Kahramanmaraş'ın adının kaynağı nedir?
Kahramanmaraş, 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde büyük ölçüde yıkıma uğradı. 9 asır önce meydana gelen depremde Maraş tamamen yıkılırken 40 bin kişi hayatını kaybetti. Maraş'ın adının depremlerle kaynaklı olduğu yönünde bir rivayet bulunuyor. Rivayete göre Maraş'ın adını kaynağı 'Titreyen yer' anlamını taşıyor
6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa'da da yıkıma neden oldu.
Kahramanmaraş'ın 2022'deki nüfusu 1.177.436 olarak gerçekleşti.Bu illerimiz arasında Kahramanmaraş ile birlikte Hatay ve Adıyaman'da yıkımın ölçüsü bir hayli büyük oldu. 11 ilimizde ne yazık ki 49.589vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüzbinlerce bina yıkıldı.
Can kaybı, depremlerde yıkıma uğrayan şehirlerimizin toplam nüfusununyüzde 0.38'ine den geliyor.
Bu illerimizde hayatın yeniden yeşermesi adına devlet, siyasi partiler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, dernekler, vakıflar, şirketler ve gönüllüler var gücüyle çalışmalarına devam ediyor.
Kahramanmaraş da bölgedeki diğer şehirler gibi av hayvanlarının bolluğu, bereketli toprakları ve ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle tarih boyunca gözde yerleşim merkezlerinden biri olarak birçok medeniyete ev sahipliği yaptı.
100'den fazla irili - ufaklı kalenin yer alması, bunun önemli göstergelerinden biri.
Kahramanmaraş, bu yönüyle tam anlamıyla bir kaleler şehri.
134 ÜLKEYE İHRACAT
Dondurma, iplik, metal mutfak eşyaları, kumaş, kağıt ve çimento üretimiyle Türkiye'de ön plana çıkan Kahramanmaraş'tan 2022'de1 milyar 464 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi.
2021'deki ihracat rakamını 2022'de yüzde 5 artıran Kahramanmaraş, ihracatçı şehirler arasında 17'nci sırada yer aldı.
134 ülkeye ihracat yapılan Kahramanmaraş'tan en çok İtalya, Almanya, Mısır, Fas ve Portekiz'e ürün satıldı.
Kahramanmaraş'ın önemli bir şehir olmasının bir diğer nedeni Kurtuluş Savaşı sırasında Sütçü İmam ve bayrak olayıyla birlikte başlayan kurtuluş mücadelesinde kendini kurtaran ilk şehir olması ve bu yönüyle diğer şehirlere örnek teşkil etmesi.
Arkeolojik buluntulara göre Kahramanmaraş yöresine ilk yerleşimin Paleolitik Çağ’da olduğu anlaşıldı.
Paleolitik Çağ (Eski Taş Çağı)… İnsan elinden çıkan ilk ürünler olan taş aletlerin yapıldığı çağ…
İki milyon yıl önce başlayıp 12 bin yıl önce sona eren bu çağ, insanlık tarihinin yüzde 99’unu kapsıyor.
Elde edilen bulgura göre Kahramanmaraş yöresi, insan atalarının ortaya ilk çıkışından itibaren yaşam sürdüğü bir alan olduğu görülüyor. Yine elde edilen bulgulara göre yerleşim merkezi olarak kullanılmaya başlaması 14 - 16 bin yıl öncesine dayanıyor.
Tekir Vadisi, Döngel Köyü, Elbistan, Pazarcık ve Türkoğlu çevrelerinde antik çağlara ait çok sayıda yerleşim izlerine rastlandı.
Kahramanmaraş yöresinde yaşam süren ilk medeni insanlar ise M.Ö 2000 - M.Ö 1200 arasında Hititler.
Hitit kumandanı Maraj tarafından kurulduğu için şehrin adı, ‘Maraj’ olarak belirlendi.
Suriye ve Mezopotamya'yı Anadolu'ya bağlayan önemli kervan yollarının kavşağında yer alması nedeniyle M.Ö 2000 ila M.Ö 1500 arasındaki Orta Tunç Çağı’nda oldukça gelişip zenginleşen yöre, bu özelliği nedeniyle doğal olarak birçok medeniyetin gözdesiydi. Bu nedenle de tarihi boyunca sık sık el değiştirdi.
ADININ KAYNAĞI
Hitit kumandanı Maraj tarafından kurulduğu için şehrin adı, ‘Maraj’ olarak belirlendi.
Birinci yüzyılda Roma İmaparatorluğu döneminde ise şehrin adı ‘Germenicia’ olarak değiştirildi.
Bizans İmparatorluğu döneminde ise şehrin adı ‘Marasion’ olarak güncellendi.
Osmanlılar döneminde, bölgede Dulkadiroğulları Beyliği'nin kurulmasından dolayı şehrin adı, Zülkadir olarak kabul edildi.
Şehir, Müslümanlar tarafından fethedildiğinde önce ilk adı olan ‘Maraj’ kullanılsa da Arap alfabesinde ‘j’ harfi olmadığı için “Mer'aş” olarak telafuz edildi.
‘Meraj’ adıyla ilgili iki rivayet bulunuyor.
Birincisi; sürekli deprem meydana geldiği için ‘Meraş’, Arapça ‘zelzele – titreme’ anlamına gelen “Re'aşa” fiilinden türedi.
İkincisi; yörede çok fazla pirinç tarlası olduğu için sakinlerinde en çok görülen hastalık sıtmaydı. Sıtma hastalarının titremesinden dolayı “Re'aşa” fiilinden ‘Meraş’ türedi.
1114 DEPREMİNDE 40 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Kahramanmaraş’ta 29 Kasım 1114’te de büyük bir deprem meydana geldi. Şiddet büyüklüğünü bilemediğimiz depremde yaklaşık 40 bin kişi hayatını kaybederken şehir, tamamen yıkıldı. Tarihçi Urfalı Mateos, şehirde yaşayan hiç kimsenin depremden sağ kurtulamadığını şöyle yazdı; "Vaka şu surette cereyan etti. Mareri ayının 12'sine tesadüf eden pazar günü, Haç Yortusu'nda korkunç bir nişane belirdi. Bunun gibi ilahi gazap ne geçmişte ne de bizim zamanımızda görülmüş, işitilmiş ve ne de kitaplarda okunmuştu. Derin bir uykuya dalmış bulunduğumuz bir sırada aniden müthiş bir gürültü koptu ve bütün dünya sarsıldı. Yeryüzü şiddetle titredi, kayalar yarıldı ve tepeler çatladı. Dağlarla tepeler şiddetle çınladı. Onlar canlı hayvanlar gibi şiddetli ses çıkardılar. Dağların sesi, kulaklarda bir ordunun çıkardığı gürültüyü andırıyordu.”
Öyle bir yıkım ki o günlere ait hiçbir anıt eser, günümüze kadar gelemedi.
İlginçtir; Kahramanmaraş’ta 1114 depreminden sonra bir büyük deprem 681 yıl sonra aynı gün meydana geldi. 29 Kasım 1795'te sabahın ilk saatlerinde meydana gelen depremde Kahramanmaraş’ın dörtte üçü yıkıldı.
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDEKİ MARAŞ
1570’te Osmanlı ordusunun Kıbrıs seferine Maraş Beylerbeyi Mustafa Paşa da katıldı. Mustafa Paşa, Maraş’tan topladığı piyade ve 500 süvariyle Magosa istikametine gönderildi. Kıbrıs’ın fethi için Maraş’tan gelen askerler önemli başarılar kazandı. Kıbrıs’ın fethinden sonra Anadolu’nun diğer şehirlerinden olduğu gibi Maraş’tan da Türkler adaya yerleştirildi.
Anadolu’dan Kıbrıs’a yerleşen Türkler, ikamet ettikleri yerlere, geldikleri yerlerin adlarını verdiler. Adaya ilk çıkan Maraşlı göçmenler, Magosa Limanı’nın hemen güneyine yerleşerek bugünkü Maraş şehrine isimlerini verdi.
SÜTÇÜ İMAM OLAYI
İngilizler, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7’nci maddesine dayanarak Maraş’ı işgal etti. Bu işgal sırasında şehirde büyük çaplı olaylar yaşanmadı. Bunun ana nedeni Ermenilerin kendilerini Türklere karşı olan kışkırtmalarına kulak asmayıp iki taraf arasındaki anlaşmazlıklarda adil davranmalarıydı.
Ne var ki 8 ay sonra Maraş, 29 Ekim 1919’da Fransızlara bırakıldı.
Bu duruma en çok sevinenler ise Ermeniler oldu. Çünkü Fransızlar Ermenilerle birlikte işgal gösterileri yaptı.
Bu durumdan Fransızların kendilerinin yanında yer alacağını düşünen Ermeniler, daha ilk günden taşkınlık yapmaya başladı.
31 Ekim 1919’da iki Fransız Ermeni lejyonerlerinin hamamdan çıkan 3 Türk kadınına "Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçeyle gezilmez” diyerek peçelerini zorla açmak istedi. Bunu gören Çakmakçı Sait; "Gâvur oğulları. Dokunmayın bacılarıma" diyerek Ermeni lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Ermeni lejyoneler tarafından yaralanan Çakmakçı Sait, hayatını kaybetti.
