Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Eğitim Yarıyıl tatilinde ödev uyarısı!

        Bugün yaklaşık 18 milyon öğrenci karne alıyor. Yarıyıl tatilinin başlamasıyla yarıyıl tatilinde öğrenciler ödev yapmalı mı? tartışmaları dagündeme geldi.

        Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, çocuklara ara tatilde ders çalışmaları konusunda baskı yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, "Anne babalar, ara tatilde çocuklarına ödev yapmaları ya da ders çalışmaları için baskı kurarlarsa bilin ki yeni dönem başladığında çocuğun huzursuzluğu artacak ve verimi düşecektir" açıklamasında bulunmuştu.

        Peki, bugün karne alan yaklaşık18 milyon öğrenci yarıyıl tatilinde ödev yapmalı mı yapmamalı mı?Eğitimci Şahin Aybek ve Pedagog Adem Güneş, yarıyıl tatili için öğrencilere tavsiyelerde bulundu.

        "ÖDEV VERMEYELİM DEMEK; SPORCUYA 'ANTRENMAN YAPMA' DEMEK GİBİ BİR ŞEY"

        Eğitimci Aybek, "Tamamen ödev vermeyelim demek bir sporcuya 'Antrenman yapma' demek gibi bir şeydir. Oysaki sporcunun hareketlerinin pekişmesi için bol bol antrenman yapması gerekmektedir. Soru, nasıl bir ödev verileceği olmalıdır. Buradaki kilit nokta nasıl ödev verileceğidir. Ülkemizde mutlaka yanlış ve fazla ödev verenler vardır; bu nedenle ev ödevlerinin miktarı önemlidir. Sistematik bir şekilde kademeli artırma yöntemi uygulanabilir" dedi.

        "ÖDEV ÖNEMLİ BİR PEKİŞTİRME ARACI"

        Tekrar edilmeyen bilginin unutulmaya mahkum olduğunu kaydeden Aybek, bu ilkeden hareketle öğrenmede ödevin bir gerçeklik olduğunu kabul etmek gerektiğini söyledi. Aybek, "Ödev önemli bir pekiştirme aracıdır. Tabii burada gereğinden fazla ve öğrencinin gelişim evresine uygun olmayan ödevin öğrenmeye katkısı olmaz. Ancak basmakalıp ödevler öğrenci ve aileleri de zor durumda bırakmaktadır. Gereğinden fazla ve kalıplaşmış olarak verilen ödevler ödevleri sıkıcı hale getirmekte ve zaman kaybına yol açmaktadır. Böylelikle öğrencilerin ödevlere karşı oluşan olumsuz tutumu da öğrenci başarılarını olumsuz yönde etkilemektedir" diye konuştu.

        "ARAŞTIRMAYA VE KEŞFETMEYE DAYALI ÖDEVLER VERİLMELİ"

        Eğitimci Şahin Aybek, öğrencilerin öncelikle açıkta hiçbir nokta kalmayacak şekilde ödevlerini almaları gerektiğini savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öğrenciler, ödevle ilgili ne yapacağını, ne zaman teslim edeceğini tüm noktaları ile kaydetmelidir. Kısacası öğrenci tüm süreç boyunca yeterli sorumluluğu göstermek zorundadır. Öğretmenler ise ödevi verirken öğrenci ve velilere ödevi vermedeki amacı iyi anlatmalı, beklentilerini açık açık ortaya koymalıdırlar.

        Ödev bitiminde ödevi dikkatli bir şekilde değerlendirmeli ve mutlaka gerekli dönütleri öğrenciye vermelidirler. Ödevler verilirken içeriği, uzunluğu, amacı iyi belirlenmeli ve öğrencinin özelliklerine göre bireyselleştirilmelidir. Ödev kesinlikle ceza olarak kullanılmamalıdır.

        Araştırmaya ve keşfetmeye dayalı, yaratıcı ve geliştirici ödevler verilmelidir. Veliler ise ailelerin öğrenme sürecinin önemli bir ayağı olduğunu unutmamalıdır. Aileler çocukları ödeve olumlu yönde motive etmelidir. Veliler çocuklara ödevin hazırlanması için uygun bir ortam hazırlamalı ve materyallerin temininde yardımcı olmalıdır. Çocuğa gereğinden fazla yardım etmemelidir."

        "ÇOCUĞUN MARKETTEN ALDIĞI SÜT BİLE OKULDA ÖĞRENDİĞİNİN PEKİŞTİRİLMESİDİR"

        Ödevle ilgili yapılan bazı bilimsel çalışmalar olduğunu belirten Pedagog Adem Güneş ise, "Bu araştırmalara göre ödevin çocuğun eğitimine katkısının binde 1 civarında olduğu görülüyor. Bu, 'Çocuk hiçbir zaman ödev yapmasın' demek değil. Velilerin, öğretmenlerin, okulların istediği şey; ödevden öte bilgi transferinin, çocuğun öğrenmesinin devam etmesidir. Ancak bu, çocuğun karşısına ödev şeklinde çıkarsa öğrenme seviyesi aşağıya çekiliyor. Gündelik yaşam içerisine bakılırsa, çocuğun marketten aldığı süt bile okulda öğrendiğinin, günlük yaşamda pekiştirilmesi anlamına geliyor. Ödevin haricinde çocuk ile anne-babanın birlikte bir kitap okuması, okulda öğrendiğinin güncel hayatta pekiştirilmesi anlamı taşıyor. Anne ve babalara tavsiyem; salt okul, ödev, sorumluluk gibi çocuğu tatilde boğmak yerine, 'Okulda öğrendikleri konuları gündelik hayatta nasıl kullanırım' şeklinde akıllı formüller geliştirmeleridir. Özellikle tatilde, ödev dayatmanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Öğrenmek, hiç durmak bilmeyen bir faaliyettir. Çocuk, zaten içinde bulunduğu dünyayı anlamak isteyen bir canlıdır" diye konuştu.

        "AİLELER EĞİTİM KAYGISINDAN ÇIKMALI"

        Anne ve babaların rahatsız olduğu konulardan birinin de; çocukların okuma alışkanlığı olduğunu vurgulayan Pedagog Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aileler, çocuklarına, 'Eline telefon alacağına, ortalıkta dolaşacağına kitap oku' diyor. Ailelerin, eğitim kaygısından dolayı çocuklarına kullandıkları bu tip cümleler, sağlıklı cümleler olmaktan çıkıyor ve incitici, emir verici, yönlendirici cümlelere dönüşüyor. Hâlbukiaileler eğitim kaygısından çıkıp, kitap okumanın eğlenceli bir şey olduğunu göstermek için beraber aldıkları kitapları okumalı ve bu alışkanlığı pekiştirilmeliler.

        İlköğretim ve ortaokul çağındaki çocuklar için mutlaka çizgi romanlar alınmalı. Çocuğun okuduğu metni, çizgilerde de görüp hayal ettiği, zihninde canlandırdığı kitaplar çocuklar için en faydalı kitaplardır."

        4 ŞUBAT'TA DERS BAŞI YAPACAKLAR

        Bugün karne alan 18 milyon öğrenci,4 Şubat'ta ders başı yapacak.

        REKLAM
        REKLAM
        Haberi Hazırlayan: Demet Demirkır
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa