Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de açıldı. Meclisin açılmasıyla Türk halkı egemenliğini ilan etmiş oldu. TBMM'nin açılmasından tam 3 yıl sonra ise 23 Nisan 1924’de ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu tarihin bayram olarak kutlanmasını istedi.

5 yıl sonra 1929 tarihinde ise 23 Nisan Çocuk Bayramı ilan edildi ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. Türk halkının bağımsızlığını temsil eden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı her yıl ülkenin dört bir yanında coşkuyla kutlanıyor. Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. yılında kutladığımız 23 Nisan için pek çok şiir yazıldı.

İşte 23 Nisan'da 23 ünlü kalemden çocuk şiirleri...

ÇOCUKLAR (GÜLTEN AKIN)

Çocuklar

Onlar artık konuklardır

Herkes kendince ağırlar konuklarını

Kimi şakıya şakıya

Kimi susarak, yumuşak

Yaşadıkça eskir, ağırlaşır

Artar boşluk

Gün ayrı galaksiler

Uzaklaşır kaç bin ışık yılı

Sevgilerin, özlemlerin

Miadı dolmuşsa

Zorla zorla zorla

Nereye kadar

Onlar hoşça gitsinler

Kalmalı bir eyyam daha

Utana sıkıla

FOTO: İHA
FOTO: İHA

DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA (NAZIM HİKMET RAN)

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne

allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar

oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında

dünyayı çocuklara verelim

kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi

hiç değilse bir günlüğüne doysunlar

dünyayı çocuklara verelim

bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı

çocuklar dünyayı alacak elimizden

ölümsüz ağaçlar dikecekler

ÇOCUKLARIMA (AZİZ NESİN)

Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun

Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum

Düşlerini som somut görüp şaşsınlar

Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum

Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz

De ki bütün işe yarayanlar

İşe yaramaz sanılanlardan çıkar

GECE VE ANNE (OYA UYSAL)

Anlamını bulmaktan korkup hayra zorlarken rüyayı

içini çekip sokuldu yine geceye içimdeki çocuk…

Çıkıp yürüsem şimdi elinden kurtulup gecenin

bitecek sanki yeryüzü,

ansızın uçurum.

Ey! durgun saçları karıştıran hayal.

Affetmeye yatkın ruhumun bağışlamadığı gölge,

terket beni, beni terket ve karış geçmişe.

Ve artık istemem saçlarımda gezinse de ellerin

soruları karışmış yanıtlar gibiyiz, yanlış,

geceden doğmalıydım ben, geceden,

kendime anne olmuşum meğer

sokakları kovalarken çocuklar.

Durup düşündüm de bende gülümseyen bir resmi yok

içini çekip sokuldu yine geceye içimdeki çocuk…

İHA
İHA

ÇOCUK VE HÜZÜN (SUNAY AKIN)

Ne zaman bir çocuk ölse

gözü evlerinde

annesinin kavurduğu

helvada

kalır

Yoksul bir çocuk görsem

yağmur altında üşüyen

köprü olmak geçer

hiç değilse

içimden

BÜYÜMÜŞ ÇOCUK ŞİİRİ (DİDEM MADAK)

Artık büyüdü diyorlar bana

Ekmeğini salatanın suyuna banma

Ben artık büyüyüm Füsun

Zengin evlerinde Harry Potter oldum bu yaştan sonra

İstanbul'un kargaları İstanbul kadar kocaman

Bağırmak denen bir adam saltanatını kurmuş burada

Birçok şarkının ortasında yürürken İstiklal Caddesi

Tomtom Mahallesi'ne taşıyor beni

Ben yürümüyorum Füsun cadde yürüyor

Bir cadı olduğumu burdan anlıyorum

Hiçbir takım tutmuyorum, yıldızların takımından başka

Bilirsin işte erkekler büyükayı, kadınlar küçük cezve

Bugün bir harf girdi atmosferime, tutuştu ve yandı

Siyah bir gelinliğe benzeyecek bu şiir

Uzun kuyruklusundan

İmgelerle yer değiştiriyorum Füsun

Şiirin bir odasına üç yüz milyon vereceğim

Durmadan mazmunlara sürgün gidiyorum olmuyor böyle.

