Podyum değil, gerçek hayat stili
Podyumda, dergilerde görüp büyük bir hevesle gardıroba gömdüğümüz yüksek topuklara, rahatsız süper minilere veda edin... Madde madde "gerçek hayatta nasıl stil sahibi olunur"a bakalım...
ABONE OLGizem Sevinç SELVİ / HT CUMARTESİ
Dün akşam gardırobumun karşısında resmen yıkıldım, tüm yetişkinliğim gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti: Evet, yıllar sonra ilk kez 36 bedenim, 34 değil! Elimde 4 tane el kadar jean şortla kalakaldım. Bacağımdan geçmiyorlar, en yenisi 2 yıllık ve en fazla 2 kez giyildi çünkü kısa, gerçekten çok kısa. O şortları giyip metroya binemezdim, röportaja gidemez, hatta İstiklal Caddesi’nde bile yürüyemezdim. “Bir gün giyerim, gece çıkarken giyerim” diye alınıp dolaba gömüldüler. Her modelin 2 rengini birden aldığımdansa asla söz etmeyeceğim. Ayakkabı dolabın 1 kez bile giyilmemiş 15 punto topuklarla dolu. Ben ne mi giyiyorum? Hunharca parçalanana kadar bez ayakkabı, espadril, flip flop! Hayır deli değilim, tanıdığım tüm kadınlar böyle! Geçenlerde Stella Magazin’de de gördüm ki İngilizler de aynı şeyden mustarip mesela. Tek fark biz ne alırsak alalım yaz boyu tayt giyiyoruz, onlar yağmurluk giyiyormuş. Neticede sonsuz bir hevesle alışveriş yapıyoruz ama hava nasıl olursa olsun elimiz her gün paralar döktüğümüz o garip yırtmaçlı eteği ya da 15 puntoları değil, espadrillerimizi ve opak taytımızı arıyor. Peki tüm bu acıklı şartlar altında yazın gerçekten nasıl “tarz” olunur? Madde madde gidelim...