Sarsıcı gıda raporu: Dünyada 11 kişiden biri açlıkla karşı karşıya
2023 yılında yaklaşık 733 milyon insan, yani dünya genelinde 11 kişiden biri ve Afrika'da her 5 kişiden biri açlıkla karşı karşıya. Esra Toptaş yazdı…
FAO’nun (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) “Dünya Gıda Güvenliği” raporuna göre; 2023 yılında yaklaşık 733 milyon insan, yani dünya genelinde 11 kişiden biri ve Afrika’da her 5 kişiden biri açlıkla karşı karşıya ve dünya 2030 yılına kadar “sıfır açlık” hedefinden çok uzakta. Raporda ayrıca, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmenin, gıda enflasyonu, çatışmalar, iklim değişikliği ve ekonomik gerilemeler gibi faktörlerin bir araya gelmesi nedeniyle daha da kötüleştiği belirtiliyor.
TMMOB’ye bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları, ülkemizdeki gıdaya ulaşım ve gıda güvenliğine dair de şu değerlendirmede ve uyarılarda bulunuyor:
* ülkemizde insanlarımızın yüzde 22`si yeterli gıdaya ulaşamamakta yüzde 8,5`u ise açlık sınırında yaşamaktadır.
* Dünyada gıda fiyatları düşüş gösterirken Türkiye’de artmaya devam etmektedir.
* Tarımsal temel girdiler ve ürünlerde dışarıya bağımlılık büyük sorundur. Her sıkışılan anda ithalata sarılmakla gıda enflasyonu düşmez, çözüm ülkemizdeki üreticiyi ve üretimi koruyan somut politikalarla sağlanabilir.
* Tarımsal üretim büyük ölçüde doğa koşullarına bağlıdır. İklim değişikliği, özellikle son yıllarda insan eliyle “kriz” haline dönüştürülerek, aşırı yağışlar, su baskınları, can kayıpları, aşırı sıcaklar, kuraklık olarak dünya ülkelerinin gündeminde sıkça yer almaktadır.
* İçilebilir su kaynaklarımızın ve tarımsal üretimin hızla azalması, yönetenler tarafından sorun çözücü tarım, gıda ve su politikalarının oluşturulmaması, gelecek için duyulan endişeleri arttırmaktadır.
* Ülkemizde tarımsal üretim sorunludur. Yıllardır yetersiz verilen desteklerin; bir de geç ödenmeler ile erimesi, ürün alım fiyatlarını maliyet altında açıklayarak; bitkisel ve hayvansal üretimde bulunan çiftçilerimizin sürekli zarar etmesi, üretmek için borçlanmak zorunda kalan çiftçilerimizin üretim alanlarına ve araçlarına ipotek üzerinden el konulması üretim boyutundaki sorunları artırmaktadır. * Kâr eden çiftçiler önünü görerek ve gençleşerek üretime devam edebilir, aksi halde üretim maliyetleri nedeniyle arazisini ekmeyen çiftçinin arazisini zorla kiralayarak üretimde arz sorunu çözülemez.
* Diğer taraftan pazarlama ve tedarik zincirinde de sorunlar bulunmaktadır. Güçlü, özerk üretici ve tüketici kooperatiflerinin olmadığı süreçte, zincir marketlerin tekelci yapısı ya da Hal Yasası tartışmaları arasında tarla ve tezgah arasında oluşan yüksek fiyat makasında, üretici düşük fiyata ürününü satarken, tüketici ucuz gıdaya erişememekte, sağlıklı ve yeterli beslenememektedir.
* Ülkemizde gıdanın üretimi ve denetimi süreçlerinde sorunlar yaşanmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından uzun bir aradan sonra laboratuvar sonucuyla taklit veya tağşiş yapıldığı tespit edilen gıdaları üreten, ithal eden ve piyasaya arz eden firmalar kamuoyu ile paylaşıldı. “Köftede domuz eti var mı” tartışmaları arasında kamuoyundaki infial anlaşılabilir, ancak sorun çok boyutludur ve çözüm için gecikmeden atılması gereken adımlar vardır. Halkımızın gıda güvenliği için Bakanlığın yıllardır uyguladığı beyana dayalı üretim izni modelini bırakıp, tüm gıda işletmeleri için Bakanlık denetimi ve kontrolü sonucu onay verildikten sonra üretimin yapılabildiği sisteme geçilmelidir.
* Gıda işletmelerini merdiven altından kurtarmak için kayıt altına alınması yeterli bir uygulama değildir. Küçük işletmelerde de gıda güvenliği koşullarını sağlayacak şekilde çalışmalar yapılmalı, Çalıştırılması Zorunlu Personel (ÇZP) zorunluluğu buralarda da uygulanmaya başlanmalıdır. Yetersiz olan Bakanlık denetçi sayısı arttırılmalı, Tasarruf Genelgesi gerekçesine sığınmadan bir an önce bu konuda eğitim almış teknik personelin kamuya ataması yapılmalıdır.
* Haberin görseli Shutterstock'tan servis edilmiştir.