Bu olaya şahit olan Sütçü İmam, Ermeni lejyonerlerden birini öldürürken diğerini yaraladı. 1 Kasım 1919’da ölen Ermeni lejyoneri için büyük bir cenaze töreni düzenlenirken Sütçü İmam, ev ev aranmaya başlandı. Kimse Sütçü İmam’ın Ağabeyli Köyü’ne gittiğini söylemedi.
Bertiz Bölgesi’nde faaliyet gösteren Yüzbaşı Muharrem Beyazıt komutasındaki birliğin hazırlıklarına katılan Sütçü İmam’ın teslim olması için Fransızlar, dayısının oğlu Keriççioğlu Kadir’e önce işkence yaptılar, ardından da burun ve kulaklarını keserek öldürdüler. Cesedini de hükümet meydanında teşhir ettiler.
Bütün bu yaşananlar, şehirlerinin işgal edilmesine karşı büyük bir öfkeyle dolu Kahramanmaraşlıların kurtuluş mücadelesini daha da hızlandırdı. “Maraş, bize mezar olmadan düşman Gülzar olmaz” diyen Maraşlılar, 12 Şubat 1920’de şehirlerini işgalden kurtardı.
Maraş'ın kurtuluşundan sonra Sütçü İmam’a önce belediyede odacılık, ardından da Kahramanmaraş Kalesi'nde topçuluk görevi verildi. ‘Bayrak Olayı’nın yıl dönümü kutlamaları sırasında 101 parelik top atışı töreninde çok ısınan top parçalandı. Parçalardan birinin alnına gelmesiyle yaralanan Sütçü İmam, iki gün sonra hayatını kaybetti.
BAYRAK OLAYI
Maraş Kalesi'ndeki Türk bayrağı 28 Kasım 1919 Cuma günü indirilerek yerine Fransız bayrağı asıldı. Avukat Mehmet Ali Bey, bu duruma tepki amacıyla Alemi İslâm’a Hitap beyannamesini yazdı ve şehrin muhtelif yerlerinde dağıttı.
Ulu Cami`de cuma namazı için büyük bir kalabalık toplandı. Ezan okunduktan sonra dışarıdaki halk, “Bayraksız namaz kılınmaz” diyerek Türk bayrağının indirilmesine tepki gösterdi. Caminin imamı Rıdvan Hoca da “Hürriyet olmayan bir yerde namaz kılınmaz” diyerek beyannamenin arkasında olduğunu ilan etti. Bunun üzerine topluca kaleye hücum eden halk, indirilen Türk bayrağını kale burçlarına yeniden asarak cuma namazını orada kıldı.
Maraşlıların bu girişimi yörede kurtuluş mücadelesinin başlamasına neden olurken 12 Şubat 1920’de Fransızlar Maraş’tan çıkmak zorunda kaldı.
Kurtuluşunu gerçekleştiren ilk şehir olan Maraş, işgal altındaki diğer kurtuluş mücadelesindeki şehirlere örnek oldu.
Milli mücadele sırasında gösterdiği bu kahramanlık nedeniyle 5 Nisan 1925’te TBMM tarafından Maraş, ‘Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası’na layık görüldü. 7 Şubat 1973’te ise adının önüne getirilen ‘Kahraman’ payesiyle bir kez daha ödüllendirildi.
Kahramanmaraş denince şehrin simgelerinden akla gelen ilk unsur elbette küresel şöhrete sahip dondurması geliyor.
KAHRAMANMARAŞ DONDURMASININ ÖZELLİĞİ
Geleneksel Kahramanmaraş dondurmasının yapımında süt, sahlep ve şeker kullanılmaktadır. Küresel şöhrete sahip dondurmaya özgü tadın kaynağı ise sütün keçi sütü olması. Süte de o tadı veren etmense keçilerin yörede yetişen keven otlarıyla beslenmesi.
Ayrıca Kahramanmaraş dondurmasında kullanılan sahlep, Ahır Dağı'nda yetişen orkidelerin kirli beyaz renkteki yumrularından elde ediliyor. Dondurmanın kendine özgü tadında Ahır Dağı’nda yetişen orkide de bir hayli önem arz ediyor.
Kahramanmaraş'ın tarih boyunca ne denli önemli bir şehir olduğu yöreden çıkarılan buluntuların ve tarihi olayların unsurlarının sergilendiği müzelerden de anlaşılıyor.