Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Aradan 16 yıl geçti geçmesine ama dün gibi hatırlıyorum…

Sinemaya yönelmesi hakkında “Ondan sinemacı olmaz”, “Bu iş, klip çekmeye benzemez”, “Filminde kimler rol alacak? Kimse rol almak istemez”, “Çektiği filmi kaç kişi izleyecek ki? Müzikten kazandığını sinemada batırmak istiyorsa kendisi bilir” merkezli yorumlar yapılmıştı.

Oysa sinema Mahsun Kırmızgül için bir heves değildi.

Bir yandan hayallerini gerçekleştirme, diğer yandan kendini ifade etmenin bir başka bir yoluydu.

Read more!

Albümleri milyon üstü satarken de kimsenin haberi olmadan senaryolarını yazıyor, sinema için hazırlanıyordu.

Mahsun Kırmızgül, bu süreç içinde küçümsemeyi geçin zaman zaman hakarete, alaya almaya kadar varan ifadelere sessiz kaldı.

Çünkü ne derse desin, kendini ne kadar ifade etmeye çalışırsa çalışsın söyleyecekleri bir polemiğin cümlelerinin ötesinde bir anlam taşımayacaktı.

Read more!

Victor Hugo’nun “Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır” sözü Mahsun Kırmızıgül için müzikten sonra bu kez sinema için kılavuz olacaktı.

Öyle ya, müziğe adım attığı ilk günlerde yaşadıklarının sinemaya adım atmaya hazırlandığı ilk günlerden ne farkı vardı?

Albüm yapmak için yapımcıların kapısını aşındırmamış mıydı?

Kılık kıyafetine bakılıp da horlanmamış mıydı?

“Sen kim şarkıcı olmak kim?” bakışlarına maruz kalmamış mıydı?

Hayallerine ket vurulmamış mıydı?

Hayallerinin çoğunu gerçekleştiremeyebilirdi ama onu hayal kurmaktan kim alıkoyabilirdi?

Çay ocağında çalışarak biriktirdiği paralarla çıkardığı albümler masrafını çıkaracak kadar satmasa bile çekilen her çilenin gelecekteki kutsal günlere doğru giden bir adım olduğu bilinciyle hayallerinin peşinde koşmaya devam eden Mahsun Kırmızıgül’ün de beklediği gün elbette gelecekti.

Gelecekti gelmesine ama önemli olan gelmesi değil, geldiği zaman hazır olmaktı.

Yetenekli, azimli, çalışkan insanların doğru zamanda doğru kişilerle karşılaşması halinde bir fırsatlar şehrine dönüşen İstanbul, Mahsun Kırmızıgül için de imkânlarını seferber etmeye hazırdı.

Doğru zamanda doğru yerde karşılaşılan kişi ise Hilmi Topaloğlu’ydu.

Sadece Mahsun Kırmızıgül için değil, Özcan Deniz ile Haluk Levent için de öyle…

Mahsun Kırmızıgül - Hilmi Topaloğlu
Mahsun Kırmızıgül - Hilmi Topaloğlu

Hilmi Topaloğlu, ilk gençlik yıllarında bulaşıkçılıktan garsonluğa kadar çeşitli işlerde ter dökerken futbolcu olma hayalleri kuruyordu. O büyük hayalini Sakaryaspor’da futbol oynayarak gerçekleştirmiş olsa da ayağının kırılmasıyla yeşil sahalardan mecburi erken emekliliğe ayrıldı.

Hilmi Topaloğlu’nun ayağının kırılması, özellikle Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz ve Haluk Levent’in hayatlarının kırılma noktasına evrildi.

Hilmi Topaloğlu’nun ‘Sen bir starsın’ sloganıyla elde ettikleri öz güvenleriyle yeteneklerinin bileşiminden ortaya çıkan yeni kimlikleri; Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz ve Haluk Levent’in günümüze kadar uzanan ışıltılı kariyerlerinin ilk adımı oldu.

1976’da İstanbul’a gelen Hilmi Topaloğlu, 1991’de ağabeyi Mustafa Topaloğlu ve Burhan Bayar ile birlikte Nokta Müzik’i kurdu. Bir süre sonra ağabeyinin şirketten ayrılmasıyla yoluna Burhan Bayar ile Prestij Müzik olarak devam eden Hilmi Topaloğlu; Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz ve Haluk Levent’i keşfederek 1990’lı yılların müzik sektörüne damgasını vuran albüm satışlarına imza attı.

