Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Öne Çıkanlar İnsanlığın yaşadığı küresel felaketler

        Bu yazıyı hazırlarken anladım ki;

        İnsanoğlu, meğerse hiç gelişmemiş, hiç değişmemiş, hiç ilerlememiş.

        Sabunun bile olmadığı 1500 yıl önce salgın vardı.

        Günümüzde ise dezenfekte ürünlerinin alası var.

        Yine de zaman zaman baş gösteren salgınlar, birçok hayata mâl oluyor.

        Ayrıca insanoğlu, 1500 yıl önce varlığının başkalarının varsızlığına bağlı olduğuna inanıp habire savaşıyordu.

        Günümüzde de habire savaşıyor.

        1500 yıl önce at üstünde yapılan savaşlar, günümüzde masa başında yapılıyor.

        İnsanlar salgından ölüyorsa, savaşlar yapılıyorsa insanoğlu nasıl gelişmiş olabilir ki?

        Varlığının nedeninin başkalarının varsızlığına bağlı olduğuna olan inancı değişmediğine, salgınları önleyemediğine göre insanoğlunun geliştiğini söyleyebilir miyiz?

        İnsanoğlu, büyük patlamanın sırlarını, milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki bir gezegenin hammaddelerinin ne olduğunu bile öğrendi ama hayatlarımızı alt - üst eden bir virüsün çıkış kaynağını, nasıl yok edileceğini öğrenemedi.

        Image Title 1 Image Title 2
        Description

        İnsanoğlu, varlığını tehdit eden elzem konularla mücadele edeceğine hâlâ birbiriyle erk mücadelesi içinde.

        Ülkeler arasında, iş yerinde, evde, arkadaşlıkta...

        Aklınıza neresi gelirse işte orada bir erk mücadelesi yaşanıyor.

        Varlıklarımızın başkalarının varsızlığıyla veya güçsüzlüğüyle devam edeceğine olan inancımız hiç değişmedi.

        İnsanoğlu, erk mücadelesinin neferi olmaktan duyduğu hazla beynini ve kaynaklarını asıl düşmanlarına karşı yeterince kullanamıyor.

        * Küresel ısınma

        * Susuzluk

        * Açlık

        * Hastalıklar

        * Çevre Kirliliği

        * Eğitimsizlik

        Sonra kutsal kitaplarda da, tarih kitaplarında da birçok örneğine rastladığımız gibi bir illet gelip ‘Hu hu insanoğlu. Sen yine tozuttun. Canın mı sıkılıyordu, kendine bir uğraş mı arıyordun? Al bakalım sana en alasından bir bela. Şimdi onunla uğraş' diyor.

        Alıştığımız günlük düzenlerimiz alt - üst oluyor.

        'Ne olacak?' sorusu, insanlık hayrına kullanmadığımız beyinlerimizi uykusuz gecelerimizde kemiriyor.

        Evren, 13.5 milyar yaşında.

        Dünya, 4,5 milyar yaşında.

        İnsanın ortalama yaşı ise sadece 70.

        Ömrümüz okyanusta bir damla kadar ama o kısacık zamanı insan gibi yaşayamıyoruz.

        Tarih kitaplarında sık sık karşılaşırız.

        M.Ö. / M.S.

        Koronavirüs, insanlığın yaşamını, alışkanlıklarını, duygu ve düşüncelerini öylesine etkiledi ki...

        Korkularımızı, zayıflıklarımızı ve zaaflarımızı öylesine çırılçıplak bir halde gözler önüne serdi ki...

        Koronavirüsün toplumsal hayatımıza ve ekonomiye yaptığı tahribatı göz önünde bulunduracak olursak sanıyorum insanlık tarihi artık koronavirüsten önce (K.Ö.) / koronavirüsten sonra (K.S.) olarak yazılacak.

        Ülkelerin liderlerinden, tek başına yaşam sürenlere kadar herkesin hayatı yeniden sorgulamaya başlamasının, '3 günlük dünyada değer mi?' cümlesinin artık daha anlamlı hale gelmesinin tam zamanı.

        'Haftanın Portresi'nde 'Dünyanın Felaketi' başlıklı bu yazıda insanoğlunun yaşadığı felaketleri göreceksiniz.

        ANTONINUS VEBASI

        165 - 180 yılları arasında Doğu seferinden dönen askerler tarafından yayılmasıyla Roma İmparatorluğu'nda ortaya çıktı.

        Günde 2 bin kişinin ölmesine sebep olan salgında Roma İmparatoru Lucius Verus ile birlikte yaklaşık 5 milyon kişi öldü.

        Salgında ölen 5 milyon kişi, Roma İmparatorluğu'nun nüfusunun % 30'ydu.

        JUSTINYEN VEBASI

        541'de Konstantiniyye (İstanbul) bereketli, huzur dolu günler yaşıyordu.

        İmparator Jüstinyen, veba salgınının kendi topraklarına ulaşmaması için bir dizi önlemler aldı.

        Avrupa'dan ve Mısır'dan gelen gemilerin imparatorluk sınırları içindeki limanlara demirlemesi yasaklandı.

        Bütün önlemlere rağmen veba salgını imparatorluk sınırları içindeki topraklara ulaştı.

        İmparator Jüstinyen, Konstantiniyye'yi tam anlamıyla tecrit altına aldırdı.

        Şehre girişler ve çıkışlar yasaklandı.

        Dönemin valisi tarafından yapılan kontrollerle şehrin bütün kapıları kapatıldı.

        Gel gör ki alınan o kadar önleme rağmen veba salgını Konstantiniyye'ye ulaştı.

        Askeri bir birliğin şehre getirdiği malzemeler kontrol edilmedi.

        Oysa o malzemelerin arasında veba virüsü taşıyan fareler vardı.

        Vebanın şehrin fakir insanlarının yaşadığı Tiyatrolar Caddesi ile Theodosius Limanı arasındaki bölgede hızla yayılmasıyla geniş çaplı ölümler başladı.

        Korkuya kapılan asillerin yaşadığı yerler ve saray, askerlerce karantinaya alındı.

        Ne var ki bilmedikleri şuydu; farelerin tüyleri arasında gizlenen, bir milimetreden daha küçük 'Xenopsylla' isimli uçucu bir böcek, midesinde 'Pasteurella pestie' bakterisi taşıyordu. Farelerin tüyleri arasında hızlıca üreyen böceğin yayılımını engellemenin bir yolu yoktu.

        Veba, asiller - yoksullar ayrımı yapmadan önüne geleni öldürdü.

        Mezar yerleri dolunca ölüler denize atılmaya başlandı.

        İmparator Jüstinyen, çaresizlik içinde kıvranırken doktorlar yapabilecekleri bir şeyin olmadığını, daha önceki salgınlarda olduğu gibi zamanı geldiğinde salgının kendiliğinden yok olup gideceğini söyledi.

        Doktorların tavsiyesi üzerine gerek İmparator Jüstinyen gerekse İmparatoriçe Theodora oldukça dikkatliydi.

        Ne var ki İmparator Jüstinyen'in içi içini yiyor, eli - kolu bağlı oturmak istemiyordu.

        Şehrin ne halde olduğunu görmek istiyordu.

        Bir gece yarısı kimseye haber vermeden, tebdili kıyafetle saraydan çıkarak Hipodromun yakınındaki Tiyatrolar Sokağı'na gitti.

        Sokaklar öylesine boştu ki durumlarının ne olduğunu soracağı tek bir kişiye bile rastlayamadı.

        Saraya dönüp üzerindeki kıyafetleri kapıda bırakıp yeni giydiği kıyafetlerle odasına çekildi.

        İmparator Jüstinyen, ertesi gün vebaya yakalandı.

        500 bin nüfuslu Konstantiniyye'de 230 bin kişi öldü.

        Dünyada ölenlerin sayısı ise 30 - 50 milyon...

        Peki İmparator Jüstinyen'e ne oldu?

        Doktorlar, İmparator Jüstinyen'in 2 günlük ömrü kaldığını İmparatoriçe Theodora'ya söyledi.

        Acilen yeni bir imparator seçilmeliydi.

        Ne var ki İmparatoriçe Theodora şiddetle karşı çıktı.

        İmparator Jüstinyen daha ölmemişti.

        Çıkmamış candan umut kesilmezdi.

        İmparatoriçe Theodora, İmparator Jüstinyen'in odasında ne varsa söktürüp yaktırdı.

        Daha sonra devlet işlerinin başına geçen İmparatoriçe Theodora, geceleri eşinin yanında kalarak aşırı su kaybını önlemek için ağzına damla damla su akıttı, yemek yedirdi.

        Dördüncü ayın sonunda Konstantiniyye'deki veba salgını zayıflayarak bitme noktasına geldi.

        İmparator Jüstinyen, İmparatoriçe Theodora'nın bakımıyla hastalandıktan tam 7 ay sonra kendine geldi.

        7 aydır olup bitenden haberi olmayan İmparator Jüstinyen, Ayasofya'da düzenlenen ayinden sonra tekrar yönetimin başına geçti.

        KARA ÖLÜM

        Asya'nın güney batısında 'Yersinia Pestis' adı verilen bir bakterinin yol açtığı salgın, dünyada yaklaşık 200 milyon kişiyi öldürdü.

        Avrupa'nın nüfusu 3'te bir oranında azaldı.

        Salgının Avrupa'ya taşınması Moğollar'ın Kırım'daki Ceneviz Ticaret Merkezi'nin kuşatılması sırasında vebalı asker ölülerini mancınıklarla şehre atmasıyla 1347'de gerçekleşti.

        Ticaret merkezinden kaçanlar, Avrupa'ya taşınan bakteriler, salgının kısa sürede Avrupa'da yayılmasına neden oldu.

        'Kara Ölüm' olarak adlandırılan salgında, Aragon Kralı IV. Pedro'nun eşi Leanor ve İngiltere Kralı III. Edward'ın kızı Joan da öldü.

        'Kara Ölüm'ün sonuçları;

        * İsyanların çıkması Avrupa'nın demografik haritasının değişmesine yol açtı.

        * Psikolojik güvensizlik ve korku ortamının doğması, sosyal ilişkilerin zayıflaması ve hastalığın sebebi olarak kabul edilen yabancılara zulümler yapıldı.

        * Ticaretin durma noktasına gelmesiyle ekonomik dengeler değişti.

        REKLAM

        SU ÇİÇEĞİ

        Kızılderililer, Avrupalıların Amerika'ya ayak basmasından itibaren çeşitli katliamlarda soykırıma uğradı.

        133... Kızılderililerin 1539'daki Napituca Katliamı'ndan 1911'deki Son Katliam'a kadar uğradığı katliam sayısı.

        Avrupalılar, kızılderilileri katliamların yanı sıra hastalıklarla da kırıma uğrattı.

        O hastalıklardan biri 15'inci yüzyılda Avrupa'dan Amerika'ya taşınan su çiçeğiydi.

        Su çiçeği, Avrupa nüfusunun % 30'unu yok ederken kızılderili nüfusunun yarısının ölmesine neden oldu.

        KANAMALI ATEŞ SALGINI

        Günümüzde Meksika olan topraklarda 1576'daki 'Kanamalı Ateş Salgını' da denilen veba salgını, aşırı kuraklık ve Avrupalıların Amerika kıtasını istila etmesiyle tetiklendi. Günümüzde yapılan araştırmalara göre Salmonella bakterisinin yol açtığı salgında yaklaşık 15 milyon Aztek hayatını kaybetti.

        ÇİÇEK SALGINI

        1520'deki salgında 56 milyon kişi hayatını kaybetti.

        Sonraki yıllarda görülen salgınlarda ise 20 milyon kişi daha öldü.

        1796'da 47 yaşındaki Dr. Edward Jenner, inek çiçeği virüsünden elde ettiği aşıyla birlikte çiçek virüsünden meydana gelen kitlesel ölümler son buldu.

        Çiçek aşısı, aynı zamanda ilk olması açısından diğer hastalıklara karşı aşı üretmenin yolunu açtı.

        SARIHUMMA

        Sarıhumma salgını ilk defa 1700'lerde İtalya, Fransa, İspanya ve İngiltere'de ortaya çıktı.

        Bu salgınlarda kaç kişinin öldüğü bilinmiyor.

        1800'lerin sonunda görülen salgında 100 - 150 bin kişi hayatını kaybetti.

        19'uncu yüzyıldaki İspanya'da görülen salgında ise 300 bin kişi öldü.

        KOLERA SALGINI

        19'uncu yüzyılda Hindistan'da başlayan kolera salgını Afganistan ve Rusya'ya yayıldı.

        Oradan da Avrupa, Afrika ve Amerika'ya.

        Milyonlarca kişi hayatını kaybetti.

        I. DÜNYA SAVAŞI

        Avrupa ülkelerinin emperyalist politikaları bir büyük savaşa çoktan zemin hazırlamıştı.

        Kimin, kimin yanında yer alacağı da belliydi.

        Gerekli olan sadece savaş ilanı için bir bahaneydi.

        O bahaneyi bir Sırp verdi.

        Avusturya tahtının veliahdı Arşidük Franz Ferdinand'ın 28 Haziran 1914'te Gavrilo Princip adında bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna'da öldürülmesi, savaşı tetikleyen olay oldu.

        Suikastten sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan Krallığı'na bir ültimatom gönderdi.

        Sonuç olarak on yıllardır yapılanmakta olan ittifaklar sisteminin işlemesiyle birkaç hafta içerisinde Avrupa'nın ana güçleri kendilerini savaşta buldu.

        Koloniler yoluyla da savaş bütün dünyaya yayıldı.

        11 Kasım 1918'de sona eren I. Dünya Dünya Savaşı'nın sonuçları;

        * Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı.

        * Rus İmparatorluğu yıkıldı.

        * Avusturya - Macaristan İmparatorluğu yıkıldı.

        * Avrupa ve Orta Doğu'da yeni devletler kuruldu.

        * Avrupa ve Asya'da ülke sınırları değişti.

        TİFÜS SALGINI

        I. Dünya Savaşı sırasında gerek askerlerin gerekse sivillerin temizlenememesi sonucu tifüs bakterilerini taşıyan bitlerden dolayı yaşanan salgında 3 milyon kişi öldü.

        İSPANYOL GRİBİ

        I. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonra ortaya çıkan İspanyol Gribi, yaklaşık 500 milyon kişiye bulaştı. İspanyol Gribi, 40 - 50 milyon kişinin ölmesine neden oldu.

        II. DÜNYA SAVAŞI

        1 Eylül 1939...

        Almanya, Polonya'yı işgal etti.

        Dünya, ikinci kez birbirine girdi.

        Avrupa, Kuzey Afrika, Pasifik Okyanusu, Asya ve Orta Doğu'da gerçekleşen II. Dünya Savaşı'nda asker ve sivil olmak üzere 73 milyon kişi hayatını kaybetti.

        Türkiye, savaşa girmemesine rağmen küresel ekonominin bozulmasının etkileriyle zor yıllar yaşandı.

        Örneğin ekmek karneyle satıldı.

        15 Ağustos 1945'e kadar süren savaşta ABD'nin Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı iki atom bombasıyla kitlesel ölümler yaşandı.

        Almanya'nın Musevileri zehirli gazlarla öldürmesi de II. Dünya Savaşı'nda yaşanan kitlesel ölümlerdendi.

        Şehirlerin bombalanması da bir diğer kitlesel ölümlerdi.

        II. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ile SSCB iki süper güç haline gelirken dünya, NATO ve Varşova Paktı olmak üzere ikiye ayrılarak soğuk savaş dönemi başladı.

        KORE SAVAŞI

        25 Haziran 1950 - 27 Temmuz 1953 arasında süren savaşta her iki taraftan toplam 545.709 kişi hayatını kaybetti.

        Soğuk Savaş'ın ilk sıcak çatışması olan Kore Savaşı, ABD ve müttefiklerinin, daha sonra da Çin'in müdahalesiyle uluslararası bir boyut kazandı.

        Savaş, 1953'te fiilen bitmesine rağmen, 2009'da Güney Kore ve Kuzey Kore arasında imzalanan ateşkes antlaşmasına kadar resmen devam etti.

        TARAFLAR

        * Güney Kore

        * ABD

        * Birleşik Krallık

        Ölüm: 178.426

        * Kuzey Kore

        * Çin

        * Sovyetler Birliği

        Ölüm: 367.283

        ABD'nin NATO müttefiki olan Türkiye de savaşa katıldı.

        Savaşta 718 Türk askeri şehit oldu.

        ASYA GRİBİ

        1957'de Çin'de başlayan Influenza-4 virüsünün ördeklerde mutasyona uğrayarak insanlara bulaşması sonucunda ortaya çıkan Asya Gribi sonucu 1.1 milyon kişi öldü. Salgın, bulunan aşı sayesinde durduruldu.

        AIDS

        Maymunlardan insanlara geçtiği anlaşılan HIV'nin ilk örneğine 1959'da Kongo'da rastlandı. 1980'li yılların başında adı ve teşhisi konulan AIDS nedeniyle günümüze kadar 25 - 35 milyon kişi öldü. AIDS'in kesin tedavisi henüz bulunamadı.

        ÇERNOBİL FELAKETİ

        26 Nisan 1986'daki olay, yaşanan en büyük küresel felaketlerden biri olurken etkisini uzun yıllar gösterdi.

        Çernobil Nükleer Santrali...

        Santralin 4'üncü reaktöründe meydana gelen patlamayla ortaya çıkan radyasyon, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından tam 200 kat daha etkiliydi.

        Rusların uzunca süre dünyadan saklamaya çalıştığı felaket, İskandinav semalarında anormal düzeydeki radyasyonun fark edilmesiyle açığa çıktı.

        İlk aşamada 31 kişinin ölümüne sebep olan patlamada, kurtarma ve temizleme çalışmalarına katılan 4000 kişi, 1 yıl içinde hayatını kaybetti.

        Ukrayna, Rusya ve Belarus'ta 2004'e kadar 18 yaş altı 4000 çocukta tiroit kanseri vakası görüldü. Sayısız çocuk, yetişkin ve hayvan mutasyona uğradı. Bilim insanları, 30.000 - 60.000 arasında insanın Çernobil'in sebep olduğu kanser türlerinden dolayı öldüğünü tahmin ediyor.

        DOMUZ GRİBİ

        2009'da Meksika'da başlayıp dünyaya yayılan domuz gribi 191 ülkede yaklaşık 800 bin kişide görüldü.

        8.750 kişi hayatını kaybetti.

        Türkiye'de ise domuz gribi nedeniyle 57 kişi öldü.

        EBOLA SALGINI

        Ebola virüsü, 2014'te Gine'deki küçük bir köyde başladı. Batı Afrika'daki birkaç komşu ülkeye yayılmasıyla 28 bin 600 enfekte insandan 11 bin 325'i öldü.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa