Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Cumali Özkaya: Bir Özcan Deniz'in bir benim sesim 3.5 oktav

        HABERTÜRK MAGAZİN / Ebru AYAZ

        Bir yarışma programında keşfedilen ve ardından ‘Anadolu’nun Sesi’ olarak tanımladığı ‘Yol’ albümünü müzik piyasasına sunan Cumali Özkaya, amacının Türk Halk Müziği’ni gençlere sevdirmek olduğunu söylüyor. Genç yetenekle farklı imajını ve türkünün popüler kültürdeki yerini konuştuk.

        İlk albümünüz ‘Yol’dan bahseder misiniz?

        Albümde uzun hava, türkü ve halk müziğini içine alan 10 eser var. Yıllarını bu toprakların manasına, değerlerine, bu toprağın özüne adayan değerli yapımcım Hasan Basri ile yola çıktım. Misyonumuz, türkü dinlemeyen gençlere türkü dinletmek. Bugüne kadar okunmuş olan ve zamanla arabesk, fantezi gibi çeşitlere dönüşmüş türkülerin orijinal halini okudum. Albüm bir Anadolu turu niteliğinde diyebilirim. Klibimde bisiklet üzerinde Anadolu’yu geziyorum.

        Müzik eğitiminiz nedir?

        Sadece solistlik değil, ud, bağlama ve cümbüşü virtüöz derecesinde çalıyorum. Küçük yaşlardan itibaren müziği mesleğim kabul ettim. Piyano da çalıyorum. Ama sesimi ön plana çıkarmak istedim. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Sanat Müziği ve Halk müziği bölümünü birincilikle kazandım. Ama tercihim Türk Halk Müziği’nden yana oldu.

        ‘YOL ALBÜMÜ ANADOLU TURU GİBİ’

        Anadolu kültürünü sevdirmek istiyorsunuz ama gençlerin çoğu yabancı müzik dinliyor. Nasıl sevdireceksiniz?

        Öncelikle pop müzik ve yabancı müzik kültürümüze ait değil. Dünya dönerken ‘Ben aynı kalacağım, değişmeyeceğim, hep muhafazakâr olacağım’ derseniz bu doğru değil. Yıllar önce yaşanmış duyguları bugünün iletişim araçlarıyla ifade etmek gerekiyor. Albümü yaparken modern altyapılarla ama özünden ayırmadan yaptık. Gençlere türküleri sevdirmenin yolları var. Siz eğer türküleri tekdüze bir şekilde, onların anlamayacağı duygularla ifade ederseniz olmaz.

        Arabesk müziğe bir geri dönüş söz konusu. Sizce türküler de trend olur mu?

        Bizlerde arabesk etkisi uyandıran ya da ‘Aaa ne güzel bir arabesk şarkı’ denilen müziklerin çoğu aslında türkü. Çünkü türküleri özünden ayırıp arabesk duygularla süslüyor insanlar. Amacım öncü olmak zaten. Ama bu sadece türkü değil, kendi özümüzü hatırlatmak, kendi değerlerimizi hatırlatmak için.

        Kendi değerlerimiz derken neleri kastediyorsunuz?

        Mesela kına. Tamamıyla bir süslenme ya da aksesuvar şeklinde görenler var ama öyle değil. Asker uğurlamalarında, düğünlerde... Kına yakmak şifa anlamına da geliyor. Bir de müziktir. Mesela Tarkan’ı tebrik ediyorum. Hatırlatıcı bir mesaj oldu insanlara. Onunla beraber Âşık Veysel bir kez daha anılmaya başlandı. Âşık Veysel’i anma günleri daha çok önem kazandı toplumumuzda. Türk sanat müziği albümü için de aynı şekilde tebrik ediyorum.

        ‘DÖVME OUT, KINA İN’

        Sizin de el ve ayaklarınızda kına var. Bu nedenle mi yaptınız?

        Evet, kültürümüzü hatırlatmak için yaptığım bir şey. Albümle beraber yaptım ama yeniliyorum. Bundan sonra sürekli yakmayı da düşünüyorum. Dövmeye hayır, kınaya evet. Dövme out, kına in.

        Nasıl geri bildirimler alıyorsunuz?

        İnsanlar görünce şaşırıyor, çünkü kendi değerlerimizden o kadar uzaklaşmışız ki. Önce afallıyorlar. Ama çoğu insan benden sonra gidip kına yaktı. Daha çok kadınlar tabii.

        Bu imajı dikkat çekmek için mi yaptınız?

        Farklı olma çabası içerisinde değilim. Sadece kendi duygularımı yaşıyorum. Albümdeki eserleri yorumlarken kendimi kaybediyorum. Hiçbir zaman ‘Şöyle yapacağım’ diye hesap yapmıyorum.

        ‘UMUT AKYÜREK ÇOK ZEKİ BİR KADIN’

        Albümde Umut Akyürek’le yaptığınız bir düet bulunuyor. Nasıl bir deneyim oldu?

        Albümde çok güzel sürprizler var, birisi de Türk Sanat Müziği’nin güçlü sesi Umut Akyürek. İlk kez türkü yorumladı. Umut Hanım zaten halk müziğini çok seven biri. Sesini zaten söylememe gerek yok, naifliğini sesine aktarıyor. Çok zeki bir kadın. Düeti yarım saatte bitirdik.

        'BİR ÖZCAN DENİZ'İN BİR BENİM SESİM 3.5 OKTAV’

        Ses oktavınız 3.5, nadir bir ses aralığı değil mi bu?

        Türkiye’de bir Özcan Deniz’de bir de bende 3.5 oktav ses aralığı var. Nadir görülen bir ses. Elbette oktavın genişliği önemli değil, sesin tınısının farklı olması da önemli. Türkiye’de uzun hava ve gazel okuyabilen az insan vardır. Hakkını vererek kimse gazel okumuyor mesela. Çoğu türküyü arabesk zannediyoruz ama değil. Emre Aydın ben bir yarışmada yarışmacıyken bana, ‘Hayatımda dinlediğim en iyi üç yorumdan birisisin’ demişti.

        Albümünüz ve imajınız gençlerin beğenisiyle ne kadar bağdaşıyor?

        İmaj olarak, aranje olarak ve kınalarla gençlerle bağdaştığımı düşünüyorum. Türkü denince algılanandan farklı ve keskin bir ayrım söz konusu.

        BURÇLAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa