyla mağlup etti. Fernández Arjantin’in son lideri olurken siyasi konumunu solcu olarak tanımıyordu. Başkanlığının ilk iki yılı , hastalığın yayılmasını bastırmak için sıkı önlemler uyguladığı COVID-19 salgını selefinden miras kalan borç krizi nedeniyle sınırlı olarak tanımlandı.

        Ekonomi 2021-22'de toparlanırken, enflasyon %100'e yükseldi. Halk tarafından kendisine destek oranının da düşük olmasıyla 2023'te Fernández, 2023 Arjantin genel seçimlerinde yeniden başkanlığa aday olmamaya karar verdiğini duyurdu.

        REKLAM

        MILEI İLE YENİ BİR DÖNEM

        Son seçimlerde ise aday olan Javier Milei, tıpkı Trump ve Bolsonaro gibi seçimlerde ‘kazanamayacağı’ öngörülen bir siyasetçi olsa da ikinci turu kazanarak son başkan oldu.

        Milei siyasi olarak sağcı, özgürlükçü ve ultraliberal olarak tanımlanırken, o kendisini özellikle minarşist ve anarko-kapitalist ilkelerle uyumlu liberal bir özgürlükçü olarak tanımlıyor.

        Arjantin Merkez Bankası'nın kaldırılmasını, fiilen dolarize bir ekonomiyi ve ülkenin mali politikalarının kapsamlı bir şekilde elden geçirilmesini öneriyor.

        Milei, 5 yıl içinde, sıradışı televizyon programlarıyla tanınan bir ekonomistten, Güney Amerika'nın en büyük ikinci ekonomisine liderlik etme yarışını kazanan bir siyasetçiye dönüştü.

        Ülkenin çalışma yasalarının gevşetilmesi lehinde konuşan Milei ekonomik büyümeyi artırmak için tamamen daha küçük bir hükümet kabinesini destekledi. Bu, sağlık ve eğitim gibi bakanlıkların yarısının ortadan kaldırılması anlamına geliyordu.

        Seçimden 3 ay önce katıldığı bir programda, beyaz bir tahtada devletin kurumlarının isimlerinin yer aldığı şema gösteren Milei, şunları kaydetti:

        "Çevre Bakanlığı 'dışarı', Kadın ve Cinsiyet Bakanlığı 'dışarı', Bayındırlık Bakanlığı 'dışarı'. Yenilik, Teknoloji ve Bilim Bakanlığı mı? Özel sektörün işidir. Zaten devletin hiçbir şeyine yaramadı, sen de 'dışarı'. Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı 'dışarı'. Eğitim Bakanlığı, beyin yıkamadır, 'dışarı', Ulaştırma Bakanlığı 'dışarı', Sağlık Bakanlığı 'dışarı', Sosyal Gelişim Bakanlığı 'dışarı'."

        Milei, devlet için gerekli bakanlıkların Altyapı Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Güvenlik Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı olduğunu kaydetti.

        REKLAM

        Gazeteci ve Milei hakkında "El Loco" (Çılgın) adlı biyografinin yazarı Juan Gonzalez, oylamadan önce, gelecek dönem başkanın heyecanı artırdığını ancak yüksek enflasyon ve devlet borçları göz önüne alındığında yaşanacak sürecin riskli bir kumar olduğunu söylüyor ancak yine de ekliyor “O, istikrarsız bir ülke için istikrarsız bir lider.”

        Zaman zaman elinde dönen bir elektrikli testereyle kampanya yürüten Milei’nin politikalarına yönelik uzmanlar ise temlinkli bakıyor.

        Pek çok uzman, Milei'nin gelecek ay iktidara geldikten sonra ılımlı olmaya zorlanacağını ve daha tartışmalı önerilerini uygulamakta zorlanacağını düşünüyor. Ancak Pazar gecesi Milei, Güney Amerika'nın ikinci büyük ekonomisine ilişkin vizyonunu zayıflattığına dair herhangi bir mesaj vermedi ve “Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu değişiklikler çok ciddi" dedi.

        Milei Pazar günü geç saatlerde zafer konuşması sırasında destekçilerine hitaben "Bu çöküş modeli sona erdi. Geri dönüş yok. Arjantinlilerin yarısı fakir, diğer %10'u ise yoksul. Bu yoksullaştırıcı kast modelini bırakın. Bugün, geri dönmek için Özgürlükçü modeli benimsiyoruz ve küresel bir güç olmayı hedefliyoruz" dedi.

        Milei’nin seçim vaatlerinde ne kadar gerçekçi olduğu ve nasıl ilerleyeceğini ise zaman gösterecek…

        * Haberin görselleri Associated Press, Reuters, Anadolu Ajansı, Wikipedia'dan servis edilmiştir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa