Ahmet Kural'ın kariyer kapısı 'Güldür bizi Gazi' ile açıldı
Ahmet Kural, Haydarpaşa Tren Garı'ndan çıkarma yaptığı ilk İstanbul seferinden Konya'ya eli boş döndü. İkinci seferinde giriştiği mücadelede yolu Selçuk Aydemir ile kesişti. Adını yanlış bilen Aydemir'in 'Güldür bizi Gazi' cümlesi Kural'ın 'O An'ı oldu. "Başarılı olmak için çıkılan yolda verilen mücadele mi yoksa başarılı olduktan sonra o yoldan çıkmamak için verilen mücadele mi daha sancılı?" sorusuna cevabı şu; "Yoldan çıkmamak için verilen mücadele daha sancılı"
ABONE OLYeşilçam filmleriyle özdeşleşmiş sahnelerdendir.
Kişi, elinde bir bavulla Haydarpaşa Tren Garı'nın kapısından çıkar.
O esnada gözünün alabildiği İstanbul'u şöyle bir süzer ve Fatih Sultan Mehmet'ten hatıra kalan o ünlü cümleyi sarf eder; 'İstanbul! Ya sen beni alacaksın ya da ben seni.'
Üniversite kaydı için Toros Ekspresi ile geldiğim İstanbul'a ilk kez Haydarpaşa Tren Garı'nda ayak basanlardan biri olarak o ünlü kapıdan çıkarken o güne kadar hiç hissetmediğim bir heyecanın akımına kapılmıştım.
Kim bilir kimler Haydarpaşa Tren Garı'ndan İstanbul'a aynı duyguların, aynı heyecanın silsilesi içinde ayak bastı.
Kim bilir kaç kişi İstanbul'un kendilerini kabul etmemesi üzerine bir zaman sonra gerisin geriye döndü.
Kim bilir kimler doğru zamanda doğru insanlarla tanışarak İstanbul'a bayrağını dikti.
Kim bilir kaç kişi taşradan geldiği İstanbul'da ünlenerek gönülleri fethetti.
Onlardan biri Ahmet Kural...
Ahmet Kural da İstanbul'a Haydarpaşa Tren Garı'nın kapısında gözünün alabildiği İstanbul'u süzerken Fatih Sultan Mehmet'i yâd edenlerden.
Yıl 2002...
Selçuk Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü'nden arkadaşı Osman Altuntaş'ın Konya'da uluslararası film festivali düzenleme üzerine büyük bir hayali vardı. Ahmet Kural ve bir diğer arkadaşı da o hayale ortak oldu. 3 arkadaş, organizasyonu düzenleme adına gerekli şartları oluşturmak için İstanbul'a çıkarma yaptı.
Üç genç pek heyecanlıdır, içleri içlerine sığmamaktadır.
Hayalleriyle, idealleriyle enginlere sığmayıp taşacak bir halleri vardır.
Ne var ki...
Devlet Denetleme Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nda bir denetleme başlatmıştır. Bu durum Milli Güvenlik Toplantısı sırasında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında sert bir tartışmanın yaşanmasına neden oldu. Öyle ki Sezer, Ecevit'e Anayasa kitapçığını fırlattı. Bu durum üzerine Bülent Ecevit, toplantıyı terk etti. Gazetecilere, "Bu bir devlet krizidir" başlıklı bir açıklama yaptı.
Memlekette ortalık fena karıştı.
Siyasi kriz, bir anda tüm ülkeyi etkisi altına alan ekonomik krize dönüştü.
Borsa % 14.6 düştü, repo faizleri % 760'a fırladı, 7.6 milyar dolarlık döviz çıkışı oldu. 510 bin kişi daha işsiz kaldı.
Tüm sektörler bir gün sonrasında var olup olamayacağı endişesiyle yanıp kavrulurken kimsenin 20'li yaşların başındaki üç gence "Aaa, ne güzel düşünmüşsünüz. Tabii ki destek olmak isteriz" diyerek film festivalini düzenlemeleri için sponsor olacak hali yoktu.
Hal böyle olunca üç arkadaşın ruhsal durumunu en iyi şekildeŞekip Ayhan Özışık'ın Nihâvend makamının Düyek usulündeki 'Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı? / Gözümde hep böyle yaş, yaş mı olacaktı?' şarkısıifade ediyordu.
Ahmet Kural, kariyeri adına ilk yenilgisini alsa da Jacob Riis'in 'Bazı yenilgiler zaferin sadece taksitleridir' sözünün kılavuzluğunda Bilkent Üniversitesi'nde yaptığı master ile oyunculuk eğitimine akademik bir kazanım yükledi.
Sonra da ikinci kez 'Ver elini İstanbul' dedi.
Oyunculuk öğrenimi görmüş üzerine master da yapmıştı ama "Ahmetçiğim, ne güzel diplomaların var. Gel de onları değerlendirelim" diyen yoktu.
İstanbul büyük, sinema - Tv sektörü acımasızdı.
Var olabilmek için fazladan sabretmeye ve özel yeteneklere gereksinimi vardı.
Ahmet Kural, bu özelliklerinin kendisinde olduğuna inanıyordu.
Geriye o özelliklerin işlenip ürün haline gelmesi adına doğru zamanda doğru insanlarla tanışmak kalıyordu.
Ahmet Kural, üniversitede oyunculuğun akademik eğitimini almıştı.
Bir de alaylılardan almak istedi.
Bu amaçla Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne girdi.
Eş zamanlı olarak da Levent Kırca - Oya Başar Tiyatrosu'nun kadrosuna katılarak oyunculuğun er meydanında seyircilerin karşısına çıktı.
Kısa filmlerle başladığı kariyerini tiyatro oyunları, TV dizileri ve sinema filmleriyle devam ettirse de yolda rahat rahat yürüyor, henüz kimse "Aaaa, Ahmet Kural" demiyor, öz çekim yapmak için kolunu omzuna atmıyordu.
Birkaç yıl böyle geçti.
Ta ki 2009'a kadar.
Selçuk Aydemir ile Burak Aksak senaryosunu birlikte yazdıkları 'Ramazan Güzeldir' adlı komedi dizisinin aynı zamanda yönetmenleriydi.
Ahmet Kural, 'Ramazan Güzeldir'in oyuncu kadrosuna seçilmişti.
İlk kez karşılaştıkları Selçuk Aydemir, Ahmet Kural'ın adını Gazi Kural olarak biliyordu.
Düşünün, o güne kadar 5 TV dizisi ile bir sinema filminde rol almışsınız ama yeni işinizde yönetmen adınızı yanlış biliyor.
Sektörde varsınız ama aslında yoksunuz.
Ahmet Kural, 'Kahramanlar'da 'Serkan' adlı polis memurunu canlandırdı.
Selçuk Aydemir, Ahmet Kural'a 'Ne yapabilirsin bakalım. Güldür bizi Gazi' dedi.
Selçuk Aydemir'in 'Güldür bizi Gazi' cümlesi, Ahmet Kural'ın 'O An'ı oldu.
Her ne kadar adını yanlış biliyor olsa da Selçuk Aydemir, Ahmet Kural'ın özel yeteneklerinin farkına varan, zihninde tasarladığı yapımların başrolünde yer vereceği adamdı.
Ahmet Kural, güldürdü.
Selçuk Aydemir, Ahmet Kural'ın oyunculuk kumaşından çok iyi bir kombin olacağını görmesiyle tünelin sonundaki ışık göründü. Kural'ın komediye damgasını vuracağının emareleri gün ışığına çıktı.
Murat Cemcir'in de rol aldığı 'Ramazan Güzeldir', SAM'ı ortaya çıkardı.
Selçuk Aydemir - Ahmet Kural - Murat Cemcir...
Selçuk Aydemir, Ahmet Kural ve Murat Cemcir, 'Ramazan Güzeldir'in çekimlerinde şunu gördü; benzer yapıya sahip ailenin çocuklarıydılar. Amaçları, idealleri, hayattan beklentileri aynıydı. Günün sonunda ya 'Yırtacaklardı' veya hiçbir iz bırakmadan bilinmezlik girdabının dibindeki oluktan akıp gideceklerdi.
Doğru zamanda buluşan doğru insanlar için fetih zamanı başlamıştı.
Sıra, bayraklarını burca dikmeye gelmişti.
Önlerindeki surları yıkacak bir Şahi topuna gereksinimleri vardı.
'Çalgı Çengi'...
3 yaren, bütün birikimlerini birleştirip 'Çalgı Çengi'yi çekti.
Bütün birikimleri topu topuna 30 bin TL'ydi.
Düğün, nişan gibi organizasyonlarda müzisyenlik yapan iki teyze oğlu olan 'Gürkan' ile Salih'in bir cinayete tanık olmasıyla gelişen olayları konu edinen 'Çalgı Çengi'yi çekim sonrası işlemleri için paraları kalmadığı için Cem Yılmaz'ın sponsorluğunda gösterime çıkardılar.
Ne var ki az izlendi.
Durum umutsuz muydu?
'Umutsuz durum yoktur, sadece umutsuz insanlar vardır' felsefesiyle hareket ederek erdemin cesareti, acelenin panzehiri, bilgeliğin arkadaşı, güzellikler ülkesine açılan kapının anahtarı ve gücün diğer adı olan sabırla çıktıkları yoldan sapmayarak, yüzlerini ekşitmeden acıyı yudumlaya yudumlaya işlerine devam ettiler.
O az izlenen 'Çalgı Çengi', gösterimden çıktıktan birkaç ay sonra internette fenomen haline gelmesin mi?
"Sinema salonlarında az izlendikten sonra internette fenomen haline gelse ne olur ki?" düşüncesinin kurduğu tuzaklardan sıyrılarak 'Çalgı Çengi' ile gözler önüne serdikleri yeteneklerini gelecek günler için köprü haline getirdiler.
Selçuk Aydemir, o sıralarda yeni bir dizinin senaryosunu yazıyordu.
Ahmet Kural, o senaryonun bitimine kadar 'Elde Var Hayat'ın kadrosuna katıldı. Aydemir, senaryoyu bitirince saç ayağı yeniden kuruldu.
"Üsküdar'a Giderken"...
Ve işlerin iyiden iyiye rayına oturduğu, yeteneklerini iyiden iyiye gün ışığına çıkardığı yapım; 'İşler Güçler'...
Ve ardından BKM yapımı 'Düğün Dernek'...
İlk filmleri 30 bin TL bütçeli 'Çalgı Çengi'yi 59.736 kişi izlemişti.
İkinci filmleri 3 milyon TL bütçeli 'Düğün Dernek'i ise 6.980.070 kişi...
İzleyicileri tam tamına 117 kat arttı.
.png'Düğün Dernek'ten sonra Selçuk Aydemir ve Murat Cemcir ile birlikteliğini 'Kardeş Payı' ile sürdüren Ahmet Kural, o sıralardayarenlerinden bağımsız olarak "Oflu Hoca'nın Şifresi"nde de kameranın karşısına geçti.
Murat Cemcir'in Necati Kocabay ile birlikte 2016'da kurduğu yapım şirketi TR 40 33 Productions yapımı 'Çalgı Çengi İkimiz', 'Ailecek Şaşkınız' ve 'Baba Parası' ile birlikte kariyer yolculuğuna devam eden Ahmet Kural, 13 yıla 10 sinema filmiyle 10 TV dizisi sığdırdı.
Var olma mücadelesine Haydarpaşa Tren Garı'nın İstanbul'a açılan kapısının merdivenlerinden aşağıya inerek başlayan Ahmet Kural'dan kariyer basamaklarını her adımda biraz daha hızlı bir şekilde çıktığı ve günün sonunda 13 yılda 20 yapıma imza atan Ahmet Kural'a...
Biri üniversite, diğeri yönetmeni ve yareni olmak üzere iki 'Selçuk'un büyük etkisinin olduğu kariyerinin 10'uncu yılına denk gelen 2017'de yaptığım bir röportajda "Başarılı olmak için çıkılan yolda verilen mücadele mi yoksa başarılı olduktan sonra o yoldan çıkmamak için verilen mücadele mi daha sancılı?" sorusuna şöyle cevap vermişti; "Yoldan çıkmamak için verilen mücadele daha sancılı. Şükürler olsun biz o sınavı vererek bugünlere geldik."
ÖDÜLLERİ
* Antalya Televizyon Ödülleri 'En İyi Erkek Oyuncu'
* Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri 'Komedide Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu'
* Vefa Lisesi 'Kemal Sunal Kültür Sanat Ödülü'
* İTÜ EMÖS 'Başarı Ödülü'
* Bilkent 'Sinefest En İyi Komedi Ödülü'
* Yıldız Teknik Üniversitesi Yılın Yıldızları 'En Beğenilen Erkek Sinema Oyuncusu'
YARIN: Gupse Özay