Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Sema Şimşek: "Evliliğe inancımı yitirdim"

        HABERTÜRK MAGAZİN/ Arif HÜR

        Oyuncu Sema Şimşek, ‘Dabbe 6’ adlı sinema filmiyle beyazperdede. İşine âşık olduğunu belirten Şimşek, oğlu Rüzgâr’dan da aşkla söz ediyor. Şimşek, “Anne olmadan önce salondan arka odaya kadar evin tüm ışıklarını açarak giderdim. Anne olduktan sonra böyle bir lüksüm kalmadı. Avucumda Rüzgâr’ın kalp atışlarını hissetmek bana güç veriyor. Oğlum beni çok güçlü bir kadın yaptı” diyor.

        HASAN Karacadağ imzalı ‘Dabbe 6’ adlı korku filminde Zeren karakterini canlandıran güzel oyuncu Sema Şimşek’le filmi konuşmak için buluştuk. Bir dönem podyumlara damgasını vuran isimlerinden olan güzel oyuncu, sohbetimiz sırasında kariyerine ve özel hayatına ilişkin çarpıcı açıklamalarda da bulundu.

        Korku filmi tutkunlarının merakla beklediği ‘Dabbe 6’ vizyona girdi. Sizi bu filmde rol almaya iten sebep neydi?

        İnsanlar dış görünüşüme bakarak kırılgan, naif, ruhen ve bedenen zayıf bir Sema görüyor. Aslında görüntümün aksine çok cabbar, adrenalini seven bir insanım. Burada bunu gözler önüne sermek istedim. Açık konuşmak gerekirse korku filmlerini sevmem ve korkarım. Bu filmin diğer serilerini korktuğum için zamanında izlememiştim. Ancak artık oynadığım için izledim, bu filmin diğer serilerden farklı olduğunu söyleyebilirim.

        ‘DUA EDİP MANEVİ HUZURU YAKALADIM’

        Filmde canlandırdığınız karakteri anlatır mısınız biraz?

        Filmde içine cin kaçan, psikolojisi çökmüş olan kardeşini bu durumdan kurtarmak için çabalayan Zeren karakterini canlandırıyorum. Basında bu karakter için psikolojik destek aldığım yönünde haberler çıktı ama almadım. 5 hafta süren çekim sürecinde bazı sahnelerin öncesi ve sonrasında dualar edip, manevi huzuru yakaladım.

        Bu sizin üçüncü sinema filminiz. Bugüne kadar neden daha çok beyazperdede göremedik sizi?

        Kısmet olmadı. Bugüne kadar hep dizi üzerinden ilerlemek nasip oldu. Sinema benim uzun yıllardır yapmak istediğim bir şeydi. Şu dönem art arda yapma fırsatı yakaladım. Şimdi de dizi istiyorum, özledim. Sektördeki uykusuzluk problemine, düzensiz çalışma saatlerine rağmen işime âşığım. Son nefesime kadar setlerde kalacağım.

        ‘PİTONU BOYNUMA DOLADIM’

        Sizi en çok zorlayan şey neydi?

        Konsept gereği çekimler gece yapıldığı için beni en çok uykusuzluk zorladı. 5 hafta boyunca gece çalışıp gündüz sadece 5 saat uyuduk. Sette kendi aramızda eğlenerek korku atmosferinden uzaklaştık. Ne istediğini bilen yönetmenimiz Hasan Karacadağ önderliğinde dehşet sahneler çektik. Mesela 2.5 metrelik piton yılanı elime aldım, boynuma doladım, kuyruğunu da belime doladım. Böyle bir tecrübeyi başka nerede yaşayabilirdim ki?

        ‘Kurtlar Vadisi’ dizisi en uzun soluklu işiniz oldu...

        Bugüne kadar Kurtlar Vadisi hariç öyle bahtı açık bir projem olmadı ne yazık ki. 6.5 yıl rol aldığım dizide onlarca kişi öldü çıktı, tekrar girdi ama bir ben çıkmadım. Yalnız 1 aylık doğum izni yaptım. Oğlum Rüzgâr’ı, ‘Kurtlar Vadisi’nin setinde doğurdum resmen. Bütün oyuncuları sömürdüm. Orası benim için okul eğitimi gibiydi. Hem iyi hem de kötü yanları olan, hırslı, güç ve para için yapmadığı şey kalmayan bir karakteri canlandırarak sayısız duyguyu tatma hazzına eriştim.

        Oğlunuzdan söz etmişken, anne olmanın verdiği sorumluluk size pozitif anlamda etki yapmış gibi...

        Anne olduktan sonra hayatımda pek çok şey değişti. Örnek verecek olursam anne olmadan önce ışıksız uyuyamayan, salondan arka odaya bütün ışıkları açarak giden, hava karardıktan sonra bütün korkularımı yüzeye çıkarıp kendini korkutan bir insan modeliydim. Anne olduktan sonra böyle lüksüm kalmadı. Rüzgâr beni çok güçlü bir kadın yaptı. Avucumda onun kalp atışlarını hissetmek bana güç veriyor. Oğlumla hayat ve ülkenin gidişatı hakkında uzun uzun sohbetler ediyorum. Rüzgâr, çocuğun nasıl yapıldığını bile biliyor. Az da olsa örnek bir anne olduğuma inanıyorum.

        "EVLİLİĞE İNANCIMI YİTİRDİM"

        Tekrar evlenip yeniden çocuk sahibi olmayı düşünür müsünüz?

        Düşünmüyorum. Evliliğe karşı inancımı yitirdim, artık inanmıyorum. Burak Hakkı’yla 13 yıllık güzel bir evlilik yaşadım, çocuğumuz oldu. Rüzgâr bana yetiyor. Şu an hayatımda kimse yok. Ama elbette bir hayat arkadaşı istiyorum. Evlilik tecrübesini yaşadım ama ne kadar çabalasam da başaramadım. Başka çocuk da istemiyorum, o halde neden evleneyim? Nikâh defterine atılan imzanın çok şeyi değiştirdiğini düşünüyorum. Gelenekçi biri olarak bazı şeylerin geleneksel yaptırımlardan ibaret olduğunu düşünüyorum.

        "YAPTIĞIM HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN DEĞİLİM"

        GÖĞÜSLERI haricinde hiçbir yerinde estetik olmadığını belirten Sema Şimşek, “Kendimi ruhen yaşlandıracak şeylerden kaçınıyorum, evde hizmetçim yok, kendi işlerimi kendim yapıyorum. Yaşımın bana verdiği olgunluğun farkındayım. Ruh ve duygu olarak mutluyum. Bugüne kadar yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım” diye konuşuyor.

        "BURAK'LA DOST KALMAYI BAŞARDIK"

        Eski eşiniz Burak Hakkı’yla görüşüyor musunuz?

        Burak’la oğlumuz için ömrümüzün sonuna kadar görüşeceğiz. Çocuk zaten hafta sonu babasında kalıyor. Burak da Rüzgâr’ı özlediğinde eve gelir oğlunu sever, kahvesini içer ve gider. Anlayacağınız dost kalmayı başardık.

        Son dönemde sanat camiasında boşanmalar arttı. Neden sizce?

        Bir ilişkide güven, saygı ve özveri üçlemesinden biri olmazsa bu iş yürümez. Bir ilişki yaşıyorsan başına buyruk olursan da olmaz, zaten mantıklı değil.

        "MANKENLİK SEKTÖRÜ BİTTİ"

        Moral bozmak gibi olmasın ama sizi çok zayıf gördüm.

        Mesleki dezenformasyondan kaynaklı. Kolay değil yıllarca aynı formda olma durumu ve zorunluluğu vardı. Mesela şimdi 2 kilo bile alsam bunu hissediyor ve önlemimi alıyorum. Genetik avantajım da çok fazla. Bir de yaşamak için yemek yiyenlerdenim.

        Podyumlardan setlere adım atan birisiniz. Sizin de mankenlik yaptığınız 90’ların başı ile 2000’lerin ortalarına kadar ülkede ciddi bir manken furyası vardı. Ama şu an ortalık sütliman...

        1994 yılında mankenliğe başladım. O dönemde haftanın yalnızca 2 günü boş olurdum. Reklam kısıtlamaları sayesinde bu sektör bitti. Biz altın dönemi yaşadık, bir daha böyle bir dönem yaşanmaz. Bugüne kadar sahip olduğum her şeyi mankenlik ve oyunculuktan kazandığım parayla yaptım. Etrafta manken olabilecek kızlar görüyorum ama artık böyle bir iş yok. Ben bu kızları bir ajansa yönlendirsem senede 3-4 defileyle ne yapabilirler ki? Konu açılmışken, beni hâlâ defilelere çıkarıyorlar. Önümüzdeki haftalarda ‘Medeniyetler Defilesi’nde boy göstereceğim.

        BURÇLAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa