Ukrayna-Rusya savaşında yeni dönem
ABD Başkanı Joe Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerinin kullanımına onay vermesi, Ukrayna-Rusya savaşında yeni bir aşamaya işaret ediyor. Bu karar, Biden yönetiminin görev süresinin sonlarına yaklaştığı bir dönemde alınması nedeniyle hem savaş sahasında hem de uluslararası arenada tartışma yarattı. Habertürk TV Dış Politika ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetiner Çetin'in haberi...
Biden’ın Hamlesi: ATACMS Füzeleri ile Stratejik Mesaj
ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS füzelerinin kullanımına onay vermesi, Ukrayna-Rusya savaşında yeni bir aşamaya işaret ediyor. Bu karar, Biden yönetiminin görev süresinin sonlarına yaklaştığı bir dönemde alınması nedeniyle hem savaş sahasında hem de uluslararası arenada tartışma yarattı. Amerikan düşünce kuruluşları, bu kararın arkasında iki temel hedef olduğuna dikkat çekiyor:ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS füzelerinin kullanımına onay vermesi, Ukrayna-Rusya savaşında yeni bir aşamaya işaret ediyor. Bu karar, Biden yönetiminin görev süresinin sonlarına yaklaştığı bir dönemde alınması nedeniyle hem savaş sahasında hem de uluslararası arenada tartışma yarattı. Amerikan düşünce kuruluşları, bu kararın arkasında iki temel hedef olduğuna dikkat çekiyor:
1. Ukrayna’nın Savunma Yeteneğini Güçlendirmek: Biden, Ukrayna’nın elini güçlendirerek Rusya’nın stratejik hedeflerini vurmasını mümkün kılmayı amaçlıyor. ATACMS füzelerinin 300 kilometreye ulaşan menzili, Rusya’nın kritik askeri üslerini ve lojistik merkezlerini tehdit edebilir.
2. Trump’a Mesaj ve Dış Politika Mirası: Biden, olası bir Trump yönetimi sırasında Ukrayna’ya desteğin azalmasını engellemek ve Batı’nın Rusya karşısındaki pozisyonunu korumak için bu hamleyi yaptı. Bu füzeler, Trump’ın olası barış görüşmelerinde Ukrayna’nın elini güçlendirecek bir koz olabilir.
Avrupa medyasındaki yorumlar, Biden’ın bu kararını “giderayak stratejik bir hamle” olarak değerlendiriyor. Le Figaro, Biden’ın, Trump’ın Ocak 2025’te göreve gelmesiyle yaşanabilecek belirsizlikleri bertaraf etmek istediğini yazıyor. Almanya’daki Der Spiegel, bu hamlenin Biden’ın dış politikadaki kararlılığını göstermekle birlikte, Rusya’nın sert bir tepki vermesine neden olabileceğini vurguluyor.
Rusya’nın Önündeki Seçenekler: Karşı Hamleler ve Stratejik Hesaplar
ATACMS füzelerinin sahaya sürülmesi, Rusya’nın askeri ve diplomatik hamlelerini gözden geçirmesine neden oldu. Rus düşünce kuruluşu Valdai Club ve Carnegie Moskova Merkezi, Moskova’nın önündeki senaryoları şu şekilde sıralıyor:
1. Askeri Yanıt: Rusya, Ukrayna’nın ATACMS ile vurabileceği hedefleri daha geri çekerek koruma altına aldı. Ayrıca, bu füzelere karşı hava savunma sistemlerini güçlendirme çabalarını artırabilir. Ancak bu hamlelerin zaman alacağı ve Rusya’nın askeri kaynaklarını daha fazla zorlayacağı belirtiliyor.
2. Hibrit Savaş Yöntemleri: Moskova, Baltık ve Kuzey Denizi’nde görüldüğü üzere, siber saldırılar ve altyapı sabotajlarıyla Batı’nın dayanıklılığını test edebilir. Özellikle NATO ülkelerinin enerji ve iletişim altyapıları, potansiyel hedefler arasında yer alıyor.
3. Nükleer Doktrinin Genişletilmesi: Putin yönetimi, nükleer silahların kullanımına ilişkin doktrini genişlettiğini açıkladı. Bu, Batı’nın doğrudan müdahalesi durumunda nükleer caydırıcılığı artırmayı hedefliyor.
4. Diplomatik Baskı: Rusya, Çin ve Hindistan gibi büyük güçlerle diplomatik bağlarını güçlendirmeye çalışabilir. Ayrıca, Batı’daki siyasi ayrışmaları kullanarak NATO içindeki çatlakları derinleştirme stratejisini izleyebilir.
Trump’ın Göreve Gelmesi: Savaş Nasıl Şekillenir?
Donald Trump’ın Ocak 2025’te başkanlık koltuğuna oturması, savaşın seyrini kökten değiştirebilir. Trump’ın geçmişte NATO ve Ukrayna konusundaki temkinli tavrı, Kiev’de endişelere neden oluyor. Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Institution, Trump’ın başkanlığında olası senaryoları şöyle sıralıyor:
1. Barış Görüşmelerine Zorlamak: Trump, Ukrayna’yı Rusya ile hızlı bir şekilde müzakere masasına oturmaya zorlayabilir. Bu durum, Ukrayna’nın elindeki toprakların bir kısmını taviz olarak vermesini gündeme getirebilir.
2. Askeri ve Mali Yardımın Azaltılması: Trump’ın izolasyonist politikaları, Ukrayna’ya sağlanan askeri ve mali yardımların azaltılmasıyla sonuçlanabilir. Bu durum, Rusya’ya sahada daha agresif olma imkanı tanıyabilir.
3. Batı İttifakında Bölünme: Trump’ın NATO’ya yönelik eleştirileri ve Avrupa ülkelerine baskısı, Batı ittifakı içinde uyumu zayıflatabilir.
ATACMS Füzelerinin Etkisi: Gerçekten Bir “Oyun Değiştirici” mi?
Uzmanlar, ATACMS füzelerinin savaşın seyrini tamamen değiştirecek bir “mucize çözüm” olmadığını vurguluyor. Institute for the Study of War ve Critical Threats gibi düşünce kuruluşlarının analizleri, bu füzelerin sınırlı sayıda ve yüksek maliyetli olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Rusya’nın bu tehditlere karşı hava savunmasını güçlendirdiği ve stratejik hedeflerini geri çektiği göz önünde bulundurulduğunda, etkisinin sınırlı kalabileceği ifade ediliyor.
Ancak ATACMS’in belirli avantajları var:
• Daha hızlı ve yüksek yıkım gücüne sahip olmaları, Rus hava savunma sistemlerini aşma şansını artırıyor.
• Ukrayna’nın sahada daha stratejik hedefleri vurmasına olanak sağlıyor.
NATO’nun Arktik’teki Güç Gösterisi: Rusya’ya Gözdağı
ATACMS hamlesinin yanı sıra, NATO’nun Finlandiya’da düzenlediği Dynamic Front 25 tatbikatı, Rusya’ya verilen bir diğer güçlü mesaj olarak değerlendiriliyor. 5.000’den fazla askerin katıldığı bu tatbikat, NATO’nun kuzey kanadındaki savunma kapasitesini test etmeyi amaçlıyor. Rusya, bu tatbikatları açıkça “provokasyon” olarak nitelendirdi.
Avrupa’daki yorumcular, NATO’nun bu tür tatbikatlarla Rusya’nın kuzeydeki stratejik hedeflerine yönelik caydırıcılığı artırmaya çalıştığını belirtiyor. Le Monde, Finlandiya’nın NATO’ya katılımının, ittifaka 280.000 ek asker kazandırarak Rusya’ya karşı önemli bir stratejik avantaj sağladığını vurguluyor.
Ukrayna-Rusya Savaşında Gelecek Senaryoları
ATACMS füzelerinin sahaya sürülmesi, NATO’nun kuzeydeki tatbikatları ve Trump’ın yaklaşan başkanlık dönemi, savaşın önümüzdeki aylarda alacağı yönü belirleyecek. Rusya’nın sert bir misilleme yapma olasılığı yüksek. Ancak savaşın geleceği, yalnızca askeri değil, aynı zamanda diplomatik ve siyasi dengelere de bağlı olacak.
Biden yönetiminin bu hamlesi, yalnızca Ukrayna’ya bir askeri destek değil, aynı zamanda Batı’nın Rusya karşısındaki kararlılığını sergileyen bir stratejik mesaj niteliğinde. Ancak Trump’ın göreve gelmesiyle, bu savaşın barış müzakerelerine mi yoksa daha karmaşık bir çatışmaya mı evrileceği sorusu hâlâ belirsizliğini koruyor.