Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kozmetikte yeni tehdit: Kalıcı fondöten

        Kalıcı makyaj son yıllarda oldukça popüler olmaya başladı. Gözler, dudaklar, kaşlar derken şimdi de tüm yüze uygulanan kalıcı fondöten revaçta. Peki kalıcı fondöten denilen şey ne kadar sağlıklı?

        "DERİ ALTINA KONULAN TÜM MADDELERDE GERÇEKLEŞEBİLECEK BİRÇOK RİSK VAR"

        Kalıcı fondöten içeriğinde özel bitkisel serumlar bulunduğu belirtildiğini fakat gerçekten tam olarak ne içerdiğinin bilinmediğini ifade eden Dermatoloji Uzmanı Dr. Dilek Başaran, “Maalesef halkımız bitkisel denilince zararsız olacağı düşüncesinde. Oysa bitkisel olsun olmasın deri altına konulan tüm maddelerde uzun ve kısa dönemde gerçekleşebilecek birçok risk var” diye konuştu.

        Kalıcı dövmenin renk pigmentleri de içeren çeşitli maddelerden oluşan bir solüsyonun mikro iğneleme sistemi ile deri yüzeyinin altına yerleştirilmesiyle yapıldığını söyleyen Dr. Başaran, bunun bir çeşit yarı kalıcı dövme olduğunu belirtti.

        “YAN ETKİLER HAYATINIZI ETKİLEYEBİLİR!”

        Deri altına konulabilecek maddelerin Sağlık Bakanlığı tarafından özel bir sınıflandırma onayı alması gerektiğine vurgu yapan Başaran, “Ayrıca mikro iğneleme işleminde kullanılan cihaz Sağlık Bakanlığı tarafından tıbbi cihaz kategorisine alındığı için bunu kullanma yetkisi sadece doktorlara ait. Hem cihaza hem de kullanılan maddeye bağlı olarak kişide enfeksiyon, alerjik reaksiyonlar, kontakt dermatit, postinflamatuar hiperpigmentasyon dediğimiz lekeler, yabancı cisim reaksiyonuna bağlı granülom oluşumları görülebilecek yan etkiler görülebilir. Öte yandan kalıcı fondöten diğer kalıcı makyaj uygulamalarından farklı olarak çok daha geniş bir bölgeye uygulandığı için bu yan etkiler daha yoğun ve kişinin hayatını etkileyecek şiddette olabilir” ifadelerini kullandı.

        “LAZERLE SİLİNEMİYOR”

        Uygulamanın çok yeni olduğu için uzun dönemde ne tür risklerle karşılaşılabileceğinin de bilinmediğini vurgulayan Dr. Dilek Başaran, “Bu uygulamanın yaygınlaşmasıyla birlikte biz dermatologlara başvuran vakalarda da maalesef artış gerçekleşti. En sık olarak da bu tıbbi yan etkilerin haricinde, hastalarımız kozmetik bir problem olan ürünün düzensiz uygulanması nedeniyle yüzde lekeli bir görünüm ve renk dalgalanmaları şikâyetiyle geliyor. Ancak uygulamanın diğer bir handikabı ise geri dönüşsüz olması. Örneğin; kaş, kirpik dibi gibi kalıcı makyaj uygulamaları lazerle çıkarılabiliyorken, bu uygulamada maalesef bu lazerler işe yaramıyor. Hatta bu işlemler için kullanılan lazerler cilde açık rengi veren demir oksit ve titanyum oksiti siyah renge döndürebiliyor. Yan etkilerin ya da kozmetik hataların olduğu uygulamalarda maddeyi vücuttan çıkarmak için cildi soyan lazerleri kullanmamız gerekebiliyor. Bütün bunların ışığında bu işlemi yaptırmak isteyenlere önerim bir daha düşünmeleri. Cildimizde var olan kusurları kapatmaya çalışmak yerine onları tedavi ettirmek çok daha doğru olur” diye konuştu.

        REKLAM
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa