"Erbil'e Memoş derim"

HT MAGAZİN/ Arif HÜR

Son günlerin en çok konuşulan isimlerinden olan Çarkıfelek’in hostesi Zeynep Ece Akengin, hakkında çıkan haberlerin ardından ilk kez HT MAGAZİN’e konuştu. Sıcak bir İstanbul gününde Balat’ın renkli ve buram buram tarih kokan sokaklarında buluştuğumuz güzel modelle Çarkıfelek kadrosuna dahil olmasını, Mehmet Ali Erbil ile yaşadıklarını, hedeflerini ve hakkında bilinmeyenleri konuştuk.

Çarkılefek’te hostesliğe nasıl başladınız?

Hostesliğe başlamadan önce programa konuk olarak katılmıştım. Bu yarışmaya katıldıktan sonra yapımcıların diğer hostesin sözleşmesi bittiği için yeni bir hostes arayışında olduğunu gördüm. İçerisinde benim de bulunduğum 25’e yakın kız ile yapılan görüşmeler sonrasında programın formatına uygun olduğum için hostes olmam uygun görüldü. Yarıştığım programdaki neşeli hareketlerim ve Erbil’le girdiğimiz diyaloglar çok hoşlarına gitmiş. Aslında henüz televizyonu ve hostesliği hiç istemiyordum. Ancak onay geldikten sonra kaçırmak istemedim.

Neden hostesliği istemiyordunuz?

İstanbul’u tam tanımadan, çevre edinmeden televizyonda yer almak istemiyordum. Çarkılefek’ten önce de televizyondan teklifler geliyordu. Artık çevremdekiler ‘Bir tanesini dene’ diyordu. Başıma bu tarz haberlerin geleceğini düşündüğümden piştikten sonra TV’ye adım atayım diyordum. Biraz erken ekrana çıktım ama güzel bir başlangıç oldu. Ekranda hiçbir şekilde rol yapmıyorum.

‘ERBİL HOSTES OLMAMA SEVİNDİ’

Eğitim durumunuzu merak ediyorum...

İzmir Yaşar Üniversitesi’nde Grafik Tasarım bölümünde okuyordum ama dondurdum. Bu bölümü bitirmeyeceğim. Önümüzdeki yıl yatay geçişle İstanbul’da sinema ve televizyon okuyabileceğim bir bölüme geçip, bu işin önünü, arkasını öğrenmeye karar verdim.

Bu duruma aileniz ne diyor?

Çalışıp kendi ayaklarım üzerinde durmak gibi bir hayalim vardı. Babam beni çalıştırmak istemiyordu, ‘Ben sana bakarım’ diyordu. Ancak en sonunda kendi ayaklarım üzerinde duracağımı ona hissettirdim ve bana fırsat verdi. İstanbul’a gelmeye birdenbire karar verdim. ‘Bu işi yaparsan yanınızda oluruz, yapamazsan da yanımıza dönersin’ dedi. Babam geldiğim konumdan ötürü çok gururlu.

Şimdi asıl konumuza gelelim. Mehmet Ali Erbil ile ilk tanışmanız nasıl oldu?

Biz daha önceden yani programa katılmadan önce de arkadaş çevresinden tanışıyorduk. Hostesliğim kesinleştiğinde ise ilk görüşmemizde ‘Senin hostes olmana çok sevindim’ dedi. Programdan önce yarışmaya katıldığım için diyaloğumuzun nasıl olacağını herkes görmüştü. Mehmet Ali Bey’in Instagram’daki fotoğraflarının altına “Keşke bu kız hostes olsa, size cevap vermeyi biliyor” şeklinde yorumlar yapıldığına şahit de olduk. İnsanların akıllarına ‘Acaba torpil mi var?’ sorusu gelebilir ama tüm samimiyetimle böyle bir şey olmadığını söyleyebilirim.

Ekrandan izlediğiniz Erbil’le yakından gördüğünüz Erbil arasında farklar var mı?

Kendisini tanımadan önce babamla kendisine çok gülüyorduk. Babam çok komik bulurdu. Tanımadan önce gördüğüm kişiyle tanıdıktan sonra gördüğüm insan arasında hiçbir fark yok, program içerisinde neyse program dışında da neşeli bir adam. Yayınlandığı her dönemde bu yarışmayı izlemiş biri olarak bir gün burada hosteslik yapacağımı düşünmezdim. Zaten ünlü olmak gibi bir hedefim yoktu. İstanbul’a adımımı atar atmaz her şey başka bir hal aldı.

Instagram’da yaptığınız “Hayatımdaki tek adam Mehmet Ali Erbil’dir ve öyle olmaya da devam edecektir” açıklamanız oldukça konuşuldu. Bu yazıyı neden yazdınız, neden sildiniz?

Bu paylaşımı yaptığım günün sabahına iki farklı erkekle haberlerimi okuyarak uyandım. Hayatımın en keyifli doğum gününü sabaha kadar onlarla kutladığım yazılmıştı. Bu kişilerle alakam yoktu. 29 Temmuz akşamında Mehmet Ali Bey, ailesi, benim ailem ve iş arkadaşlarımın katıldığı bir doğum günü yemeğindeydik. O gece pastamızı kestik, gece yarısına kadar sohbet ettik, eğlendik. Aramızda en ufak bir elektriklenme yaşanmadı. Kendisi bana, ‘Açıklama yapsana kızım’ dedi. Ben de düzelttim. Bu açıklamanın yanlış anlaşılabileceğini düşündüm ama bu yazıyı topluluk içerisindeyken yazdım. Bu paylaştığım yazıyı silerken o da yanımdaydı zaten. O yazıyı paylaşıp yayına girdikten sonra yayın sonrası elime aldığım telefonumda yüzlerce arama, binlerce mesaj vardı. Olay ilişki boyutuna getirilmişti. Dedim ki ‘Ben bunu siliyorum’... Zaten ani hostes değişikliği sonrası aramızda ilişki varmış gibi konular konuşulmaya başladı.

Sizin açıklamanızın ardından Mehmet Ali Erbil “Bu konuda hiçbir fikrim yok” deyince ‘Sevgilisi var haberi yok’ başlığıyla HT MAGAZİN’e manşet oldu.

Bu haber sonrası kahkahalar eşliğinde beni arayıp “İşte şimdi kötü düştün, hadi bakalım nasıl çıkacaksın bu işin içinden” dedi ve benimle makara yapmaya devam etti. Mehmet Ali Bey’in rahat olmamasını gerektirecek bir şey yok. O da rahat ben de rahatım.

Rahatlığın yanı sıra bir PR çalışması söz konusu olabilir mi?

Reklam yapma gibi bir derdimiz yok. Olsaydı ilişkimiz varmış gibi davranırdık. Allah’tan şöyle bir şansım var. Bana güvenen, beni anlayan ailem var. Aramızda bir şey olsa açık açık herkese söylerdik. İnsanlar beni yanlış tanıdı. Olayların bu noktaya gelmesinde benim cahilliğim etkili oldu.

O zaman kendisine “Abim” diyebilir misiniz?

Yakın arkadaşım olduğu için ona abi diyemem ama Memoş diyebilirim.

"Beni alacak bey yaşadı"

Biraz da bilinmeyenlerinize değinelim istiyorum.

Çok sosyal aktivitesi olan bir insan değilim. Genelde arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Biraz evcil bir insanım. Mesela en son boyama kitabı aldım, onu boyuyorum. Gece hayatı olan biri değilim. Bulunduğum mekânda bir müzik kulağıma ilişsin direkt oynamaya başlarım. Kapı gıcırtısı bile yeter.

Hepsi bu kadar mı?

Yememe içmeme dikkat eden biri değilim. Kalorisi yüksek diye yemediğim bir yiyecek bugüne kadar olmadı. Alkol kullanmıyorum. Başta makarna olmak üzere güzel yemekler yapıyorum ve hiç de ayırt etmiyorum. Mezeleri çok seviyorum. Genelde doyduğumu da hissetmiyorum. Resmen oburum.