Hilmi Topaloğlu - Mahsun Kırmızıgül - Burhan Bayar
Hilmi Topaloğlu - Mahsun Kırmızıgül - Burhan Bayar

Birkaç yıl öncesine kadar albümleri masrafını bile karşılayacak kadar satmayan, “Senden şarkıcı olmaz” ifadeli bakışlara maruz kalan Mahsun Kırmızıgül, hem çok albüm satan, konser veren bir şarkıcı hem de dönemin en etkin müzik şirketi Prestij Müzik’in ortağı olarak iş insanı olmuş, çektiği çilelerin karşılığı olarak kendisini bekleyen günlere ulaşmıştı.

İster tesadüf, isterseniz kaderin garip cilvesi olarak tanımlayın Mahsun Kırmızıgül'ün çektiği çileler, bu kez sinema adına beklenen güne dönüştü.

.png
.png

Mahsun Kırmızıgül, “Ondan sinemacı olmaz”, “Bu iş, klip çekmeye benzemez”, “Filminde kimler rol alacak? Kimse rol almak istemez”, “Çektiği filmi kaç kişi izleyecek ki? Müzikten kazandığını sinemada batırmak istiyorsa kendisi bilir” şeklinde kendisini küçümseyenlere cevabını önce ‘Beyaz Melek’in oyuncu kadrosuyla daha sonra da yılın en çok izlenen filmi olma payesine sahip gişesiyle verdi.

Şöyle ki:

Mesleklerinde 50 yılı devirmiş, teklif edilen yapımların senaryolarını kılı kırk yararak inceleyen Yıldız Kenter, Nejat Uygur, Erol Günaydın, Lale Belkıs ve Arif Erkin Güzelbeyoğlu gibi pek saygın, pek kariyerli oyuncuların rol alması bile küçümsemelerin sonunu getirmediği gibi “Onlara uzun yıllardır teklif gelmiyor. Teklif edilen ilk yapımda rol almayı kabul ettiler” gibi ipe sapa gelmez düşüncelerle Mahsun Kırmızıgül’ün film çekmesini hazmedemeyenler, yılın en çok izlenen filmi olması karşısında bile küçümsemelerine devam etti.

Küçümseyenler, öylesine Mahsun Kırmızgül karşıtıydı ki adı geçen oyuncuların deneyimine, bilgisine, bunların sonucunda meydana gelen ışıltılı kariyerine saygısızlık yaptığının farkına varamadı veya varmak istemedi.

'Gecenin Kanatları', Mahsun Kırmızıgül'ün senaryosunu yazıp yönetmediği tek film oldu. Bu filmi Serdar Akar yönetti.
'Gecenin Kanatları', Mahsun Kırmızıgül'ün senaryosunu yazıp yönetmediği tek film oldu. Bu filmi Serdar Akar yönetti.

Bu kadar deneyimli ve bilgili oyuncuların Mahsun Kırmızıgül'ün senaryolarından oldukça etkilenmiş olabilecekleri görmezden gelindi.

Her yeni filminde kadro kalitesini korumanın ötesinde yükselen gişe paylarıyla sinemada kendine bir yer edinmeyi başardı.

Şöyle ki;

Mahsun Kırmızıgül'ün 7 filminden ikisi; 'Yılın En Çok İzlenen Filmi', diğer ikisi ise 'Yılın En Çok İzlenen İkinci Filmi' oldu. Ayrıca 7 filmin gösterime girdiği yıllarda beyazperdeye toplam 2.083 film yansıdı. Kırmızıgül'ün toplam 14.717.276 kişilik izleyici sayısı, 2.083 filmin toplam gişesinin yüzde 5'ini aldı.

Mahsun Kırmızıgül sinemasının yeni halkası ‘Prestij Meselesi’, yola çıkış hikâyelerini işlediği Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz ve Haluk Levent’in başarılarının temelinde hangi etmenlerin bulunduğunu gözler önüne sermesinin yanı sıra bir dönemin toplumsal olaylarını da izleyicilere ulaştıran bir yapım olma özelliğine sahip.

'Prestij Meselesi’nin senaristi ve yönetmeni Mahsun Kırmızıgül ile filmin başrol oyuncularından Engin Hepileri, Eser Yenenler, Şebnem Bozoklu ve Biran Damla Yılmaz, Habertürk’e verdikleri röportajda filmin kendileri için neler ifade ettiğini anlattı.

Hikâyeyi oluşturma fikri ortaya nasıl çıktı?

Mahsun Kırmızıgül: Yaşanmış bir hikâye. Ben zaten bunu dost meclislerinde, arkadaş ortamında yıllardır dillendiriyordum. Bunu her anlattığım yerde insanlar 'Bunun neden filmini çekmiyorsun?' diyordu. Kısmet bugüneymiş.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