Erkekleşerek özgürleşen kadınlar
İsmi Fehime, herkes onu öyle çağırıyor. Bir akşam babası eve geliyor ve "Gel kızım" diyor. "Anlatacaklarım var, sen bugünden sonra Fehim'sin." İşte Arnavutluk ve Afganistan'da, hayatlarına kız çocuğuyken erkek olarak devam eden insanların hikâyeleri
ABONE OLElif KEY/NEW YORK/ HT PAZAR
elifkey@cyh.com.tr
Hayatta bir zorluk merhalesi olarak orada duruyor: Kadın olmak. Dünyanın herhangi bir yerinde kimse kadınlığın kolay olduğunu ispat edecek halde değil. Ve bazı yerlerde ailenin kırılan onurunu tamir etmek yine kız çocuklarına, kadınlara emanet. Bir kitap, Afganistan’daki “erkek kızları” anlatıyor. Onlara uygun görülen isim “bacha posh”. Jenny Nordberg’in “Afganistan’ın Yeraltındaki Kızları” adlı kitabı, bir gece, babanın kız evladını karşısına alıp “Sen artık kız değil erkeksin, her yerde böyle davranacaksın” diyerek kararı tebliğ ettiği çocukların hikâyesini anlatıyor. Baba için o kadar basit ki... Evde kız, sokakta erkek, basit bir saç kesimi ve erkek çocuk kıyafetleri, bitti gitti. Çünkü babanın onurunu ve prestijini bu bölgelerde -eğer kadın, erkek evlat yerine hep kız çocuk doğuruyorsaancak bir kız çocuk kurtarabilir! Bir diğeri de bir film, “Yeminli Bakireler”... Tribeca Film Festivali’nde bu sene gösterime girecek olan, daha evvel Avrupa’daki film festivallerinde gösterilen Laura Bispuri’nin yönettiği film, Hana Doda’nın, yani Arnavutluk’ta bir gecede yemin edip ömrünü bir erkek gibi geçirecek burneşalardan birinin öyküsünü anlatıyor. Burneşa, yeminli bakire demek. Sokakta görseniz kadın olduğunu anlamayacağınız, takım elbisesiyle kravatlarıyla dolaşan, mahallenin kahvehanesinde diğer erkeklerle oturan birisi. Kim bu kadın erkekler? Kaldı mı artık? “Sene kaç böyle şey olur mu?” demeyin. Hayat, kadınların payına Külkedisi’nin hikâyesinden balkabağını pay edip, devam ediyor.