Cümle kapıların önünde kelimelerle beş taş oynuyorum.

Karanlık sokaklardan biraz korkuyorum

Ama korkmuyorum da esasında.

Pardon diyorum ayağıma bastığında dünya

saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma

Kelimelerin tadına bakıyorum

Zehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla.

kahverengi bir delik açıyor sayfanın ortasında

Elimde tuttuğum sigara

Ucu olmayan dize yakışıyor şiire

FOTO: DHA
FOTO: DHA

BİR ÇOCUĞUN RÜYASI İÇİN ŞİİR (ATAOL BEHRAMOĞLU)

Kaybolmuş bir sevgi her zaman

Kaybolmuş bir bilyaya benzer

Anımsanır ışıltısı

Belli belirsiz gözyaşlarıyla

Bir çocuğun rüyasında bazen

Bulunur kaybolmuş bir bilya

Kiraz ağaçları sallanır

Güvercinler uçuşur havada

FOTO: İHA
FOTO: İHA

ÇOCUKÇA DA BEN DE VARIM (ÖZDEMİR ASAF)

Ben böyle yazdım sanma

Ben böyle düşündüm

Başından beri

Sözcükler koşuyordu

Düşünmelerimin ardından

Çocuklar, çocuklar gibi

Bayram yerlerinde

Çocuklar oynuyordu

Düşlerimin içindeki

Bayram yerlerinde

Ben onlara

Hiçbir zaman

Kapalı perdeleri göstermedim

Kapalı kapıları göstermedim

MANASTIRLI HİLMİ BEY'E İKİNCİ MEKTUP (EDİP CANSEVER)

23 Nisan 1961

Yüzümden bir şeyler aktı aktı

İçim de menekşelendi Hilmi Bey

Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk

Hiçbir yere gitmiyor

FOTO: AA
FOTO: AA

ANNELER VE ÇOCUKLAR (SEZAİ KARAKOÇ)

Anne ölünce çocuk

Bahçenin en yalnız köşesinde

Elinde bir siyah çubuk

Ağzında küçük bir leke

Çocuk öldü mü güneş

Simsiyah görünür gözüne

Elinde bir ip nereye

Bilmez bağlayacağını anne

Kaçar herkesten

Durmaz bir yerde

Anne ölünce çocuk

Çocuk ölünce anne

FOTO İHA
FOTO İHA

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ (CEYHUN ATUF KANSU)

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum

Bütün çiçeklerini getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara,

Son şarkımı söyleyeceğim,

Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Kir ve dağ çiçeklerini istiyorum,

Kaderleri bana benzeyen,

Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları

Geniş ovalarda kaybolur kokuları...

Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri

Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,

Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini

Bacımın suladığı fesleğenleri,

Koy çiçeklerinin hepsini, hepsini,

Avluların pembe entarili hatmisini,

Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,

Aman Isparta güllerini de unutmayın

Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.

Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,

Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,

Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,

Ne güller fışkırır çilelerimden,

Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,

Korkmadım, korkmuyorum ölümden,

Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Baharda Polatlı kırlarında açan,

Güz geldi mi Kop dağına göçen,

Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen,

Muş ovasından, Ağrı eteğinden,

Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden

Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,

Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

En güzellerini saymadım çiçeklerin,

Çocukları, öğrencileri istiyorum.

Yalnız ve çileli hayatimin çiçeklerini,

Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,

O bakımsız, ama kokusu essiz çiçek.

Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,

Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,

Ölmemek istiyorum, yasamak istiyorum,

Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,

Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,

Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,

Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,

Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Okulun duvarı çöktü altında kaldım,

Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,

Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,

Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım,

Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,

Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.

Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

FOTO: İHA
FOTO: İHA

DÖRT YAPRAKLI ÇİÇEK (FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA)

Çıkamaz çocukluğundan dışarı

Kimse.

Oynamamız bundandır.

Kara toprakla binlerce yıl.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı

Kimse.

Bundandır sevmemiz

kiraz ağaçlarını.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı

Kimse.

Kardeşliğimiz bundandır

Mavi sularla binlerce yıl.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı

Kimse

Bundandır inanmamamız

Kocaman bombalara.

FOTO: İHA
FOTO: İHA

UÇURTMA (RIFAT ILGAZ)

Çocuklarımız neleri sevmiyorlar ki…

Uçurtmayı seviyorlar sözgelişi,

Bir havalandı mı uçurtmaları

Daha da güzelleşiyorlar.

Maviliklerde gözleri

Özgürlüğü yaşıyorlar

Uçurtmalarla birlikte.

Koparıp da iplerini hele

Bir kurtuldular mı ellerinden,

Öylesine seviniyorlar ki,

Gidiş o gidiş, bile bile…

Kızalım mı umursamayışlarına?

Kendi yaşamlarını izliyorlar boşlukta.

Onlar da birer uçurtma değil mi?

Bizim de ne süslü uçurtmalarımız vardı,

Alıp başlarını gitmediler mi?

Gözümüzden bile esirgedik

Hangi birinin ipi kaldı elimizde?

TİLKİ İLE LEYLEK (ÇEVİREN: SELAHATTİN EYÜBOĞLU)

Tilki hocanın iyiliği tutmuş bir gün

Hacı leyleği yemeğe buyur etmiş

– Ama, demiş tilki, bizde misafir

Umduğunu değil bulduğunu yer.

Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş

Bir çorba çıkarmış topu topu

O da sulu mu sulu

Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta.

Leylek gagasıyla uğraşadursun

Tilki bitirmiş hepsini bir solukta.

Leylek kızmış, ama çekmiş sineye.

Bir zaman sonra

O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe.

– Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem?

Ben dostlara naz etmesini sevmem.

Tam saatinde gelmiş.

Leyleğe türlü diller dökmüş.

Şu güzel bu güzel,

Hele yemeğin kokusu

Gel iştahım gel!

Gerçi tilkilerin iştahı

Pek nazlı değilmiş ama

Et kokusu başka şeymiş.

– Kuşbaşı galiba, demiş

Bayılırmış etin böylesine

Hele kıvamında pişmişine.

Derken yemek sofraya gelmiş,

Gelmiş ama nasıl?

Kokusunu al, eti arada bul!

Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde

Tam leyleğin gagasına göre

Tilki burnunu burgu etse nafile.

Kısmış kuyruğunu evine dönmüş.

Aç kaldığına mı yansın

Bir kuşa rezil olduğuna mı?

El alemi aldatanlar

Bu masal size:

Bir gün sizi de sokarlar

Kurduğunuz kafese…

BAYRAM (ORHAN VELİ KANIK)

Kargalar, sakın anneme söylemeyin!

Bugün toplar atılırken evden kaçıp

Harbiye nezaretine gideceğim.

Söylemezseniz size macun alırım,

Simit alırım, horoz şekeri alırım;

Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,

Bütün zıpzıplarımı size veririm.

Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!

FOTO: AA
FOTO: AA

ÇOCUK (NECİP FAZIL KISAKÜREK)

Annesi gül koklasa,ağzı gül kokan çocuk;

Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk...

Çocukta,uçurtmayla göğe çıkmaya gayret;

Karıncaya göz atsa 'niçin, nasıl?' ve hayret...

Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür;

Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür.

Allah diyor ki:'Geçti gazabımı rahmetim!'

Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim...

Bugün ağla çocuğum,yarın ağlayamazsın!

Şimdi anladığını,sonra anlayamazsın!

İnsanlık zincirinin ebediyet halkası;

Çocukların kalbinde işler zaman rakkası...

FOTO: AA
FOTO: AA

KAYIP ÇOCUK (CAN YÜCEL)

Birden işitilmez olsun ayak seslerim;

Gölgem bir başka sokağa sapıversin;

Unutayım bir anda her şeyi,

Nerde oturduğumu,

Bir tuhaf adem olduğumu Can adında.

Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi,

Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;

Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,

İlk defa görmüş gibi dünyayı,

Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;

Hatırlamam artık değil mi, dostlar,

Hatırlamam artık garipliğimi?

FOTO: AA
FOTO: AA

ANLAMAK (CAHİT ZARİFOĞLU)

Bazen anlıyorum

Bazen anlamıyorum

Annemi

Babamı

Ninemi

Annem şöyle der

Göstererek beni

-Cin gibi maşallah

Cin ne demek

Gibi ne demek

Babam diyor ki

Bana bakarak

-Altını üstüne getirmiş evin

Hiç yapabilir miyim

Dediklerini

Tek başıma

Ninemse der bana

-Topaç gibi

Bir dedem

Açık insan

Pek de zeki

Dilinden bal akar

Attaya gidelim der

Al sana şeker der

Göz kırpar

Okşar

Sever

Birde gıdıklar

Dedemi çok anlıyorum

DÜNYA ÇOCUK YILINDA -1- (BEHÇET NECATİGİL)

Bütün çocuklar

Yokluk bilmesinler

Et, şeker, süt bulsunlar

Giyimli, tok ve rahat

Gitsinler okullara

Sınıflarını geçsinler.

Büyükler biraz daha yorulsun

Onlar da büyüsünler

Onlar da mesut olsunlar

Geçti, kaç savaş ezikliği

Çocukları düşünsünler

Çocuklar iyi gün görsünler.

YILDIZLAR (OKTAY RİFAT)

FOTO: AA
FOTO: AA

MASALLARLA (ARİF NİHAT ASYA)

Benim de bir annem olsa, annemin

Beşiğini seve seve sallardım;

Gülse, güller açılırdı içimde

Ve ağlasa inci inci ağlardım.

Işılda ey mavi saray ışılda:

Pırıl pırıl şehnişinler, kapılar..

Senin kırk gün, kırk gecelik düğünün,

Benim kırk gün, kırk gecelik yasım var.

Sesler gelir sarnıçların dibinden:

- Çıkayım mı, çıkayım mı?

Çık da gör!

Bir yakılmış, bir yıkılmış yerdeyiz..

Daha neler yıkacaksın yık da gör!

Çağlar yüksük dolusuymuş ve hayat

İki iğne, bir çuvaldız boyu yol..

Söyle anne: Neye yarar, niçindir

Demir çarık, demir âsa, demir kol?

Oğlun oldum ey anneler annesi,

Türküce de, masalca da bilirim,

Şehnişinden sarkıtırsan saçını

Saçlarına tırmanarak gelirim.

FOTO: AA
FOTO: AA

ÇOCUKLUĞUM (CAHİT SITKI TARANCI)

Affan Dede'ye para saydım

sattı bana çocukluğumu

artık ne adım var ne yaşım

bilmiyorum kim olduğumu

hiçbir şey sorulmasın benden

haberim yok olan bitenden

bu bahar havası bu bahçe

havuzda su şırılşırıldır

uçurtmam bulutlardan yüce

zıpzıplarım pırıl pırıldır

ne güzel dönüyor çemberim

hiç bitmese horoz şekerim

FOTO: İHA
FOTO: İHA

MIZIKACI ÇOCUK (ATTİLA İLHAN)

Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk

Gece trenlerine binme kaybolursun

Sokaklarda mızıka çalma çocuk

Vurulursun

Korkusu kalmış içimizde terkedilmiş çocukların

Yitik yüzlü fotoğraflar duruyor siyah-beyaz

Kırık bir vazo masanın ortasında

Yıkık dökük odada

Susuz ve çiçeksiz

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